

Bölüm 3: Dokunamam.
Sabah sabah Melis sınıfa daldığında,yüzünde resmen güller açıyordu.
“Gençlerrr bomba gibi haberlerim varr” dedi coşkulu bir sesle, sırasına yerleşirken.
“Gene ne oldu acaba,sende haberler bitmez.”dedim dün son dakika yaptığım biyoloji ödevini çantamdan çıkarırken.
Yaşadığım şeylerden ders çıkaran akıllı bir bıdık olduğumdan bu sefer ödevimi unutmamıştım.
Melis çantasını açarken bize dönerek “Şimdi ramazana giricez ya” dedi heyecanla.
Tuanayla ona bakıp “Ee?” dedik.
Kitaplarını sıraya koyarken “Ya da durun durun, herkes gelsin öyle söylerim, öğlen yemekhaneye gelin kızları toplarım ben.” Dedi bir anda vazgeçerek.
Tuana söylenirken bende öğlen yemeğinde ne var acaba diye düşünmeye başlamıştım ki Beste hoca girdi.
“Günaydın gençler, size söylemem gereken birşeyler var ama önce yoklama.” Dedi öğretmenler masasına kurulurken ve sınıf defterini aldı.Bizim sınıfın yoklamaları bile ayrı alemdi.
“Baran öz?”
“Burdaaa.”
“Olmazsa şaşarız zaten.”
“Ceren Korkmaz?”
“Burdayımm hocam.”
“Ege Serter?”
“...”
“Ege? Yok mu ?”
“Sht olum Ege!”
“He?”
“Hoca yoklama alıyor.”
“Ama ben varım.”
“Tamam işte burdayım de.”
“Tamam gençler biraz sessiz,Ege burda.Nazlı Ay ?
“Burdaaaaa.”
“Hilal Bulut?”
“Gelmedi hocam.”
“Kayra sarp?”
“Burdayım eksik olmam ben.”
Yoklama tamamlandığında,hoca hepimize tek tek bakarak konuşmaya başladı:
“Şimdi gençler biliyorsunuz sınav haftası geliyor, ramazan da geliyor.Ramazanda sınava gireceğiniz için size yazılı örneklerini vereceğim.Onlardan biri çıkacak. Bu kıyağımı da unutmayın.” dedi konuşmasının sonunda ciddiyetini bozup gülerek.
Sınıfın erkekleri tezahürat yapmaya başladı
“BESTE HOCAMM OLEYY BESTE HOCAM OLEYY!”
Biz de durur muyuz -şamata en sevdiğimiz şeydir – hemen onlara eşlik etmeye başladık.
Biraz daha sonra Beste hoca hepimizi susturdu ve kağıtları dağıtmaya başladı.
***
Öğlen tüm kızları yemekhanede Melisi beklerken buldum.Anlaşılan herkesi bir şekilde ikna etmişti,bende yemek tabağımı alıp onların yanına geçtim.
Melis ise dudağını ıssırarak çekingen bir şekilde masaya otururken “Aslında ee benim diyeceğim şeyi Beste hoca söyledi ama..” dedi sessizce,hepimiz meraklı gözlerle ona bakarken.
Tabağını heycanla öne ittirip “Bende haberler bitmezz” dedi sesini yükselterek.
Tamamen yemeğime odaklanmış olarak ona “E bunu biliyoruz zaten.” Dedim monoton bir sesle.
Napayım açken kimseye odaklanıyorum.
Göz devirip sözlerine devam etti ve ayağa kalkıp ellerini masaya koydu.
“Ama gençler var yaa bu olay patlar patlarr-”
Nazlı “Ya sözünü bölmek gibi olmasın ama günün anlam ve önemini belirten konuşmanı sona mı saklasan,müdür öğlen zilleri konusunda biraz cimri de.” Deyince Melis tepemizde dikilmeyi bırakıp oturdu ve “İyi tamam” dedi umutsuzca sandalyesine geri çökerken.
Patatesinden bir tanesini çatalına batırıp, “Sınav haftası var,sonra Ramazan geliyor.” Dedi onda daha önce duymadığım monoton bir sesle.
Ağzındaki lokmasını çiğneyip yutunca devam etti “Bayramdan sonraki son haftalarda yarışma niteliğinde bir turnava yapılacakmış , farklı dallarda şubeler arası.”
Bu kısmın da çok ilgimizi çektiği söylenemezdi,Melisin bir yerlerde mobese ağları olduğundan kimse de şaşırmamıştı.
Hepimiz kafamızı yemeğe gömmüşken Melis bir anda devam etti;
“Ve muhtemelen bizim 11/E ile çıkacağımız söyleniyor.”
Aynı anda kafamızı kaldırıp hep bir ağızdan “Nee?” dedik.
“Ammaan nolcak?” diyen Melis bir anda dediği şeyi farkına vardı.
11/E düşman şubemiz..
“Daha birşey tam belli değil, hem daha çok var rahat olun.”
Ben bir taraftan kafamdan haince planlar kurarken bir taraftan da önümdeki yemeği görmüyordum.Kübra ders çalışmalıyım vaktim geçiyor diyerek kalkarken Aylin ve Kayra bunu için mi toplandık diye söylene söylene gittiler.Meliste “Aramızda” diye göz kırpıp haberin kalanını yaymaya gitti.
“Aynen kesin aramızda kalıcak.” Diye fısıldadım Tuanaya doğru, Tuananın turnavayı pek taktığı söylenemezdi.Hemen yanımızda oturan Defne de yemeğini bitirip felsefik kitaplarına geri dönmüştü.
“Alsana” diyerek patates kızartmasını tabağıma koydu. Bunu tanıştığımız günden beri yapıyordu,patates kızartması sevmediğini söylediği günden beri...
Boş tabaklarımızı bulaşıkhaneye götürürken Tuanaya fikrini sordum;
“Sence nasıl olur?”
“Ney?” diye sordu tabağını koyarken
“Turnuva.” Diye cevapladım bende, tabağımı bırakıp.
“Hmm, şimdi şöyle, bunu tam olarak bilemeyiz çünkü yarışacak dallar belli değil,ona göre seviye eşitliği yapılması gerek.Kaldı ki daha 11/E olup olmadığı belli bile değil ancak bana sorarsan istatistik olarak bizim sınıf daha güçlü.” Dedi koridorda sınıfa doğru yürürken.
“Hmmm...” deyip anlamış gibi yaptım ve dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı sağa sola sallayarak senden olmaz bakışı attım.
Kıza fikini soruyosunuz size makale çıkarıyor,makine gibi mübarek
...
Öğleden sonraki ders beden olduğu için hepimiz mum gibi dizilmiş,eşofman ve spor ayakkabı ile hazır ol pozisyonuyla bekliyorduk.
Sevgili Harun hocam da kaslı ve cüsseli bir giriş yaparak “Evet gençler!” dedi yüksek ve gür bir sesle.
Hep bu şekilde sert bir giriş yapıyor sonra yumuşuyor,iki yıldır bu okuldayım hala çözemedim.
Herkesin kıyafet ve düzenine bakıp bizi 'toplu bir spor' olacak şekilde bıraktı.Sadece bir top veriyor ve aynı şeyi yapmamızı istiyordu.
“Basketboll!”
“Hayır voleyboll!”
“Futbol asıl futboll!”
İşte bir klasik daha...
Baran basketbolcu olduğu için basketbol isterken,Melis ve Aylin voleybol diyor, Kuzey zaten futbol aşığı.
Genellikle Kuzey en yakın arkadaşı Baranı ikna ediyor, Baran da hadi abicim diye diyerek beni de ikna etmeye çalışıyor genelde kıramıyorum onu,benim peşimden de Tuana sürüklenince futbol ağır basıyor,bugün de öyle oldu.
Tüm sınıf futbola karar verdik.Harun hoca futbol topu getirirken KENDİ ÖZNEL kurallarını sıralamaya başladı.Harun hoca ve kuralları..
Adam kendi kafasında kurallar koyyor uygulamamızı da zorunlu yapıyordu.
“Kurallar basit, bilirsiniz işte mesela birinci kural:Yirmi dakika dolmadan devre arasına girmek yok. Saha dışına ciddi sakatlanma hariç çıkış yok.
Ve düşerseniz, takılırsanız sakatlanırsanız,kendi takım arkadaşınızın size yardımı yasak rakip takımdan yardım alacaksınız, Çünkü bazen dostlarınız yanınızda olmadığında düşmanlarınızdan yardım almanız gerekebilir.Kendiniz halletmeye çalışmayın, bu bir birlik oyunu.”
En saçma kural,hayır neden yani neden kendi takım arkadaşım bana yardım edemiyor?
Nck nck nck saçmalık.(İç ses)
Haklısın piyanist.
Homurdanan Aylini gören Harun hoca “Ukalalık etmek boş.” Dedi dik dik bakarak.
Kuzey ayağında sektirdiği topu son kez sektirip kolunun arasına aldı.
“Şimdi, Erez Emre kaptanlar sizlersiniz.Ben sahanın arkasında bir yerlerde olucam kurallara uyun kameradan görebilirim.Hadi size iyi maçlar.”diyerek bizi öylece bırakıp giden Harun hocanın arkasından “Allah hayrını versin Ceren ya senin yüzünden hepimiz futbol oynayacağız”dedi Tuana.
Amaan en becerdiğim futbol, onda da öyle topun peşinden koşuyorum boş boş ayağıma gelince de vuruyorum,o kadar yani.
“Hadi seçin.”
“İlk sen başla.”
“Tamam...”
Aldım verdim yaparak -yaş 17- ilk kimin seçeceği belli oldu.
“Teknik olarak aptal bir topun peşinden koşup hiç bir şey yapmasak da,senin için değer be ceren”Dedi Tuana gülerek.
Abi ben bu kızı hakedecek ne yaptım?
Harbi (iç ses)
Sus naciye. Bissürü iyilik boşa gitmedi ya.
Kuzeyin kaşları çatıldı,Emreye sert bir şekilde bakıyordu.
Konu futbol olunca BİRAZ sinirli oluyodu.
İlk kuzey seçmeye başladı.
“Baran” dedi monoton bir sesle.
“Oo, geldim koçum.” diyen Baran hemen Kuzeyin yanına geçti.
“Ege”
“Ben ne anlarım benim ne işim var gözünü seveyim Emre bana tenis ile gelin-”
“Hadi kıvırcık onu harun hocaya anlatırsın.”
“Gökhan”
Emre sıkıntıyla kalanlara baktı.
“Uff çok az kişiyiz ya diğerleri nerde ?”
“Bilmem harun hoca onlara izin vermiş.”Diyen Melis sahanın dışındaki bankta felsefik kitaplarından birini okuyan Defneyi ve yanında test çözen Kübrayı gösterdi.
“Off tamam ya Cero sen gel arada topa vursan yeter.”
“Ya Emre yüz kez söyledim sana oynayamıyorum.”
“Olsun geç işte şuraya ceroo.”
“Uff tamam ama Tuanayı da all.”
Emre ile dokuzuncu sınıftan beri arkadaştık ve okula geldiğim ilk gün onunla tanışmıştım.Sonradan birbimizi hatırlamıştık, babasıyla babam çok yakın iş arkadaşlarıydı küçüklükten ailecek görüşüyorduk ama sonra babamlar arasında anlaşmazlık çıkınca artık görüşmüyorduk,biz de birbimizi unutmuştuk.
Emre bana sadece sinirlendiğimde Ceren diyor, bende ona sadece sinirlendiğinde Emro diyorum.Çocukluk arkadaşıyız yani.
Kuzey ve Baran fısıldaştılar,sanırım anlaşmazlık olmuştu.
“Kayra”
Kayra bana sırıtarak Kuzeylerin takımına doğru yürüdü.
Bir de bana dik dik bakıyor yarabbim yürü git ya.
Emre bana dönerek “Kimi alayım Cero ?” diye sordu.
Gülerek “Zaten belli değil mi ?” dedim bende.
Aylini seçmeyeceğimizi ikimiz de biliyorduk.
“Doğru,Tuana.” Diyen Emre son seçimi de yapmış oldu.
Kuzey hızlıca “Hadi kaleleri seçiyoruz” diyip sahaya geçince Aylin de burun kıvırarak“Bende bu takıma kaldım galiba.”diye Kuzeylerin peşinden gitti.
Bizim takımda; Emre ,ege ,melis ,ben, Tuana.
Karşı takımda; Kuzey ,Baran, Aylin ,Kayra, Gökhan vardı.
Kaleler seçilince maç başladı ama Harun hoca bizi izlediğinden kuralları aşamıyorduk.
Muhtemelen bizim takım kaybedecekti çünkü Emre tek başına mücadele ediyordu.Melis biri sakatlanır da olay çıkar diye heyecanla beklerken Gökhan maç ortasında herkese laf atmakla meşguldü.
Tuana,teknik olarak burda olmaması gerektiğini saçmalık olduğunu bilmem kaç bininci defa anlatırken sahanın ortasında dikiliyodu,hemen sağındaki Ege ise başka alemlerdeydi.
Ben akşam yiyeceğim yemeği düşünerek salak salak etrafta dolanıyor,top gelirse vuruyordum.
Garibim Emre biz koşun diye bağırıyordu ama kimsenin onu taktığı yoktu.
“Aylin hişt yakalayın!” diyen Baranı,Aylin tabi ki duymuyordu çünkü, maç ortasında glossunu tazelemekle meşguldü.
“Oha ama.” Diyen Baran çaresizce pas atacak bir yer aradı ve solundaki Kuzeye gönderdi.
“Kurduğum takıma ben..” diyen Kuzey hızlı bir şekilde mücadele veriyordu.
Kuzey Baran Emre maçı sırtlamış giderken,Gökhan hâlâ sağa sola laf atıyordu.Ben kalenin biraz önünde yanımda Tuana ile defansa yakın duruyodum.Gevezelik etmek için onu da yanıma çekmiştim.
Bir baktım Kuzey arkasından atlı koşar gibi kaleye geliyor!
Futbolcu çocuk ne bekliyordun. ( İç ses)
Sus be şaziye bize doğru geliyo.
Nefes nefese “CEROOO ALLAH SENİ YAA SAĞ KANATTAN AYRILMA DEDİM SANAA KOŞ ÇABUK DURDUR ŞUNUU!!” diyen Emre’yi duyan Kuzey daha da hızlandı,bense ne yapacağımı bilemeden sahanın ortasına doğru ilerleyip Kuzeyi beklemeye başladım.
Topun bana gelmesini beklemem saçmaydı sanırım ama öylece dikildim.
Sonra da yere yapıştım.
Artık top mu bana çarptı ben mi topa çarptım bilmiyorum ama kendimi yerde buldum.
Tam ağzımda bir şeyler gevelerken arkadan gelen bi ses duydum.
“Ağzını bozma Ceren ramazana gireceğiz detokstayız unutma.”
“Hay-”
Herkes bana seslenirken kafamı yerden kaldıramıyordum.
Gene nasıl rezil olmuştum Allah bilir..
“Ceroo iyi misinn ?”
“Abisi bir şeyin var mı ?”
“Kanka bi ses ver.”
“Ses ver alo” diye dalga geçen Aylini umursamayan Tuana sadece bana bakıyordu.
Herkes sessizleştuğinde kafamı kaldırıp karşımda dikilen Kuzeye baktım ve güneşte yeşile dönen ela gözleriyle karşılaştım.
“Ceren ?” dedi kısık bir sesle.
Gözleri de – (iç ses)
Estağfurullah yarabbim sus iç ses.
Gözümü başka bir yere yönelttim ve etrafımdakilere baktım,kimse yanıma gelemiyordu çünkü Harun hocanın kuralları...
“İyi misin?” dedi Kuzey şüpheyle biraz diz çökerek.
“İyyim ya yok bir şey.” Dedim hızlıca yüzüne bile bakmadan.
Aslında iyi değildim,sol bacağım fena ağrıyordu ve galiba bileğim burkulmuştu.
Aferim sana gerizekalı (iç ses)
O yüzden kalkamıyordum ve burası rahatmış imajı vermeye çalışıyordum ancak pek başarılı olduğum söylenemezdi.
Herkes sessizce beklerken Kuzey bir anda ayağa kalktı ve kalkmama yardım etmek için bana elini uzattı.
Yok artık o eli tutacağımı sanmıyordu heralde?
Haram lan haram.
“O eli tutmayacağımı biliyorsun değil mi?” dedim nerdeyse fısıldayarak.
Herkes durmuş bizi izliyorken hâlâ sessizliğini koruyorlardı, “Ne bakıyorsunuz be ordan bakınca Netflixe mi benziyorum.” Dedim yapmacık bir sinirle.
Herkes susuyordu.
“Tuana gel de yardım et bacağım koptu galiba.”
Sessizlik.
Kuzeyin eli hala havadaydı, Harun hoca kuralları...
“Kalkacak mısın ?”
“Senin elini tutaraksa hayır.”
Derin nefes alıp birşeyler mırıldanarak elini indirdi ve kenara çekildi.
Küstü galiba.(İç ses)
Ne alaka naciyecim ya uydurma kafandan biliyor sevmediğimi.
Kesinlikle bir kastım yoktu, erkeklerle temastan hoşlanmıyordum.
Bizim takımın bana yardımı yasak olduğu için kimse gelemiyordu ama biliyordum ki biraz daha beklersek Tuana dayanamaz gelirdi.
Karşı takımda tepeden beni izliyen Aylin ve Kayra’dan yardım almaktansa Kuzeyin uzattığı eli tutardım daha iyi.Gökhan seçeneği ise doğuştan elenmişti tabi ki.
Tuana kuralı çiğnemeye razı bir şekilde yanıma gelecekken kalabalığın arasından Baran çıkıp “Abisi ben ne güne duruyorum ? çekilin.” Dedi yanıma gelirken.
Baranda aynı şeyleri hissetmiyordum,rahatsız olmuyordum..
Kıyafetimin bilek kısmını elime kadar çekerek elinden destek aldım ve kalktım.
En azından kuralları çiğnemedik.
Baran maçtaki eski yerine geçerken sadece benim duyabileceğim bir şekilde fısıldadı;
"Sizin takımda olsaydım da bunu yapardım,kuralı çiğnerdim abisi, çünkü o günleri sana tekrar yaşatmaya niyetim yok..."
***
Tuananın yardımıyla ders sonu sınıfa çıktığımda bacağım hâlâ ağrıyordu.Harun hoca kurallarına sadık kalmamızdan memnun bir şekilde bizi gofretle ödüllendirdi.
En azından bu sakatlanmanın karşılığında gofret elde etmiştim,ne kârlı bir anlaşma ama!
Bir sonraki ders biyoloji, gerçi bedenden sonra ne kadar gider bilmiyorum ama ödevimi yaptım ya çok şükür,gerisi pek mühim değil benim için.
Ben garibanca sıramda oturup gofretimi kemirirken Tuana kantine su almaya gitmişti, herkes beden dersinden sonra su almaya gittiği için sınıf boştu.
Bende gofretimi bitince Tuanayı beklerken defterime bir şeyler karalamaya başladım.
“Daha iyi misin?”
Duyduğum sesle kafamı kaldırdım,ses kapıdan giren Kuzeye aitti,elinde iki su şişesi vardı.
“İyyim ya sıkıntı yok,teşekkürler.”
Kendi sırasına otururken şişelerden birini sırama koydu.Sırası Tuananın oturduğu tarafta,bizim sıranın hemen yanındaydı.
“Eğer sert vurduysam özür dilerim, bazen fark edemiyorum.” Dedi sırasında bana doğru dönerek,elinde su şisesini tutuyordu, bakışları yerdeydi.
Cevap vermediğimi fark edince bir anda ela gözleri kahvelerimi buldu.
“Yok,yok,sen vurmadın,ben orda öyle dikilince şey oldu.Senden kaynaklı değil.” Dedim hızlıca bakışlarımı kaçırarak.
Herhangi biriyle, özellikle erkekse,göz kontağı kurmak benim için çok zor bir şeydi.
Belli belirsiz gülümsediğini hissettim,sonra da önüne döndü.
***
Biyoloji dersinde Tuananın sırama attığı kağıdı açıp okuduğumda hüngür hüngür ağlayabilirdim.
Söylememe gerek var mı bilmiyorum ama Baran gelmeseydi kuralı çiğner sana yardıma gelirdim.Cezamızı da birliktelik çekerdik.Seni bırakmayacağımı biliyorsun.
Not : Baranda her işe burnunu sokuyor şurda hava yapacaktık :)
Gözlerimin buğulanmasını engellerken minnettardım.
Ben bunları hak edecek ne yapmıştım ki...
....
Selamünaleykümm <3
Bölümü nasıl buldunuz 👀
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.74k Okunma |
465 Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |