Yeni Üyelik
26.
Bölüm

Gi̇tme Bi̇r Yere

@aysegulcee1

Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?


Şems-i Tebrizi


🌺


Seni sevmediğim bir güne uyanmayı nasip etmesin mevlam.


İki gün önce/ İzmir


Yemekhaneden çıkarken telefonunun ekranına bakıp gülümsüyordu. İki gün sonra karısına kavuşacağı için yüreği alev alevdi.


Hasreti gün be gün yüreğini dağlamıştı. Çok özlemişti. Telefonundaki resmine bakmaya devam ederken bahçedeki banklardan birine oturdu. Ayları doldurmuş önündeki kırk sekiz saati geçiremiyordu. Sanki zaman ona inat ağırdan işliyordu.


Bir başka resmine geçerken yanına birinin oturduğunu hissetti. Yasemin hemşire eğildi ve merakla Nuh'un elindeki resme baktı. "Selam," dedi tebessümle. Yasemin hemşire evli ve bir çocuk annesiydi. "Sevim'le konuştum. Yaptığı hatanın farkına vardığını söyledi. Bir daha seni rahatsız etmeyeceğine eminim."


"Sağolasın," dedi Nuh Yasemin hemşireye dönüp. Yasemin hemşirenin Nuh'a çok yardımı olmuştu. Ahmet Yüzbaşının kardeşi ile evliydi. Bu yüzden Nuh'la ve diğerleri ile yakından ilgileniyordu.


"Bakabilir miyim eşine?" Nuh gülerek ekranı Yasemin Hemşire'ye çevirdi. "Maşallah," dedi tebessümle. "Çok güzelmiş. Allah sahibine bağışlasın."


Nuh genişçe gülerken Yasemin Hemşire elini dudaklarına kapadı. "Allah razı olsun. Menekşe'nin annesi Azerbaycan'da yaşıyor ve Menekşe bunu yeni öğrendi biliyorsun. Bu yüzden bir an önce yanına gitmek istiyorum Yasemin. Babamla konuştum. Menekşe'yi annesine götürdüğümde bizimle birlikte getireceğim onları. Babam günlerdir yengemlerin üst katını yaptırıyor annesi için. Menekşe ve yengem bizim için hazırlandığını düşünüyor. Tatillerde gelip kalırız diye yaptırıyor demiştim."


"Bu ne güzel düşünce kardeşim. Menekşe eminim çok mutlu olacak. Hikayesi beni öyle etkiledi ki. Bir gün onunla tanışmayı çok istiyorum."


"Düğüne beklerim," dedi Nuh. "Tanışmanızı ben de çok isterim."


Yasemin Hemşire telefonuna gelen fotoğrafı görünce kahkaha attı. Eşi henüz altı aylık olan oğluna bıyık yapıp göndermişti. "Şuna baksana Nuh. Babası izinde ya sıkıldıkça oğlumu şebeğe çeviriyor."


Nuh bebeğin bıyığını görünce güldü. "Kerata seni. Maşallah koca adam olmuş."


"Darısı size," dedi ayağa kalkarken. "Ben gideyim. Şimdiden iyi tatiller Nuh. Menekşe'ye çokça selam söyle."


"Amin," dedi içten. "Başım gözüm üstüne bacım. Sen de Yusuf Komutanıma selam söyle."


Nuh da banktan kalkacakken elindeki telefon sertçe yere düştü. Hemen yerden almıştı ama ekranı epey kırılmıştı. Telefonun açılmadığını görünce sinirle cebine koydu. İki gün sonra Menekşe'sine kavuşacaktı telefonun bozulması bile keyfini kaçıramazdı.


Ne kadar sancılı da olsa iki gün bitmişti nihayet. Kırk sekiz saattir sesini duymadığı için daha da harlanmıştı hasret ateşi. Isparta otobüsüne binmiş ve başını cama yaslamıştı. Kimsenin haberi yoktu yola çıktığından telefonu da bozulduğu için haber vermek için acele etmemişti.


Otobüsten inip evin yolunu tutarken kalbi sanki onu ilk kez görecek gibi çarpıyordu göğsüne. Heyecandan elleri terliyor bacakları titriyordu. Bahçe kapısından içeri girer girmez Nazlı'yı gördü. Kapının önünde oturmuş düşünüyordu. İlk kez evlerini, bahçelerini bu kadar sessiz bulmuştu Nuh. Bu sessizlik hoşuna gitmemişti.


"Nazlı," dedi elindeki valizi merdivenlere bırakırken. "İyi misin sen? Ne yapıyorsun ki bir başına bu havada?"


Nazlı, Menekşe'nin gördüğü fotoğraflar yüzünden gittiğini düşündüğünde öfkeyle ayağa kalkıp tam karşısında durdu. "Bir de soruyor musun?"


"Ne oldu kızım? Ne bu sinir?"


"Elinin körü oldu. Simay yüzünden Menekşe Azerbaycan'a gitti."


Nazlı'nın son söyledikleriyle beyninden vurulmuşa döndü Nuh. "Ne diyorsun sen Nazlı? Ne demek gitti? Nerede benim karım? Ben kime emanet ettim karımı?" Sesi haddinden fazla çıkmıştı. "Nazlı konuşsana!"


"Simay geldi," dedi kapıdan giren kocasına bakıp. Cihat Nazlı'yla Nuh'a baktı merakla. "Fotoğraflar falan gösterdi. Hemşireyle samimi bie şekilde gülüştüğünüz. Sen Menekşe'ye senden uzak durması için hemşireyi uyardığını söylemedin mi? Ne demek oluyor bunlar Nuh?"


Nuh duyduklarıyla deliye dönerken elleriyle saçlarını yoldu. Menekşe nasıl inanıp gitmişti? "Menekşe," dedi kendi kendine. "Ah Menekşe!"


"Ne oluyor burada?" Cihat önce karısına sonra kardeşine baktı. "Size diyorum!"


Nazlı elini beline koydu sinirle. "Açıkla Nuh!"


"Ya neyi açıklayacağım? Menekşe'nin bahsettiği hemşireyle fotoğrafta yanımda gördüğünüz hemşire aynı kişi değil ki!"


Nuh sinirden yerinde duramazken Cihat sorduğu sorunun cevabını alamamanın gerginliği ile karısına bakmaya devam etti. "Ne zaman gitti Menekşe Nazlı?" Yüreği alev alevdi. En çokta başkasına bakabileceğini düşünmesiydi canını yakan.


"Çok olmadı," dedi mahcup bir sesle. Ürkekçe kocasına bakıyordu. "Nuh yetiş!"


Abisine hiçbir şey söylemeden arabaya koşarken Cihat arkasından bağırdı ama onu durduramadı. Tek düşündüğü karısına bir an önce kavuşmaktı. Menekşe dünyanın bir ucuna da gitse peşinden bir an bile düşünmeden giderdi.


Nuh Menekşe'siz yarımdı, anlamsızdı, boş bir evden farksızdı. Onsuz rutubet tutardı duvarları, örümcek bağlardı her bir yanı.


🌺


Havaalanına giren kalabalığa bakıp kalmış bir adım daha fazla atamamıştım.


İçimden bir şeyler kopup gitti sanki. Ben ne yapıyorum böyle? Nuh gelip beni bulamadığında nasıl üzülecekti? Gidemedim. Sevdiğimi ardımda bırakıp o uçağa binemezdim.


Ağlayarak arkamı dönüp taksiyle geldiğim yolu koşmaya başladığımda kalabalığın arasından sıyrılan Nuh'u gördüm. Yüzünde öyle bir korku öyle bir endişe vardı ki. Gitmemekle ne kadar doğru bir karar verdiğimi anlamıştım. Böyle gidemezdim.


Ağlayarak ona koştuğumu görünce yüzünde güller açmış gözleri büyümüştü sevinçle. "Nuh!"


"Menekşe'm!"


Öyle hızlı koşup bıraktım ki kendimi kollarına. Belimden yakalayıp etrafında döndürmesi uzun sürmemişti. Dudaklarını boynuma bastırıp defalarca öptü. "İlk kez," dedi nefes nefese. Kollarım boynuna sımsıkı sarılmıştı. "İlk kez o eve geldiğimde seni bulamadım Menekşe'm!" Ağlamam şiddetlenince ayaklarımı yere bastırıp saçlarımdan öpmeye başladı. "Aklım çıktı kızım! Aldın aklımı."


"Nuh ben özür dilerim."


"Simay'ı," dedi öfkeyle. "Simay'ı mahvedeceğim."


"Nuh ben sensiz gidemedim."


Gözlerime öyle baktı ki yüzümü eğip sadece beline sarılabildim. "Kafanı karıştırmasının seni ağlatmasının hesabını soracağım ona. Güzelim o fotoğraflarda gördüğün aynı kişi değildi. Telefonum kırıldı. Sürpriz yapmak istediğim içinde haber vermedim sana." Dudaklarını uzunca alnıma yaslayıp öptü. "Bilseydim böyle olacağını kuşla bile haber yollardım."


"Nuh," dedim çatallı sesimle. "Ben evet seni kıskandım ama gidişim sadece bu yüzden değil. Annem!" Boğazıma bir yumru oturunca konuşamadım. "Onu yoğun bakıma almışlar. Bunun içindi yoksa ben inanmadım on..."


Elimden tutup kimsenin olmadığı bir yere çekince kalbim heyecanla çarpmaya başladı göğsüme. Bir anda sertçe dudaklarımızı kavuşturunca özlemle sardım yeniden kollarımı boynuna. Nefesinin kokusunu dudaklarının tadını nasıl özlemiştim. Zor olsa da birinin görme ihtimalini düşününce onu ittim.


Yeniden kollarıyla sardı ve kulağıma fısıldadı. Hasret kaldığım kokusunu içime çektim. "Evimize gidelim Menekşe'm. Çok özledim seni çok..."


"İyi ki geldin canımın içi. İyi ki..."


Yüzümü avuçlarına sığdırıp yerden kaldırdı. Kaşları çatılmıştı. "Eğer sana gelmiyorsam yaşamıyorumdur Menekşe'm! Yaşadığım sürece sana gelmediğim bir gün olamaz." Gözlerini kapatıp yüzünü gökyüzüne kaldırdığında öfkesini bastırmaya çalıştığını biliyordum. "Bir daha sakın gitme bir yere ömrüm."


"Gitmem," dedim belini sıkarken. "Gidemedim ki zaten."


Elimden tutup arabaya doğru götürürken bana yaptığı sürprizden neden o hemşireye öyle güldüğünden bahsetmişti. Aklımdan zerre Nuh'un beni aldatacağı geçmemişti ama yine de kalbime hissettirdiklerinin hakkını helal etmiyordum Simay'a. İki insanın günahını aldırmıştı bize.


Annem ve babaannem için bizim üst katımızı hazırlattığını duyduktan sonra yeniden ağlamaya başladım.


Ben ağladıkça o kızıyor o kızdıkça ben daha da çok ağlıyordum. Tıpkı çocukluğumuzda olduğu gibi. Tek fark vardı bu kez düşüp dizimi kanattığım için değil mutluluktan içim içime sığmadığı için ağlıyordum.


🌺


Bahçe kapısından içeri girer girmez Buket ve Beste bana doğru koşmaya başladı. Nazlı onların çığlıkları yüzünden kapıya çıkmıştı.


"Menekşe!" Buket kendini adeta üzerime atınca Nuh belimden yakaladı. "Nasıl gidersin bizi bırakıp sarı civcivim?"


Beste bacağıma sarılmıştı. "Gidemedim ki," dedim sessizce. Cihat abim de Nazlı'nın arkasında kaşları çatık duruyordu. Hakkıydı da. Ona söylemeden gitmem doğru değildi. "Nasıl gidilir bilmedim ki ben bunca zaman."


Buket kucağımdan inince eve doğru yürüdük. Cihat abim tam önümde durunca yüzümü yere eğdim. "Menekşe!" Yüzümü yavaşça yerden kaldırdığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Nazlı her şeyi anlatmıştı sanırım. "Kızım ben ne diyeceğimi bilmiyorum ki. Ne söylenir onu da bilmiyorum sadece seni çok sevdiğimi bil."


"Abi..."


Nazlı Cihat abimin önüne geçip bana sarılınca Buket'te diğer yandan kapandı üzerimize. Nuh kucağında Beste ile kollarını üzerimize sarınca Cihat abim de Beste ile Nuh'a sarıldı. Biz öylece evin önünde sevgi yumağına dönüşmüşken Sevda ablanın kıkırtısını işittim.


İşte benim dünyam bu yumaktan ibaretti. Her anına şükrettiğim her gününe sevgimi verdiğim kocaman dünyam. "İçli köfte yaptım," diye bağırdı Sevda abla. "Yetişen alır."


Cihat abim hepimizi itip önden koşarken Nazlı peşinden bağırdı. "Aman hiç karım hamile onu bekleyeyim deme Cihat. Zaten tek başıma yaptım ben bu çocuğu."


Gebelik hormonları sen de hoş geldin evimize...


Hepimiz onlara gülerek eve girerken kapıda Nuh'la duraksadık. "Menekşe seni annene götüreceğim güzelim. Buraya gelirken baktım tatil olduğundan bilet kalmamış. Üç gün sonraya alabildim."


Yüzüm düşünce yanağımı okşadı. "Hem yoğun bakımda göremezsin. Kanser hastalarının bağışıklığı olmadığı için ziyaretçi kabul edeceklerini sanmıyorum. Az daha dayan Menekşe'm."


Nuh içimdeki korkuya tercüman olmuştu sözleriyle. Oraya gidipte öldüğü haberini almaktan deli gibi korkuyordum. "Ya çıkamazsa," dedim. "Ya beni son kez göremeden ölürse?"


"Nasip," dedi saçlarımdan öperken. "Ama korkma Rabbim nasip edecek bu kavuşmayı."


Buket başını kapıdan uzatıp bize seslenince ayakkabılarımızı çıkarıp üst kata çıktık. İçli köftenin kokusu merdivenlere yayılmıştı bile. Dünden beri doğru düzgün bir şey yiyemediğimden kokusu başımı döndürmeye yetmişti.


İçeri girdiğimizde kızların sofrayı kurduğunu gördüm. Amcam baş köşede oturuyordu beni görünce hafifçe güldü. Açtığı kollarına sığınırken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Benim yaralı güvercinim."


"Amca çok teşekkür ederim."


"Ne için?"


"Ev için..."


Kocaman gülerek yüzüme baktı ve kollarını iki yana açtı. "Seni doğuran anaya bir ev yapmışım çok mu kızım? Anneni sırtımda Kabeye götürsem az kalır. Sen olmasan benim yavrularım annelerinin yokluğunda nasıl cıvıldardı?"


Beni sevdiklerini biliyordum fakat bugünkü kadar yüreğimi dağlamamıştı bu sevgi. Asıl onlar olmasa ben ne yapardım düşünmek bile istemiyordum.


Sevda abla elindeki kocaman içli köfte tabağını masaya koyunca birbirimizden ayrıldık. Köfteleri tabaklara servis ederken bir yandan aklım annem de ve nenemdeydi. Yemekten sonra hem onları hem de Mahur hanımı aramayı aklımın bir köşesine not ettim.


Yemekten sonra Sevda ablaya yardım etmek için mutfağa geçmiştim. Buket Beste'yi uyutmak için aşağıya inmiş, Nazlı'nın da mide bulantısı tutmuştu. Son tabağı makinaya yerleştirdikten sonra arkamı döndüm ve kapıda beni izleyen kocamı buldum. Yemekten beri bakışlarıyla beni yiyip bitirmişti. Bir an evvel yalnız kalmak istediğine emindim lakin onunla yalnız kalmayı istediğimden emin değildim.


Bana yiyecek gibi bakıyordu. Sanırım sağlığım için onunla yalnız kalmamalıyım. "Nuh."


"Menekşe'm bitmedi mi?"


"Bitti," dedim elimi havluya kurularken. "Uykun mu geldi?"


"Hıı," dedi sessizce. "Çok hem de."


"Sen in uyu. Ben annemleri arayıp gelirim yanına."


Muzipçe gülmeye başlayınca ne diyeceğini az çok anlamıştım. Çenesiyle bizim evi işaret edince gözlerimi kaçırdım. "Sizin ev boş kızım ne diye ordu gibi eve ineyim? Özledim diyorum anla halimden. Müşkül durumdayım."


Sevda abla balkondaydı. Duyduysa yüzüne nasıl bakardım? Yumruğumu karnına geçirdiğim gibi havluyu kafasına vura vura mutfaktan çıkardım. "Allah seni bildiği gibi yapsın emi! Ya duyduysa kadın?"


"La havle vela kuvvete! Kızım evcek benim sabrımı ölçüyorsanız bilin ki sabırlı değilim."


Kapıyı açıp dışarı çıkardım ve aşağıya inmesi için iteledim. Ayağımdaki terliği çıkardığımı görünce kahkaha attı. "Ben de sabrımın sonundayım canımın içi."


Didişe didişe eve girdiğimizde bizimkileri televizyonun karşısında bulduk. Çay ve patlamış mısır yapmışlardı. "Hadi gelin film açıyorum."


Nuh'a oh olsun dercesine bakarken o abisine öldürecek gibi bakıyordu. "Ne filmi abi bu saatte?"


Cihat abim saatini kontrol edip Nuh'a ters ters bakarken Nazlı'yla Buket'in imayla bize güldüğü gördüm. Bu ikisi yan yana gelmemeliydi. "Ne varmış oğlum saatte? Geçin oturun şöyle."


Nuh kendi kendine homurdanırken yan yana televizyonun karşısına oturduk. Nuh sırtını koltuğa yaslayıp beni kolunun altına çekti. Cihat abim korku filmi açınca Nuh'a biraz daha sokuldum. Çocukluğumdan beri korku filmi izleyemiyordum. Gece ansızın aklıma geliyor ve beni tüm gece uykusuz bırakıyordu.


Filmin başından beri Nuh'un dokunuşlarıyla yaptığı tacize maruz kalmaktan filmden hiçbir şey anlamamıştım. Elini kazağımdan içeri sokup sırtımı kaşımaya başlayınca duruşumu dikleştirdim. Parmakları çamaşırımın kopçasıyla oynamaya başladığı için yüzüm kıpkırmızı olmuştu.


Dirseğimi hafifçe uyarmak için karnına bastırdım ama o bunu yapmaktan vazgeçmedi. Nuh ve beni gördüğünde yükselen hormonlarıyla sıkı bir mücadeleye girmiştim. Sağ tarafımda kimse olmadığı için elini sağ göğsümün altına kadar uzatınca kalbim hızlandı. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu halimi gördükçe daha da abarttı dokunuşlarını.


Belini çimdikleyince elini belime bastırıp daha da kendine çekti. Nefesini kulağımda hissedince irkildim. "Sen başlattın Menekşe'm! Bana meydan okuma."


"Yapma," dedim yalnızca dudaklarımı oynatarak. "Lütfen."


Parmaklarını itip göğsüme dokununca bacağını sıktım elimde olmadan. Abimlerle film izliyorduk ve benim göğsüm Nuh'un avuçlarındaydı. "Eve geç Menekşe. Ben de senden sonra kaçarım."


Cihat abimin beni eve yalnız göndermeyeceğine emindim ama yine de şansımı deneyecektim. "Abi," dedim bir anda. "Ben kalksam uykum geldi de."


Hayatımda hiç bu kadar zorda kalmamıştım. O kadar belliydi ki neden eve gitmek istediğim. Ah Nuh Ah...


Cihat abim kesin ve net bir dille, "Hayır," dedi ve televizyona döndü. "Yengem yokken orada tek kalman mümkün değil."


"Ben varım ya abi! Ne teki?"


Cihat abim Nuh'un ensesine vurunca Nazlı ve Buket kahkaha attı. "Lan zaten gizli gizli kızın odasına girdiğini bilmiyormuşum gibi bir de açık açık ben varım diyorsun. Oğlum tamam nikahlısınız da şurada üç ay kaldı düğüne. Kimse bir yere gitmiyor."


Nazlı'yla Buket imam nikahı kıyıldığı gün bir şey olmadığını yumurtlamıştı belli ki. Elimden tutup ayağa kaldırınca Nuh'a yapma der gibi baktım. "İyi biz karımla uyumaya gidiyoruz odama!"


Cihat abim peşimizden gülerken utançtan ölmek üzereydim. Odasının kapısını açıp içeri girmeden kapısını kapatınca ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Evin kapısını açıp dışarı çıkarınca gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.


"Sana diyecek bir şey bulamıyorum canımın içi."


"Vallahi ben de kendime diyecek bir söz bulamıyorum ömrüm." El ele çocuk gibi bizim eve doğru koşarken avazım çıktığı kadar kahkaha atmak istiyordum ama aklımın bir köşesinden annem hiç çıkmıyordu. "Cadı nenen yok Menekşe'm. Baş başa kalmak için daha iyi bir an olamaz."


Arkasından eve sürüklenirken kapıyı açtı ve bizi odamıza soktu. O aklından neler geçiyordu bilmiyordum lakin annem ve nenem hastanede yatarken ben onunla bu gece bir şey yaşamayacaktım. "Bakma öyle," dedi içimi okumuş gibi. "Alıştım kendi yatağımızdan başka bir yatakta uyumak istemiyorum yavrum. Annen yoğun bakımdayken sevişecek halimiz yok ya!"


"Nuh!" Sözleriyle renkten renge girerken yüzümü gövdesine gizledim. "Seni seviyorum arsız koca oğlan."


🌺


Ablanız bir sürpriz yapıp size bölüm yazdı😘😬 Eee siz anladınız bol yorum🙃


Ama benim adım bal böceği bekleyemem ben bu geceyi gelir de koynuna girerim ama sonra da batırırım iğneyi. 🤣Bu şarkıyı Nuh'a armağan ediyorum


Loading...
0%