Gözüme vuran güneş ışınlarıyla uyandım. Yorganı üzerimden atıp yataktan kalktım. Aynanın karşısına geçtim ve evet saçlarım her zamanki gibi darmadağınıktı ve kabarmıştı. Masada duran tarağa doğru yöneldim ve saçlarımı taramaya başladım. Tararken bazen canım açıyordu çünkü saçlarım çok dolaşmıştı. Taramayı bitirince saçımı sıkıca bağladım ve uykulu gözlerle kendime baktım. Uykum hâlâ açılmadığı için yüzümü yıkamak için lavaboya doğru yöneldim. Musluğu açıp yüzüme buz gibi su çarptım. Su soğuk olunca uykum hemen açıldı. Havluyla yüzümü kuruladım ve giyinme dolabıma doğru yöneldim. Yemeğe gitmek için elbise giyecektim. Normalde üniforma giyerdim fakat babam bana "Sen prensessin. Her ne kadar kendini prenses olarak düşünmüyorsan bile güzel giyinmen lazım. Sonuçta sende bu tahta çıkacaksın. Kraliçe olduğunda halkının karşısına üniformayla mı çıkacaksın? Bundan sonra giyimine daha da özen göstermeni istiyorum kızım." demişti. O yüzden saray içinde artık elbiseyle dolaşmak zorundaydım. Sarayda olan terzilerden daha gündelik hayatta giyebilmek için abartılı olmayan elbiseler dikmelerini söylemiştim. Dolabımda olan, mavi renkli, üzerinde de beyaz çiçek desenli elbiseyi giydim. Boynumada annemden kalan beyaz ışıltılı bir kolye taktım. Son kez aynada kendime baktım. Elbise giymek bana göre değildi kendimi çok garip hissediyordum ama babam haklıydı, sürekli üniforma giyemezdim. Kapıya doğru yürüdüm. Tam dışarı çıkarken Asel beni gördü ve ıslık çaldı.
"Elbise yakışmış."
"Gerçekten mi? Bence çok garip duruyorum."
Asel gözleriyle beni süzdü.
"Elbette benim prensesime herşey yakışır zaten" dedi ve koluma girdi.
Sesimizi duyan Luna'da odasından çıktı ve bir ıslıkta Luna patlattı. Luna
"Perla harika olmuşsun!" dedi. Hafif kıkırdadım.
"Kızlar biliyor musunuz iyiki tanışmışız sizi çok seviyorum." dedim. Onlar olmasaydı çok yalnız kalırdım. Bence bu hayatta insanın en önemli parçalarından biride arkadaşlarıydı. Onlarda aynı anda "Bizde seni seviyoruz" dediler.
Merdivenleri inmeye başladık.
Jasper, Luke ve Alex bizden önce gelmişlerdi. Erkeklerin karışısına oturduk. Luke "Şey kızlar ortanızda oturan kim?" diye sordu. Ortada oturan bendim ve benimle alay ediyordu. Luna gülerek "Perla" diye cevap verdi. Alex "Aaa Perla elbise giyer miydi ya? Perla'yı sekiz yaşımdan beri tanıyorum ilk defa elbise giydiğini gördüm." Alex'e bakarak göz devirdim. Ona dün bu kadar ısınmakla hata etmiştim. Onu affetmemeliydim hâlâ çok gıcıktı.
Kahvaltıdan sonra üniformamı giyip çalışma alanına doğru yürümeye başladım. Karnımda garip bir ağrı vardı ama çokta kafama takmadım geçerdi nasıl olsa. Çalışma alanı uzaktan gözükmeye başlamıştı. Luna ve Luke gelmişlerdi. Luna sarı saçlarına sıkıca bağlamıştı. Bir kaç saç teli çıkmış rüzgarda uçuşuyordu. Üzerinde kızıl renkte üniforma vardı. Luke'un saçları ise karmakarışıktı. Üzerinde ise Luna'nın üniformasıyla aynı renk üniforma vardı. Gülüşerek birşeyler konuşuyorlardı. Yanlarına geldiğimde Luna "Hoş geldin Perla!" dedi. "Hoş buldum. Diğerleri gelmedi mi?"
Luke gözleriyle arkamı işaret ederek "Şimdi geldiler" dedi. Arkama döndüğümde Jasper ve Alex'i gördüm. Asel yoktu. Bu garipti çünkü Asel her çalışmaya gelirdi. Bir kere bile çalışmaya gelmediğini hatırlamıyorum bu ilkti. Luna'ya baktığımda bakışlarından onunda benimle aynı şeyi düşündüğünü anladım. Jasper "Asel yok mu? " diye sordu.
"Yok ama neden gelmediğini bilmiyoruz." dedim. Tam o sırada bizi çalıştıran dövüş ustamız geldi. Kendisi çok iyi biriydi. İsmi Darla idi. Saçları omuz hizasına geliyordu. Yeşil gözleri vardı. Çilleride ona çok yakışıyordu. Darla "Selam millet bugün eksiğiz sanki kim yok?" diye sordu. Luna "Asel gelmedi." dedi. Darla "Hasta mı? Normalde çalışmaları hiç aksatmazdı."
"Bilmiyoruz" dedim.
"Her neyse biz çalışmaya başlayalım. Bugün eşli çalışacağız. Luna ve Perla siz beraber çalışın. Erkekler sizde üçlü çalışın. Daha sonra ortada dövüşeceksiniz. Çalışırken ateş ve su güçlerinizi güzel bir şekilde kullanmayı unutmayın." dedi.
Luna ile karşılıklı geçip çalışmaya başladık. Erkeklerde az ileride çalışıyorlardı. Luna bana doğru su gücünü kullandı ateş gücümle suyu buharlaştırdım ve Luna'ya doğru bir yumruk savurdum. Luna yumruğumdan kolayca kurtuldu. Eğilip bana çelme attı. Dengemi kaybedip düştüm. Darla "Perla daha dikkatli olman gerekiyor dikkatini topla!" diye bağırdı. Hızlıca ayağa kalkıp Luna'nın karnına tekme attım. Luna bu davranışımla beraber yana kaçtı. Yana kaçmasından yararlanarak sağ elimle omzuna yumruk attım. Luna yumruğun etkisiyle sersemledi. Bu sefer ben Luna'ya hızlıca çelme attım ve Luna yere düştü. Luna'ya kalkmasında yardım ederken Darla "Tamam gençler bugünlük bu kadar yeter gidebilirsiniz." dedi. Hepimiz şaşırıp birbirimize baktık. Başlayalı yimi dakika bile olmamıştı. Alex "Ama ortada dövüşmeyecek miydik?" diye sordu. Darla "Yarın yapalım onuda." dedi. Olanlardan hiçbirşey anlamamıştık. Eşyalarımız toparlamaya koyulduk. Termosumu alırken Luna "Asel'e bakmaya gidelim mi?" dedi. Olur anlamında başımı yukarı aşağı salladım. Saraya doğru yola koyulduğumuz sırada Darla "Perla!" diye seslendi. Arkamı dönüp ona baktığımda Luna'ya "Sen git ben gelirim." dedim.
Darla'nın yanına gittiğimde Darla "Perla, biliyorsunki su gücün var ve bence su gücünü kullanmayı öğrenmenin zamanı geldi."
Darla hatırlatana kadar su gücümün olduğunu tamamen unutmuştum. Aslında su gücümü kullanmayı öğrenmek istemiyordum. Bir gücün bile yönetilmesi insanı çok yoruyorken iki güçle nasıl başa çıkacaktım? Darla benim su gücümü kullanmaktan korktuğumu fark etmiş olacak ki "Perla, korkmana hiç gerek yok her zaman senin yanında olacağım, aynı zamanda arkadaşlarında sana destek çıkar. Bu işin üstesinden beraber kalkacağmıza inanıyorum." dedi. Darla haklıydı arkadaşlarım her zaman bana destek olmuşlardı, şimdide destek çıkarlardı. Aynı zamanda babamda bana destek çıkardı, Darla'da destek çıkardı. Boşuna gözümü korkutuyordum. Darla'ya "Haklısın" dedim. Darla gülümseyerek " Harika, o zaman yarın çalışmalara başlayalım ne dersin? Sana da uygun mu?" dedğinde başımı salladım. Darla omzumu okşarak "Hadi şimdi dinlen yarın için güç topla" dedi ve arkasını dönerek gitmeye başladı. Bende saraya doğru yola koyuldum. Odama eşyalarımı bırakıp Asel'in odasına yöneldim. Kapıyı tıklattım ve "Gel" sesini duyduğumda içeri girdim. Asel yatakta uyuyordu. Rengi solmuştu, halsiz gözüküyordu. Kızıl saçları dağılmıştı.Yatağın ucunda ise Luna oturuyordu. Bende yatağın diğer ucuna oturdum. Luna' ya "nesi var?" dercesine bakış attım. Luna bakışlarımdan ne demek istediğimi anladı ve "Saraydaki şifacılar yediği birşeyden dolayı zehirlendiğini söylüyorlar. Şu anda saraydaki tüm yiyecekler kontrol ediliyor." dedi. Anladığımı gösterircesine başımı salladım. Bir süre Asel'in yanında durduk."Çıkalım mı?" diye sordum Luna'ya. Luna "Tamam" dedi.
Ekiple beraber yürüyüşe çıkacaktık. Hava soğuk olduğu için üzerime kalın birşeyler giydim ve odadan çıktım. Bahçeye çıktığımda herkes gelmişti yine ben en geç gelmiştim. "Perla'da geldiğine göre yürümeye başlayabiliriz" dedi Luna. yanyana geçip yürümeye başladık. Şimdi fark ettimde Luke, Alex, Luna ve ben vardım. Asel zaten hastaydı fakat Jasper hasta değildi yinede yürüyüşe gelmemişti. Luna'nın kulağına Jasper niye gelmedi?" diye fısıldadım Luna "Asel'in yanında, bir saniye bile yanından ayrıldığın görmedim" dedi. Şaşırmıştım, Asel 'le Jasper'ı ilk defa bu kadar yakın görüyordum. Tam dalmıştım ki Alex "Perla'nın burnu yine domatese dönmüş" dedi. Bende dahil herkes gülmüştü. Burnum soğukta hemen kızarıyordu. Biraz yürüdükten sonra mideme bir ağrı saplandı. Çok kafama takmadım geçerdi nasıl olsa. Ama zaman geçtikçe daha çok ağrımaya başladı. Alex durumumu fark etmiş olmalıydı çünkü "Perla iyi misin?" dediğinde Luke ve Luna'da bana baktı. Hayır anlamında başımı salladım. İki büklüm olmuştum. İstifra etmemek için zar zor duruyordum. Çok kötü ağrıyordu. Luna "Oturalım istersen." dediğini duydum ve cevap vermeye fırsat bulamadan yere düştüm. Bir çığlık sesi duydum. Kafamı yere çarpmıştım galiba çünkü çok acıyordu. Gittikçe bulanık görmeye başlıyordum. Sesler boğuklaşıyordu. En son Alex'in "Perla! Perla uyan!" dediğini duydum.