Yeni Üyelik
7.
Bölüm

☘️6.BÖLÜM☘️

@aygulmudurlu

☘️ YENİ TANIŞMALAR TÜRLÜ KAYGILARA GEBEDİR. KAYGILARSA UMUTLARI TAŞIYAN DALGALI DENİZLERE. DALGAYI GÖZE ALAMAYAN UMUTLARINDAN VAZGEÇMİŞTİR☘️

Dakikalar önce bilinci tamamen kapanan Perrin duyduğu nefis kahve kokuları eşliğinde kendine geliyordu. Filtre kahvenin o eşsiz kokusu ve aromasını sanki damağında hissediyordu. Algıları karışmış ve afallamış bir halde bulunduğu yumuşak zeminden doğrulmaya çalışırken bir yandan da az önce yaşadıklarını düşünüyordu. Korumalar Tılsımı kitabının bahsettiği tılsımın adımlarını itinayla takip etmiş ve yaptığı son işlemle sanırım onu tamamlamıştı. Peki ya evin gizli odasından kaçarken onu tutmak için uzanan eller kimindi? Üstelik o elin sahibi onu düşerken belinden tutarak kurtarmıştı. Aklında dönen olasılığın düşüncesi bile tüylerini diken diken ediyordu. Minyatür eve yerleştirdiği o erkek biblo beden giyinip evin içinde belirmiş ve onu kurtarmış olamazdı değil mi? Korkuyla karışık küçük bir kahkaha atmıştı. Sanırım çıldırmak böyle bir şeydi.

Gözlerini açtığında kendini salondaki büyük koltuğun üzerinde bulmuştu. Onu kurtaran her kimse koltuğun üzerine kadar taşımış ve üzerini bir pikeyle örtmüştü. Hemen arka taraftaki mutfaktan anlam veremediği tıkırtılar duyunca gerildi. Evin içinde de ona ait olmayan çiçek bahçesindeymiş gibi hissettiren değişik bir koku vardı. Perrin tüm bunların korkusuyla titrer bir haldeyken duyduğu bir sesle kalbi duracak gibi olmuştu.

"Kahveni nasıl içtiğini bilmiyorum. Ben sert severim umarım bu senin için sorun olmaz?"

Kendisine doğru uzanan bir kupa ve onu tutan adamı görünce yaşadığı korkuyla koltuktan can havliyle kaçarak kapıya ulaşmıştı. Ondan izin almadan evinde olan bu adamın niyeti kesinlikle iyi olamazdı. Ulaştığı kapıyı açmaya çalıştığında kilitli olduğunu fark edince telaşa kapıldı. Eli anahtarlığına uzanmıştı ama o da yerinde yoktu.

Küfürler savurarak söyleniyordu. Anahtarlığı az önce gizli odayı bulmak için kullanmıştı. Kahrolası şey kütüphane masasının üzerinde olmalıydı. Kaçacak yeri kalmadığını fark eden kadının korkularıyla yüzleşmekten başka çaresi yoktu. Arkasını dönüp baktığındaysa gördükleri korkutucu ve bir o kadar da sinir bozucuydu.

"Ah sanırım bunu arıyorsun?" diyen adam yüzünde büyük bir gülümsemeyle evin anahtarlığını sallıyordu.

Ona doğru yürümeye başlayan adamın devasa vücudu karşısında korkudan titremeye başlayan kadın istemsizce dövüş pozisyonu almıştı. Karşısındaki şey en az iki metre boylarında ve yüz kilo kadar olmalıydı. Elleri, ayakları ve tüm vücudu Yunan heykellerindeki o kusursuz estetiğe sahipti. Ve kabul etmek lazımdı bu kahrolası adam oldukça yakışıklıydı. Gel gelelim ne ve kim olduğu tartışmalı olan bu adam karşısında yapacağı en akıllıca seçim onu sağlam pataklamak olacaktı. Perrin ne de olsa siyah kuşak sahibiydi. Kendisine yüzündeki arsız gülümsemeyle yaklaşan adamın karnına zıplayarak ters bir tekme atmıştı. Şimdi yerde kıvranıyor halde olmasını beklediği adam bu darbe karşısında yerinden dahi kıpırdamamış kahkahalar içinde kalmıştı.

"Ciddi misin? Koruma tılsımıyla serbest bıraktığın birini uçan tekmeyle devre dışı bırakacağını düşünüyor olamazsın?"

Karşısındaki gizemli ve bir o kadar da pervasız olan adam Perrin'in darbesine gülmeye devam ediyordu. Kadın da ondan duyduğu sözlerin tesiriyle hem çaresiz kalmış hem de korkuya kapılmıştı.

"Koruma tılsımıyla serbest bıraktığım biri mi?"

İçten içe kendine küfürler savuruyordu. Neden bu kadar çok meraklıydı? O tılsımlı kitaba neden bulaşmıştı? Şimdi evinde serbest bıraktığı bu şeyden nasıl kurtulacaktı? Karışında duran bu adam neyin nesiydi? Şeytan ya da cin olabilir miydi?

"Kahretsin!"

Korkuyla titrek bir halde Felâk, Nas ve Ayetel Kürsi okumaya başlamıştı. Perrin korkudan titrerken karşısındaki adam ona okuduğu surelerde Türkçe çeviri yaparak eşlik ediyordu.

"Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur.
Onu ne bir uyuklama tutabilir ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür."

Azim olan Allah doğru söyledi”

Perrin surelerde kendine eşlik eden adamın cin ya da şeytan olmadığını düşünüyordu. Bu adam Perrin’in Arapça okuduğu sureleri Türkçe ‘ye tercüme edecek kadar iyi biliyordu. Çeviri yaparken bu gizemli adamın gözleri buğulanıyor, garip bir heyecana kapılıyordu. Bu da onun da Müslüman olabileceğinin göstergesiydi. Ama Müslüman cinlerde vardı değil mi? Yine tüyleri diken diken olmuştu. Perrin bu ve bunun gibi bir sürü düşünceyle boğuşurken evindeki yabancı gülümseyerek ona,

"Evet ben de Müslümanım. Ayrıca benden korkmana gerek yok. Cin ya şeytan değilim. Seni korumak için görevlendirildim. İstesen de istemesen de bu görev bitene kadar yanında olacağım."

Az önceki gülümsemesi biraz buruklaşan adam garip bir bakış atarak isteksiz bir tavırla,

"Bu arada ismim Muhsin. Tanıştığıma memnun oldum." diyerek o kocaman ellerini Perrin'e uzatmıştı.

Hala korku içinde olan ve yaşadıklarına anlam veremeyen kadın ürkek bakışlarla onu selamlamıştı. Muhsin' in tanışmak için uzanan eli askıda kalmış bu da adamın yüzünün düşmesine neden olmuştu. Huzursuzluğu biraz azalan Perrin,

"Sanırım az önceki kahveye şu an çok ihtiyacım var." diyerek Muhsin'in sehpanın üzerine bıraktığı kupayı hiç düşünmeden almış ve bir yudum içerken koltuğa oturmuştu. Bakışlarıyla karşısındaki koltuğa oturmasını işaret ettiği Muhsin'i incelemek ve aklındaki soruları tüm soruları sormak istiyordu.

Morali bozulan adam kısa sürede toparlanmış ve yeniden gülümsemeye başlamıştı. Perrin'in talebine itiraz etmeden tam karşısındaki koltuğa bacaklarını pervasızca açarak oturmuştu. Oturuşuyla bu ev bana ait dercesine meydan okuyordu. Perrin ise yaşadığı bunca garip şeyden sonra hiçbir meydan okumaya takılacak durumda değildi.

"Evet Muhsin. Nesin sen? Seni kim görevlendirdi? Benim sana ihtiyacım olduğunu kim söyledi? Tılsımlı kitapla nasıl bir ilgin var? Ve lütfen bana o biblo olmadığını söyle! " demişti.

Soruları o kadar ardı ardına sıralamıştı ki, Muhsin eliyle işaret ederek onu susturmak zorunda kalmıştı. Gerginlikten elleri titreyen Perrin kahvesini yudumlarken cevap bekleyen bakışlarını Muhsin'e kilitlemişti.

Meraklı bakışlarla kendisinden cevaplar bekleyen kadına gülümsemeyle bakan adam,

"Öncelikle ben bir insanım. Ama senin bildiğin gibi bir insan değilim. Senin gerçekliğine ait değilim. Şimdilik soruna verebileceğim cevap bu. Görevlendirmeler çok üst bir yetkiliden gelir. Bu yetkilinin ne olduğu ve benzeri tüm soruları cevaplamak yetkim dışı. İstesem de cevap veremem bu ikimizi de öldürür. Bir korumaya özellikle de bana ihtiyacın olduğun bu yetkili tarafından bana bildirildi ve görevlendirmem yapıldı. Korumalar tılsımı kitabı görevlendirmelerde geçiş kapısıdır. O biblo simgesi ya da onun gibi başka simgeler de bizim bedensel aktarım simgelerimizdir. İlk tanışma için bundan fazla şey anlatmam yasak. İleride oluşacak mecburi durumlarda bana açılacak yetkilere göre belki ek bilgiler verebilirim. Senden tek isteğim beni garip ve korkutucu biri olarak görmemen. Parayla tuttuğum bir koruma olduğumu düşün ya da seni koruyan bir dostun olduğumu. Böylece bu görev süresinden ikimiz de keyif alabiliriz."

Sözlerini büyük bir ciddiyetle tamamlayan adam susmuş karşısında korkak kuş gibi titreyen kadını görünce işinin ne kadar zor olacağını anlamıştı. Bu kadının ona alışıp güvenmesi çok zordu. Korku içinde titreyen kadının ayağa kalktığını görünce o da ayağa kalmış ve ondan gelecek hamleye odaklanmıştı. Garip bir şekilde titremesi azalan kadın ürkek bir gülümsemeyle şunları söylüyordu.

"Seninle tanıştığıma memnun oldum diyemem. Bu yalan olur çünkü senden ödüm kopuyor. Ama aynı evde yaşamak zorundaysak adımı bilmelisin. Ayrıca benim belirleyeceğim sınır ve kurallara uymalısın. Öncelikle ben Perrin."

☘️☘️☘️

Loading...
0%