
Akademiye gelir gelmez herkes dinlenmeye çekildiler. Mila ertesi sabah Cecelia'nın sesiyle uyandı.
"Tamam kalktım saat kaç oldu."
"Saat 8.50 hadi kalk. Bugün parti nedeniyle dersler iptal oldu. Bütün gün hazırlık yaparak geçireceğiz. Jade sana yiyecek bir şeyler getirmeye gitti.
Sen onu bunu bırak. Dün bir grup görevine gittiğini üstelik bir çatışmaya girdiğinizi duyduk. Bu doğru mu bütün okul şuan bunu konuşuyor."
Mila yine bir dedikodu konusu olduğu duyunca homurdandı. Kalkıp dolaptan giyecek bir şeyler alıp banyoya ilerledi. Onbeş dakika sonra çıktığında çalışma masasının üzerinde büyük bir tepsi yiyecek vardı. Jade Cecelia ile oturuyordu.
Mila ona dönüp:
"Jade biraz abartmadın mı? Ben bu kadar yemeği bitiremem," dedi.
"Biz de seninle yeriz diye bekledik. Sen onu bunu bırak söylentiler doğru mu? Gerçekten bir grup görevine gidip üstelik bir çatışmaya mı girdiniz mi?"
Mila evet dedikten sonra yemeğe oturdular. Bir yandan bir şeyler atıştırırken olup biteni anlattı.
Cecelia Adaleyda Ruvor'un tavrını ve son söylediklerini duyunca kaşlarını çattı.
"Ben onu akıllı sanıyordum. Yarım akıllı çıktı. Hem senin tuzakla ilgili uyarını dikkate almadı. Hem de sicilinle mi oynamak istiyor. Yok daha neler bir çok şahidin var. O dediği hiç bir şeyi yapamaz. Merak etme," dedi.
Mila saraya gidince ailesiyle olan konuşmayı anlattı. Cecelia ve Jade birbirlerine bakıp ona döndüler.
Cecelia "aslında kısa bir süre önce öğrendik. Ailene bütün ailemin hayatını borçluyum. O gece başarılı olsalar diyar aç gözlü avcı sınıfının elinde ne hale gelirdi. Düşüncesi bile korkutuyor," dedi.
Yarım saat sonra kapı çaldı. Mila kalkıp kapıyı açmaya gitti. Francesca Gorales, Amanda Rose ve Almina Balind gelmişti.
Francesca Gorales içeride ki kızlara bakıp Mila'ya döndü:
"Kurula sözlü rapor vermemiz gerekiyor. Hazırsan hemen çıkalım. Sonrasında akşam için hazırlık yapmamız gerekecek," dedi.
Mila "evet hazırım," dedi.
Kızlara dönüp "sonra görüşürüz," dedi.
Onlar da "iyi şanslar," diyerek karşılık verdiler.
Birlikte yönetim birimine gidip bir kapının önünde ki ekibe katıldılar. Jack Mila'yı görünce gülümsedi.
Daniel ise:
"Mila dünden sonra kimse senin arkandan konuşmaya devam edemez. Etseler de kimseyi kolay kolay inandıramazlar," dedi.
Mila Akademiye başladığından beri arkasından sürekli dedikodu yapılıyordu. Sınavlarda hile yaptığı en çok söylenendi.
Mila sadece başını salladı. Çünkü kapı açılmış ve içeriye giriş yapmışlardı.
Komitede Komutan Lordist, Borays, Kayala ve yeşiller içinde üçüncü bir büyücü vardı. O da orman büyücüsü Layrise'ydi.
Komutan Lordist karşılarında ki boş sandalyeleri gösterip oturumlarını söyledi. Hepsi geçip oturunca konuşmaya başladı.
"Bu yılın ilk ve en önemli görevini başarıyla tamamladınız. Üstelik bir çatışmaya girmenize rağmen o yüzden tebrik ederim.
Öğrenci Süvari Francesca Gorales ekip lideri olarak sözlü raporunuzu sunabilirsiniz," dedi.
Francesca Gorales derin bir nefes alarak yaklaşık iki saat süren raporunu vermeye başladı. Arada ekip arkadaşlarını gösterip yaptıklarını annlatmayı da ihmal etmedi. Rapor bittiğinde komite memnnun olmuştu.
Orman büyücüsü Layrise söz aldı.
"Ben son olarak bir şey sormak istiyorum. Öğrenci Süvari Mila Kortas ork tuzağını nasıl fark ettiniz," dedi.
Mila hiç takılmadan ve çekinmeden anlatmaya başladı.
"Ben bir çiftlikte büyüdüm efendim. O yüzden hayvan davranışları hakkında biraz bilgim var. Yolumuzu kesen geyik sürüsü kuzey yönünden geliyorlardı.
Kış mevsimine giriyoruz. Yılın bu zamanı geyik sürüleri kuzeyde ki yüksek dağları aşarak diğer tarafta ki ovaya giderler. Kışı orada geçirip yavrularlar. O yüzden şüphelenip ekip arkadaşlarımı uyardım," dedi.
Layrise aldığı cevaplardan oldukça memnun olmuştu. Sadece başını sallayarak karşılık verdi.
Adaleyda Ruvor "yanlız öğrenci Süvari Mila Kortas görev sırasında biz üstlerinin söylediklerini dinlemek istemedi. Üstelik Kral ve Kraliçe'yi koruma emri aldığı halde çatışmaya daldı. Onları da tehlikeye attı," diyerek zehrini döktü.
Mila ona dönüp:
"En başta tuzakla ilgili uyarımı dinlemedin. Ben sadece görevimi yaptım. Kral ve Kraliçe'yi korumaya gelince onlar geri plânda kalmak yerine çatışmaya girdiler. Yani ben onları yanlız bırakmadım," dedi.
Jack "bütün konuşma boyunca Mila'nın uyarısında ciddi olduğunu anlayıp sözüne güvenmeyi seçtim. Sense bulunduğun konumu göz önünde tutmak için uyarıya kulaklarını tıkadın. Okulu bitirmene bir yıl kaldı. Bu yönde kendini eğitmeni tavsiye ederim.
Üstelik Öğrenci Süvari Mila Kortas bu görev için ne kadar doğru biri olduğunu bize kanıtladı. Hem Kralın karşısında diplomatik bir başarıya imza attı. Hem de çatışma sırasında kırk yıllık profesyoneller gibi hareket etti. Benimde iki kez hayatımı kurtardı. İki orku birden yutan büyük bir alev kapanı oku kullandı. Bu bildiğim kadarıyla iyi konsantrasyon isteyen bir tekniktir ve oldukça zordur. Bu da geleceğinin ne kadar parlak olduğunu gösterir," diyerek Mila'yı destekledi.
Diğer ekip üyeleri de Jack ve Mila'yı onayladıkları için Adaleyda Ruvor sinirle susmak zorunda kaldı.
Komutan Lordist:
"Öğrenci Süvari Mila Kortas'ın doğayla ilgili uyarısında büyük bir haklılık payı var. Diğer ödüllerin yanında ayrıca iki adet ayrıcalık sahibi olacak.
İlki grup seçimleri yapıldığı zaman dilerse istediği grubu seçebilir. İkinci olarak istediği bir öğrenciyi kendi grubuna dahil edebilir.
Şimdi hepiniz depoya giderek görev ödülünü ve yeni silahlarla zırhlarınızı alabilirsiniz. Daha sonra serbestsiniz. Akşam ki partide hepinize bol eğlenceler dilerim," dedi.
Bunun üzerine ekip odadan çıktı. Adaleyda Ruvor dışında herkesin keyfi yerindeydi. Depoya giderek ödüllerini aldılar. Mila görev sırasında kullandığı silahları ve zırh taşını aldı. Aylık ücret olarak 60 Duro alacaktı. Ama ilk görevi grup görevi olduğu için 100 Duro almıştı. 35 kredi puan kartı da aldı. Kredi puan kartı her görev sonunda verilmeye devam edecekti.
Bunları biriktirip tılsım taşları almaya hak kazanacaktı.
Jack, Daniel ve Revın birbirlerine bakıp Mila ve Almina'ya döndüler. Jack "kızlar öğlen yemeği saatini geçtik. Ama kafeteryada bir şeyler yemeye gidebiliriz. Bize eşlik etmeye ne dersiniz," dedi.
Kızlar birbirlerine bakıp "tamam " dediler.
Mila odasına gidip eşyalarını bıraktı. Kol çantasını alarak çıktı. Merdivenlerden inen Almina ile sohbet ede ede kafeteryaya geçti. Biraz yiyecek alıp bir masaya geçip oturdular.
Lora ve Teresa bir masada oturmuş kahve içiyorlardı. İkisini görünce yanlarına gittiler. Lora:
"Dün ikinizin bir grup görevine gittiğini duyduk. Bir şeyler söyleyip durdular. Çoğu abartı ve dedikodu olsa da tebrik ederiz. Gerçi Mila Kortas daha çok ayak bağı olmuştur. Siz büyük sınıfların tecrübesinden yararlandığından eminim," diyerek içinde ki kini dökmeden duramadı.
Mila ona gözlerini devirip cevap verme gereği bile duymadı.
Almina ikisine de ters ters bakıp:
"Mila gayet iyi ve başarılı bir iş çıkardı. Üstelik bu durumdan oldukça kârlı çıktı.
Asıl sizin ne yaptığınızı merak ediyorum. Uzun süre ayakta kalmaya ve çalışmaya alışkın değilsiniz," dedi.
Lora gözlerinin içi parlayarak:
"Mağazalarla dolu bir caddede görev yaptım. Kendi mağazalarımız için bir kaç fikir edindim. Yazın göreceksiniz," dedi.
Mila bu kez devreye girdi.
"Sen görev başında başka şeylerle mi ilgilendin. Görevi yerine getirmek için konsantre olman gerekirdi. Ama her zaman ki gibi süse ve şatafata olan düşkünlüğün seni ele geçirmiş. Sorumlu öğrenci kimdi anlaşılan görevini iyi yapamamış."
Lora sinirle:
"Bu seni hiç ilgilendirmez. Bizde alış veriş yapamana izin vermeyeceğim. O yüzden bu seni deli ediyor değil mi? Bu üstünde ki kıyafetleri nereden bulduysan oraya git. Tarzın bize hiç uymuyor," dedi.
Aslında dört gündür giydiği giysileri gördükçe kıskançlık yapmaya başlamıştı. Kendi mağazalarının ne kadar geride kaldığını fark ediyordu. Ama bunu kabul etmekte zorlanıyordu.
Teresa ise ayakkabı mağazası için bir kaç fikir edinmişti. Ama Lora gibi bunu açıkça söylemek istemedi.
Az sonra Jack ve diğerleri geldiler. Lora ve Teresa onlara bakıp saçları ile oynamaya başladılar. O olmayan cazibelerini kullandıklarını sanıyorlardı. Yüzlerine bileg bakılmadığı için surat asıp çıktılar.
Mila ve Almina bunu fark etmiş ve birbirlerine bakmışlardı. Diğerleri ise bir şey söylemeden yanlarına oturdular. Sohbet ede ede yemek yediler. Konu dünkü görev ve akşamki partiydi.
Bir saat sonra Daniel yanlarından ayrıldı. Revın ve Almina biraz başbaşa kalmak için bahçeye çıktılar.
Jack ve Mila yanlız kalınca birer kahve alıp cam kenarında küçük bir masaya oturdular.
Jack bir süre Mila'yı inceledi. Bugüne kadar gördüğü ve tanıdığı hiç kimseye benzemiyordu. Dans ettikleri sırada söyledikleri ve teklifi aklına geldi. O yüzden konuya direkt olarak girdi.
"Mila seni ilk gördüğüm andan beri düşünüyorum. Bir şekilde benim ilgimi çekmeyi başardın. Neden ve niçin diye çok düşündüm. En sonunda buldum.
Sen etrafımda olup ilgimi çekmek için elinden geleni yapan diğer kızlara hiç benzemiyorsun. Bu ilk başta benim aklımı karıştırdı. Şimdiyse kendimden ve hislerimden oldukça eminim. Senden bize bir şans vermeni istiyorum," dedi.
Mila derin bir nefes aldı ve:
"Jack bu söylediğin sözler bana gurur veriyor. Ben kendimi bildim bileli böyleyim. Kimseye ayrıcalık sahibi oldukları için veya daha yüksek bir yaşam tarzı olduğundan dolayı farklı davranmadım.
Akademi öncesi hayatımda pek fazla arkadaşım olmadı. Hatta kötü sonuçlanan üç günlük bir sevgilim olması dışında erkekler hakkında bir bilgim yok diyebilirim.
İlerde ne nasıl olur diye düşünmek beni korkutuyor. Yine acı çekmekten ve yanlız kalmaktan korkuyorum.
Sen bir Prenssin. Üstelik günün birinde tahta çıkarak Kral olacaksın. Soylu veya üst düzey biriyle evlenmen bekleniyor. Benimle olman sana sadece sorunlar getirir. Bunu göze alıyor musun," dedi.
Jack Mila'nın güvensizliğinin farkına varmıştı. Uzanıp Mila'nın elini tuttu:
"Ben ne olursa olsun yanında olacağım. Seni geçici bir heves olarak görmüyorum. Etrafımda sürekli ilgimi çekmeye çalışan bir çok kız oldu. Onların hiç birini bugüne kadar umursamadım. Soylu birini de tercih etmiyorum. Zaten her aile birbiriyle akrabadır.
Benimle ilgili bir çok dedikodu duyduğuna eminim. Ama bir kez bile bir kızla yakın olduğumu duymazsın. Beni yeri geldiğinde hatalarımda uyaracak birini tercih ederim. Her dediğimi yapacak ve her şeyi kabul edecek birini değil.
Bu gece bana eşlik edersen çok mutlu edersin. Belki bir kez olsun beni rahat bırakırlar," dedi.
Mila Jack'in sesinde ki kararlılığı derinden hisseti. Sonunda pes ederek:
"Tamam ikimize de bir şans vereceğim. Yanlız Kral ve Kraliçe dahil bir çok insanın gözü bizim üzerimizde olacak. Bu kadar ilgi görmeye hiç alışkın değilim," dedi.
Jack "söz veriyorum. Bu kararın için hiç bir zaman pişman olmayacaksın. Anne ve babama gelince en yakın arkadaşlarının kızlarını kabul edeceklerdir. Büyük ihtimalle seni üzecek bir şey yaparsam diye uyarı bile alırım. Babam hiç zorlanmadan karşıma dikilir," dedi.
En sonunda orta yol buldukları için ikisi de rahatlamıştı. Saat 3. 30 olmuştu.
Mila saatini kontrol edip ayaklandı. "Biraz daha odaya gitmezsem Cecelia beni sürükleyerek götürmek için gelecek," dedi.
Jack gülmeye başladı:
"Kardeşimi gayet iyi tanımışsın. Bunu yapacağına eminim," dedi.
İkisi de ayaklanıp çıktılar. Mila odasına girince Cecelia'yı ayna karşısında hazırlandığını gördü. Elbisesi yatağın üzerindeydi. Mila'yı görünce:
"Mila sen nerde kaldın. Az bir zamanımız kaldı. Hadi biraz acele et," dedi.
"Cecelia biraz sakin ol. Görev sunumu sonrası bir şeyler yedik. Bana bir on dakika ver. Bir duş alıp geliyorum."
Hemen duşa girdi. On dakika sonra çıkmıştı. Ayna karşısına oturup hafif bir makyaj yapmaya başladı. Bir yandan da sohbet ediyorlardı. Mila ona kurulun verdiği ekstra ödüllerden söz etti.
En sonunda ise konuyu Jack'in teklifine getirdi. Bunu söylerken biraz çekinmişti. Cecelia yerinden kalkıp Mila'ya sarıldı. Şaşkın bakışları görünce:
"Mila abimin en başından beri sana olan ilgisinin farkındayım. Hatta diğerleri de farkında benden çekinmeni istemiyorum. Jack'i o güç düşkünü insanlar yerine senin gibi biriyle görmeyi tercih ederim. Annem ve babam bile size destek olacaklardır. Bir kaç Lord ve Leydi de geliyor. Sizi görünce beni ve diğerlerini soru yağmuruna tutacaklardır. Hazır olsam iyi olur," dedi.
Mila rahat bir nefes aldı ve:
"Sadece siz mi? Ben asıl kardeşimin vereceği tepkiyi merak ediyorum. Dün bana sevgilim olmasını istemediğini söyledi. İlk önce o tanıyacakmış. Sevgili olmak için ondan izin almalıymışız. Bu gece burda olacak. Bakalım ne yapacak," dedi.
Cecelia kahkaha atmaya başladı.
"Jack'i kardeşin tarafından sıkıştırılırken görmek istiyorum. Bunu hayatta kaçırmam," dedi.
En son birbirlerine yardım edip elbiselerini giydiler. Cecelia sıkı bir topuz yapmayı seçti. Mila ise ensesinde dağınık bir topuz yaptı.
Saat 6.50 olmuştu. Jack arayıp kapıda olduğunu söyledi. Cecelia ile birlikte odadan ve yurttan çıktılar. Cecelia geceye Daniel ile katılacaktı.
O da kapıda bekliyordu. Kızları görünce ikisinin gözleri parladı. O sırada Lora ve Teresa yurttan çıktılar. Onları görünce ikisinin de yüzleri düştü. Hızla yanlarından geçip gittiler.
Kızlar onların arkasından bakıp birbirlerine döndüler. Mila onları umursamadı. Jack Mila'ya kolunu uzattı. Mila koluna girince parti alanına doğru ilerlediler. Cecelia ve Daniel onları takip ediyorlardı.
Alana geniş bir merdivenden inerek giriliyordu. Merdivenin başında durup alanı incelediler. Öğrenciler gruplar halinde masalara yayılmışlardı. Jade bir masada kardeşi ve Michael Rondak ile oturuyordu.
Bir süre sonra masalarda ki insanlar merdivenlerde ki çiftleri fark etmiş konuşmaya başlamışlardı. Uğultu artınca Jack Mila'nın gerildiğini fark etti. Kolunda ki elini güven verici bir şekilde hafifçe sıktı. Mila dönüp bakınca:
"Sadece bize odaklan kimseyi umursama ben yanındayım güzelim," dedi.
Mila başını salladı ve merdivenlerden indiler. Jade ve diğerlerinin yanında ki masaya geçip oturdular.
Jade hemen yanlarına gelip:
"Gecenin en önemli olayını neden en son ben öğreniyorum. Bir de arkadaş olacağız," diye yalandan sitem etti.
Sonra da Mila'ya sarıldı. Bu onları izleyen herkese ben onların yanındayım mesajı veriyordu.
Kortas ailesi giriş yaptı. Mila onları görünce yanlarına gitti. Damais kızının ne kadar güzel olduğunu gördü. Etrafta bir çok göz Mila'nın üzerindeydi.
Dadain ve Serena Michael ve Carl'ı görünce onların yanına gittiler. Serena gri tonlar da bir elbise giymişti.
Almina ve Revın alana giriş yaptılar. Onlar da gecenin bir diğer çiftiydi. Almina gece mavisi uzun bir elbise giymişti.
Onlar da Mila ve diğerlerinin masasına gidip oturdular. Dadain bu arada Mila ve Jack'i göz hapsine almıştı. Çift olduklarını anlayınca gözlerini kısarak baktı. Mila'ya:
"Abla daha dün seninle ne konuştuk. Beni laf dinlemiyorsun diye eleştirip duruyordun. Bu ne şimdi," dedi.
Mila ona "sen kendi işine bak," diye uyardı.
Hafif müzik eşliğinde aileler gelmeye başladı. Lord David Voran eşiyle birlikte giriş yaptı. Lord Harold Gorales ve eşi gelince kendilerine ayrılmış olan masaya oturdular. Bir süre sonra onlara Damais ve Maruzka Kortas çiftide katıldı. Eski arkadaşlar bir araya gelince konuşacak konu çok olurdu.
Lora ailesi ile sohbet ediyordu. Annesi Kortas ailesinin bu kadar tanınan ve sevilen insanlar olmasını kafaya takmıştı. Kızının aklına olur olmaz şeyler sokmaya çalıştı. Eşi ne kadar engel olmak istese de başarılı olduğu söylenemezdi.
Bir süre sonra müzik sesi kesildi. Kral John ve Kraliçe Rosalinda alana giriş yaptılar. Yanlarında konukları olan Kral Forlin ve Kraliçe Frevya vardı.
Herkes onları ayakta alkışlamaya başladı. Damais ve Maruzka Kortas bir ara Kral ve Kraliçe ile sohbet ettiler.
Etrafta meraklı gözler onların Mila'nın ailesi olduğunu öğrenince Kral ve Kraliçe'yi nereden tanıdıklarını ve nasıl samimi olduklarını merak etmeye başladılar. Bilenler arasında avcı sınıfı öğrencileri vardı. Ellerinden kaçan fırsatın sorumlusu olarak gördükleri insanlara kinle baktılar.
Dans müziği yeniden çalmaya başladı. Jack Mila'ya dönerek elini uzattı. Dans pistine doğru ilerlediler. Onlara başka çiftler de katıldı. Ama tüm gözler gecenin çiftinin üzerindeydi. Kral John ve Kraliçe Rosalinda bir yandan yanlarına gelen konuklarla ilgilenip dinlediler. Diğer yandan ise ara ara Jack ve Mila'ya bakıyorlardı. İkisi de bu durumdan oldukça memnun olmuş gibiydiler.
Bir diğer çift ise Cecelia ve Daniel'di. Doryan partiye kendisi gibi birinci sınıf olan bir kızla katılmıştı.
Tridat Balind ise kızı ile dans eden Revın'ı göz hapsine almıştı. Eşi Eliana kızına güvendiği için biraz daha rahattı.
Bir kaç üst sınıf ailenin çocukları da okuldaydı. Onlar ve aileleri Veliaht Prense eşlik eden Mila'ya sinirle bakmaya başladılar.
Aralarında Kontes Miranda Strala vardı. Üvey oğlu ilerde bir Lord olacaktı. Falkland adalarının veliahtı Rose Falkland ile nişanlıydı.
Bu yüzden aklı sıra kızı Kraliçe olmaya layık tek kızdı. Kızı Serelya Strala ise annesinin abisine olan takıntılı kıskançlığının kurbanı olmak istemiyordu. Kuzeni ailesinin uygun gördüğü biriyle evlenmişti. Adam tam bir pislik çıkmıştı. Şimdiyse ondan boşanmanın yollarını arıyordu.
Annesine göre Amaris şımarıklık yapan kaprisli biriydi. Evlilik bir iş anlaşmasının üzerine yapılmıştı. Para meseleleri onun için çok daha önemliydi.
Amaris'in kızkardeşi İsabel Aurin için bile birini bulmuşlardı. Avcı sınıfından Devin Ruvor ile evlenmesi isteniyordu.
Ama İsabel Akademide gördüğü genç adamdan nefret etmişti. Devin Ruvor onun Akademide olmasını bile sorun ediyordu. Ona göre evde oturup çocuk büyütmeliydi. İsabel ona ters cevaplar verip red etmişti.
Şu anda babası Steven Aurin ile bu konuyu konuşuyordu. Adam kızının geri adım atmayacağını sonunda anladı. Kendi evliliği başından beri sorunluydu. İsabel benzer bir hayatı kesinlikle istemiyordu.
Jack ve Mila ise bir süre sonra dinlenmek için masaya döndüler. Dadain ise Tridat Balind'in Revın'a olan bakışlarını görünce:
"Abla Tridat Amca şu an arkadaşınızı boğmak ister gibi bakıyor. En azından tanışsalar iyi olacak galiba," dedi.
Mila bunu görünce başını salladı. Revın ve Almina masaya oturdular. Mila:
"Almina baban seni ve Revın'ı göz hapsine aldı. Eğer tanıştırmazsan başınız derde girer. Alanis'in vereceği tepkiyi düşünemiyorum. Ahh Marina ile birlikte buraya geliyorlar," dedi.
Revın, "ne oldu," diye sordu.
Mila ona:
"Almina'nın babası kızlarına çok düşkün biridir. Dans ederken ikinizi göz hapsine almıştı. Belki erken diye düşüneceksin. Ama tanışıp güvenini kazanman gerekiyor. Yoksa başın belada demektir. Alanis'i başınıza sararsa işiniz var. Üstelik buraya geliyor," dedi.
Revın başını salladı. Alanis ve Marina yanlarına gelince Almina ve Mila'nın koluna girdiler. Alanis:
"Kızlar erkek arkadaşınız olmuş haberimiz yok. Bizim gözümüzden bir şey kaçmaz. Onları sizi üzecek bir şey yaparlarsa neler olacağı konusunda uyardınız umarım," dedi.
Almina "Alanis sen kendi işine bak. Bir yıl daha geçsin sizi de göreceğiz. Zaten tam bir baş belasıydınız. Bir de Akademide ne yapacaksınız çok merak ediyorum. Sen ve Dadain okulu başımıza yıkmazsanız iyidir," dedi.
Alanis, Marina ve Dadain aynı anda omuzlarını silkerek karşılık verdiler.
Diğerleri ise Jack ve Revın'ın daha ilk günden uyarılmasını gülerek karşıladılar.
Mila bu nedenle:
"Daha ilk günden bu korumacı tarafınızı göstermenize gerek yoktu. Almina haklı gelecek yıl Yıldız Akademisi öğrencisi olursanız yandık. Ama benden bir uyarı bir soruna neden olursanız. Lider öğrencinizden önce bizden çekeceğiniz var. O yüzden ayağınızı denk alın," dedi.
Buna karşılık üçü aynı anda omuzlarını silkerek karşılık verdiler. Bir süre sonra yanlarından ayrıldılar.
Revın Tridat Balind'in olduğu tarafa baktı.
"Arkadaşlar babam ve Almina'nın babası rahat rahat konuşup sohbet mi ediyor. Yoksa ben mi yanlış görüyorum," dedi.
Mila ve Almina gördükleri manzara karşısında gülümseyerek baktılar. Jack Revın'a:
"Bu daha iyi işte tanışman daha kolay olur. Sana güvenirse rahat edersin," dedi.
Revın ve Almina babalarının yanına gittiler. Tridat Balind kızının her geçen gün biraz daha güzelleştiğini fark etti. Kızına sarılıp:
"Her zamanki gibi çok güzel olmuşsun. Seni rahatsız eden biri yok değil mi? dedi.
Bir yandan da Revın'a ters ters bakıp duruyordu. Revın ise çekingen bir şekilde ensesini kaşımaya başladı. Dönüp yardım ister gibi babasına baktı.
Roys Firez Revın'ın çekingen halini görünce keyiflendi. Sonunda:
"Tridat bu genç adam benim oğlum Revın'dır. Yanlış bir şey yaparsa senden önce benden çekeceği var demektir. Merak etme," dedi.
"Demek senin oğlun bende bu yüzü nereden tanıyorum diye düşünüyordum. Kaç çocuğun var eski dostum," dedi.
"İki oğlum ve kızım gibi sevdiğim bir gelinim var. Revın bana, abisi Brendın ise annesine benzer."
Bir süre sonra diğerleri de yaklaşıp selam verdiler. Roys Firez hepsine süslü birer davetiye verdi.
"İki hafta sonra Brendın ve Niera'nın düğünü var. Hepiniz bizim davetlimizsiniz. Mila aileni de davet ediyorum. Onları da yakından tanımak isterim," dedi.
Brendın ve Niera son hazırlıklarını yaptıkları için gelecek vakit bulamamışlardı.
Gece çok güzel bir şekilde sona erdi. Bir çoğu o gece yeni hayaller ile uykuya daldılar.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 729 Okunma |
79 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |