@ayfresia
|
Selamlar normalde bugün bölüm günü değil biliyorum fakat bugün doğum günüm olduğu için size benden bir hediye olsun istedim.Okunma,yorum ve beğeniler gün geçtikçe düşüyor belki bu bölüm biraz da olsa artar. :))) Keyifli Okumalar... *********************************
Hastanede geçen uzun günlerin ardından, nihayet Çiçek’in taburcu olma zamanı gelmişti. Cihangir, Ekin, Canan ve timin diğer üyeleri, hastane odasında heyecanla bekliyordu. Çiçek, artık uyanmış, bilinci yerine gelmişti; ama hala ruhsal yaralarının iyileşmesi için zamana ihtiyacı vardı. Cihangir, onu yalnız bırakmamak için sürekli yanında bulunmuştu. Çiçek’in gözlerinde biraz yaşam belirtisi görmek, Cihangir için en büyük mutluluktu. Doktor, odanın kapısından içeri girerek gülümsedi. “Çiçek, artık taburcu olabilirsin. Ancak birkaç önerim olacak,” dedi. “Evde dinlenmeye devam etmelisin. Gerekirse psikolojik destek almanı öneriyorum.” Çiçek, gülümseyerek başını salladı. “Tamam, doktor bey. Teşekkür ederim,” dedi. Cihangir, kardeşinin bu kadar cesur olmasını hayranlıkla izliyordu. İçindeki karamsarlık yavaş yavaş yerini umuda bırakmaya başlamıştı. Hastane personeli, Çiçek’in taburcu olması için gereken işlemleri hızla tamamladı. Cihangir, canı sıkıldığı için tedirgin olan Çiçek’in yüzündeki endişeyi görmek istemiyordu. “Her şey yolunda gidecek,” dedi ona cesaret vererek. “Artık birlikteyiz. Beni asla yalnız bırakmayacaksın.” Taburcu olma işlemleri tamamlandığında, Çiçek ve Cihangir, hastane kapısına doğru yürüdüler. Ekin, onlara katıldı. “Seni eve götüreceğiz, her şey çok güzel olacak,” dedi. Cihangir, kardeşini daha önce hiç böyle düşünmemişti; ama bu zor günlerin ardından, her şeyin daha güzel olacağını umuyordu. Can, hastane kapısında bekliyordu. “Ablam! Ablam!” diye bağırdı sevinçle. Çiçek, gülümsedi ve Can’ı kucakladı. “Merhaba, Can! Nasılsın?” diye sordu. Can, ablasının yanındayken dünyanın en mutlu çocuğu gibi hissediyordu. “Ben de seni özledim,” dedi. Ekin, “Tamam, şimdi eve dönme zamanı,” dedi. “Hadi gidelim.” Araba yolculuğu boyunca herkes sessizdi, fakat ortamda hissedilen umut dolu bir enerji vardı. Çiçek, Cihangir’in yanında otururken, geçmişte yaşadığı olayların izlerinin hala üzerinde olduğunu biliyordu. Ama onu yalnız bırakmayacak olan abisinin yanında olması, içindeki korkuları azaltıyordu. Evlerine vardıklarında, ortamda bir sıcaklık vardı. Aile, Çiçek’i karşılamak için evde bekliyordu. Narin, kapıda gözyaşları içinde kızını görünce hızla yanına koştu. “Kızım, seni çok özledim!” dedi. Çiçek, annesine sarılırken gözleri dolmuştu. “Ben de seni özledim, anne,” dedi. Can, annesinin kollarından sıyrılıp, “Ablam, artık evdeyiz! Her şey çok güzel olacak, değil mi?” diye sordu. Çiçek, gülümseyerek başını salladı. “Evet, Can. Her şey çok güzel olacak,” dedi. Bütün aile, birlikte yemek hazırlamak için mutfağa doğru yola çıktı. Çiçek, mutfakta annesiyle beraber vakit geçirmekten keyif alıyordu. O sırada Cihangir, Ekin ve diğer tim üyeleri, salonda bir araya gelip durum değerlendirmesi yapmaya karar verdiler. Cihangir, “Bunu asla unutmamalıyız,” dedi. “Çiçek’in başına gelenleri, kimin yaptığını öğrenmeliyiz.” Ekin, “Evet, bu sefer daha dikkatli olmalıyız. Onlar Çiçek’i hedef aldı, bu bir daha yaşanamaz,” dedi. Cihangir, Ekin’in sözleriyle daha da motive oldu. “Kimse Çiçek’i bir daha tehdit edemez,” dedi. O akşam, aile birlikte yemek yedi. Çiçek, annesi ve kardeşiyle birlikte olmanın verdiği huzuru hissediyordu. Ama içinde hala bir şeyler eksikti. Yaşadığı travmanın izleri, zamanla yok olmayacaktı. Yavaş yavaş, kendi içindeki karanlıkla yüzleşmeyi öğrenmesi gerektiğini anladı. Yemekten sonra, Çiçek odasına geçip eski fotoğraflara bakmaya karar verdi. Çocukluğundan beri geçirdiği zamanları hatırlamak, ona güç veriyordu. Cihangir, odasına girdiğinde, ablasının duygularını okumak istedi. “Ne düşünüyorsun, Çiçek?” diye sordu. “Geçmişteki anılarımı düşünüyorum. Bu anılar benim kim olduğumu şekillendiriyor. Ama yaşadıklarım beni de etkiledi,” dedi. Cihangir, “Biliyorum, ama seni asla yalnız bırakmayacağım. Beraber savaşacağız,” dedi. Çiçek, abisinin sıcaklığını hissederek gülümsedi. “Teşekkür ederim, Cihangir. Beni her zaman destekledin. Bu sefer de birlikte olacağız.” Bir süre sessizce oturdular. Cihangir, kardeşinin ruh halini anlamaya çalışıyordu. “Eğer bir şeyleri konuşmak istersen, her zaman buradayım,” dedi. Çiçek, “Biliyorum, ama henüz hazır hissetmiyorum,” diye yanıtladı. Cihangir, ona anlayışla baktı. “Zamanla her şey yoluna girecek. Ben seni koruyacağım, her zaman,” dedi. Çiçek, gözlerinde biriken yaşları silerek başını salladı. “Sana inanıyorum, abla.” Zamanla, Çiçek eski hayatına dönmeye çalıştı. Ancak her anı, onun için bir hatıra olarak kalıyordu. Cihangir ve Ekin, onun yanında oldukları için kendilerini şanslı hissediyorlardı. Çiçek’in iyileşme süreci, yavaş ama umut verici bir şekilde devam ediyordu. Hayatında belki bazı şeyler değişmişti, ama ailenin ve dostluğun gücü, her şeyin üstesinden gelmek için yeterli olacaktı. Gelecekteki her zorluk, onun için yeni bir fırsata dönüşecekti. ********************************************* Lütfen oy vermeyi, yorum yapmayı ve takip etmeyi unutmayın sizi seviyorum 🤍🤍 |
0% |