Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Cam Kiriklari

@aysegulcee1

Ve benim birden bire yüzünü değil gözünü değil sesini göresim geldi.


Nazım Hikmet


🌺


Bazı anlarda kendimi gökyüzünde gibi hissederdim. Kimi zamanlarda ise yerin dibinde. Bunlara sebep tek bir adam vardı. Sabrın ne kadar güzel olduğunu öğreten canımın içi olan o güzel gözlü adam.


Her anımı dolu dolu yaşamama dostluğu sevgiyi dibine kadar yaşamama sebep olan kalbi bedeni gibi büyük olan koca oğlanım.


Beste parmağıyla beni gösterince kıpkırmızı kesildim. Cihat abim imalı bakınca gözlerimi kaçırmak durumunda kalmıştım. "Aba yuh sevoo." Ah Beste normalde bir su isteyemezsin. Bülbül gibi şakıyordu maşallah güzel kelebeğim.


Dikkatle bana bakan aileme dönüp omzumu oynattım. "Ne?"


Gözlerim tek bir gözle buluşmuyordu. "Pis Nuh deyip duruyordu. Öyle mi alışsaydı?"


Buket gülüp muzipçe Nuh'a baktı. "Abi evlenmeyi düşünüyor musun?" Buket'in yüzüne alık alık bakarken gözlerimi büyüttüm. "Hiç manitin de yok. Ne zaman yenge diyeceğiz biz?" Nazlı'yla Cihat'a döndü. "Bunlardan hayır yok. Bari sen evlen."


Hepimiz aynı anda Nuh'a bakarken o başını daldığı tabağından yavaşça kaldırdı. "Ne diyorsun kızım? Boş boş konuşma. Ne maniti? Bana göre değil o işler. Gidip nikahı basacağım direkt."


Buket gözlerini kocaman açarken dudaklarını öne doğru uzattı. "Ooooo... Yakışır aslan abime. Ne zaman evleneceksin peki?" Bana bakıp göz kırpınca dişlerimi sıktım. Ah Buket sorarım ben sana. Terliyordum yavaş yavaş.


Nuh, kısacık bana bakıp Buket'e döndü. "Pilot olur olmaz," deyince boğazımdaki balık takıldı ve öksürmeye başladım. "Daha fazla bekleyemem." Elini sırtımda hissedince ona döndüm. "Helal Menekşe'm."


Buket hala bana bakıp keyifle gülüyordu. Nasıl göründüğüme dair en ufak bir fikrim yoktu fakat domatesten farksız olduğuma emindim. "Buket geçen çarşıda bir çocuk görmüştük. Yakışıklıydı değil mi?"


Masanın altından Nuh'la Buket aynı anda bacağıma vurunca hayretle ikisine baktım. "Canım yandı!"


Buket kendi kendine mırıldanırken Nuh kaşlarını çatmıştı. Hayır bu söylediğimden sonra yanan Buket olmalıydı. "Yakışıklıymış..."


"Buket dedi yahu!"


Omuzlarını kaldırıp indirdi. "Sen de dedin."


"Demedim Nuh."


"Dedin."


Allah aşkına abim ve annem bize bakıyordu biz ne yapıyorduk? "Peki." Önüme yavaşça döndüm ve önümdeki sudan bir bardak içtim. Buket kırgın bakıyordu. Gönlünü almalıyım galiba.


"Kimmiş bu yakışıklı Buket?" Cihat abim sessizliğini bozarken beni kurtar der gibi bakıyordu. Ne diyecektim ki? "Söyle de biz de öğrenelim abim?"


"Abi yok ya Menekşe şaka yapıyor." Kızarmıştı. "Değil mi Menekşe?"


"Sorarım ben ikinize de. Peşinize adam takmam gerekiyor herhalde."


"Nuh," dedi Cihat abim. "Sen karışma." Buket'e döndü ardından. "Benim kız kardeşilerim yanlış bir şey yapmaz. Vakti gelince evlenmek istedikleri de olacak. Yeter ki bu inançlarımızın gerektirdiği sınırlar içinde olsun."


"Olamaz," diye çıkışan Nuh'a bakarken o başını yere eğdi. "Daha kaç yaşındalar?"


"Yirmi üç," dedim gözünün içine baka baka. "Yetişkin sayılırım herhalde."


"Çok meraklısın evlenmeye," deyince kalbim ezilmişti. "Var aklında galiba biri?" Yutkunamadım. Boğazıma bir şeyler battı.


"Var aklımda biri," dedim çenemi dikleştirip. Cihat abimle göz göze gelince sesimi azaltmak zorunda kalmıştım. "Ya da yok. Bu beni ilgilendirir."


Bana öyle bakışı vardı ki söylediklerimden anında pişman olmuştum. Kendi kırgınlığımın faturasını ona kesmiştim. Cihat abim niçin böyle yaptığımı bildiğinden tebessümle bakıyordu yüzüme. Gözlerimi kaçırdım. Elbette hayatımda bir başkası olsaydı onları ilgilendirirdi. Ben de onlarla paylaşırdım.


Çatalını yavaşça tabağına bırakırken sofrada büyük bir sessizlik oluştu. Alışkın olmadığımız bir sessizlik. Annem boğazını temizledi öksürerek. Bana bakıp güldü ve tabağını alarak ayaklandı. "Gülseren teyzen gelir Menekşe. Ben eve geçiyorum. Siz de gecikmeden gelin." Son sözünü Nazlı'ya bakıp söylemişti. "Ve kavga etmeyin." Tembihini Nuh'a bakarak eklemişti.


"Tamam anneciğim."


Annem eve geçerken Buket Beste'nin elinden tuttu. "Hadi gel bülbül kuş. Ellerini yıkayalım." Beste'yle içeri giren Buket'in ardından bakarken terlemeye başlamıştım.


Nazlı, Cihat abimin elini tutup ayağa kaldırırken ne yapmaya çalıştıklarını anlamıştım. Konuşmamız için bize alan açıyorlardı. Onlar biraz uzağımıza oturmuşlar ama yalnız bırakmamışlardı. Onunla yalnız kalmak istemiyordum. Bu işime geliyordu. Ondan kaçmak için ayaklanmıştım ki Nuh'un sesiyle yavaşça yerime oturdum.


"Menekşe," dedi sessizce. Ne çok istedim zamanı ileri sarmak. Onunla aynı evi paylaşıp kokusuyla içimi doldurmak. Vaktinden önce gelmiş bir armağan gibi karşımda duruşu, zamanın inadına yavaş akışı hasretimi giderek körüklüyordu. "Kaçıyor musun benden Dağ çiçeğim?"


Ona bakmadan konuştum. Dikkatimi kopmak üzere olan tırnak etime vermeye çalışıyordum. "Neden kaçayım Nuh?" Az önce tartışan biz değildik sanki.


"Bilmem," dedi yüzüme doğru eğilirken. Ona bakmadığım için böyle yapıyordu. "Yanakların pembiş pembiş neden ki?"


Gözlerime çarpan yüzüne bakıp kendimi tutamayıp güldüm. "Öfkeden olabilir," dedim. "Şekilden şekile girip durma çok çirkin oluyorsun maymun."


"Aba demek yuh sevooo..."


Kulaklarıma kadar kızardığıma yemin edebilirim. "Konuyu değiştirme. Ne ima ettin öyle? Kiminle gizliden konuştuğumu gördün bu zamana kadar?" Ters ters baktım. Amacı neydi bilmiyordum ama devam etmemeliydi. "Sevmiyor muyum hem seni Nuh? Ne bu şimdi?" Koşarak kaçmak istiyordum. "Sen sevmiyor musun beni?"


"Bu fındık burun nasıl sevilmez güzelim?" Parmağıyla burnumu işaret etti. "O nasıl soru Menekşe'm? Sevmez olur muyum kızım?" Dizime dokunan dizini yavaşça çekti. "Özür dilerim."


Ona doğru dönünce duruşunu dikleştirdi. "Kalk sofrayı toplayalım. Çok konuştun sen..."


Sırıtarak eline birkaç parça alırken birlikte mutfağa geçmiştik. Nazlı ve Cihat abim de peşimizden içeri girmişti. Buket bulaşıkları makinaya diziyordu. Beni görünce dudağını sarkıttı. "Barıştınız mı Tom ve Jerry?"


Buket'e ters ters bakıp abisine döndü Nuh. "Abi seninle bir şey konuşmam gerek." Ben tabakları Buket'e uzatırken bakışlarım Nuh'daydı. Cihat abim ayağa kalkacakken onu durdurdu. "Gizli bir konu değil abi. Ali aradı ben uyurken. Özür diledi bir sürü laf söyledi. Sonra bir şey daha ekledi."


Nazlı'yla birbirlerine bakıp kaşlarını çatmışlardı. "Ne söyledi? Çatlatma adamı oğlum?"


Nuh, elini ensesine attı yavaşça. "Osman amca yarın gelsinler evlilik işini konuşalım demiş."


"Ne?" Üçü bana dönerken ben gülerek Nazlı'ya baktım. "Gerçekten mi Nuh?"


"Nuh, abim mi söyledi bunu? Ne demek bu?" Nazlı kıpkırmızı olmuştu.


Cihat abim sessizce Nuh'a bakarken kafası karışmasına benziyordu. "İstemeye gelsinler demiş işte."


"Ne olmuşta fikirlerini değiştirmişler anlamadım ki ben?" Nazlı dikkatle Cihat abimi dinliyordu. O da şaşkındı, yanakları al al olmuştu. "Nereden çıkmış şimdi bu?"


"Neden sorguluyorsun Cihat? Değiştirmiş işte. Bana da sürpriz oldu. Sevinmedin mi yoksa?"


Aşkla gülümsedi Nazlı'ya. "Sevinmez olur muyum yavrum? Sevindim sevinmesine de şaşkınım affet." Nuh'a baktı. "Ali'yi ara söyle. Akşam yedide geleceğiz."


"Ben aramam o karaktersizi." Nazlı'ya baktı mahcup bir ifadeyle. "Affedersin yenge ama Ali benim için bitti."


"Sizin aranızda Nuh ama o senin abin sayılır. Hakaret etmen hoş değil."


Bana bakınca kaşlarımı kaldırdım. Üzgünüm ama Nazlı haklıydı. Abisiydi nihayetinde. Kim olsa gücüne giderdi. Nazlı bana gülerek dönerken kafamıza dank edince birbirimize sarılmıştık. "Nazlı çok sevindim güzelim."


"Beni düşün bir de Menekşe. Sevdiğime kavuşacağım sonunda." Cihat abimin yanımızda olduğunu hatırlayınca utanarak dudağını ısırışına tebessümle bakıyordum. Yavaşça döndü ve sevdiği adamla göz göze geldi. Birbirlerine öyle şefkatle bakmışlardı ki yüreğim titremişti onlara. Şükürler olsun Allah'ım...


"Darısı sana abi." Buket Nuh'un omzuna vurunca bahçedeki konuşmayı hatırlamış olmalı ki hemen geri çekildi. "Pardon abi."


Nuh'un bakışları beni bulunca, "Amin," dedi gözümün içine baka baka. Kalbim bakışlarındaki merhametin ve sevginin etkisiyle çarparken amin diye tekrarladım içimden. Bu bakışlar artık hiçte kardeşçe bir bakış değildi. Neden böyle yapıyordu? Neden kalbimi hayallere sürüklüyordu?


"Sonra da Menekşe'yi evlendiriz."


Nuh'la aynı anda, "Buket!" diye bağırınca Buket topuklarını poposuna çarpa çarpa mutfaktan kaçtı. Gözlerimiz Nazlı ile yanlarından ayrılmadan önce son kez buluşurken birbirine anlatmak istedikleri çok şey olduğunu gördüm. Bu kalbime kanat takıp ayaklarımın yer yüzüyle bağını koparmıştı.


Midemde, benimle birlikte sabırla yaşayan o kelebeklerle bizim eve girdiğimizde Nuh'un son bakışını gözlerimin önünden silmeye çalışıyordum. Gülseren teyze gelmişti. Salona girer girmez göz göze geldik. Ayağa kalkınca kucaklaştık. "Hoş geldin Gülseren teyze. Nasılsın?"


"İyiyim güzel kızım. Sizi gördüm daha iyi oldum," dedi yerine otururken. "Sen nasılsın, sınavlarını verebiliyor musun?"


"Gece gündüz çalışıyorum," dedim Nazlı ile mutfağa geçerken. "Rabbim çabalarımı boşa çıkarmıyor."


"Çok şükür."


Nazlı ile mutfağa girdik ve annemin hazırladığı kekten ve Kısırdan servis tabaklarına paylaştırdık. Gülseren teyze de poğaça getirmişti. Fazladan üç tabak yapıp üzerlerini örttüm. Nazlı bana bakıp güldü. "Nasıl aynı kandan olmamanıza rağmen birbirinize bu kadar bağlısınız Menekşe? İnsan yeri geliyor kendi kanıyla canıyla uğraşamıyor."


"Birbirimize çokça sevgi, şefkat ve hürmet verdik Nazlı." Uzandım ve elini tuttum. "İnsanların birbirine bağlanması için DNA'sı bir olmak zorunda değil."


"Nuh'un tepkilerini gördün mü?" diye sorunca kapıya baktım. "Çok tatlısınız Menekşe. Çok güzelsiniz. Rabbim size güzel bir yuva nasip etsin bir an önce. Zira artık beklememeniz gerektiğini düşünüyorum."


Öyle içten, "Amin de şu an evlensek bile aynı evin içinde zor olurdu. Ayrılmakta öyle ama haklısın Nuh benimle evlenmek istese hiç düşünmezdim. Zira artık hislerimi sınırlandırmakta zorlanıyorum," demiştim ki kalbim bu ihtimalle kendinden geçmişti. Öyle mayhoş bir his yayılmıştı bedenime. Bir o kadar da uzak düşünceler sardı dört bir yanımı.


Çayın altını açarken Nazlı'ya baktım. "Asıl siz kavuşuyorsunuz artık. Heyecanlı mısın?"


Utanarak güldü. "Heyecanlıyım Menekşe. Hala inanamıyorum. Bir aksilik olur diye ödüm kopuyor. Bir o kadar da korkuyorum."


Gözlerini kaçırınca güldüm. "Neyden korkuyormuşsun bakalım?"


Omuzlarını kaldırıp indirdi. Yanakları yine al al oluyordu. "Anladın işte Menekşe. O kadar uzun zamandır bekliyoruz ki birbirimizi. O kadar kurdum ki hayalini. Şimdi bu strese bir anlam veremiyorum."


Her genç kızın gösterdiği tatlı endişeyi gösteriyordu hepsi bu. "Annem konuşur seninle," dedim. "Ben anlamam pek böyle özel hassas konulardan. Yarını düşün ve gevşe."


Kıkırdarken bana sarıldı. "Düşündükçe ölüyorum Menekşe."


Ellerimizde tabaklarla dışarı çıkarken gülüşüyorduk tatlı tatlı. Çay olana kadar onlar için hazırladığımız tabakları verecektik. Bahçede Ali'yle karşılaşmayı beklemediğimden gerilmiştim. Ne işi vardı ki şimdi burada? Nuh onu görünce yine kıyamet kopmasaydı bari.


"Hayırlı akşamlar Menekşe," dedi sanki bileğimi sıkıp zorbalık yapmamış gibi. "Anneme anahtarı getirmiştim. Cihat'lara mı?"


"İyi akşamlar," dedim abi demeden. "Evet Cihat abimgile."


"Bugün için özür dilerim." Mahcup görünüyordu fakat samimiyetine inanmak içimden gelmiyordu. "Sana dokunmak canını acıtmak değildi amacım."


"Hımm," dedim çenemi kaldırarak. "Öyle olmasaydı dokunmazdın. Bir daha böyle bir olay yaşanmayacağını umuyorum. Müsadenle."


Nazlı biz konuşurken sessiz kalmıştı. Ali'yi gerimizde bırakıp amcamlara doğru yürürken Nuh'un kamelyada sigara içtiğini gördüm. Karanlıkta kalmıştı lakin ben kaşlarının çatık olduğunu görebiliyordum. Onu öyle görünce benim de canım sıkılmıştı. Elimdeki tabağı Nazlı'ya verdim. "Ben birazdan geliyorum Nazlı. Sen bekle beni burada."


Nazlı başını sallayıp bir köşeye otururken ben kamelyaya doğru yürüdüm. Ne zaman başlamıştı sigara içmeye? Hiç sigara kokmazdı üstelik. Beni görünce elindeki sigarayı çöpe fırlattı. Kollarımı göğsümde bağladım. "Hayırdır Nuh?"


Bana doğru bir adım attı ve benim yaptığım gibi kollarını göğsüne bağladı. "Bir yıldır içiyorum." Kaşlarım daha da çatılırken göğsümü bolca oksijenle doldurdum. Ne dediğinin farkında mıydı? "Bakma öyle sizsizliğe başka türlü dayanılmıyor."


Başımı iki yana salladım. Bu açıklama güldürmüştü istemsiz. "Sigara özlemini geçiriyor muydu bari?"


"Hayır."


"Neden içiyorsun o zaman Nuh? Derdin bizi üzmek mi? Cihat abim biliyor mu?"


Bir adım daha atınca başımı kaldırmak durumunda kalmıştım. Fazla yakın duruyordu ve ben ilk kez kokusuna karışan sigarayı soluyordum. Bu hoşuma gitmemişti. "Bilmiyor Menekşe. Evde ilk kez içiyorum zaten. Tatillerde hiç içmedim."


Kokusunu almamış olmamın sebebi anlaşılıyordu. "İçmeni istemiyorum. Neden zehirliyorsun ki kendini? Senin sigaraya ihtiyacın yok ama bizim sağlıklı bir Nuh'a ihtiyacımız var."


Şefkat barındıran gülüşünü görünce utanarak gözlerimi kaçırdım. "Ne güzel konuşuyorsun sen öyle Menekşe'm." Her Menekşe'm deyişine kalbimden bir parça kopup gidiyordu. "Ne kadar güzelsin Dağ çiçeği." Elime yüzümü yaslarken gözlerinin içine baktım.


"Nuh..." Omuzlarımın üzerinden Nazlı'ya baktım. Bize tebessümle bakıyordu.


"Söyle Lübbetülaynım."


Ondan ilk kez duyduğum bu söz kalbimi hızla çarptırmaya yetmişti. Peygamber efendimizin hayatının anlatıldığı bir kitapta okumuştum. Hz Aişe'ye böyle seslenirdi. Lübbetülaynım... Anlamı "gözbebeğim" demekti.


"Nuh gözbebeğin miyim?"


Gözlerini kapatıp açtı. "Gözbebeğimsin tabii Menekşe. Değerlim, kıymetlim, nahif kuşum benim."


"Sensin kuş," derken çenemi yukarı kaldırdım. "Bu romantikliğini neye borçluyuz? Başına saksı filan düşmedi değil mi?"


"Saksı düşmedi de..." Sesindeki tınıyla yanaklarım pembeleşirken yutkunmakta zorluk çektim. Yıllarca duymayı beklemediğim bir şeyi şimdi duymaya hazır değildim. Avutma kalbini Menekşe... Nuh her zamanki Nuh. Ben onunla sevgili olmayı hiç ummadım hiç istemedim. Sabırla bekleyişimin mükafatını almayı umdum yalnızca.


Burada aynı bahçenin içinde yaşarken aramızdaki hislerin ortaya çıkması hayatımızı ekstra zorlaştıracaktı. Burası küçük yerdi. Nuh ve benim hakkımda ortada böyle bir şey yokken bile neler söylenirdi. Bir itirafta bulunursa bunu reddetmeyi yüreğim kaldırmazdı. "Menekşe ben..."


"Nuh!"


Ali'nin sesiyle Nuh dan bir adım uzaklaştım. Gördüğünü kendince şekillendirmesine izin veremezdim. "Söyle Ali!"


Ali, gergince saçlarını karıştırırken bakışları benle Nuh arasında gidip geliyordu. "Çek o bakışlarını Menekşe'den Ali."


Ali, başını sinirle iki yana çevirirken bir elimle Nuh'u durdurdum. "Nuh Cihat'ın hatırına seni alttan alıyorum. Şansını zorlama koçum. Hayırdır Menekşe'yle evlenmek istemem seni neden bu kadar rahatsız ediyor?"


"Menekşe'yi sevemezsin lan sen!" Ali'ye doğru atılınca kenara savruldum. "Şansımı zorluyorum ne yapabilirsin ki?"


Hayır yarın Nazlı'yı istemeye gidecektik. Buna izin veremezdim. "Nuh yalvarırım dur. Ali abi sen de git lütfen."


Nazlı yanımıza geldi ve abisinin yanına geçti. "Abi ne oluyor size? Çocuk musunuz siz?"


Nuh, bana baktı ve ellerini serbest bırakıp karşımda durdu. Ali'ye bakmadan bekliyordu. Ali Nuh'un geri çekildiğini görünce yanımızdan uzaklaşarak bahçe kapısından çıktı. Ali gittikten sonra rahat bir nefes koyverdi. "Menekşe bu adamı görmeye tahammülüm yok. Yarın sırf o da evde olacak diye geleceğim. Yoksa yüzünü görünce delleniyorum."


"Bir sakin olur musun barut adamım."


"Bence de Nuh. Çok sinirlisin şu sıralar. Sebebi nedir?" Nazlı'nın sorusu kalp atışlarımı hissetmeme sebep olmuştu.


"Sakin falan olamam," deyince kollarımı arkamda birleştirip başımı sağ omzuma yatırdım.


"Maymunum," deyince gülmüştü. "Kıskanç maymunum."


Nazlı kikirdeyince yanaklarım kızardı anında. Bir an için onun yanımızda olduğunu unutmuştum.


"Menekşe eve gir eve, de hayde..."


Arkamızı dönüp kamelyadan çıkarken omuzlarımın üzerinden ona baktım ve parmağımı ona doğru salladım. "Uslu duracaksın yarın koca oğlan. Yoksa yüzümü göremezsin."


"O parmağını kopartırım senin." Başını gülerek iki yana salladı. "Tehdite bak!"


Ağzım kulaklarımda önüme dönerken dünya yalnızca benim etrafımda dönüyordu sanki. Nazlı şirin şirin gülerken dudağımı ısırdım. Elimi kalbimin üzerine bastırarak kapıdan içeri girdiğimde Gülseren teyze sitemle bize seslenmişti. "Kızım kaç dakikadır bekliyoruz. Neredesiniz?"


Nazlı eve benden önce cevap verdi. "Beste bırakmadı," dedi hiç istemesede. Nuh'la Ali abi kavga edecekti onlarla uğraşıyorduk diyemezdi ya. "Geldik işte."


Bana bakıp eliyle yanındaki boşluğu işaret edince el mahkum yanına oturdum. Konu Ali ile ilgili olduğu için kalbim pır pır oluyordu. "Menekşe," dedi sessizce. "Evlilik çağın geldi de geçiyor. Evlenmen üniversiteni okumana engel değil ki yavrum. Devam edersin. Aksi mümkün değil zaten."


Kaşlarımı çattım. Bu kadarı da artık bana bile fazlaydı. Kolay sinirlenebilen bir insan değildim ama her insanın bir çizgisi, sınırı vardı. Şu an sınırıma ulaşmışlardı. "Gülseren teyze," dedim kibarca. "Sorun bu değil. Ali abi ile de konuştum bunu. O da anlamak istemiyor. Bak ben onun hislerine de saygı duyuyorum ama elimden bundan başkası gelmiyor. Sevmediğim birini hayatıma alıp onu mutsuz etmek neden isteyeyim?"


"Hemen kestirip atıyorsun Menekşe. Oğlan eridi muma döndü. Nikahta keramet vardır güzel kızım."


"Ya olmazsa?" diye sordum. Ne kadar daha ısrar edecekti merak ediyordum. "Ya dediğin gibi olmazsa? O zaman oğlunun hiç ilgi ve sevgi görmediği bir kadınla yaşamasına gönlün razı olur mu?"


"Menekşe bir düşün benim için."


Gözbebeklerim büyümüştü. "Gülseren teyze ben başka birini seviyorum." Ah bunu söylemeyi istememiştim ama başka türlü susmayacaktı. Annem sakin bakıyordu. Bir şeylerin ya farkındaydı ya da yalan söylediğimi düşünüyordu. Şükürler olsun ki yalan söylemiyordum. "Çok seviyorum ve yüreğimde böylesine bir sevda taşırken başka bir adamın olamam. Ne başkasına bir hayrım ne de faydam olabilir."


Ayağa kalkıp kendimi odama kapatırken ellerimi yüzüme bastırıp ağlamaya başladım. Kapı açıldı ve Nazlı yavaşça içeri girdi. Yanıma oturunca ona sarıldım. "Nazlı bu meselenin Cihat abimle arandaki ilişkiyi etkilemesinden deli gibi korkuyorum. Cihat abim benim canım. O üzülürse kahrolurum."


"Ah Menekşe'm," dedi saçlarımı okşarken. "Fedakar kekim benim. Neden etkilesin? O ayrı bu ayrı. Lütfen derdin az gibi bir de buna üzülme."


"Nazlı canım çok acıyor. Özlem kalbime ağır geliyor artık. Kavuşabilecek miyim ben sevdiğime? İki yıl sonra bize nasip edileni görememek çok zor bir sınav. Geçemem diye ödüm kopuyor." Burnumu çektim. "Nuh bana az önce bir şey söyleyecekti ama Ali abi yüzünden söyleyemedi. Nazlı kafamı kördüğüm etti. Çıkamıyorum işin içinden."


"Menekşe Nuh'un neden beklediğini ben adım gibi biliyorum. Ve şuna da eminim ki Nuh kendi ayaklarının üzerinde durur durmaz sana evlenme teklifi edecek. Bana kalırsa o kadar da bekleyemeyecek."


Öyle miydi gerçekten? Buket'te böyle düşünüyordu. "Öyle mi dersin?"


"Öyle. Sabret. Bak bana. Ben senden farksız mıyım? Korka korka çekine çekine görüyorum Sevdiğimi yıllardır. Sevda işi zor zanaat güzel kardeşim benim. Sadece acele etme ve vaktini bekle. Çünkü Rabbim sana Nuh'u vakti gelince nasip edecek."


Ağlayarak ona sarıldığımda yüreğimde koca bir boşluk açılmıştı. "Nazlı iyi ki varsın. Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum."


"Asıl sen olmasan biz ne yapardık? Beste ne yapardı?" Muzipçe güldü. "Nuh ne yapardı?"


🌺


Evde tatlı bir telaş vardı. Bizim evin her zamanki halleriydi işte de bugün daha bir güzeldik. Cihat abim saat yaklaştıkça sanki ilk kez istemeye gidiyormuşuz gibi daha da geriliyordu.


"Abi oturma!" Bağırınca poposunu hızla kaldırıp ellerini havaya kaldırdı. "Kırışacak ya!"


"Ayakta mı duracağım bütün gece?"


Güldüm. "Hayır tabii ki. Önce seni görsünler sonra kırışsın önemli değil."


Gülerek başını iki yana salladı. "Aklımı aldın deli kız. Tamam ama hadi acele edin. Kaç saat daha duracağım oturmadan?"


Gülerek yanından ayrılıp Nuh'a bakmak için odasına gittim. Kapısı açıktı. Üzerine giydiği mavi spor gömleğin arkasını ütülemeyi unutmuştu. Başımı kapıdan uzatıp kapıya vurdum. "Nuh!"


Düğmelerini iliklerken bana doğru döndü yavaşça. Elbisemi uzunca inceledi ve gözlerime bakıp kaşlarını çattı. "Kızım güzel olmak için çaba harcamana gerek yok ki. Çuval giysen yakışıyor."


Yanaklarım kızarmıştı. "Teşekkür ederim. Nuh çıkar hadi gömleğini."


İki eliyle yakasını tuttu. "Şşştt evlenmeden olmaz deli kız."


Yataktaki yastığı kafasına fırlattım. "Arkasını ütülemeyi unutmuşsun öküzcüğüm."


Aynadan kontrol edince güldü. "Hadi be! Bir saattir de uğraşıyorum." Gömleğini çıkartırken onu izlediğimi fark edip başımı çevirdim. "Zahmet olacak çiçeğim."


"Ver hadi."


Gömleğinin arkasını ütülerken yüzümün yan tarafına düşen saçlarımdan bacaklarını görüyordum. Neden bu kadar heyecanlanıyordum ki sanki? Gömleğimi elime alıp başımı kaldırdım. "Bitti işt..."


Bu kadar yakınımda olduğunu fark etmemiştim. Yüzlerimiz arasında mesafe neredeyse yok gibiydi. Sıcacık nefesi yüzüme hafifçe çarparken bir süre bakıştık. Bakışları dudaklarıma kayınca kalbim gümbürdeyerek atmaya başlamıştı. Bir adım geri çekildim panikle. "Nuh..."


Gömleği elimden alırken parmaklarını parmaklarıma dokundurdu. "Menekşe!"


"Acele et. Cihat abim stresli ve bekledikçe daha da fena oluyor."


Gömleğini giyerken başını salladı. "Tamam."


Onu odada yalnız bırakıp mutfağa geçerken amcamla annemin de geldiğini gördüm. Beste elimi tutunca ona gülerek baktım. "Hadi artık çıkalım," diye bağırdı amcam. "Nuh! Buket! Size mi kız isteyeceğiz?"


Nuh asık bir yüzle yanımıza gelince peşinden Buket de gelmişti. Birlikte evden çıkarken Cihat abimin yanına yaklaştım. "Abi düşüp bayılacak gibisin. Nazlı'yı verdiklerinde seni kaybedeceğiz gibi hissediyorum."


"Menekşe bırakta o kadar olsun güzelim. Dile kolay koskoca yedi yılı gömdüm bu sevdaya." Tıpkı benim altı yılımı sevdama adadığım gibi. Ona tebessümle bakıp önüme döndüm.


Büyük salonda oturmuş Nazlı'nın heyecanla dağıttığı kahveleri içiyorlardı. Biz üçümüz kapıda onları izliyorduk. Bu ikisi heyecandan ölmeden bu gece bitseydi keşke.


"Sebebi ziyaretimiz malumun Osman abi." Murat amcam nihayet söze girmişti. "Allah'ın emri peygamberin kavli ile Nazlı'ya talibiz."


"Önce," dedi Osman amca. "Benim senden bir istediğim olacak Murat kardeşim." Herkes dikkatle Osman amcaya bakarken amcam eliyle devam etmesi için işaret etti. "Bugün burada iki söz kesilecek. Aksi ihtimalde Nazlı'yı Cihat'a asla vermem."


Kalbim sıkışırken dengem bozulmuştu. Elimi kapı pervasına yaslarken Nazlı dolu gözle bana baktı. Murat amcam kaşlarını çatmıştı. "O nasıl iştir Osman abi? Al gülüm ver gülüm mü yapacağız? Berdel bizim adetlerimizde yoktur! Söz konusu bile olamaz." Ayağa kalktı öfkeyle. "Kızını kime istersen ona verebilirsin. Menekşe'yi sevmediği bir adama zorla vermem. O bana Mehmetçiğimin emaneti."


"Baba!" Cihat abim düşmüş omuzlarıyla iki adama bakıyordu. "Osman amca! Bu ne demek? Nazlı'yı başkasına vermeden önce çekip vurun beni. İkinizde. Çünkü bu demek yüreğimin ölmesi demek."


"Cihat." Nazlı içeri girerken Ali abi önüne geçti.


"Nazlı!"


Nuh'a baktım bir an için. Ali'ye öldürecek gibi bakıyordu ve tabii Osman amcaya. Annem ve Gülseren teyze birbirlerine küskün bakarken benim bakışlarım yeniden Nuh'u buldu. Elleri yumruk olmuştu. "Hayırdır Murat amca!" Ali amcama döndürmüştü bakışlarını. "Menekşe kızına annelik oğluna da karılık mı yapıyor?"


Elimi dudaklarıma bastırırken hıçkırıklara boğulmuştum. Murat amcam Ali'ye doğru atılırken Nuh ondan önce davranmıştı. "Bir daha söylesene!" Elleri Ali'nin boğazına sarılırken Ali'nin sesi boğuk çıkmıştı. "Senin o dilini söker köpeklere yediririm haysiyetsiz! Nasıl bir kadının iffetine dil uzatırsın?"


"Nuh!" Osman amca kükrerken Cihat abim Nuh'un elinden Ali'yi alıp geriye savurdu. Nazlı bayılırken Osman amca Ali'yi Murat amcam da Nuh'u tutuyordu. Ben peki? Ben canımın acısından sağır olmuştum.


Annesi Nazlı'yı odadan çıkartırken Cihat abimin sesi kulaklarımı çınlatmıştı. "Nazlı!"


"Çıkın evimden!" diye bağırdı Osman amca. "Son sözümü söyledim. Yarın Nazlı'yı başka bir yere göndereceğim."


"Yapamazsın," diyen Cihat abimin yanaklarından bir damla düşmüştü. Onu ilk kez böyle güçsüz görüyordum. Güç mü kalırdı bu durumda bir adamda. "Onu alacağım. Karşıma çıkanında gözünün yaşına bakmam."


"Bulursan alırsın," dedi Osman amca. Yeniden kapıyı işaret etti. "Ya Menekşe gelinim olur ya da Nazlı bir başkasının." Bu nasıl kararmış bir vicdandı böyle? Bu kadar mı önemliydi Ali ile evlenmem?


"Osman amca," dedim ağlayarak. Her an düşecektim ama ayakta durmaya zorluyordum kendimi. "Gönderme Nazlı'yı bir yere. Düşünmem için bana iki gün ver. Lütfen kimseye verme onu."


"Ne diyorsun kızım sen?" Nuh heybetli bedeni ile önüme set olmuştu. "Menekşe ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin?"


"Menekşe bunu yapmak zorunda değilsin." Cihat abim kolumdan hafifçe ittirdi. "Hadi gidiyoruz. Ben bir çare bulacağım."


"Abi," dedim. "Kan dökeceğim diyorsun. Lütfen bana karışmayın." Ne düşünerek söylediğimi bilmiyordum ama ilahi adalete güveniyordum. O neylerse güzel eylerdi. Sabah ola hayrola demişler. Belki de güneş bambaşka doğardı yarın.


Nuh, kolumdan sertçe kavrayıp evden çıkarırken canımı yaktığının farkında değildi. Arkasından sürüklenirken ağlıyordum. "Nuh canım yanıyor dur lütfen!"


"Benim de," dedi titreyen sesiyle. "Ulan benim de canım çok yanıyor. Bunu nasıl kabul edersin?"


Cihat abim ve Buket peşimizden geliyordu. "Nuh sakin ol aslanım."


"Etmedim," diye bağırdım. Evin bahçesinden çıkmış eve doğru yürüyorduk arka arkaya. "Sadece vakit kazandım canımın içi. Ne yapabilirdim Cihat abimin neler dediğini duymadın mı? Eğer kabul etmeseydim Nazlı'yı götürecekti evden. Kim bilir kime verecek kızını?"


"Beni sen ilgilendiriyorsun. Başka kimse değil. Söz konusu sensen kimseyi harcamaktan çekinmem Menekşe." Sözlerinden sonra daha da artmıştı gözyaşlarım. "Ağlama Menekşe öldürme yüreğimi kızım."


"Nuh," dedim yalvarırcasına. "Üzgünüm..."


Ellerini saçlarından geçirip etrafında fır döndü. "O adamla evlenmeden önce çekip vur beni Menekşe. Vur çünkü sen yapmazsan ben onu öldüreceğim."


"Neler diyorsunuz siz Nuh? Eğer öyle bir şey yaparsanız beni asıl o zaman kaybedersiniz."


Cihat abim ve Buket sessizce bizi izliyorlardı. Bahçeye girer girmez elimden tutup sedire oturttu. Sırtım arkaya yaslanırken onun elleri saçlarının arasındaydı. "İki gözümün nadide çiçeği! Elinden tutup götüremiyorum. Neden bu kadar erken çıktın karşıma Menekşe? Can mı dayanır bu bekleyişe?"


Gözlerimden yaşlar hızla boşalırken kalbim tir tir titremeye başladı. Elimi dudaklarıma yaslarken gözlerimi kapattım? Cihat abim ve Buket Nuh'un itirafını duymuştu. Bu ağlamamın artmasına yetmişti.


"Nuh..."


🌺


Size ölürüm ben🥹❤️


Kavuşmak bu kadar zor olmamalı ama onların önünde hayatın acı gerçeklerinin engeli var😞❤️


Yıldıza basmayı unutmayın🙈


Yorumda yapın ki beğeniliyor muyuz anlayabileyim güllerim🙏


Loading...
0%