Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Ayni Salkimda Ayri İki̇ Üzüm

@aysegulcee1

Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni...


Yunus Emre


🌺


"Nuh!"


Elimi omzuna yavaşça dokundurdum. Mezarlıktaydık. Çiçek yengemin mezarının yanıbaşındaydık. Evden çıkarken mezarlığa geleceğimizi hiç ama hiç düşünmemiştim çünkü Nuh annesi öldüğünden beri bir kez olsun mezarına gelmemişti.


Onunla vedalaşamamıştı, onu bir türlü gömemişti içinde. Hiç unutmuyorum bana bir keresinde, 'Onun toprağını görürsem annemi gerçekten öldürürüm Menekşe,' demişti. 'Annem benim yüreğimde yaşamaya devam ediyor. Nasıl kabul edebilirim ki gittiğini?'


Nuh, gerçeği artık kabul etmişti. Mezarın başına çaresizce diz çöküşüne yüreğim dayanmamıştı. Bir avuç toprağı ellerinin arasında sıkarken ifadesizdi. Korkuyordum. Sanki nefes bile almıyor gibiydi. İçim parçalanıyordu, içim gidiyordu acı çektiği her saniye. Beni de öldürüyordu böyle yaparak.


Nuh hep güçlü bir çocuk olmuştu. Ya da öyle görünmeye çalışmıştı bilmiyorum. Bildiğim tek şey şu anda bütün gücünü yitirmiş gibi göründüğüydü.


"Nuh," dedim yanına çöküp kollarımı omuzlarıma sararken. "Canım Nuh'um." Bedeni kaskatı kesilmiş gibi kıpırtısızdı.


"Menekşe," dedi kuru bir sesle. "Annem gerçekten gitmiş." Kalbime bir hançer sapladı sözleri. Öyle amansız bir sancı girdi vücuduma. Gözlerinin ıslandığını görünce yüreğim cayır cayır yandı. Yüreğim alev alev yandı ve boğazıma bir düğüm atıldı. "Annem gerçekten bizi bırakmış."


"Nuh..." Dizlerimin üzerinde doğruldum ve ona deva olmak istercesine baktım. "Tutma kendini lütfen ağla." Elimdeki mendille hiç düşünmeden terli alnını sildim. "Acına ortağım ne olur atma içine canımın içi." Nuh benim sevdamdan önce canımdan candı. Bir tek ona dayanamazdım bir tek ona kıyamazdım. Çocukluğumdan beri onun yeri bambaşkaydı. O her şeyden önce en yakın dostum, arkadaşımdı.


"Menekşe." Karşımda küçük bir oğlan çocuğuna dönüşmüştü. Burnunu çekerken elinin tersi ile gözlerini sildi. "Menekşe sen olmasan ben ne yapardım?" Beraber ağladık. Dakikalarca birlikte ağladık. Nuh annesinin cenazesini bugün yapmıştı. Onu bugün gömmüş ve onunla bugün vedalaşmıştı. "Sen bize cennetten mi gönderildin dağ çiçeğim?"


Gülümsedim ve elimin tersi ile gözyaşlarımı sildim. "Bana verdiğin sözün hala arkasında mısın koca oğlan?"


Gözlerini silerken güldü. "Asker sözü verdik kızım. Erkek adam verdiği sözden dönmez."


Seni hiç bırakmayacağım. Nerede olursam olayım bana ihtiyacın olduğu her anda yanında olacağım. Hep başınıza bela olacağım. Evleneceğiniz adamların, karşıma çıkardığınız ilk anda canına okuyacağım. Bilirim yapardı.


Bu sözler benim askerime aitti. Henüz on beş yaşındayken verdiği asker sözüydü. Buket'le beni karşısına oturtur böyle sözlerle ağlatır dururdu.


Aklıma gelince güldüm. "Arkasındayım Menekşe." İşaret parmağını gözümün önüne düşen bir tutamın üzerinde kaydırdı. Teni buz gibi olmuştu. "Her zaman yanınızda olamayacağım ama nerede olursam olayım sizi bulmam zor olmayacak."


Gözünün altında kalan bir damlayı uzandım ve baş parmağımla sildim. İlk göz yaşını benim yanımda akıtmıştı. Bu ana beni ortak etmiş acısına beni katmıştı. "Daha iyi misin?"


Başını usulca salladı. "Seni buraya getirdiğim için özür dilerim Menekşe ama bunu senden başkasıyla yapamazdım."


"Ne özürü Nuh?" dedim sitemle. "Ben de hep senin yanındayım."


Ayağa kalktı ve elimden tutmak için elini uzattı. Sonra büyüdüğümüz aklına gelince elini usulca geri çekti. Utanarak ayağa kalkarken mezardan uzaklaştırdı. Bizi bekleyen Buket'e doğru yürürken yanaklarım hala sıcacıktı. Sessizce onu takip ederken yumruk yaptığı eline baktım. Gözlerimin önüne okulda beni iten ve dizlerimin soyulmasına sebep olan o çocukla ettiği kavga gelmişti.


Hep aynı sonla biterdi kavgalarımız. Elimden tutar ve okuldan çıkartıp eve götürürdü. Yol boyu ağlar yediğim dayağın üzerine bir de ondan azar işitirdim. Ben ağladıkça o daha da kızar o kızdıkça ben daha da ağlardım. Bilirdim ama pamuk gibi kalbi vardı taş gibi sağlam bedeninin ardında.


Kocaman güldüm. Anılarımız iyi ki varlardı. Yoksa en zor zamanlarımızda kime sığınacağız? Motoruna geldiğimizde binmeden önce bana baktı. "Bugün seninim Menekşe. Ne istersen yapabiliriz."


Sen hep benimdin ki güzel gözlüm.


"Abi ben?"


Buket'e bakıp burnunu kırıştırdı. "Menekşe ne derse o!" Ben gülerken Buket bana dönüp dil çıkardı.


Genişçe gülmeye devam ederken ellerimi birbirine çarptım. "Bilmem ki," dedim dudağımı büküp. "Sinemaya mı gitsek?"


Çarpık bir gülüşle başını eğerek bakarken dudağımı ısırdım. "Siz kızların bu sinema romantizmini cidden anlamıyorum."


Omuzuna vurdum hafifçe. "Sinema bir kültürdür tamam mı? Ama bunu senin türün anlamaz." Buket kıkırdıyordu.


Kaskını takarken kahkaha attı. "Ba ba ba ba! Benim türüm öyle mi?"


Arkasına geçip oturdum ve koltuğun kenarlarından tuttum sıkıca. Buket abisinin önüne geçmişti. Küçükken de bisikletime böyle binerdik. Yüreğim sıcacık olmuştu. "Hımm," dedim kocaman gülerken. "Odungiller familyası..."


"Menekşe," dedi boğuk bir sesle. "Bugün senin için romantik bir adam olacağım."


"Yaa," dedim birden. "Gerçekten mi?"


"Bokunu çıkarmak yok ama ha!"


Motoru hızla çalıştırınca attığımız çığlık ardımızda kalmıştı.


🌺


Gişeden aldığımız iki bilet ve bir kova mısırla salona doğru yürürken burnumdan soluyordum. Her zaman aynı olayı yaşamama rağmen yine onunla sinemaya geliyordum. Ben de uslanmaz bir deliydim kabul ediyorum. Her seferinde nasıl düşüyordum tuzağına?


Buket abisinin korkusuna sesini çıkaramadığı için Nuh'la uğraşmak bana kalmıştı. Gişedeki görevli genç adam, Nuh'u yok sayıp benimle iletişim kurmaya çalışıp bir de üzerine kur yapınca Nuh, adamın alanen ayak üstü ırzına geçmişti.


'O testesteronla doldurduğun gözlerini sevgilimin üzerinden çekmezsen seni şimdi burada!'


Bunu söylemeye ben bile utanıyordum.


Hödük ne olacak! Hem bizi kulaklarımıza kadar kızartacak bir küfür edip rezil etmiş hem de cimri gibi yine bir kova mısır almıştı. Yirmi liraydı ya sadece.


"Öyle bakışlarıyla seni soyar gibi bakmasaymış o da Menekşe. Dediğimi orada yapmadığıma dua etsin."


Elimi alnıma vurdum. "Terbiyesiz!"


"Ben terbiyesizim öyle mi? Ulan sözlüm dememe rağmen bakmaya devam etti. Benim alnımda gavat mı yazıyor güzelim?" Ellerini havaya kaldırıp söylenmeye devam edince gözlerimi devirdim.


Ben uzun yıllardır Nuh'un sözlüsüydüm. Beni böyle korumasına alışkındım yadırgadığım bu değildi. Buket koluma sinerek karnımı gıdıklayınca kolunu sıktım. Bu haytaya da eğlence çıkmıştı.


"Romantik bir adam olarak ilk faliyetin gerçekten göz yaşartıyor Abi."


Bakışlarını devirirken saçını karıştırdı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Nuh'tan farklı bir şey beklemek hata olurdu Buket."


"Daha yeni başlıyoruz göz bebeğim. Bekle ve gör." Göz kırptığı anda tökezleyince Buket kolumdan yakalayıp yakınına çekti. "Beni evlendirmeden benden kurtulamazsınız güzelim."


Onu evlendirmek...


Bunun için önce benim cenazemi yapları gerektiğini bilmiyordu. Belki de hiç bilmeyecekti ve ben sanırım aşkımı hep gizlice yüreğimde taşımaya devam edecektim. Ta ki son nefesime kadar...


"Gel böyle başımın belası." Kolundan tutup yanımıza doğru çektim. Bir sürü erkeğin olduğu yere giriyorduk ve bir vukuatını daha yüreğim kaldırmazdı.


Salona girdiğimizde ortalarda bir sıranın en sonuna geçip otururken hala somurtuyordum. Elimde değildi ben ne kadar alışkın olsamda hala sözlüm dediği yerde takılı kalmıştım. Salon tıka basa doluydu. Güzel bir film olmalıydı. Dayanamayarak ona doğru döndüğümde burnumu kafasına çarptım. "Nuh acıdı!"


Parmağını burnumun ucuna vurup burnunu kırıştırdı. Birbirimize bakıp birden kahkaha atmaya başladık. Buket'se bize bakarken gülüyordu. Film izlemek yerine bizi izlemeyi tercih edeceğini düşündüğünü biliyordum. Arkalardan bir, "Şşşt," sesi gelince sustum ve oturduğum yere sindim usulca. Sesimi kısık tutarak fısıldadım. "Allah seni bildiği gibi yapsın Nuh emi? Adam nasıl kızardı kulaklarına kadar?"


Gülüşü bir anda solarken, "Menekşe," dedi. Gözlerime büyülenmiş gibi bakarken kalbim tekledi. Göz açımda güzel gözlerinden başka bir şey olmadığını görünce yutkundum. "Film başlıyor uza!"


Kınayan bakışlarımla sırtımı koltuğa yaslarken mısır kovasını kucağına koydum. Film başlarken ışıklar kapandı ve Nuh'un nefesini kulağımda hissettim. "Işıklar söndü Dağ çiçeğim. Romantik bir adam sinemada ne yapar?"


Sorusuyla mısır boğazıma kaçınca öksürük krizine girmiştim. Dirseğimi karnına geçirdim. "Sırtıma vururken açtığı suyu dudaklarıma yasladı. "Helal Menekşe helal."


Suyu içtikten sonra yüzüne hayretle baktım. Boğazım hala acıyordu. Nuh sen bana yürümüyor düpedüz koşuyorsun canımın içi...


Karlı bir yerde geçen aksiyon filmiydi. Bugün benim için romantik bir adam olacağını söyleyen Nuh'un seçtiği filme güvenmekte hata ettiğimizi anlamıştık. Film tam bir vahşetti. Beş adamı dizlerinin üzerine çöktüren silahlı adam, yerde sadece iç çamaşırları ile kalmış esire, "Soyun!" diye bağırınca adamın gerçekten iç çamaşırını çıkaracağını beklememiştim.


Adam bir anda donunu indirince ben çığlık atarken Nuh küfür ederek yüzümüze bir tane geçirmişti. Gözlerimizi kapatayım derken tokat attığının farkında mıydı acaba? Yapığını fark edince kahkaha atarak elini dudaklarına bastırdı. Arkalardan homurtular gelirken Buket'le acıyan yüzümüzü tutuyorduk.


"Nuh," dedim dişlerimin arasından. "Resmen tokat attın."


"Seçtiğim filmin ben!" Bir yandan da gülüyordu. "Yapar mıyım öyle şey Menekşe? Bir an panikle kendimi kaybettim. Çok acıyor mu?"


"Sağol abi ya! Benim ki hiç acımıyor." Buket eliyle alnını ovuyordu.


Muhtemelen kızarmış yüzümle yüzüne bakınca göğsüne vurdum. "Acıyor tabii Nuh. Kırdın güzelim fındık burnumu?"


Omuzlarını umursamazca kaldırınca hayretle kirpiklerimi kırpıştırdım. "Eh fena mı? Biraz çirkinleşirsinde bende kavga etmekten kurtulurum."


"Nuh!"


Başını ekrana çevirince adamın hala çıplak olduğunu gördü ve hindi gibi kabardı. Filmle bile kavga edebiliyordu. "Başlarım böyle filme!" Kolumuzdan tutup salondan çıkartırken benim parmaklarım gözlerimdeydi. Nuh bizi ilk kez kıskanmıyordu. Kalbimi kandırmak istemediğim için her zamanki Nuh'um deyip arkasından nazlı nazlı süzüldüm.


🌺


"Nuh," dedim elimdeki pamuk şekeri ısırırken. "Amcam bu aralar sıkışık. Yani Cihat abimin de işleri orta halli. Annem babamdan yatan maaşını aldığı kartı amcama verdi ama yine de zor yetişiyor üçümüze." Üç çocuk okutmak kolay değildi hem de şu sıralar fiyatlar arşa çıkmışken. "Paran var mı?"


Sinemaya gitmiş ve bir şeyler yedikten sonra şimdi de pamuk şeker almıştı. Büyük bir ağaca kurulmuş ahşap salıncağın üzerinde yavaş yavaş sallanıyorduk.


Bana bakıp gülümsedi. "Aylık 50 lira cep harçlığı yetiyor. Abim de gönderiyor bir şeyler. Dışarı pek çıkmayınca da yetiyor işte." Burnuma bulaşan pamuk şekeri elindeki mendille sildi. "Sen düşünme beni. Siz sıkıntı çekmeyin bana yeter."


Canım çok sıkılmıştı. Ben de bir mısır için ona söylenip durmuştum. "İki sene sonra göreve başladığımda abimde amcam da yengem de rahatlar inşallah."


"İnşallah." İki yıl sonra daha uzun ayrılıklar yaşayacağımızı bilediğim halde inşallah demekten başka bir şey çıkmamıştı dudaklarımdan.


"Nuh."


Pamuk şekerden bir parça koparıp ona doğru uzattım. İtiraz etmeden elimdeki şekeri ağzına alırken güldüm. Eskiden olsa esip gürlerdi. 'Kız mıyım ben Menekşe? Erkek adam pamuk şeker mi yermiş?' Sanki pamuk şekeri yalnızca kızlar yermiş gibi...


"Çok uzaklarda mı olursun hep?"


"Isparta'da olamayacağım kesin ama nerede olacağımı bilemiyorum Menekşe. Peki sen? Sen nereleri tercih edeceksin?"


Ben buradan ayrılmayı hiç düşünmemiştim ki. Düşünsem bile amcamın beni şehir dışına gönderip okutacak durumu yoktu. Bir gün annemle konuşuyorlardı sedirde. Amcam anneme, 'Süheyla Menekşe şehir dışını tercih ederse Nuh'u alırım gönderemem. Önceliğim Menekşe'm,' demişti. Buket burslu kazanmıştı.


Nuh'un asker olmayı ne kadar istediğini biliyordum. İstesemde Isparta'dan başka bir yere gidemezdim. O her dönüp geldiğinde beni burada bulacaktı. "Buradan gidemem," dediğimde kaşları gevşedi. "Nasıl giderim Nuh? Annem amcam yaşlanıyor ve ikisi de hasta. Beste desen bana bağlı sonra sen..."


Sustum. Bazen şu çenem gerektiğinden fazla açılırdı. "Ben?" diye sordu merakla.


"Sen döndüğünde bizi bir arada görmelisin."


"Her zaman bir arada olamayız Menekşe. Hayatın kanunu bu."


Omuzumu oynattım. "İnsanlar isterse bir arada da kalabilir. Bana buradan başka bir yuva Isparta'dan başka memleket yok Nuh."


Bana senden uzakta hayat yok güzel gözlüm.


"Ah Menekşe." Yüzüme bakıp tatlı tatlı gülümseyince kalbim eriyip gitmişti. "Ne yapacağız biz senin bu kalbinin güzelliğiyle dağ çiçeği?"


Çok sevsen yeterdi aslında. Çok seviyorduk birbirimizi. Peki senin de sevgin hala masum mu Nuh? "Bana neden dağ çiçeği diyorsun Nuh? Babam beni ormanda bulmuş diye mi?"


Gözlerini kaçırdı. "Çiçek gibisin Menekşe. Bilmem öyle içimden geliyor işte. Evet belki de amcam seni ormanda buldu diye..."


Hiçbir şey söylemeden öylece yüzüne bakıp başımı ipe yasladım. Salıncak usul usul sallanmaya devam ederken sessizce nefes alışverişlerimizi dinledik. Hep yanımda hep burada kalsa hiç ayrılmasak olmaz mıydı sanki?


Yanımdan kalktı ve salıncağın arkasına geçti. Ben ne yapacağını anlayınca çığlık attım. Korkudan altımıza işetene kadar sallar indiğimizde ise kusmamıza bakıp kahkaha atardı. "Nuh sakın!"


"Korkma yavaş sallayacağım." Asla inanmıyordum.


"İnanmıyorum," demeye kalmadan ayaklarım havaya kalkınca çığlık attım. "Nuh! Seni pis yalancı!"


Ellerim halatı sımsıkı tutarken, "Gözlerini aç," diye bağırdı.


Dediğini yaptım ve gözlerimi açıp gün batımının gökyüzüne sardığı kızıllığa baktım. Bulutlar dalga dalga yayılmıştı. "Bu çok güzel."


"Çok güzel," diye mırıldandı.


"Nuh daha hızlı!"


Kahkaha attı. "Emin misin? Bu yaşta işemeni izleyemem Menekşe."


"Of Nuh." Beni daha hızlı sallamaya başlayınca ayaklarımı gökyüzüne doğru kaldırıp başımı arkaya doğru eğiyordum. Saçlarım toprağa sürterken Nuh'un keyifle gülümsediğini görebiliyordum. "Bu harika!" Kahkaha attığım her an hızını daha da artırınca ipten gelen çatırtı sesine doğru baktım. "Nuh yavaşla!"


Nuh panikle salıncağı durdurmaya çalışırken ayağı kaydı ve düşmemek için halata asıldı. Ağırlık yüzünden ağacın dalı büyük bir çatırtı ile kırılınca çimenlerin üzerine sertçe düşüp yuvarlandık.


🌺


Yaaa❤️ Pamuk gibi oluyorum yazarken. Umarım sizde okurken öyle oluyorsunuzdur🙏


Yıldıza basmayı unutmayın🥰


Loading...
0%