@ayelaefla
|
Ay bu aktifliğim gözlerimi yaşartıyor resmen dün SB bugün de buna bölüm attım 😭 Bu arada profilimde 'Sil Baştan' isminde bir kurgum daha var ona da göz atmayı unutmayın, eminim beğenirsiniz. Neyse reklamımı da yaptığıma göre sizden oy ve yorum isteyip sizi bölümle baş başa bırakıyorum <3
Salı günü| Elimdeki son testi de çantaya kattıktan sonra çantayı kapatıp omzuma aldım. Odamdaki boy aynasından son kez kendime baktıktan sonra odadan çıktım ve dış kapıya doğru ilerledim. Bugün Deniz ile buluşup ders çalışacaktık ama ondan önce okula, rehberlik öğretmeninin yanına, uğramam gerekiyordu. Son sınıf öğrencilere yoklama affı verilmişti bu yüzden derse girmesek dahi yok yazılmıyorduk. Bu işime geliyordu. Fazla ses çıkarmadan dış kapıyı araladım ve aynı sessizlikle evden çıktım. Babam ve ben erken saatte evden çıkıyorduk ve çoğu zaman kahvaltı yapmıyorduk bu yüzden annemi de uyandırmazdık genelde. Ayakkabılarımı giyinip asansörü beklemeden, merdivenlerden hızla aşağıya indim. Ankaranın ayazı yüzümü yalayıp geçtiğinde soğuk havanın etkisiyle bir kaç saniye kendime gelmeye çalıştım. Soğuk havayı sevmezdim, hele Ankara ayazını asla. Boynumda asılı duran atkımı iyice yüzüme dolayıp hızlı adımlarla siteden çıktım. Kış bu sene erken gelmişti. Kafam eğik bir şekilde hızlı adımlarla evimize fazla uzak olmayan otobüs durağına ilerledim. Donmadan okula yetişebilirsem kendime afferin hediyesi olarak sıcak çikolata alacaktım sanırım. Otobüsün fazla bekletmeden gelmesine binlerce kez şükür ederek otobüse bindim. Otobüs fazla yol almadan okulun olduğu sokağa varmıştı. Aslında ev ile okul arasında fazla mesafe yoktu ama bu soğukta o mesafe, Van - İzmir mesafesi kadar uzak geliyordu bana. Aynı hızlı adımlarla okul bahçesine girdim ve bir göz attım bahçeye. Bir kaç kişi sanki hava soğuk değilmiş gibi montsuz atkısız bir şekilde bahçede dolanıyordu. Böylelerini hep kıskanmış, soğuk havada onlar gibi hissiz olmayı istemişimdir. Atkının gittikçe işlevini yitirdiğini hissettiğim için bahçede daha fazla durmadan okul binasına doğru ilerledim. Bir çırpıda rehberlik hocasının odasına vardığımda kapıyı yavaşça tıklatıp açtım. İçeride kimse yoktu. Üfleye püfleye kapıyı kapatıp bir alt kattaki öğretmenler odasına ilerledim. Sabah dersi boş olan bir kaç hoca dışındaki tüm hocalar buradaydı. Bu kalabalıkta içeriye girip de hocayı çağıramazdım. El mecbur kapının önünde beklemeye koyuldum. "Günaydın İlayda, kimi bekliyorsun sabah sabah?" Yani başımda ne zaman geldiğini bilmediğim coğrafya hocamızı görmem ile hafif irkilerek toparladım kendimi. "Günaydın hocam, İpek hocayı bekliyordum." "İçeri girip çağırsana evladım?" "Şey... İşi vardır diye çağırmadım." "Dur ben çağırayım." Minettle teşekkür edip hocayı beklmeye başladım. Beş dakika kadar sonra hoca yanıma gelmişti. "Bir şey mi oldu canım?" "Şey.. beni siz çağırmıştınız hocam, yarın muhakkak yanıma uğra diye." Bir kaç saniye düşünüp kafasını salladı. "Tamam, gel bakalım." Arkasından onu takip ede ede ilerledim ve beraber rehberlik odasına çıktık. Odaya girip kapıyı arkamdan kapattım ve masanın önüne karşılıklı dizilmiş dört sandalyeden birine oturdum. "Evet... Nasılsın İlaydacım?" "İyiyim hocam, teşekkür ederim." "Dersler nasıl gidiyor?" Gülümsemeye çalıştım ama yapay olduğu belli oluyordu. "Güzel gidiyor hocam." "Çalışıyorsun yani değil mi?" dedi sorarak. şaşırmışa benziyordu ama ne alakaydı yani? "Evet hocam çalışıyorum." dedim içten içe bu işkencenin bitmesi adına. "Ne güzel, çok mutlu oldum senin adına, Afferin kızım. Peki ders programın var mı?" Kafamı sallayarak onayladım hocayı. "Bakabilir miyim ders programına?" "Şuan yanımda değil hocam" dedim inanması için dua ederek. "Sadce bugünlük çalışacağım derslerin testleri yanımda." "Ne çalışacaksın peki bugün?" Gözlerimi devirmemek için zor dururken Derince nefeslendim. Normalde benle fazla ilgilenmeyen biriydi. Ders çalışıp çalışmamsm umrunda bile değildi 4 yıldır ama şimdi neden ilgiliymiş gibi davrandığını anlayamıyordum. "Matematik, Türkçe ve Kimya hocam" "Tyt mi ayt mi?" "Tyt." İçinden geçirdiği tepkiyi yüzüne yansıtmamsk için çabalasa dahi yüzünün şekli değimişti. "Neredeyse 5 ay kaldı, yetiştirebilecek misin canım ayt kısmını." İstemsizce bir nefes verdim dışarıya. Yetiştirmek isteyen kim, demek istesem bile kendimi tutmuştum. Saygısızlık yapmak istemiyordum. "Yetiştirebilirim hocam." dedim onun yerine sesimi stabil tutmaya çalışarak. "Umarım. Eğer yardıma ihtiyacın olursa buradayım ben tamam mı?" Yüzüne yüzüne yardımına ihtiyacım yok deme isteğimi zihninin karanlık tarafına gönderip yapay bir gülümseme ile hocayı onayladım. "Tamam hocam." Sonunda kendimi odadan dışarıya attığımda yaptığım ilk şey yüzümü buruşturmak olmuştu. Kendi içimde söylene söylene merdivenleri inip çıkışa inmiştim. İçeri zili çaldığında okulda olan bir avuç öğrenci bahçeye inmişti. "İlyada?" Bana seslenildiğini duyduğumda tereddütle arkamı döndüm. Kimin seslendiğini biliyordum, bana bir tek o böyle sesleniyordu. "Ne zamandır gelmiyorsun okula, Hayırdır? Hasta mısın yoksa?" İlgiyle çıkan sesi midemdeki kelebekleri uyandırmıştı âdete. Oysa bir kaç saniye önce ters tepki verecek diye ödüm kopuyordu. "Hayır, " dedim cılız çıkan sesimle. "Annem temizlik yapıyordu da ona yardım ettim." dedim hemen ardından. Ders çalıştığımı bilmesini istemiyordum. "Anladım, işin var mı bugün? Ozan yeni bir kafe bulmuş hep beraber oraya gidecektik, sende gel bizle." Midemdeki kelebekler şaha kalkmış bir şekilde çırpınmaya başladığında yüzümde kocaman bir gülümsemenin olduğunu anlayabiliyordum. Bu çocuğun üstümdeki etkisi o kadar fazlaydı ki kimi zaman beni bile şaşırtabiliyordu. "Olur." dedim mutluluğumu sesime yansıtmaktan çekinmeden. "Tamam, hadi gidelim." Elleri elime uzanıp tuttuğunda kocaman hayallere dalmıştım ki telefonumun sesi bu hayallerden çıkmama sebep oldu. Telefonu çantamdan çıkarıp arayan kişiye baktım. Deniz. Ben onu tamamen unutmuştum! Endişeyle ekrandaki numaraya bakarken ne yapacağımı düşünmeye başladım. Dersi her zaman çalışabilirdim, Sefkanı uzun zamandır görmemiş ve çok özlemiştim. Ama Denize Sefkanla olacağımı söyleyemezdim. Ben endişeyle ne yapacağımı düşünürken telefon kapandı. "Bir şey mi oldu?" Yüzlerimizi ne zaman bu denli yakınlaştırdığını bilmediğim Sefkan endişeyle bana bakınıyordu. "Yok hayır, olmadı. Sen git ben hemen arkandan geliyorum." Kafasını sallayarak beni onayladı ve gitti. Telefon ikinci kere çalındığında bu defa bekletmeden telefonu açtım. "Alo?" İçten içe sesimin titremesine küfrederken karşıdan Denizin sesi geldi. "Alo İlayda iyi misin? Bir şeyin yok değil mi?" Endişeli sesi beni vicdan azabına boğarken yalanıma inanmasına dua ederek konuştum. "Yok iyiyim, yetişemedim sadece." "Anladım, seni nerede alayım diye soracaktım." Yalan söylemenin tüm yükünün omuzlarıma bindiğini hissederken konuşmaya çalıştım. "Şey, ben biraz rahatsızım bugün. Dersi başka bir güne ertelesek olur mu? Kusura bakma daha erken haber vermem gerekiyordu ama yataktan kalkacak halim yok. Özür dilerim belki senin de planların vardı böyle kafama göre-" "İyi misin? Neyin var? Hastaneye götüreyimi seni?" Endişeli sesi kulaklarıma dolarken istemsizce yutkundum. Sözleri beni ağladı ağlayacak kıvama getirdiğinde ağlama isteğimi geriye doğru itmek adına bir kez daha yutkundum. Yalanıma inanmış üstüne beni hastaneye götürmek istemişti. "Hayır." dedim zorla "Gerek yok biraz dinlenirsem iyileşirim herhalde." "Peki." dedi bir kaç saniyenin ardından. "Kötüleşirsen söyle olur mu? Ders de çalışma bugün dinlen iyice, ders önemli değil." "Peki." "Görüşürüz, dikkat et kendine." "Görüşürüz." Telefonu kapatıp okulun dış kapısında beni bekleyen arkadaş grubuma ilerledim. Sefkan ve Ozan dışında Zelal, Ceylin ve Ramazan da oradaydı. "Yüzünü gören cennetlik." diyen Ozanı duydum yanlarına gidince. "Size de merhaba " "Hayırdır, hasta mısın?" Aynı soruyu üçüncü defa Ceylan'dan gördüğümde kendimi tutamayıp göz devirdim. "Hayır, neden herkes bunu soruyor?" "Solgun duruyorsun da ondan. Keyfimizden değil yani." Daha fazla muhattap olmamak adına söylediklerini görmezden gelip önden ilerlemeye başladım. Sefkan dışında, hiçbirini özlememiştim. Ama Sefkan onlardan ayrı nefes bile almıyordu ve Sefkan ile vakit geçirebilmek için onlara katlanıyordum. "Nereye bayan salak? Diğer taraftan gidiyoruz. Sanki nereye gideceğimizi biliyorsun da." Arkamdan seslenen Zelale içimden yapabildiğim kadar göz devirip konuşmadan geri döndüm. Suskunluğum otobüse binerken de, yol boyunca da devam etmişti. Sonunda Sefkanın bahsettiği kafeye geldiğimizde beklemeden içeriye geçmiş ve kapı önünden uzakta bir masaya oturmuştum. Biraz daha soğuğa maruz kalırsam donacaktım. Diğerleri de arkamdan geldiğinde Sefkan yanıma oturmuş ve kolunu omzuma atmıştı. "Ee ne içiyoruz?" "Bize iki tane soğuk kahve bro" Sefkanın benim adıma da karar vermesiyle kaşlarımı çatıp ona döndüm. Bu soğukta soğuk kahve de neydi Allah aşkına? Bakışlarımı hissetmiş olacak ki bana dönmüş ve ellerini kaşlarımın ortasına bastırıp havaya kaldırmaya çalışmıştı. "Bakma öyle, buranın soğuk kahvesi çok güzeldir." Konuyu daha fazla uzatmamış ve kabul etmiştim. Sonuçta beni düşündüğü için istemişti. Hem bir defalık soğuk kahveden bir şey olmazdı herhalde. Önüme tekrar döndüğümde diğerlerinin aralarında konuştuğunu gördüm. ""Ee, Üniversiteyi nerede okumayı düşünüyorsunuz?" dedi sıkılmış gibi duran Ceylin. "Kızım sence bu ortamda üniversite konusu konuşulur mu?" diye tersledi onu Ramazan. "Ne yapayım? Sohbetiniz de hiç sarmıyor." Ceylin ellerini birbirine bağlayıp yüzünü bizden çevirdiğinde yanında oturan Ozan ellerini saçlarına atmış ve karıştırmıştı. Saçlarıma dokunulmasından nefret ederdim. Ceylin de nefret ediyordu ve haliyle cırlamıştı. "Ya kaç kere diyecem saçlarıma dokunmayın diye?!" Kafasındaki Ozanın ellerini çekip tırnağını batırdı. "Ne yapıyorsun kızım? Yamyam gibisin resmen!" Karşı tepki olarak Ceylin dil çıkardığında herkes bu hâline gülmüştü. Ben ise tepkisiz bir şekilde onları izliyordum. "Bir sorun mu var?" Mayışmış bir şekilde oturduğum sandalyede küçülmüşken kulağımın dibinde Sefkanın kısık sesini işittim. "Hayır, yok." dedim kendimi düzeltmeye çalışırken. "Sadece içerisi çok sıcak bu yüzden mayışmışım." "Soğuku sevmezsin, sıcakta bebek gibi büzüşürsün." Elleriyle burnumun ucuna hafif bir şekilde fıske vurması güldürmüştü beni. Benimle böyle, bebek gibi ilgilenmesi hoşuma gidiyordu. "İlayda, çantanda ne var?" Ceylin sorduğu soru tüm dikkatlerini üzerime çekerken ben de her birine tek tek bakınmıştım, ne diyeceğimi düşünmeye çalışıyordum. "Test falan," dedim umursamıyormuş gibi davranarak. "İpek hoca program yapacağını o yüzden getirmem gerektiğini falan söyledi de ondan." "Bu kadın da bir tek ders programı yapmaya yarıyor." dedi Ramazan gülerek. Aynı gülüş ile Ozan ona eşlik etmiş ve destek çıkmışt. "Sanki çok çalışıyoruz da." Diğerleri de gülmeye başladığında zoraki bir şekilde dudaklarımı iki yana kıvırdım. Bu konuşmanın tam zıttını yapan Deniz aklıma düştüğünde bugün kaçıncı defa olduğunu sayamadığım vicdan azabıyla boğuştum. O, ders çalışmamı istiyor ve bana sürekli yardım ediyordu. Şuan bulunduğum ortamın tam zıttıydı. Burada bulunmamın geleceğime hiçbir katkısının olmayacağını, aksine daha kötü olacağını fark ettiğimde çantamı sırtıma asıp hızla ayağıya kalktım. Bu ani kalkışım hepsini şaşırtmıştı. "Noldu İlyada?" "Şey.." diye gevelesim bir süre, nasıl bir bahane üreteceğimi düşünerek. "Geç oldu, annemler kızar ben artık eve gideyim." "Yuh kızım, bu saate de mi kızıyorlar? Saat daha bir." "Allah sabır versin valla aile aile değil hapishane" Söyledikleri şeyleri görmezden gelip bir iki kelimeyle vedalaştım hemen. Eve gidip ders çalışmalıydım. En azından yalanımın bir köşesinden tutup doğrulamak için. Aceleyle sandalyeyi çekiştirip arkama döndüm. Karşımda kaşları çatık bir şekilde duran beden ile kaskatı kesildim. Deniz, tam karşımda kaşlarının çatılmış olmasının aksine hayal kırıklığı ile bana bakıyordu. * İlayda güzel evladım neden böyle yapıyorsun şimdi? Değiyor mu Denizime yalan söylemeye😔 Spotify hesabımda kitap için playlist var, adı; Denizin Su Perisi. (geleceğe azıcık spoi veriyor ama olsn) Playlisti henüz tam olarak düzenlemedim ama paylaşmak istedim yinede.. Spotify hesabım; ayelaefla Bir dahaki bölüm görüşürüz; o zamana kadar kafeini azaltmayı, bol bol su içmeyi ve ders çalışmayı unutmayın 🎀 |
0% |