Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Tanıtım

@ayecpaa


 

Herkese merhaba.💖

Seveceğinizi umduğum, kendinizden birer parça bulduğunuz bir yolculuk olması dileğiyle. Bu yolculukta benimle düşüncelerinizi, fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Her fikir, her eleştiri saygı çerçevesinde olduğu sürece her zaman önemlidir. 🌸

 

İyi okumalar.❤️‍🩹

 

 

 

Hayat kısa bir serüven mi yoksa bitmeyeceğini düşündüğümüz bir hikaye miydi? Her anınızın tadını çıkarın, hayat kısa denilmez miydi hep? Denirdi, öyle de öğrenirdik. Oysa benim gözümde hayat öyle uzun bir hikayeydi ki benim bu hikayeyi yaşamaya yüreğim de izin vermiyordu, Umutlarım da.

 

Ayaklarımı uçsuz bucaksız görünen uçurumdan sarkıttım. Bir karar verme zamanıydı. Ya her şey bitecekti ya da kaderime razı gelecektim. Razı geleceğim kader de ölümle eşdeğerdi. O zaman doğru karar bu olabilir miydi?

 

Kafamı gökyüzüne çevirdim. Kolay ağlayan biri değildim. Dik bir yapım vardı. Her şeye baş kaldırır, bir uçurumun dibinde hayatı sorgulardım. Benim de benliğim buydu.

 

Güçlü olmak istemiyordum, güçlü olmak zorundaydım. İkisi arasında büyük fark vardı ve ben bu fark arasında eziliyordum. Çalan telefonum ile bakışlarımı gökyüzünden çevirdim.

Ekranda gördüğüm isim, sesini duymayı en son isteyeceğim kişiydi. Annem… hayatıma bir urgan geçirmişti. Asla ayağımın altındaki sandalyeyi çekmiyor ama boğazımdan da urganı almıyordu. Beni o korku ve ölme hissiyle bir ömür başbaşa bırakıyordu.

 

Telefonu kapatıp yanıma indirdim. Çok geçmeden tekrardan çalmıştı. Tekrardan kapattım, sanki bir daha çalmayacakmış gibi.

 

Duyduğum ses şaşırtmamıştı. Tekrar arıyordu. Çok kısa sürmüştü bu arama. Ardından bir mesaj düştü ekranıma.

 

Akşama gelecekler, nerdesin sen!?

 

 

Gözlerimi kapatıp derin bir şekilde ofladım. Ne yapmam gerekiyordu şu an? Tamam deyip akşama hazırlanmak mı, bırakmak mı kendimi buradan? İkinci seçenek daha mantıklı gelmeye başlamıştı gözüme. Oysa bunu yapmak istemeyecek kadar seviyordum hayatı. Sevdiğim hayatı, sevmediğim bir adamla bir ömür nasıl yaşayacaktım?

 

Ofladım, hemde sessizliğimde bir çığlık gibi.

 

“İntihar etmek için çok güzel bir hava.” Duyduğum ses ile kafamı çevirdim anında. Karşımda bir adam vardı, daha önce görmediğim bir adam. Oysa buraya hep gelirdim ve burası herkesin bildiği bir yer değildi.

 

Şaşırmıştım birinin burayı bilmesine.

 

“İntihar ettiğimi düşündüren şey ne?” Birkaç adımla yanıma geldi. Oturmak yerine yerdeki bir böceğe bakar gibi bana bakmaya başladı. Bu bakış sinirlerimin hareketlenmesine neden olunca oturduğum yerden dikkatli bir şekilde kalktım.

 

Onun sakin duran bakışlarına inat benim gözlerim yoğun bir şekilde öfke içeriyordu. Adam da beni rahatsız eden bakışlar sezmiştim.

 

“Bir uçurumun dibindesin.” Karşısına dikildiğim an yüzleştiğim boy farkı başımı kaldırmama neden olmuştu. Oldukça yapılı bir vücudu ve uzun boyu karşısında küçük durmuştum.

 

Devede de boy vardı. Bir işe yaramıyordu.

 

“Kafa dinlemek de bir seçenektir diye düşünüyorum.” Benim dik bakışlarıma fazlasıyla donuk bakışlar gönderiyordu. Esmer tenine eş olarak kara kaşlı, kara gözlü tabirine uyumlu bir yüzü vardı.

 

“Her an atlayacakmış gibi duran bir ifadenle pek öyle düşündürmüyorsun.” Rahat bir şekilde ellerini cebine koydu. Kısa bir an kafasını gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes aldı.

 

“Benim ne için burada olduğumu bilmek önemli, beni gören birinin ne düşündüğü değil.” Kurduğum cümleyle gözleri tekrardan bana döndü. Yüzünde hafif bir gülümseme oluşacaktı ama buna izin vermedi. Yerdeki çantamı almak için arkamı döndüm. Bakışlarını tam olarak sırtımda hissedebiliyorum.

 

“Hep mi geliyorsun buraya?” Çantayı fırlatarak oturduğum için bazı eşyalarım etrafa dağılmıştı. Ben onları toparlarken o sorusuyla beraber benim kalktığım yere dikkatli bir şekilde oturdu. Bu sefer ayaklarını uçurumdan sarkıtan oydu.

“Evet” diye tepki verdim ve göz ucuyla bakıp bakmadığını anlamak için kafamı ona çevirdim. Ellerini arkasına attı ve kafasını gökyüzüne kaldırdı. Gözlerini kapatıp derin nefesler almaya başladı.

 

Batmak üzere olan güneş, uçsuz bucaksız bir deniz ve uçurumun ucunda bir adam vardı. Görüntü içimde bastıramadığım bir güzellikteydi. İnkar edemedim. Gördüğüm her güzel şeyi çekme alışkanlığım bu manzarayı çekme isteği doğurdu. Ona fark ettirmeden telefonumu çıkarıp birkaç fotoğraf çekmeyi ihmal edemedim. Fark edip etmediğine dair hiçbir fikrim yoktu.

 

Fark ettiyse de tepki vermemişti.

 

“Seni hiç görmedim.” Onun da sık geldiği bir yer olduğunu anlamıştım böylelikle. Ben de ona hiç denk gelmemiştim.

 

 

“Evet, neyse ki ben de seni.” buna cevap vermek yerine bakışlarına tekrardan bana çevirdi yüzünde herhangi bir mimik yoktu. Ne benden rahatsızmış gibi ne de gitmemi istiyor gibi bakıyordu. Nasıl baktığı önemli değildi zaten şimdi gidecektim ama nereye? Eve de gitmek istemiyordum başka bir yere de. Burada mutluydum onu da o bozmuştu.

 

“Hep böyle asi bir insan mısın?” çantamı koluma atıp arkamı döndüğüm an duyduğum soruyla omuzun gerisinden ona baktım. Cevap verip vermemek arasında kaldım. Hep asi bir insan değildim böyle alışmıştım aslında. Arkadaşlarımın yanında oldukça tatlı, eğlenceli, komik bir insan iken yabancı birinde fark ettiğim ters ters bakışla içimde bastıramadığım bir asilik ortaya çıkıyordu. Kendimi savunma mekanizmam olmuştu artık bu.

 

Büyüdüğüm ev bana bunu öğretmişti

 

Buna verecek bir cevabım yoktu. Hayır senin yüzünden desem on dakikalık bir konuşmada ne yaptım sana diyebilirdi. Kendi içimdeki bir savaş desem bunu bilmesine gerek yoktu. Bu yüzden arkamı dönüp yürümeyi tercih ettim. Çok kısık ama zorla duyduğum bir cümle adımlarımın biraz olsun yavaşlamasına neden oldu.

 

“Neden tekrardan görüşecekmiş gibi hissediyorum.”

 

 

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sizde tekrarsan görüşeceklerini düşünüyor musunuz?

instagram kullanıcı adı - Ayecpaa

aynı zamanda wattpad üzerinden de yayınladığım bir kitabım var. Göz atmak isterseniz.💖

Wattpad kullanıcı adı - Ayecpaa

 

Loading...
0%