Yeni Üyelik
32.
Bölüm

İLKBAHARIM

@aysegulcee1

Ne yerde ne gökte böyle bir aşk görülmedi...

 

 

 

Beni hatırladın mı? Hani bir tende iki can, bir kabukta iki badem idik. Ben seni nasıl incitebilirim? Ayağına bir öpücük kondurayım desem kirpiklerimin dikeni ayağıma batar da rahatsız eder diye korkarım.

 

Şems-i Tebrizi...

 

 

 

🌺

 

Bütün sevdiklerim, arkadaşlarım ailem buradaydı. Hepsi kapının önünde durmuş bize bakıyordu. Bu gerçek miydi yoksa biz hala o çadırın içinde uyuyor muyduk?

 

Islak gözlerimle hepsine tek tek baktım. İçimden geçenleri bakışlarımla haykırdım hepsine tek tek. Annem ve Süheyla annem birbirine öyle kenetlenmişlerdi ki ben mutluluktan avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum.

 

"Ben size ne diyebilirim ki?" Buket, Nazlı ve Amina bana bakıp benimle birlikte ağlıyordu. "Hangi ara yaptınız tüm bunları bilmiyorum. Ben kınamın burada olmasını o kadar istedim ki ama bunu size nasıl söyleyeceğimi bilemedim."

 

Nenem, Murat amcam ve babaannem içeri girmişti. "Sen şapşalların en şaplalısın çünkü." Koşarak boynuma atlayan Buket olmuştu. Ardından Nazlı ve Amina gelip sarılınca mutluluktan kahkaha atmaya başladık.

 

Kıpkırmızı bir burunla kızlara baktım. "Peki kınalığım?"

 

"Yanımızda," dedi Nazlı. "Sen sadece prenses gibi olmayı bekle biz her şeyi hallettik."

 

Karnını sevip yeniden sarıldım. "Kalbimle derdiniz ne sizin?" Amina'ya döndüm sonra. "Bir gün ölürsem raporda fazla sevgiden yazacak biliyorsunuz değil mi?"

 

Cihat abim hangi ara yanımıza gelmişti bilmiyorum. Kafama vurunca hepsi kahkaha attı. "Allah başka dert vermesin kız. Şımarma hemen sümüklü."

 

"Abi ya!" Birbirimize sarılırken yine ağlıyordum. "Geçmiş olsun. O kadar sevindim ki."

 

"Hadi daha bir sürü iş var. Çene çalmayın burada."

 

Kızlara bakıp kaşlarımı çattım. "Hani her şey hazırdı?"

 

"Şey," dedi Nazlı Buket'e bakıp. "Sadece bir kazan sarma sarılacak ve bir koyun doğranacak."

 

"Nee!"

 

Üçü kaçarak eve girince Süheyla annem ve annemle karşı karşıya kaldım. Asıl sınavım şimdi başlıyordu benim. Süheyla annem elini dudaklarına bastırıp annemin koluna girdi ve ayağa kaldırdı. Onlara yaklaşırken Nuh elimi tutuyordu.

 

"Çiçek kızım," dedi Süheyla annem ağlayarak. Kına göz yaşlarıyla geçecek ve benim ciğerimi sökecekti biliyordum. "Bacımla tanıştım nihayet. Uzun uzun dertleştik." Birbirlerine bakıp tebessüm ettiler. İkisinin de gözleri yaşlıydı. "Oraya gelmenizi bekleyemedim." Kim bilir kaç saat ağlamışlardı?

 

"Hoş geldin annem," dedim. "İyi ki geldin."

 

"Kınan burada annenin dizinin dibinde olsun istedim yavrum."

 

Başımı sağ omzuma yatırıp minnetle baktım ona. Annem, Süheyla annemin elini okşuyordu tekerlekli sandalyesinde otururken. Öyle minnettar bakıyordu ki bu bakışlarına içim eriyordu. "Allah razı olsun Süheyla bacımdan," dedi. "Bu anı bana yaşattıya artık Rabbimden beni cennetine almasından başka bir şey istemem."

 

Nuh bana bakıp bizi bahçede yalnız bırakmak için eve girince ikisine birden sarıldım. Hem ağlıyor hem gülüyordum. "Cihat abim şımarma diyor bana." Burnumu çektim. "Nasıl şımarmayım ki ben? Beni canından çok seven iki annem var." İkisi de anne kokuyordu ikisi de cennet...

 

İkisi gülerek bana bakınca ben de gülmeye başlamıştım. "Yarın akşama kadar ağlamayı yasaklıyorum," dedi Cihat abim. "Nasılsa bol bol ağlayacaksınız." Bizimle dalga geçtikten sonra eve yürümeye başladı ve birden, "Kınayı getir aneyyyy..." türküsünü mırıldanmaya başladı.

 

"Abi ya!"

 

🌺

 

Hep derlerdi ki evliliğinin en tatlı hali ilk adımı atarken koşturduğun tatlı telaşlardır.

 

O kadar doğruymuş ki. Evin orta yerine konmuş devasa bir kazan ve buram buram kokan koyun ne kadar mutlu edebilirdi bir insanı? Ne kadar yüreğini çarptırabilir ne kadar başında kavak yelleri estirebilirdi?

 

Mutluluktan delirecek duruma geliyorsunuz buna inanın. Hem sohbet ediyor hem çay içiyor hem de sarmaları tencereye dolduruyorduk. Annemin komşuları gelmişti yardıma. Henüz gece yarısı olmadan bir kazan neredeyse bitmek üzereydi.

 

Kimi tanışma hikayesini, kimi düğününü, kimi kınasını kimisi de eşinin ailesinden çektiklerini anlatmıştı. Kah üzülmüş kah kahkahalara boğulmuştuk oturduğumuz andan beri.

 

Nuh'un bana imayla gönderdiği kaş göz işaretleriyle diken üzerinde oturmuştum. Baş başa kalmak istiyordu farkındaydım ama bu benim kına sarmamdı, bırakamazdı. Gönderdiği mesajları anlamamazlıktan geldikçe deliriyordu. Benim asabi sevgilim...

 

Önümdeki sarmaya uzanmaya çalışan Buket'in eline vurdum elimdeki kaşığı. Saramadığı gibi biriktirmeye çalıştıklarımı da yiyordu obur. "Menekşe bir sarmayı çok gördün ha."

 

Amina ikimize bakıp güldü. "Piştikten sonra bir kazanı tek başına yiyebilirsin Buket. Sesim çıkarsa istediğin kadar gönül koy."

 

"Bitsin de uyuyalım Buket." Nazlı hala neden ayaktaydı sahi?

 

"Nazlı sen yat artık gözünü seveyim. Cihat abim de uyuyakaldı koltukta yazık."

 

"Evet annem. Hadi al kocanı da yukarı çıkın." Anneme döndüm. Onun da uyuması gerekiyordu ama kalabalıkta uyuyamazdı.

 

"Sen de uyu artık annem," dedim. "Biz hallediyoruz nasılsa."

 

Babaannem oturduğu yerden kalkıp annemin sandalyesini çekti ve alt kattaki odasına sürdü. "Cümleten hayırlı geceler."

 

"Hayırlı geceler bacım."

 

Annem uyumaya gittikten sonra Buket, Amina, Sevda ablam ve Süheyla annem kalmıştık. Murat amcama yatak yapmak için kalktığımda Nuh'un bir köşede uyuyakaldığını gördüm. İkimize uyuyacak oda kalmamıştı. Amcama, Ali'ye ve Nuh'a salonda yatak sermiştim. Evin her yerinde yatak seriliydi ama şikayetçi değildim çünkü ben bu kalabalığı çok sevmiştim.

 

Pencerenin önündeki kanepenin arkasında uyumuştu canımın içi. Çenemi kanepeye yaslayıp birkaç saniye izledim. Aklı sıra bana trip atıp buraya kaçmıştı. Açılan göbeğine parmağımı bastırdım. "Buket o parmağını kopartırım çek!"

 

"Şşştt! Huysuz. Kalk yerden canımın içi. Karnın ağrıyacak."

 

"Sen de kimsin? Sesin pek yabancı."

 

"Nuh!"

 

"Yok vallahi çıkartamadım bacım."

 

Parmağımı sertçe bastırınca gözlerini kocaman açtı ve karnını tuttu. "Küstüm ben sana. Sen beni bir sarmaya sattın."

 

Annemler gülerek sohbet ettikleri için bizi duymuyorlardı. "Seni değil sarmaya dünyalara değişmem maymunum."

 

"Nerede uyuyacağız biz? Odanda abimler kalıyor."

 

"Ben, Amina ve Süheyla annem babannemin odasında uyuyacağız. Sevda abla Buket'le yan odada. Eee amcama, Ali'ye ve sana da buraya serdim."

 

"Neee!" Bir anda doğrulunca burun buruna geldik. "Ben babamla ve Ali'yle uyumam kızım! Ser bahçeye ser."

 

"Saçmalama Nuh! Bir gece idare edemiyor musun?"

 

Burnunu inatla havaya kaldırdı. "Edemem efendim. Başka bir yer bul ikimize."

 

Ya sabır...

 

"Nuh lütfen..."

 

"Kalk kalk!"

 

"Nereye?"

 

"Otele."

 

"Güle güle Nuh!"

 

Elimdeki yastığı kafasına atıp kalkacağım sırada bileğimden yakaladı. "Aşkının ceremesini çeken şu kalbim ayaklarında postal olsun zalımın kızı."

 

Gülmemek için elimi dudaklarıma bastırdım. "Nuh bu nasıl bir cümle?"

 

"Ya işte gör bak beni ne hale getirdin!"

 

Peşinden banyoya giderken sarma başındakiler bize bakıp gülüştüler. "Şikayetçi miyiz beyefendi?"

 

Banyoya girer girmez kapıyı kapattı ve beni kapıyla arasında sıkıştırdı. Vücudunu bana bastırırken gözleri gerdanımdaydı. "Dudakların kızgın bir ateş gibi bedenimi her saniye dağlasa bile ah demem Menekşe'm."

 

"Nuh!" Dudakları usulca boynuma kapandı. "Ev insan kaynıyor. Ayıp kapandık banyoya."

 

"Ne yapayım anasını satayım! Karımı özledim deyip isyan mı çıkarayım? Uslu dur azıcık."

 

Eli eteğimin uç kısımlarını toplarken banyonun kapısına vuruldu. Korkudan dilim boğazıma kaçarken Cihat abimin sesini duyduk. "Allah'a havale ediyorum sizi," dedi kapıyı açarken. Abim ikimizi banyoda görünce kocaman güldü. "Allah sizi bildiği gibi yapsın inşallah."

 

Cihat abim kafasına vurunca Nuh'un kolunun altından geçip kaçtım. "Beddua etme pis!"

 

Ben yanlarından domates gibi kızarmış bir halde uzaklaşırken onlar birbirlerine laf söylemeye devam ediyorlardı.

 

🌺

 

Ne kadar sürsede beklenen vaktini bulup bir türlü sana geliyordu. Yeter ki sabırla beklemeyi bilsin insan.

 

Üzerimdeki kırmızı kadife bindallıyla kızlarında önünde bekliyordum. Hava serin olmasına rağmen bahçede bir sürü insan vardı. Hiçbirini tanımıyordum ama hepsi bizim için gelmişti bugün buraya.

 

"Maşallah," dedi Amina. "Menekşe bu ne güzellik böyle?"

 

"Çok teşekkür ederim güzelim." Diğerlerine baktım tek tek. "Size nasıl teşekkür edebilirim bilmiyorum."

 

Umay abla yanıma yaklaşıp bindallının eteklerini düzeltti. "Mutlu olman bize en güzel teşekkür canım." Simay'ın yaptıklarına rağmen burada oluşu beni çok mutlu etmişti.

 

"Menekşe'm," dedi Nazlı. "Güzel bacım benim. Çok heyecanlıyım ya ben." Nazlı pudra pembesi kalın bir elbise giymişti. Hafif kabaran göbeğine öyle yakışmıştı ki.

 

"Ben de Nazlı. Şimdi şuraya düşeceğim."

 

"Ben damadı bulayım o zaman sen düşmeden," dedi Buket. "Çıkın artık yavaştan." Başımı yavaşça sallayınca odadan çıktı ve saniyeler sonra abisiyle birlikte geri döndü. Nuh bana doğru ağır adımlarla yaklaşırken kızlar hayranlıkla bizi izliyordu. Benimse kalbim karşımda duran adamın yakışıklığı karşısında eriyip gidiyordu.

 

Tam önümde durdu ve uzunca bir süre beni inceledi. Tamamı siyah olan takımın içinde öyle yakışıklıydı ki. "Maşallah," dedi elime uzanırken. "Bakmaya kıyamıyorum ömrüm." Alnımdan hafifçe öptü ve cebinden siyah bir kutu çıkardı. Kutunun içinde kurdele ile bağlanmış bir bilezik vardı. Bileğime taktıktan sonra yüzümdeki örtüyü kapatıp elimden tuttu ve bizi odadan çıkardı.

 

Merdivenlerden inerken bahçeden gelen seslere kulak verdim. İkimizin de heyecandan elleri terliyordu. Kapıdan çıktığımızda heyecanım da artmıştı. Elimi sıktı. "Ben yanındayım ömrüm," diye kulağıma fısıldayınca derin bir nefes aldım. Elime topladığım bindallının kumaşı kaymıştı.

 

Tahtın üzerine oturduğumuzda Buket elinde kına tepsisi ile etrafımızda birkaç kez döndükten sonra yanımıza oturdu ve Nazlı kınamızı yakmak için hemen dizlerimin dibine eğildi. Derler ki gelinin kınasını evliliği güzel ve hayırlı olan birisi yakmalıymış. Nazlı bunun için biçilmiş bir kaftandı.

 

Nazlı bir an için boşta bulunmuş ve gelin elini açmıyor diye bağırmıştı. Yüreğim sızlarken bakışlarım Nuh'u buldu. Buket'e bakamıyordum bile. Sevda abla elinde altınla yanımıza dönünce elimi açtım. Ne kadar mutlu olursan ol dünya bir yanını buruk bir yanını eksik bırakıyordu.

 

Dört çocuk bir anda yıllar öncesine ışınlanmıştık sanki. Çiçek yengemin vefatını öğrendiğimiz güne...

 

Bol göz yaşlı kına faslından sonra misafirler yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Buket orkestranın yanına gitmiş ve adama bir şeyler söyledikten sonra oynayarak bize doğru gelmeye başlamıştı.

 

Ellerini havaya kaldırıp kıvırmaya başlayınca güldüm. "Kara sevda kara sevda dedikleri başka ne olabilir ki?" Önümüzde durdu ve oynamaya devam ederek ellerimizden tuttuktan sonra ayağa kaldırdı.

 

Şarkıya eşlik ederek oynamaya başlayınca Cihat abim ve diğerleri de ortaya gelmişti. Ellerimden tutup dans ederken gözlerimden gözlerini bir an olsun çekmiyordu Nuh. Gözlerime bakarak eşlik ediyordu şarkının sözlerine. Beni sertçe kendine çekip kulağıma fısıldadı: "Kara sevda kara sevda beni senden kim ayırabilir ki?"

 

"Bütün aşıklar el ele kol kola cıvıl cıvıl geziyor. Bense Nuh'un gemisinde tek başıma..."

 

Nuh'un kolları arasında şarkıya çılgınlar gibi eşlik edip dans ederken bu anda donup kalmak istemiştim. Müzik bittiğinde belimden tutup alnımdan öptükten sonra dakikalarca sarılmış kalmıştık birbirimize.

 

🌺

 

Nuh yukarıya duş almak için çıkmıştı. Kızlarla birlikte Murat amcamı, Sevda ablamı, Umay ablayı, Ali'yi ve annemleri yolcu etmek için bahçeye çıktık.

 

Üzerimdeki bindallıdan kurtulmuştum vakit kaybetmeden. Yarın öğlende binecektik uçağa. Annemler önden gidip hazırlık yapacakları için bulduğumuz biletleri onlar için ayırmıştık.

 

Cihat abim annemleri yolcu ettikten sonra yanımıza dönmüştü. Acıktığımız için kalan yemeklerden yiyorduk deli gibi. Nuh'un yüzü beş karıştı tabii her zaman olduğu gibi. Cihat abimle uyuyacağını öğrendiğinden beri benimle konuşmuyordu.

 

Ağzına bir lokma sarma soktuktan sonra çatık kaşlarıyla bakmaya devam etti. Cihat abim ayağa kalktı ve Nuh'un kolundan tutup ayağa kaldırınca merakla baktım ikisine. "Uykum geldi abicim hadi uyuyalım."

 

Nuh ayağa kalkarken ters ters bakmaya devam ediyordu. "Git işine abi! Karın uyutsun seni ben niye uyutayım?"

 

Güldü Nazlı'ya bakıp. "Baba evinde son gecen abim. Koynumda uyutacağım bu gece."

 

"La havle vela kuvvete! Abi kafan mı güzel senin?"

 

Cihat abim koluna girip zorla merdivenlere götürürken Nuh'a bakıp kahkaha attı. "Bu gece misafiremm bu gece misafiremm. Koynunda yatır aneyyy..."

 

Kızlarla arkalarından bakıp karnımız ağrıyana kadar güldükten sonra sofrayı kaldırmıştık. Kızlar kolumdan tutup annemin odasına sokunca üçüne de hayretle baktım. Yüzüme gülerek muzipçe bakıyorlardı. Yatağın üzerindeki toz pembe elbiseyi işaret ettim. "Ne bu?"

 

Amina elbiseyi eline alıp dans edince güldüm. "Deli misiniz siz? Neler oluyor?"

 

"Menekşe," dedi Nazlı. "Biz beş dakikaya otele gideceğiz."

 

"O niye?"

 

"Saf bu kız ya," dedi Buket. "Siz bize civcivler yapın diye şaşkın!"

 

Bütün kanım bir anda yüzüme çıkarken başımı iki yana salladım. "Kızlar!"

 

"Hadi giy şunları." Elindekileri elime tutuşturdular ve beni odada bırakıp dışarı çıktılar. Demek ondan abim Nuh'u yukarı çıkarmıştı. Aman Allah'ım çok utanıyordum. "Abin birazdan tuvalet bahanesiyle çıkacak odadan."

 

"Her şeyi planlamışsınız ya!

 

Peşlerinden şaşkınlıkla baktıktan sonra başımı iki yana salladım. Elimdekileri giydikten sonra pembe elbiseyi üzerime geçirip aynanın karşısına geçtim. Elbise dizlerimin üzerindeydi ve sırtında kalp şeklinde derin dekoltesi vardı.

 

Kapı açıldı ve Buket başını içeriye doğru uzattı. "Hadi kaçtık biz Menekşe'm." Dudağıma kırmızı ruj sürdükten sonra kapıyı kapattı.

 

"Buket!"

 

Derin bir nefes alıp odadan çıktım. Merdivenlerden çıkarken kalbim çoktan yoldan çıkmıştı. Hem utanıyor hem içim içime sığmıyordu.

 

Odanın önünde durunca derin bir nefes alıp kapıyı yavaşça açtım. Üzerinde siyah gömleği ve siyah kumaş pantolonu duruyordu hala. Öylece yüzüstü atmıştı kendini yatağa.

 

"Abi ışığı kapat," dedi homurdanarak. "Mümkünse ben dalmadan uyuma çünkü horluyorsun!"

 

Kapıyı yavaşça kaptırken nefes nefese kalmıştım heyecandan. Ne konuşabiliyor ne yanına yaklaşabiliyordum. "Abi kime diyorum!" Yataktan kalkınca beni karşısında gördü ve dondu kaldı. "Menekşe'm!"

 

Elimi nereye koyacağımı bilemez bir halde karşısında fazla iddialı bir elbise ile dururken kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. "Canımın içi."

 

Nutku tutulmuştu. Birkaç adım atıp önümde durunca elbisemi inceledi uzunca bir süre. "Menekşe!"

 

"Nuh..."

 

"Buradasın?"

 

Başımı usul usul salladım. "Buradayım."

 

İlk önce sadece baktı. Ne söyleyeceğini ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Tıpkı benim gibi. Elimi gömleğinin üzerine koydum ve yanağına dokundum. Bunu beklemeyişindendi afallayışı. "Seni seviyorum," dedim. Parmak uçlarımda yükselince kollarını belime sardı. "Seni düşündüğünden de çok seviyorum."

 

Alnını alnıma yaslarken bir şeyler mırıldanıyordu. "Menekşe," dedi. "Dağ başında açmış mor menekşemsin sen."

 

🫢🫢Burayı atlamak isteyen atlayabilir💋

 

Dudakları usulca dudaklarıma dokununca kollarımı ensesine doladım. Öpüşmemiz usul usul devam ederken elleri sırtımın açıkta kalan yerinde kadife gibi kayıyordu. Dudaklarının ıslaklığının değdiği yer nokta ise üşüyordu.

 

Eli kalçamın hemen üzerinde duran elbisenin bağcığına dolanınca dudaklarımı heyecanla dudaklarına daha fazla bastırdım. Usul usul ipi çekerken nefesi boynuma çarpıp duruyordu. Elbisenin omuzları hafifçe aşağıya kaymıştı. Gözlerime baktıktan sonra omuzlarıma tek tek öpücük bıraktı.

 

"Kalbim," dedi gözlerini kapatırken. "Kalbim Menekşe kalbim..."

 

"Kalbim," dedim gözlerinin içine baka baka. "Kalbim Nuh kalbim."

 

Elbisem kollarıma kadar kayınca gözleri göğüslerimde takılı kaldı. Yeniden dudaklarını boynuma bastırınca kollarına sımsıkı tutundum. "Nuh..."

 

"Sabaha kadar adımı sayıklasan Menekşe'm." Dudakları gerdanımda dolaştıktan sonra göğüslerime inince dudaklarımı birbirine bastırdım. Tırnaklarım elimde olmadan omuzlarına batınca beni bir anda kucağına aldı ve yatağın üzerine yatırdı.

 

Gömleğini çıkartırken gözlerini vücudumdan bir an olsun çekmiyor ve onları elimle kapatmaya çalışmalarıma gülüyordu. Yatağa oturup bacaklarıma hafifçe dokununca burnunu göğüslerimin arasına bastırdı. "Kokuna ölürüm senin," dedi. "Gül kokusu her zerrene sinmiş Menekşe'm."

 

Dakikalarca öpmüştük birbirimizi. Öpmüş, dokunmuş ve her zerresine kadar hissetmiştik.

 

Belimde toplanan elbiseyi yavaşça aşağıya çekerken kalbim durmak üzereydi. Hem gözlerini çekmiyor hem de her hareketini ağır ağır yapıyordu. Diz kapağımdan başlayarak bacağımın iç kısmına kadar uzunca öptü. Nefesi en olmadık yere çarptıkça altımızdaki çarşafa tutundum.

 

Dudakları bedenimin her noktasına değmiş ve en son dudaklarımda soluklanmıştı. Parmağı çamaşırımın kenarındayken gözlerimin içine baktı. Bir kez kapatıp açtıktan sonra karnımdan öperek benden uzaklaştı. Yüzü, dudakları kıpkırmızıydı ve eli sıcacıktı.

 

Kalçamı hafifçe kaldırıp aramızdaki engelden kurtulmasına müsade ettim. Yüzü çok yakındı ve nefesi her çapışında başımı döndürüyordu. "Güzelim."

 

"Nuh..."

 

Kemerini açıp pantolonunu kalçalarından kaydırışını izledim. Elimde değildi gözlerimi ondan çekemiyordum. Bacaklarımın arasına yerleşip üzerindeki son parçayıda çıkarınca tenini hissettim. Elini elime kenetlemişti ve gözlerimin içine bakıyordu. İnsan aynı anda binlerce duyguyu hissedebilirmiş. Hissediyordum.

 

Usul usul kendini bana iterken ellerimi omuzlarına çıkardı ve kulağıma fısıldadı. "Bu gecenin her bir izini bedenimde taşımaktan şeref duyarım ömrüm."

 

Öyle dolmuştum ki onunla bırak ona cevap vermeyi nefes dahi alamıyordum. Bekledi. Saniyelerce ona alışmamı bekledi. Onu ilk kez bu kadar sabırlı görüyordum. "İyi misin Menekşe'm?"

 

"İyiyim," dedim ama dilim damağım kurumuştu.

 

Kendini bana her itişinde ona biraz daha alıştım. Göz göze geldiğimizde alnı alnıma yaslandı. Saçları nemliydi. Bacağımı kavrayıp beline doladı. "Menekşe," dedi sadece. "Menekşe'm."

 

Varlığı içimde biraz daha büyürken dudakları kulağıma aşk sözlerini fısıldadı durdu dakikalarca. Dudakları tenimden bir an olsun ayrılmazken dokunuşlarımla bedenine bu gecenin izlerini bırakmıştım.

 

Yatağın gıcırtısı, nefeslerimizin sesi ve kısık mırıltılarımız odanın içinde dolanıp durdukça kendimi daha çok ona ait kıldım.

 

🌺

 

Nuh Menekşe'sine biz onlara kavuştuk🫢Umarım bölümden memnun kalmışsınızdır canımın içleri💋

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%