@ayfresia
|
Selamlar Bugün bölümü erken atayım dedim. Keyifli okumalar canlarımm 🤍 *********************************** Cihangir, günler süren titiz araştırmalarının sonucunda, Çiçek’in gerçekten onun kayıp kız kardeşi olduğunu öğrenmişti. Elde ettiği kanıtlar ve bilgiler, bu gerçeği net bir şekilde ortaya koyuyordu. Annesine benzerliği de göz önündeydi; kendisi ne kadar babasına benzese de, Çiçek annesini andırıyordu. Can ise annesiyle babasının karışımıydı. İçinde karmaşık duygular fırtınası kopuyordu; yıllardır kayıp olan kardeşini bulmuş, fakat ona bu gerçeği nasıl açıklayacağını bilemiyordu. Cihangir, elindeki belgeleri bir kez daha gözden geçirdi. Çiçek’in doğum kayıtları, hastane belgeleri ve aile geçmişi, hepsi birbirini doğruluyordu. Kardeşi olduğuna dair hiçbir şüphe kalmamıştı. Ancak bu gerçeği öğrendikten hemen sonra, askeri bir görev emri almıştı. Altay Timi, önemli ve acil bir görev için görevlendirilmişti. Görevin detayları hakkında bilgi almak için karargâha giderken, Cihangir’in zihni hâlâ Çiçek ile meşguldü. Onun kardeşi olduğunu bilmek, içindeki abilik içgüdüsünü daha da güçlendirmişti. Ancak, bu gerçeği ona hemen söyleyemeyecekti. Öncelikle, görevlerini yerine getirmeleri gerekiyordu. Karargâhta, Üsteğmen Ekin Demir, Kıdemli Teğmen Selim Arslan, Asteğmen Canan Kara ve Astsubay Kıdemli Başçavuş Kadir Yurt ile birlikte görev brifingine katıldılar. Görev, sınır ötesi bir operasyona dayanıyordu ve oldukça tehlikeliydi. Cihangir, dikkatini tamamen bu önemli göreve odaklaması gerektiğini biliyordu. Brifingden sonra, Cihangir ekibiyle bir araya geldi. Hepsi, görevin zorluklarının farkındaydı, ancak birlikte çalışarak her zorluğun üstesinden gelebileceklerini biliyorlardı. Cihangir, ekibine güveniyor ve onların lideri olarak her zaman yanlarında olacağına söz veriyordu. Göreve hazırlıklar yapılırken, Cihangir, Ekin ile kısa bir konuşma fırsatı buldu. Ekin, Cihangir’in yüzündeki endişeyi fark etmişti. “Komutanım, bir sorun mu var?” diye sordu. Cihangir, derin bir nefes alarak, “Ekin, sana bir şey söylemem lazım, ama şu an değil. Görevden sonra konuşacağız,” dedi. Ekin, Cihangir’in ciddi olduğunu anladı ve daha fazla üstelemedi. Görev zamanı geldiğinde, Altay Timi, helikoptere binerek operasyon bölgesine doğru yola çıktı. Cihangir, zihnindeki karışıklığı bir kenara bırakarak, tamamen göreve odaklandı. Tim, sınır ötesi operasyonda başarılı olmak için ellerinden gelenin en iyisini yapacaktı. Operasyon boyunca, Cihangir ve timi, birçok tehlikeli durumla karşılaştı. Soğuk bir akşam üzeriydi. Altay Timi, uzun süredir sürdürdükleri terör hücrelerinin saklandığı bölgeye yaklaşmıştı. Bölge dağlığı, yolları ise engellenebilir ve tehlikeliydi. İletişim zayıftı, rüzgar sertleşiyordu. Cihangir ve ekibi düzenli bir şekilde ilerliyor, her silinebilir çevreyi tarıyor, tuzaklara karşı tedbir almaya çalışıyorlardı. Telsizden gelen bir sinyal, Üsteğmen Ekin Demir'in sesiyle yankılandı "Komutanım, hedef bölgeye yaklaştık. İstihbarata göre hücre içi birkaç kişi var. Çevrede hareketlilik de gözküyor. Cihangir, kaşlarını çatarak elindeki haritaya göz gezdirdi. "Tamam Ekin. Sessizce ilerliyoruz, planı değiştiriyoruz. Timi, saklandığı yerde her şeyin karmaşıklığına geri döndü. Sessizliğin içinden bir patlama sesi yükseldi. Yerden havalanan taşlar ve toz bulutları her yanı sardı. Kadir, patlamanın meydana geldiği doğruya doğru baktı ve anında "Mayın!" diye bağırdı, ama uyarısı çok geç olmuştu Selim, patlamaya en yakın kişiydi ve şarapnel parçaları ona doğru hızla ilerledi. O sırada Cihangir hiçbir sorgulamadan Selim'e doğru atıldı ve onu yere çekti. Patlama birkaç metre önlerinde gerçekleşmişti. Tüm ekibin yerde kalması Cihangir'in kulakları uğuldarken, Selim'in üzerine kapaklanmış haldeydi. Gözlerini araladığında dağılmış kayalar ve hasar gören hava görüldü. Selim'in hafif kanayan koluna bakıldı. "İyi misin?" diye sordu nefes nefese. Selim, hafif bir gülümsemeyle, "Sanırım yaşıyorum, komutanım" dedi, kolunu doğrulmaya çalışırken Cihangir hemen telsizi eline alarak "Durum raporu!" diye bağırdı Ekin, toz bulutlarının içinden çıkarken yanlarına yaklaştı, "Hepimiz iyiyiz, ama dikkatli olmalıyız, bu sadece başlangıç" dedi. "Hedef bölgesi çok yakında, bizi tuzağa çekmeye çalışıyorlar. Patlama sesiyle açığa çıkan duman ve karışıklık, zamanın odağı dağıtılmış olsa da, operasyonu durduramazlardı. Cihangir'in bakışları kararlıydı "Bu sadece bir engel" dedi ekibine bakarak. "Ama biz buraya bu işi bitirmeye geldik. Herkes dikkatli olsun, kimse dağılmasın Tehlikeli yanıbaşındaydı, ama Altay Timi pes etmeyecek, verilen görevi ne olursa olsun tamamlayacaktı. Ancak, ekip olarak birlikte hareket ederek her engeli aştılar. Görev süresince, Cihangir’in içindeki abilik duygusu ve Çiçek’e olan bağlılığı ona ekstra bir güç ve kararlılık sağladı. Operasyonun sonuna geldiğinde, Altay Timi başarıyla görevini tamamlamış ve güvenli bir şekilde üsse dönmüştü. Cihangir, görev boyunca gösterdikleri üstün performans ve işbirliği için ekibine teşekkür etti. Görevden döndükten sonra, Cihangir, Ekin’le konuşmanın zamanının geldiğini hissetti. Ona gerçeği açıklamak ve bu yükü paylaşmak istiyordu. Ekin, Cihangir’in yüzündeki ciddiyeti fark etmişti. “Ekin, bir şey konuşmamız lazım. Odama gel,” dedi Cihangir. Ekin, Cihangir’in odasına girdiğinde, Cihangir derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. “Ekin, uzun zamandır araştırıyordum. Çiçek... Çiçek benim kayıp kız kardeşim,” dedi. Ekin, şaşkınlıkla gözlerini açarak, “Ne? Nasıl yani?” diye sordu. Cihangir, elindeki belgeleri Ekin’e gösterdi. “Doğum kayıtları, hastane belgeleri... Hepsi doğruluyor. Çiçek, benim kayıp kardeşim. Ama ona bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.” Ekin, belgeleri inceledikten sonra, Cihangir’e dönerek, “Bu çok büyük bir şey, komutanım. Ona bunu açıklamak gerçekten zor olacak. Ama senin yanında olduğumu bil. Ne yapmamız gerekiyorsa, birlikte yaparız,” dedi. Cihangir, Ekin’in desteğini hissederek, “Teşekkür ederim, Ekin. Şimdi, bu gerçeği Çiçek’e nasıl açıklayacağımızı düşünmemiz gerekiyor. Ama önce, onun yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz,” dedi. Cihangir ve Ekin, Çiçek’e gerçeği açıklamak için plan yapmaya başladılar. Bu süreçte, Cihangir’in içindeki abilik duygusu ve Çiçek’e olan bağlılığı, ona bu zorlu yolculukta güç ve kararlılık veriyordu. Ekin ise, Cihangir’in yanında olarak, ona destek olacağını bilerek, bu önemli görevin bir parçası olmaktan gurur duyuyordu. Cihangir, uzun süren operasyonun yorgunluğunu henüz atamamışken, içindeki huzursuzlukla birlikte ailesine gerçeği anlatma zamanının geldiğini biliyordu. Annesi Narin ve babası Alparslan, her zaman ona destek olmuş ve onun kararlarına saygı duymuşlardı. Ancak bu sefer onlara anlatacağı şey, hem onları hem de kendisini derinden sarsacak bir gerçekti. Akşam yemeğinde, Narin, sofrayı hazırlarken Cihangir'in dalgın olduğunu fark etti. "Cihangir, oğlum, neyin var? Görevden döneli birkaç gün oldu ama hâlâ çok düşüncelisin," dedi endişeyle. Cihangir, annesinin sözlerini duyunca derin bir nefes alıp masaya oturdu. "Anne, baba, sizinle konuşmam gereken önemli bir şey var," dedi ciddi bir tonla. Alparslan da sofraya oturarak, "Ne oldu oğlum? Anlat bakalım," diye destekleyici bir şekilde cevap verdi. Cihangir, elindeki belgeleri masaya koyarak konuşmaya başladı. "Uzun zamandır ölü bildiğimiz kardeşim Çiçek'i arıyordum. Ve sonunda onu buldum," dedi. Narin ve Alparslan şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Narin, gözleri dolarak, "Çiçek... Kızımız... O hayatta mı?" diye sordu. Cihangir, annesinin elini tutarak, "Evet anne. Çiçek yaşıyor. Ancak onu büyüten ailesi bir trafik kazasında ölmüş. Çiçek, bizim onu kaybettiğimiz günlerden beri başka bir ailede büyümüş," dedi. Alparslan, sessizce belgeleri incelerken, "Bu nasıl mümkün olabilir? Biz yıllardır onu aradık, ama bir iz bulamamıştık," dedi. Cihangir, babasının gözlerine bakarak, "Bunun nedeni, babamın düşmanının doktorla işbirliği yaparak Çiçek'i öldü göstermesi. Gerçekleri öğrendikten sonra her şey daha da netleşti," dedi. Narin, gözyaşlarına hakim olamayarak, "Oğlum, onu hemen bulmalıyız. Çiçek'e kavuşmalıyız," dedi. Cihangir, annesine sarılarak, "Merak etme anne. Onu buldum. Hatta onunla tanıştık bile. Ama Çiçek henüz gerçeği bilmiyor. Ona bu durumu yavaşça anlatmamız gerekecek," dedi. Alparslan, derin bir nefes alarak, "Çiçek'i geri almak için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Bu düşmanın peşini bırakmayacağım," dedi kararlılıkla. Cihangir, ailesine sarılarak, "Birlikte bu zorluğun üstesinden geleceğiz. Çiçek'e gerçekleri anlatacağız ve onu ailemize geri kazandıracağız," dedi. O gece, Cihangir, annesi ve babasıyla birlikte Çiçek'e nasıl yaklaşacaklarını ve gerçeği nasıl açıklayacaklarını planladılar. İçlerinde büyük bir umut ve kararlılık vardı. Artık kayıp zamanların telafisi için mücadele edeceklerdi.
Narin, gözyaşlarını silerken, "Oğlum, Çiçek'i bulduğuna inanamıyorum. O bunca zamandır gözümüzün önündeymiş ve biz onu tanıyamamışız," dedi. Cihangir'in söyledikleriyle birlikte yılların acısı ve umudu iç içe geçmişti. Cihangir, annesinin elini sıkıca tutarak, "Evet anne, çocukluk arkadaşım Çiçek, meğer benim ölü bildiğim kardeşimmiş. O da bizi arıyordu, sadece farkında değildi," dedi. Bu sözlerle, Cihangir ve ailesi için yeni bir umut kapısı aralanmıştı. Gerçeği öğrendikten sonra, artık Çiçek’i yeniden ailelerine katmak için kararlı adımlar atacaklardı. Cihangir'in ailesi, öğrendikleri gerçeğin şokunu atlatmaya çalışırken, Narin bir karar verdi. Kızları Çiçek ve Cihangir'in timini bir araya getirecek bir akşam yemeği düzenlemek istiyordu. Bu yemekte hem geçmişi hem de geleceği konuşabileceklerdi. Narin, oğlu Cihangir'e dönerek, "Cihangir, bu hafta sonu Çiçek'i ve timini yemeğe davet ediyorum. Bu gerçeği ona açıklamanın en uygun zamanı bu olacak," dedi kararlılıkla. Cihangir, annesinin planını onaylayarak, "Tamam anne, ben de aynı şeyi düşünüyordum. Onu ve timi davet edeceğim," dedi.
O hafta sonu geldiğinde, Narin ve Can evde her zamankinden daha özenli bir hazırlık yapmışlardı. Masa, güzel bir akşam yemeği için hazırdı ve atmosfer sıcaktı. Cihangir, Çiçek ve timiyle birlikte eve geldiğinde, Narin ve Can onları kapıda gülümseyerek karşıladılar. "Hoş geldiniz çocuklar," dedi Narin sıcak bir sesle. "Sizleri burada ağırlamaktan çok mutluyuz." Can da gülümseyerek ekledi, "Hoş geldiniz! Hepinizi görmek harika." Çiçek, Narin’in gözlerine bakarak, "Teşekkür ederim. Bu davet için çok heyecanlıyım," dedi gülümseyerek. Yemek masasına oturduklarında, herkes keyifli sohbetler ederken, Narin ve Alparslan da misafirleriyle ilgileniyorlardı. Cihangir, doğru anı bekliyordu. Yemek sona erdiğinde ve kahve ikramı başladığında, Cihangir derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Arkadaşlar, sizlerle paylaşmam gereken çok önemli bir şey var," dedi ciddi bir tonla. Herkes merakla ona baktı. "Çiçek," diye devam etti Cihangir, "Uzun zamandır kayıp olan bir kız kardeşim olduğunu biliyorsunuz. Geçenlerde yaptığım araştırmalar sonucunda, senin o kayıp kardeşim olduğunu öğrendim." Çiçek, şaşkınlıkla Cihangir'e bakarak, "Ne? Ne demek istiyorsun?" diye sordu. Cihangir, elindeki belgeleri Çiçek'e uzatarak, "Doğum kayıtların, hastane belgelerin ve diğer kanıtlar. Hepsi senin benim kayıp kardeşim olduğunu gösteriyor," dedi. Çiçek, gözyaşlarını tutamayarak, "Yani... Biz gerçekten kardeş miyiz?" dedi. Narin, kızına sarılarak, "Evet kızım, sen bizim kayıp kızımızsın. Bunca zamandır seni arıyorduk, ama seni bulduğumuzda seni tanıyamadık," dedi gözyaşları içinde. Çiçek, annesi Narin'e sarılarak, "Bu gerçek mi? Yani ben gerçekten sizin kızınız mıyım?" dedi duygulanarak. Alparslan da kızı Çiçek'e sarılarak, "Evet Çiçek, biz senin aileni. Ve artık seni kaybetmeyeceğiz," dedi. Bu sırada Can, şaşkınlıkla ve merakla araya girerek, "Öğretmenim, yani Çiçek, benim ablam mı?" diye sordu. Cihangir, Can’a bakarak, "Evet Can, Çiçek senin ablan," dedi gülümseyerek. Timin diğer üyeleri de duygulanmıştı. Ekin, Selim, Canan ve Kadir, bu anın Cihangir ve Çiçek için ne kadar önemli olduğunu biliyorlardı. Cihangir, kardeşine sarılarak, "Seni bulduğumuz için çok mutluyuz Çiçek. Artık birlikteyiz ve seni bir daha kaybetmeyeceğiz," dedi. O akşam, aile yeniden bir araya gelmiş ve kayıp zamanların telafisi için yeni bir başlangıç yapmıştı. Cihangir ve Çiçek, geçmişin yaralarını birlikte saracak ve geleceğe umutla bakacaklardı. Timin desteğiyle, bu yeni yolculukta birlikte adım atacaklardı.
************************************************************* Bölümü nasıl buldunuz canlarımm Diğer bölümde neler olacak sizce yazın bakalım belki spoi veririm. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen sizi seviyorumm 🤍
|
0% |