Yeni Üyelik
8.
Bölüm

İhanetin Affı Olmaz!

@ayseggul

"İyi misin bacağın nasıl?"


"İyiyim iyiyim bacağımda fazla bir şey yok."


Ben gözlerimi kocaman açmış ne kadar merak ettiğimi göstermeye çalışırken Esra yine çemkirmeye başladı.


"Yaa sen akıllanmayacak mısın oğlum! Bu kaçıncı başına bela açısın! Yine ne haltlar yedin allah bilir."


Feride Esra'yı kolundan tutup çekiştirirken bende hoca gelmeden olayın aslını öğrenmek istiyordum.


"Esra bir dur azarını teneffüste kayarsın. Benim merak ettiğim şeyler var. Eeeee Osman Gökberk neden bıçakladı seni anlatacak mısın?"


Osman şaşkın şakın bana baktı sonra da şüpheli bakışlarını Selim'e yolladı.


"Selim söylemedi delici bakışlarını ona göndermene gerek yok."


"Nereden öğrendin peki Ceyda hanım sen bunu?"


"Gökberk'in salak kuzeni arkadaşına anlatırken bizim yurttan kızlar duymuş. Onlardan öğrendim de anlat bence artık neler olduğunu."


Osman pes edermiş gibi baktı. Ben Osman'ın yanına oturdum. Esra ve Feride'de önüme oturup bize doğru döndüler.


"Biz camide bankta oturuyorduk. Sonra bu Gökberk dallaması geldi. Senden uzak durmam gerektiğini falan söyledi. Biz atışmaya başladık dayanamayıp ona sevgili olduğumuzu söyledim. O da sinirle bıçağı çıkarıp bacağıma sapladı."


Bu Gökberk'in bana sulandığı belliydi de bu kadarını hiç tahmin etmezdim. Ya bana da bir şey yaparsa bu manyak diye içimden geçirirken Esra küfür etmeye başladı.


"Ebesinin amı artık! Bak kız Ceyda paylaşılamıyorsun valla adamlar senin için birbirini kesiyor."


Esra gülerken ona sert sert bakış attım ama pek etkili olmadı. Esra hala gülmeye devam ederken Osman'a en çok merak ettiğim şeyi sordum.


"Şikayetçi oldun mu?"


Osman bize bakarak kaşlarını kaldırdı. Olmadım diyemiyordu ama kaşlarını kaldıryordu. O kaş öyle kalkarmı vicdansız o nasıl kaş kaldırmak. Saçmalama Ceyda adamın kaşlarını sevmiş olamazsın. Konuya odaklan kızım.


"Nasıl yani! Nedennn Osman yani gerçekten merak ediyorum nedennn!"


"Hastaneye geldi. Özür diledi Ceyda'nın gönlünün sende olduğunu bilseydim böyle olmazdı ani bir sinirle yaptım. Kızın gönlü sendeymiş bize böyle şeyler yakışmaz dedi."


"Siz ne garip insanlarsınız. Birisi gider benimle sevgili olmak için başka insanlardan izin alır hemde benim fikrimi sormadan birisi gider benim için birini bıçaklar ama yaa kızın gönlü sendeymiş deyip özür diler. Pes valla pessss başka hiç bir şey demiyorum. Ne haliniz varsa görün."


Tam o sırada hoca içeriye girdi. Hocanın içeri girmesiyle Osman arka sıraya yerine geçti. Feride'de yanıma oturdu.


Gün boyu Osman'a ters davranmak zorunda kaldım. Bazı şeyleri anlaması gerekiyordu. Ben benim için kavga edilsin bana sormadan izinler alınsın istemiyordum. Evet belki başka kızlar bunlardan çok memnun olabilirdi. Ama ben memnun olmuyordum. Çünkü buranın insanları kadınları aşağılamaya, küçük görmeye o kadar alışmıştıki bu olanlar herkese göre çok normal geliyordu. Şimdiden Osman ile sevgiliyim diye etrafım fısıldayan insanlarla dolmuştu. Çoktan o meşhur damgayı yemiştim. "Bu kız kesin orospu, bundan bir bok olmaz vb." Etrafımdaki çoğu kişi ben duymadan bunları fısıldıyordu. Ben onları duymasamda bakışları ile ne konuştuklarını çok iyi anlıyordum. Bu insanlara rağmen ben Osman'ı kabul ettiysem o da o insanlar gibi davranmayacaktı.


------------------------------------------------------------------------------------------


1 AY SONRA


"Feride sıkıca bağladın demi bak ipi."


"Yaaa bağladım kızım işte."


"Amk bir sessiz olun millet uyanacak şimdi."


Yatakhanenin kapısının alt tarafına karşıdan karşıya olacak şekilde ip bağlamıştık. Bugün Merve Hoca nöbetçiydi ve bizde ona küçük bir süpriz hazırlamıştık. Merve Hoca genellikle koşar adımlarla yatakhaneye girdiği için ipe takılıp düşecekti. Bizde gülmekten ölecektik. Tabi bizim yaptığımız anlaşılmasın diye içimizden gülecektik ama olsun. İpi bağladıktan sonra ayaklarımızın ucuna basarak sessizce kızların yanına gittik. Planlarımız sadece ip bağlamak değildi tabiki de siyah göz kalemi ile yatakhanede ki uyuyan bütün herkesin kaşlarını birleştirip yüzlerine ben ve saçma sapan şeyler çizecektik. Bu yaptığımız bu yurdun bir geleneğiydi aslında yurtta ki yaramaz öğrenciler her yıl bunu yapardı. Bu yıl ki yaramazlar bizlerdik. Kızlar aralarında fısıldaşıyorlardı. Hepimiz elimize birer siyah göz kalemi almıştık.


Dudu mızmızlanmaya başladı.


"Ya birisi uyanırsa ne diycez abi kıza?"


Aslı Dudu'ya yaklaşarak fısıldadı.


"Yatağın altına doğru saklanıver canım."


Kübra ise kendi kendine mırıldanıyordu.


"Başımıza iş açacak gebermeyesiciler, yok anam akıl yok ki, davılarına yok ki, nereden bulaştım allahım ben bunlara..."


Kübra daha mırıldanmaya devam edecekti ki Esra buna bir son vermeye karar verdi.


"Hiişşşş eee yeter kızlar bir susun! Hadi başlayalım derin derin uyuyanların kaşlarını birleştirelim. Gerisine nokta nokta benler çizin valla bazılarına bıyık çizersek çok hoş olur."


"Öyle olmaz Esra komple makyaj yapalım ruj, rimel ne dersin?"


"Saçmalama Gülçin işte yapabildiğiniz kadar yapın."


Baktım kimse başlamıyor.


"Ben başlıyorum o zaman."


Bizim kaldığımız yatakhane otuz kişilikti. Hepimiz yatakhanenin içinde dağılmış uyuyan arkadaşlarımızı boyamaya başlamıştık. Burayı bitirince diğer yatakhanelere de geçecektik. Sadece burada kalanları boyarsak çok dikkat çekerdi ve bizim yaptığımız direk anlaşılırdı. Hatta yan yatakhanenin kapısına da ip bağlayacaktık. Birde uyurken bizde yüzlerimizi boyayıp öyle yatacaktık. Biz boyamaları yaparken bir kaç kişi uyanır gibi olduğunda hemen yatakların altına saklanıp kendimizi gizliyorduk. İşimizi hızlıca bitirmemiz gerekiyordu. Hocalar bazen biz uyurken kontrole gelirlerdi. Yakalanmamız gerekiyordu. Yakalanırsak hiç bir eğlencesi kalmazdı. Bizim yatakhane bitince ben ve Feride aşağı kattaki yatakhaneye, Esra ve Dudu yan yatakhaneye, Aslı, Kübra ve Gülçin'de üst kattaki yatakhanedekileri boyamaya çıktı. Herkes boyamasını bitirdiğinde yatakhanede toplandık yan yatakahanenin de kapsına ipi bağlayarak işimizi bitirmiştik. Ellerimizde ki göz kalemleriyle sır birbirimiz boyamaya gelmişti. Ben hemen Kübra'ya bıyık çizmek için atıldım.


"Sana ben bıyık çizcem itiraz istemiyorum bücürük gel buraya."


Kübra sessizce benden kaçmaya çalışıyordu. kaçamayacağını anlayınca ellerime teslim oldu.


"ohhh bak sana pala bıyık çok yakıştı. Sizce de yakışmadı mı kızlar. Kübra erkek olsa ben onunla çıkardım."


"Fesüphanallahhhh! Ceyda şaşırdın gari sen iyice."


Bıyıklarından tutar gibi yaparak fısıldadım.


"Yerim ben senin bıyıklarını Küboşum."


Diğer kızlarda birbirini boyamış bir tek ben kalmıştım. Kızlar anlaşmış gibi üzerime gelmeye başladı. Dolap ve kızlar arasında sıkışmıştım. Hepsi sinsi sinsi gülerek bana yaklaştı ve yüzümü boyamaya başladılar. Ses yapmak istemediğim için hiç çırpımayıp kaderime teslim oldum.


"Ne çizdiniz la yüzüme?"


"Ne çizmedik ki."


"İyi bok yediniz Aslı!"


"Hadi yataklara geçelim de biraz uyuyalım. Yarın okulda uyuycaz amk!"


Hepimiz yataklarımıza geçmiştik. Kızlar çoktan uyumuştu ben uyumak istemiyordum. Merve Hoca'nın düşüşünü duymak ve onun sinirli hallerine şahit olmak istiyordum. Kızları bu şaka konusunda ben ikna etmiştim. Onlar pek yanaşmak istememiş başımıza bela alırız diye korkmuşlardı. Kimse bizim yaptığımızı anlamayacak deyince ikna olmuş hatta benden daha çok eğlenmişlerdi. Asıl eğlence herkes uyandığında başlayacaktı. Ben sabırsızlıkla beklerken iyice uykum gelmiş ve gözlerim kapanıyordu. Ben uyumamak için çabalarken gözlerim uykunun esiri olup kapandı.


Pat küt sesleriyle gözlerimi açtım. Mırıldanma sesi geliyordu. Allahtan uykum hafifti de oto boka uyanıyordum. Hemen yataktan kalkıp dolapların ordan sessizce yürüyerek kapıya doğru baktım. Dolaplar beni kapattığı için gizlice bakabiliyordum. Merve Hoca yere kapaklanmış ve dizini ovuyordu. Her halde dizinin üzerine düştü diye düşünürken gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Merve Hoca'nın arkası bana dönüktü. Ama söylediklerini duyabiliyordum.


"Offff dizimmm! Ayyy belim! Kim yaptıysa onu bulup burnundan getirmezsem bana da Merve demesinler."


Ben kıkırdayıp hızlıca yerime geçtim. Yakalanırsam çok feci olabilirdi. Hemen yatağıma yatıp uyuyor gibi yaptım. Merve Hoca kalkmış ve revire gitmişti. Kapı sesinden bunu anlıyordum. Revir denilen yer sadece hocaların kaldığı onların yatakhanelerinin olduğu yerdi. Ben uyku numarasına devam ederken revirin kapısı açıldı. Galiba bütün hocalar uyanmıştı. Hepsi teker teker yatakhanelere dağıldılar. Bizim yatakhaneye de iki hoca girdi. Tek tek herkesi uyandırıyorlardı. Ama uyanan öğrencilerin yüzlerini gördükçe gülmeden duramıyorlardı. Sıra bize geldi bizim kızlar zaten uyuyordu. Bende uyku numarasına devam ediyordum. Hocalardan birisi başıma geldi.


"Kardeşimmm Ceydaa hadi uyan kardeşim sabah namazına kalkıyoruz."


Bunu söylerken bir yandan da kıkırdıyordu.


Diğer hoca da ortada durmuş.


"Bu yüzlerinizin hali ne kardeşim kim yaptı bunu."


Herkes uykulu bir şekilde birbirinin yüzüne bakıyordu. Kimi gülüyor kimisi sinirleniyordu. Uyanan abdest alıp yüzünü temizlemek için lavobolara gidiyordu. Herkes bunu kim yaptı diye birbirine soruyordu. Bizde abdest almaya inmiştik.


"Görüyonmu geberesecileri bana bıyık çizmişler."


"Yaaa Kübra benim de kaşlarımı birleştirmişler."


Kübra ve Aslı hiç bir şeyden haberleri yokmuş gibi konuşurlarken aynaya baktım. Resmen yüzümü karalamışlardı. Kızlardan birisi bana bakıp.


"Ceyda senin üzerinde daha detaylı çalışmışlar sanki" diyerek güldü.


"Beni çok seviyorlar her halde baksana" dedim bizim kızlara ters ters bakarak.


Mescide çıkıp namazlarımızı kılıp geri uyuduk. Az uyuduğumuz için oldukça uykumuz vardı. Sabah zaten herkes bir sorgudan geçecekti. En iyisi biraz uyuyup kafa dinlemekti.


Sabah olduğunda Merve Hoca'nın cırtlak sesiyle uyandık. Gece yere yapıştıktan sonra belliki siniri geçmemiş burnundan soluyordu. Merve Hoca deli danalar gibi etrafta geze dursun. Ben hemen kalkıp üzerimi değiştirmeye başladım. Bugün bir an önce okula gitmek istiyordum. Benim uzaylı dün okula gelmemişti. Bende doğal olarak nedenini çok merak ediyordum. Feride ve Esra'ya hızlı olmaları için de sürekli baskı yapıyordum. Onlar beni tınlamıyor ve uyuşuklanmaya devam ediyordu.


"Kızlar hadi biraz hızlı bugün biraz erken çıkalım."


"Offff tamam Ceyda korkma bir şey olmamıştır Osman'a kötülere bir şey olmaz."


"Ne kötülüğünü gördünüz bee çocuğunn nankörler."


Bir yandan atışıp bir yandan kahvaltıya iniyorduk. Yemekhaneye gelince masamıza oturup kahvaltımızı yapmaya başladık. Kahvaltımızı yapıp çantalarımızı alıp çıkış kapısına doğru giderken Merve Hoca önümüze geçti.


"Durun bakalım geceki olanları sizden başkası yapmış olamaz siz yaptınız demi kardeşim."


"Ne alakası var hocam bizim de yüzümüzü gözümüzü boyadılar."


"Sen bir susar mısın Ceyda kardeşim."


Esra hemen atıldı.


"Sizde ne olsa bizden biliyorsunuz hocam valla günahımızı alıyorsunuz."


Feride de boynunu büktü.


"Gerçekten bizimle hiç alakası yok hocam."


Merve Hoca hiç bir şey demeden çekip gitti. Bizde ayakkabılarımızı giyip çıktık.


"İyi valla kimse anlamadı bizim yaptığımızı kızlar."


"Dedim ben size esoşcum kimse anlamaz dedim."


"Bence bunu biz arada bir yapalım bakın iyi oluyor ne eğlendik ama."


Biz bir daha nasıl böyle bir şey yaparız diye planlarken çoktan okula gelmiştik. Hemen başörtülerimizi çıkarıp çantalarımıza koyduk. Herkes sıraya geçiyordu. Bizde hızla sıraya girdik. Osman gelmişti o da sıradaydı. Pişkin pişkin gülerek bana bakıyordu. Sınıfa geçince soracaktım ben ona dün niye gelmediğinin hesabını...


Müdür yardımcısı tek tek herkesi içeriye almaya başladı. Bizde sonunda sınıfa girmiştik. Hemen Osman'ın yanına gittim.


"Dün niye gelmedin?"


"Bir günaydın deseydin önce kızım ya!"


"Yok sana günaydın falan sana dün niye gelmedin dedim."


"İşim vardı Ceyda darlama beni allah aşkına!"


"İşin vardı öyle mi iyi bakalım Osman bey söyleme sen!"


Osman belli ki niye geldiğini söylemeyecekti bende onunla uğraşmayı bırakıp yerime oturdum. Esra gözlerini kısarak bana bakıyordu.


"Ne var Esra ne bakıyon kızım?"


"Söylemedi demi niye gelmediğini başka kızlarla takılıyor olmasın."


Feride hemen Esra'yı cimcirdi.


"Gudum guyma kulağına kızın."


Esra garip garip Feride'ye baktı.


"Guymayı az çok anladım galiba koyma demekte gudum ne Feride benim literatürümde öyle bir kelime yok."


Feride Esra 'ya gudumun ne olduğunu açıklamaya çalışıyordu.


"Gudum demek şey demek. Yani kızı şüphelendirme şimdi demek."


"Heeee sizin de ne garip şiveniz var anacım bazen hiç bir şey anlamıyorum. Hele Kübra konuşurken bir adet tercümana ihtiyaç duyduğum zamanlar oluyor."


Biz kızlarla gülüyorduk. Osman'ı hiç umursamaz gibi yapmak en iyisiydi. İlk dersimiz matematikti ve hoca gelmişti. Ders bitene kadar hiç Osman'a bakmamış onun kağıtlara yazarak gönderdiği mesajlara hiç cevap vermemiştim. Teneffüs zili çalınca kızları tutup hızlıca bahçeye çıkmıştım. Normalde Osman'ı bekler birlikte oturur sohbet ederdik. Hemen bahçedeki her zaman oturduğumuz ağaçların altına gittik. Osman da Selim ile hızla bize doğru geliyordu.


"Ne oluyor Ceyda bir gün okula gelmedik diye ne bu atar gider."


"O atar okula gelmediğin için değil canım okula gelmediğin vakitlerde ne halt yiyordun onu söylemediğin için!"


"Sağ ol Esra aydınlattığın iyi oldu arkadaşı."


Biz Osman ile hararetli bir tartışmanın içine girmeye hazırlanıyorduk. Esra'da sağ olsun yangına körükle gidiyordu. Feride ve Selim'den hiç ses çıkmıyordu. Ben dayanamayıp harareti başlattım.


"Sen şimdi dün nerede olduğunu bana söylemeyecek misin?"


"Söylemiycem Ceyda hanım herşeyi sana söylemek zorunda mıyım?"


"Tabiki de söylemek zorundasın aptal aptal konuşma benimle ne haltlar yiyorsun nereden bileyim ben!"


Sesim yüksek çıkmaya başlamıştı. Çünkü Osman'ın bu tavırları yüzünden bir şeyler sakladığını düşünüyordum.


"Bir kere de bana koşulsuz şartsız güvensen. Bu çok zor bir şey olamaz ya!"


"Niye güveneyim ben sana sen güvenilecek birisi olmadığın halde ben duygularıma kapılıp seninle oluyorum. Sen ne yapıyorsun alt üstü okula neden gelmediğini söylemiyorsun. Valla harika demii millett!"


Ben tam Feride ve Esra'ya dönmüştüm ki arkamda gördüğüm kişi ile dondum kaldım. Müdür yardımcısı bana gülümseyerek bakıyordu.


"Ben söylerim Osman'ın nerede olduğunu Ceyda."


Aha sıçtık kesin yurda bildirecek Osman ile sevgili olduğumu sonrada al başına belayı...


Osman Mahmut Hoca'ya yalvarırcasına bakıyordu.


"Lütfen yapmayın hocam."


"Sen sus lan dingil. Osman bey dün İmam Hatip Lisesi'nin bahçesinde bir kızla sarmaş dolaş okulun müdürüne yakalandı. Okulun müdürü de beni arayıp bilgilendirdi. Yani Osman bey dün İmam Hatip Lisesin'deydi."


Ben duyduklarım karşısında şok olurken Osman'a delici bakışlarımı göndermekten geri kalmıyordum. Öğrencinin birisi gelip Mahmut Hoca'yı çağırdı.


"Seninle sonra görüşücez Osman şimdi işim çıktı."


Sakince Mahmut Hoca'nın gitmesini bekledim. Mahmut hoca uzaklaşınca hemen yerden bir taş bulup Osman'ın kafasına hızla attım. Hiç kimse böyle bir şey yapmamı beklemiyordu. Osman ise kafasını tutmuş bana bakıyordu.


"Özür dilerim Ceyda valla ne desen haklısın."


"Kapa çeneni lan sana güvenen aklımı sikeyim bir daha sakın karşıma çıkma kafanı yarmakla kalmam gebertirim seni."


Osman'ın başından biraz kan akıyordu. Arkamı dönüp hızla okula doğru yürümeye başladım. Kızlarda hemen bana yetişip yanıma geldiler.


"Ben dedim benim kuzenimden adam olmaz de..."


Esra'nın sözünü yarıda kestim.


"Lütfen Esra şimdi değil lütfen!"


"Merhaba arkadaşlar açıkcası bu lise kısımlarını biraz hızlı geçicem çünkü asıl olaylar bundan sonra başlayacak. Lütfen yorum yapmayı ve beğenmeyi ihmal etmeyin. Düşüncelerinizi merak ediyorum. Sizin fikirlerinizi de önemsiyorum. Hepinizi çok seviyorum."


Loading...
0%