
Bölüm şarkısı.kumrucuğum
Evet canlarım ben geldim
❤️❤️❤️❤️
Karşısında titreyen kıza bakıp konuştu.
"Sen aptal mısın!
"Evet
Beyaz'ın bu cevabına bir süre şaşırıp kaldı
. Sonra kendine gelip konuşmaya devam etti.
Bak ben seni aylenin kapısına götürdüm eğer bu kapıya gelirsen ne olacağında söyledim arabada sana aptal başıma belasını
"Söyledin.."
"Şimdi hoca gelir nikâhı basar !O zaman ne yapacaksın Baş Belası!"
"Ben...İstemiyorum. " Derin bir iç çekti.
"Deme ya, o zaman hocaya da öyle deriz ne olacak biz istemiyoruz ! Nede olsa biz Mardin topraklarında yaşamıyoruz demi ! Töre yok demi ! Sen buradaki kanunları bilmez misin?!"
"Beni bırak, sende istemiyorsun bu evliliği, kendi ağzınla dedin arabada."
Ama şuan neredeyiz bir saat sonra nikâhımız var ! Lan Cenk !!"
"Ben özür dilerim, yine aç o kapıyı bana olmaz mı ?"
"Yapamam...Bundan sonra benden sana bir gram merhamet yok Beyaz, kendin geldin kendin çek !"
"O ne demek ?""Ne demek biliyor musun !Nikâhı basınca karı koca olacağız, sabahına çarşafı isterler, aylar sonra bebek haberini! Ve daha neler isterler neler! Aklın yeter mi o işlere onu da bilmiyorum"
"Ben istemiyorum."
"Bu topraklarda herkes istediklerini yaşadığını mı, sanıyorsun sen?!"
Karşısında başını eğip ağlamaya devam etti Beyaz.
"Günün birinde bunlar için beni suçlarsan sana o konağın kapısını gösteririm, nasıl geri geldiğini. Geldin madem sorumluklarını bilerek yaşa bundan sonra !."
Kara arkasına dönüp çıktı odadan
Beyaz hıçkırık içinde ağlamaya devam etti
O öyle bir hayat istemiyordu
O okuyacaktı..
Ne olmuştu böyle her şey saçma bir hal almıştı .
Beyaz kaynağın kapsından bakışlarını çekmişti.
Ne çabuk geçmişti Zaman dolan gözlerini silip elimdeki tepsiyi masaya götürdü
Kayın babasının ona seslenmesiyle ona baktı
Koçanı çağır kızım
Kara hazretleri daha yatıyordu .!
Konağının üst katı Kara Ağaya aitti, Beyaz üst kata çıktı, odalarının kapısına gelince eliyle kapıya vuracakken eli öyle kaldı kapıda.
Onu çağırmak işi de her zaman olduğu gibi gene Beyaz'a kalmıştı. Kayın babasına dönüp cevap verdi.
"Tamam baba."
Ne garipti insanın kendi odasına girerken kapı çalma huyu !
Ama o hiç bir şeye aitlik hissetmiyordu, belki bundandı bir senedir bu huyu.
Yorganı düzeltirken yine geçmişe dalmıştı.
Dini nikah kıyılmış kârı koca olmuşlardı.
Şuan kendini öyle garip kimsesiz hissediyordu ki..
"Aptalsın sen Beyaz, Sen zaten garip ve
Kimsesizsin Nerde kızım senin anan baban? Yok gittiler. Nereye? Bilmiyorsun! Seni bırakıp gittiler.."
Kayın validesi öyle demişti.kimsesizsindemişti.
Beyaz göz yaşları akarken, bir yandan da kendi kendine konuşuyordu. Tanımadığı siyahlarla döşenmiş odada yatağın en köşesinde oturuyordu. Kayın validesi öyle demişti.
Kapı açıldı içeri sinirli
bir şekilde Kara Ağa girdi. Beyaz Kara Ağanın sinirli ona bakışlarından korkarak köşeye kaç
Beyaz göz yaşları akarken, bir yandan da kendi kendine konuşuyordu. Tanımadığı siyahlarla döşenmiş odada yatağın en köşesinde oturuyordu.
Kara dolaptan eşofman takımını
aldı Beyaz'a doğru yürüdü. Yatağın başındaki
yastığını çekip aldı odadan çıkıp gitti.
Beyaz bu olanlara hiç bir anlam verememişti.
Kayın validesi gelip ona her şeyi anlatana kadar tabi ki.
"Bak kızım biz konuşup bir karar verdik, İki güne düğün olacak, başta Kara istemediğini söyledi ama babası onu ikna etti. İki Güne
Sende biraz bize . Biraz eve biraz kara.ya alışmaya. Çalışırsın olurmu
Beyaz karşısında çok tatlı konuşan bu kadına kafasını saklamaktan başka bir şey demedi. Şimdi anlamıştı Kara Ağanın niye yüzünün sirke sattığını.
Banyonun kapısının açılmasıyla, Beyaz geçmişte yaptığı yolculuğa ara verip ayağa kalktı.
Kara odada Beyaz'ı görünce konuştu
Günaydın
Beyaz cevap bile vermeden kapıya doğru
yürüdü."Kahvaltı hazır babam çağırmam için yolladı. "
Beyaz sözlerini kapıya gidereken
söyleyip gitmişti
*******
Herkes kahvaltıda yerini almışken Kara Ağa indi aşağı. Annesi mutfaktan gelirken oğluyla karşılaştı."
Günaydın oğul. Çayları koyuyorlar, hadi sofraya.
""Günaydın anne.
Afiyet olsun ben yemiyorum.
""Ne demek yemiyorum?
""Canım istemiyor, işlerim var zaten geciktim. Akşam yokum beklemeyin beni."
Ne işi oğlu .?
Haydi anne tutma beni .
Kara ağa çıkıp gitmişti
Nizo hanım oğlunun bir senedir değişen haline anlam veremiyordu. Sofraya oturmuş ailesinin yanına gidip oturdu. Herkes duymuştu Kara Ağanın dediklerini.
Hizo Ağa Karanın bir küçüğü olan Cihangire sordu.
"Cihangir, abinin ne işi var sen biliyor musun ?"
"Yok baba nerden bileyim, bize bir şey dediği yok ki. "
Diğer kardeşleri de katılmıştı ona.
"Evet baba ya, abim bir senedir artık çekilmiyor. Öyle değil- ahhh,...Ne vuruyon gızım ayağıma !"
Cihangirin küçüğü olan Bora'nın sözleri eşi Burçin tarafında yediği tepikle ağzında kalmıştı.
"Sus Bora !
Burçin'in sözleri masada herkes tarafından duyulmuştu. Burçin, Beyazı çok seviyordu onun kırıldığını gördüğü için kocasını susturmak istemişti.
Bora dedikleriyle yengesini kırdığını yeni anlamıştı.
"Ben öyle demek istemedim. Yani şey şey demek istedim.." Bora'nın imdadına en küçük olan beş numaralı Meriç yetişti.
"Bence abimin çocuğu olmadığı için bu aralar böyle daha çok sinirli, demi Bora abi sende bunu demek istedin? Hepimizin çocuğu var, Mirto abiminki de yolda. Darısı Kara abime"
"Afiyet olsun."
Beyaz masadan dolan gözleriyle kalktı. Görüş açısının puslanmadı yüzünden elinin tersiyle gözlerini sildi. Hızlıca odasına çıkmıştı. Kapıyı açıp kendini kapının arkasına zar zor attı. Sırtını kapıya dayayarak yete çöktü.
Dizlerini kendine çekip içi dışına çıkana kadar ağladı.
Kahvaltı masasında Hizo Ağadan azar yiyen oğullarını da unutmamak lazım.
"Bir daha bu dediklerinizi duymayayım ! Eşşek sıpaları. "
Biz ne dedik baba sen sordun bizde fikirlerimizi söyledik. "
Cihangir Ağa savunmasını yapmıştı.
Mirto ilk kez babasının ve annesinin masada olduğunu unutarak sinirle abisine baktı.
Mirto ilk kez babasının ve annesinin masada olduğunu unutarak sinirle abisine baktı.
Abisine hayatında ilk kez terbiyesizlik yapıp konuştu.
"Ne dediniz abi biliyor musun ben sana şöyle özetleyim !"
"Özetle bakalım filozof biz ne demişiz ?
""Sen daha doğrusu siz üç Yıldırım! Babamın Kara abimin ne derdi var diye sorduğu sorunun cevabı, kesinlikle çocuğu olmaması değil !"
Mirto'nun sözlerini en küçük kardeşi Meriç kesmişti.
"Yani siz demek istiyorsunuz ki hepimizin çocuğu olmasa bu bir dertti yani ?"
Öyle bir şey diyen yok Mirto lafı çarpıtma! Evlilikte çocuk bazı şeyleri güzelleştiriyor. İnsanın sevdiği kadından bir çocuğu olması nasıl bir his hepimiz biliyoruz, anlatmama gerek yok sanırım?"
"Evet tamda olarak derti bu abimin. Kendi ağzımla söyledin, SEVDİĞİ KADIN...Abim sevdiğiyle evlenmedi ki. Bu demek olmuyor her sevdiğini alamayan mutsuz olacak diye bir şey yok, ne der Karadenizliler YA SEVDUGUNU ALACAKSUN YÂDA ALDUGUNU SEVECEKSUN ! Bütün mesele bu azizim ne abim nede yengem bunu başaramıyorlar. Aralarında ki ilişkiyi anlaya bilene aşk olsun. Bir iyiler bir kötü."
Herkes Mirto'nun dediklerine katılmıştı. Ne doğru ne güzel konuşmuştu.
Şuan kocasına sarılmak için kendini zor tutan bir Nazen de hemen yanında oturuyordu dilinde, kalbinde "Seni kalbime kaderime koyana can gurban iyi ki sen be adam." Diyerek dua ediyordu Rabbine.
Hizo Ağa oğlunun mantıklı konuşmasıyla sordu.
"Peki oğul buna bir çözüm var mı ?"
"Çözümü de ilacı da o ikisinde baba. Yolu yürüyen onlar."
Bölümü nasıl buldunuz canlar?
Allah'a emanet olun.Seviyorum sizi
Bu bölüm benden sana
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |