
Yeni haftaya taşlar yerli yerine oturmuş bir şekilde başladılar. Yeniler gruplarına alışmak ve adapte olmak için çok çalışıyorlardı.
Dersler ve grup içinde ki görevler ile iş yükü baya artmıştı. Mila çiftlik hayatında uzun saatler çalışmaya alışkındı.
Jack saraydan gelen bir aramaya cevap verdi. Sonra da yola çıkıp saraya gitti.
Kral John onu çalışma odasına çağırmıştı. Elinde bir rulo vardı. Oğluna ruloyu uzatıp açmasını işaret etti.
Jack açmadan önce üzerinde ki armayı gördü. Cüce krallığının arması vardı. İpi çözüp mührü kırdı. Açıp yazılanları okumaya başladı.
Bu bir davetiyeydi. Cüce krallığının 1500. kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılacak kutlamaya ekibi davet etmişlerdi.
Jack okumayı bitirince başını kaldırıp Krala baktı. Kral John:
"İki davetiye geldi. Biri ben ve annen için geldi. Bu da seni ve diğerlerini ilgilendiren davetiyedir. Bu davetiye ile geri dönüp ekibi haberdar etmeni istiyorum. Birlikte kuzeye doğru bir yolculuğa gidiyoruz.
Ek olarak bir kaç süvari daha ekleme hakkınız var. Önümüzde ki hafta sonu cuma sabah gidiyoruz. Onların tersine biz hava aracıyla yolculuk yapacağız. Pazar günü akşam üzeri geri döneceğiz. Hazırlığınızı ona göre yapın," dedi.
Jack bir süre düşünüp:
"Tamam aklımda bir kaç isim var. En başta ikizleri ekleyeceğim. Diğerleri ile de konuşmam gerekiyor," dedi.
Sonra da izin alıp çıktı. Akademiye geri dönüp öğlen yemeği arasına kadar bekledi. İlk ekibi ve ikizleri kafeteryada toplayıp bilgi verdi.
Adaleyda Ruvor davetiyeyi okuyup başını salladı. Francesca:
"Jack bir kaç kişi daha eklemek istiyordun. Aklında olan isimler var mı?" dedi.
"Hayır ama her gruptan bir iki kişi almamız daha doğru olur diye düşünüyorum. En azından ayrımcılık yapmış gibi görünmeyiz," dedi.
Francesca Gorales bunu mantıklı bulmuştu. O yüzden isimler belirlendi. Yıldız Süvarileri grubu zaten ağırlıktaydı. O yüzden grubu es geçip diğer gruplara yöneldiler.
Altın Pelerin grubundan Atrias Dortis ve Alesa Deras eklendi. Beyaz Gücü temsilen Ester Fartink Doryan ve Sarah eklendi.
Hepsinin iletişim cihazına mesajlar gitti. Ester Fartink kolunu incitmişti. O yüzden görevden çekilmek zorunda kaldı. Onun yerini daha az görevi olduğu için Serelya Strala seçildi.
Cuma günü öğleden sonra ekip hazırlanıp saraya doğru yola çıktılar. İki gün için sadece birer sırt çantası almışlardı.
Alesa Deras son anda kovulmaktan ve hapse girmekten kurtulmuştu. O yüzden biraz sessizdi. Yine de Jack ve Mila'yı göz hapsine almıştı.
Saraya ulaşınca araç pistine geçtiler. Hazır bir hava aracı bekliyordu. Kral ve Kraliçe gelince araca binip yola çıktılar.
Jack ve Mila yan yana oturmuş sohbet ediyorlardı. Kral ve Kraliçe'nin gözü ikisinin üzerindeydi.
Alesa bunu fark edince yine yanlış yorumladı. O yüzden sinsice sırıtıp önüne döndü. Dört saat süren yolculuğun ardından sınıra ulaştılar.
Önce Jack, Daniel ve Francesca Gorales inerek etrafı kontrol ettiler. İçeriye her şey yolunda haberi gidince ekibin kalanı Kral ve Kraliçe'yi ortaya alıp elleri her an saldırıya hazır bir şekilde indiler.
Burada bir karakol vardı. Gelirken onlara biraz malzeme getirmişlerdi. Onları da bagaj kısmından indirip teslim ettiler.
Az sonra dört büyük araç karakola yanaştı. Bunlar cücelerin dağlardan uzaklaşırken kullandıkları araçlardan oluşuyordu.
Önde ki araçtan genç sayılabilecek bir cüce indi. İlk bakışta Kral Forlin'in genç haline benziyordu.
Forin onu görünce Kral John'a döndü:
"Kralımız sizi karşılamak için en iyi savaşçımızı göndermiş. Gördüğünüz cüce büyük abimiz ve gelecekte ki Kralımız Dudreng Frayong'dur efendim," dedi.
"Sen söylememiş olsaydın da kim olduğunu az çok anlardım. Bana babanızın gençlik halini hatırlatıyor. Eski arkadaşımın gençlik halini yeniden görmüş gibiyim."
Kraliçe Rosalinda bu konuda eşine katıldığını belirten bir baş hareketi yaptı. Dudreng yaklaşıp cücelere özgü bir şekilde selam verdi.
Kral John bu harekete aynı şekilde karşılık verince genç cüce memnun olmuştu. Ortak dilde konuşmaya başladı.
"Benim adım Dudreng Frayong majesteleri size burdan itibaren ben ve adamlarım eşlik edeceğiz. Siz ve ekibiniz bizim onur konuğumuz olacaksınız.
Nasıl burdan başkente giderken Kralımızı ve Kraliçemizi koruyup hizmet edildiyse aynı karşılığı alacaklardır. Buyrun dağ yollarında kullanmaya açık olan araçlarla yola devam edebiliriz."
Kral John başını salladı ve ekibin araçlara dağılımını bizzat yaptı. Jack ve Mila onlarla yolculuk yapacaktı. Alesa bu durumdan hiç memnun değildi. Sinirle gösterilen araca bindi.
Kral ve Kraliçe'nin olduğu aracı genç bir savaşçı cüce kullanıyordu. Dudreng arkada konukları ile birlikteydi. Forin ise şoförün yanında oturmuştu.
Bir de görücü süvari vardı. Bu orta yaşlar da bir kadındı. Kral ve Kraliçe'ye uzun yolculuk yapmaları gerektiğinde eşlik ediyordu.
Kral ve Kraliçe yol boyunca Jack ve Mila ile konuşup yapılması gereken her şey hakkında bilgi verdiler. Mila ilk kez bu konumda olduğu için her şeye dikkat ediyordu.
Dudreng Veliaht Prens Jack Rondak ile genç kız arasında yeni yeni bazı gelişmeler olduğunu fark etti. İkisini ilk bakışta oldukça yakıştırmıştı. Saraya ulaşınca ona göre yeni bir protokol oluşturmayı aklına not etti.
Kral ve Kraliçe'den kendilerini koruyup yardım eden genç kız hakkında bir şeyler öğrenmişti. Üstelik akademiye giden kardeşleri ile de arası iyiydi. İkisini daha fazla bilgi edinmek için bir güzel sorguya çekmeyi plânladı.
Bir buçuk saat sonra dağ yolu bir kaya duvarına denk geldi. Bir noktaya doğru direkt gidiyorlardı. Bir süre sonra büyük bir yarık görüldü. Yaklaşınca yarığın büyüyüp genişlediğini fark etmişlerdi.
Araçlar yarığı ortalayarak direkt içine girdiler. Karanlık yolu araçların farları aydınlatıyordu. İki saat süren bir yolculuk sonunda geniş bir mağaraya denk geldiler. Araçlar ard arda girip yan yana durdular. Karşı tarafa bir ışıklı mesaj gönderip durdular.
Karşılarında başka bir yol vardı. Bir süre sonra o taraftan yanıt gelince Dudreng:
"Bundan sonraki yolu yürüyerek devam etmek zorundayız. Yol hem engebeli hem de araçlar için fazla dar," dedi.
Kral John:
"Merak etme evlat ben ve eşim bu yolculuğu ilk kez yapmıyoruz. İlk seferinde geri kalan yolu gözümüz bağlı gitmiştik. Gerekirse aynı yöntemi yeniden kullanmak isterseniz karşı çıkmayız," dedi.
Dudreng bunu babasından daha önce duymuştu. Gülerek:
"Kralımız bunu söyleyeceğiniz konusunda beni uyarmıştı. Bir uyarısı da o hatayı tekrar edersem beni direkt olarak maden ocaklarına sürgüne yollamaktan asla çekinmeyeceği oldu," dedi.
Bunun üzerine Kral John ve Kraliçe Rosalinda gülmeye başladılar. Kraliçe Rosalinda:
"Tam da Kral Forlin'in vereceği bir cevap ve tepki olurdu," dedi.
Araçlardan inerek toplandılar. Karşı taraftan iki cüce yaklaştı. Ellerinde ışık sağlayıcı ikişer lamba vardı. Onların eşliğinde diğer çıkışa ilerlediler. Girişte lambaları alıp yola devam ederken nöbetçiler geride kalmıştı.
Karanlıkta iki saat boyunca sağa sola aşağıya yukarıya giderek yol aldılar. Labirent gibi bir yol sistemi vardı. Ama o kadar içeriye ve dar yerlere girmelerine rağmen temiz bir havaya sahipti. Bir yerlerden temiz hava sağlayan havalandırma sistemi olduğu belliydi.
Bir anda gün ışığına çıktılar. Bir an karanlıktan aydınlığa geçince sersemlemiş ve rahatsız olmuşlardı. Biraz bekleyince gözleri alıştı.
Tam karşıda nefes kesici bir manzara vardı. Dağ sırası sanki tek bir vuruşla ikiye bölünmüş gibi görünüyordu. Taştan oyulmuş büyük bir kompleks yapıya bakıyorlardı.
Dudreng incelemelerine izin verdi. Sonra da:
"Cücelerin kadim şehri ve başkenti olan Arastar'a hoş geldiniz," dedi.
Sesinden burayı ne kadar sevdiği ve gurur duyduğu belli oluyordu.
Dik bir merdiveni tırmanırken Loriyn şehri arkadaşlarına anlatmaya başladı.
"Burası yaklaşık 1800 yıllık devasa bir şehirdir. Yaklaşık 2.000.000 cüce bir arada yaşar. Bu gördüğünüz sadece küçük bir bölümünü oluşturur. Geride mağara sistemleri içinde hem yaşam alanları, hem de maden sistemleri vardır. Tepe kısmında gözcü kuleleri bulunur. Zamanımız olsaydı oralara gidebilirdik. Geride ki geniş ovayı görebilirdik. Ama kuleye çıkmak bile en az üç gün sürer. Yani burası dağlarda ki deliklerimiz değildir," dedi.
Bu son cümleyi ilk gün tartışma yaşadıkları Atrias Dortis'e karşı söylemişti. O da atılan taşı gayet iyi anlamıştı. Buraya gelirken böyle bir manzara ile karşılaşmayı beklemiyordu.
En tepede bulunan saraya giriş yaptılar. Taht odasınının girişinde iki cüce ağır taş kapıyı açıp yol verdiler. Herkes içeriye girince Kral Forlin ve Kraliçe Frevya tahtlarından kalkıp konuklarını karşıladılar. Bu davranış konuklara verdikleri önemi ve değeri gösteriyordu.
Kral John ve Kraliçe Rosalinda ile sarılarak selamlaştılar. Sonra da diğer konukları ile de tek tek ilgilendiler. Dudreng Jack ve Mila'nın durumunu öğrenince protokolde biraz değişiklik yapmak için emirler verdi. Konuk odaları hazırlanmış hizmetliler bekliyordu.
Önce odalara geçip yemek için hazırlandılar. Mila Kraliyet ailesinden biri gibi muamele görüyordu.
Kral, Kraliçe ve Jack ile yan yana olan odasına geçti. Bir hizmetli hizmet etmek için bekledi. Bu bir insan çalışandı. Arastar'a girme izni olan nadir insanlardan biriydi.
Mila böyle hizmet almaya alışkın değildi. O yüzden biraz garip bulmuştu. Ama sesini çıkarmadı ve hazırlandı.
Dudreng bu arada kardeşleri ile konuşup biraz bilgi aldı. İkisini gayet iyi ve dinç görmekten memnundu. Jack Rondak ve Mila Kortas ile ilgili sorular sorup bilgi aldı.
Zamanı gelince kendide Kral olacaktı. İlerde muhatap olacağı insanları bilmek ve tanımak istiyordu. İkizlere Akademide en çok destek olan ve yardım edenler de onlar olduğu için saygısı artmıştı.
Bir saat sonra herkes taht salonunda kurulan ziyafete katılmak için odalardan çıktılar. Jack ve Mila yan yana sohbet ederek inince Kral Forlin ve Kraliçe Frevya'nın dikkati ikisinin üzerinde yoĝunlaştı.
Kral John ve Kraliçe Rosalinda masada karşılıklı otururken Jack babasının yanına geçti. Mila'da Kraliçe Rosalinda'nın yanına geçip oturdu.
Diğerleri de belli bir düzende yer oturdular. Alesa Mila'nın burada bile ilgi ve saygı görmesine oldukça bozulmuştu.
Yemek yenirken bir yandan sohbetler edildi. İki ırk arasında bazı ticari ve savunma alanında iş birliği yapılması için anlaşmalar imzalanacaktı.
Mila Dudreng'in eşi olan Modreni ile sohbet etmeye başladı. Geleceğin kraliçeleri olacakları için gözler onların üzerindeydi. İkisi de iyi anlaşmış gibi görünüyorlardı.
Akşam yemeği saatine kadar bir kaç yeri ziyaret ettiler. Biri silah imalatı yapılan büyük bir fabrikaydı.
Bu dağlardan çıkan demir cevheri ve çelik üretimi oldukça kaliteliydi. Sonra da bir mücevher imalat atölyesini gezdiler.
Kral Forlin bir usta ile konuştu. Yaşlı cüce arka tarafa gidip geri döndü. Elinde büyük bir sandık vardı. Her konuk için özel yapım birer mücevher hazırlanmıştı. Ekibe sonradan katılanlar bile düşünülmüştü.
Kral John için üzerine kraliyet arması işlenmiş bir yüzük vardı. Aynı yüzükten bir tane de Kraliçe Rosalinda için hazırlanmıştı.
Jack'e de kraliyet armalı bir yüzük hediye edildi. Mila için Kraliçe Rosalinda'nın sahip olduğu yüzüğe benzer bir yüzük hazırlamışlardı.
Mila bu kadar çabuk bir hediye hazırlanmasına şaşırdı. Modreni:
"Bu yüzük Jack Rondak'a vermek için hazırlanmıştı. İlerde eşi olunca vermesi için teslim edilecekti. Ama Jack Rondak biraz erken davrandığı için şimdiden sahibini bulmuş oldu," diyerek konuya açıklık getirdi.
Mila bunun üzerine dönüp yeni arkadaşına gülümsedi. Yüzüğü takınca parmağına tam olduğunu gördü.
Akşam yemeği için daha büyük olan şölen salonuna geçtiler. Burada biraz daha kalabalık bir cüce toplumu ile karşılandılar.
Diyarın dört bir yanında yer alan cüce klânlarının şefleri uzun bir yolculuk yaparak gelmişlerdi.
Ziyafet yemeği yenirken sohbetler edildi. Loriyn ve Forin kendi yaşlarında olan bir kaç cücenin sorularını cevaplamaya başlamışlardı.
Hepsi insanların arasında ki yaşamlarının nasıl olduğunu merak ediyorlardı. Akademide ayrı bir merak konusu olmuştu.
İkizler Akademide en çok yardım eden insanlardan biri olan Doryan'ı tanıştırdılar. Doryan ve Sarah her soruya büyük bir sabırla cevaplar vererek onların ilgisini ve saygısını kazanmış gibiydiler.
Jack ve Mila'nın gözleri onların üzerindeydi. Bu arkadaş ortamı diğer genç cüceleri eğitimi düşünmeye itiyordu.6y3v9lA
Kral Forlin'in bir plânı da ilerde insanların okullarına benzer bir okul açmaktı. Bu yüzden Akademide eğitim alan gençlerin tecrübesinden yararlanma plânı yapmıştı.
O yemekten sonra anlaşmalar yapıldı ve imzalar atıldı. Ticaret ve savunma alanında oldukça büyük anlaşmalar yapılmıştı.
Jack Mila'ya dönerek:
"Bu anlaşmalar yüzlerce yıldır devam eden ayrıma ve yanlızlığa bir son verecektir. İkizler bunun bir göstergesi olarak Akademiye geldiler. Onların adapte olmalarına yardım ettiğin için bunun mimarlarından biri de sensin. Bir diğer insanda Doryan Buffor'dur. İkinizin ayrıca politik başarı göstergenizi yükseltecektir.
Sana ve Doryan'a Akademiye geri dönünce önemli bir ayrıcalık tanınacak. İkinize erkenden soyluların ve üst seviye öğrencilerin girdiği derslere girmeye hak kazandınız. Sen zaten benimle sözlü sayılırsın. O yüzden derslere girme hakkın olacaktı.
Doryan Buffor ise oldukça iyi bir iş çıkardı. Babasının yerine geçmek yerine daha önemli bir göreve gelecek. Bir kız kardeşi var değil mi? Abisinin yerine o kasaba hanımı olmaya hak kazanacak," dedi.
Mila "bu haber beni çok mutlu etti. İkizlere sadece ilk başta yardım ettim. Sonrası onların kendi becerileri ile olan bir şeydi.
Doryan'a gelince Akademide biraz kendini buldu. İçinde ki o iyi tarafları ortaya çıkardı. İyi yerlere gelmeyi sonuna kadar hak ediyor.
Bu arada bizim bu durumumuz birilerinin hiç hoşuna gitmeyecektir. Akademide yeni dedikodulara yol açacaktır. Ama artık umrumda bile değil," dedi.
Ertesi sabah kahvaltı yaparken görücü süvari bir anda transa girdi. Bu fark edilince sessizce ne diyeceğini beklenmeye başlandı.
Yaklaşık iki dakika sonra kadın girdiği transtan çıkıp ayağa fırladı:
"Bu yakınlar da bir yere geçit açılacak. Büyük bir ordu gördüm. Üstelik ruh kapanlar ve tepegözler de vardı. Acele edin, daha büyük bir tehlikenin yolda olduğunu hissediyorum," dedi.
Sözü biter bitmez üzerinde büyük bir ağırlık varmış gibi yerine çöktü. Kral Forlin etrafa emirler yağdırmaya başladı.
En önemlisi sivillerin güven altına alınmasıydı. Modreni sivillere liderlik ediyordu. Üstelik o da bir bebek bekliyordu. Dudreng ilk çocuğu için oldukça heyecanlıydı. O yüzden onların güvenliğini ön plânda tuttu.
Kral Forlin konuk Krala dönerek:
"Halkım kadar buradayken sizin güvenliğinizi sağlamakta benim görevim. Güvenli alana geçip beklemenizi rica ediyorum," dedi.
Kral John eşine ve ekibe bakıp Kral Forlin'e döndü:
"Biz buraya dostluğumuzu ve barışı korumak için geldik. Daha ilk sorunda kaçıp saklanmaya değil. Seninle yıllar sonra yine yan yana savaşmak benim için büyük bir onurdur. Hadi karanlığın ordusuna savaş nasıl olur gösterelim," dedi.
Kral Forlin aldığı cevaplara ve tepkiye hiç şaşırmış gibi durmuyor gibiydi.
"Eğer tam tersi bir şekilde hareket etmiş olsaydın. Sarayda kapalı kalmak seni çok değiştirmiş derdim. Aldığım cevaplar ve tepkilerlerle bana halen eski deli dolu arkadaşım olduğunu kanıtladın. Seninle tekrar yan yana savaşmak benim için büyük bir onurdur," dedi.
Arastar'da alarm verildiği sıralarda başkent Kolorian'da da alarma geçildi. Lord David Voran Kral ve Kraliçe'nin yokluğunda orduyu idare ediyordu. Diğer Lord ailelerinden de yardımlar yola çıktı.
Sadece batı sınırından bölge de başka bir hareketlilik fark edilince Rose ailesi geride kalmak zorunda kaldı.
Lord David Voran oradan gelen haberler üzerine bölgede bulunan garnizonlara yardıma gitmeleri için emir verdi.
Aynı zamanda Akademide alarma geçti. Cecelia ve diğerleri acilen saraya çağrıldılar. Gönüllü olarak savaşa gitmek için başvuran öğrenciler vardı. Cecelia ve diğerleri de gitmek istediler. Lord David Voran'ı biraz zorda olsa ikna etmeyi başardılar.
Michael Rondak Serena'yı aradı ve acilen diğerleri ile saraya gelmesini istedi. Kortas çifti komutanlar olarak savaşa gidiyorlardı.
Dadain ise haberi aldığından beri diken üstündeydi. Anne ve babası savaşa gidiyorlardı. Üstelik Mila olayların tam ortasındaydı. Bir anda hayatın gerçekleri ile karşılaşmak onu etkilemeye başladı. Evin çalışanlarını da almaya karar verdi. Eve gidip kapıyı çaldı. Kapıyı Mila'nın eve gönderdiği çocuk açtı. Ona her şeyi anlatıp 'hazırlanın saraya gidiyoruz' dedi.
Çocuk başını sallayarak karşılık verdi. Annesini ve kardeşlerini kaldırdı. İki parça giysi alarak çıktılar. Çocuk o yaşta bile tehlikenin farkındaydı. O yüzden kendisine yardımcı olan Mila'yı merak etmeye başlamıştı.
Ordu yola çıkarken gönüllü süvari ve muhafızlar ile sayıları baya artmıştı. Francesco Falkland oldukça yaşlanmış ve hasta biriydi. O yüzden ordan gelen orduya Kızı Rose Falkland, oğlu Albert Falkland ve Rose'un nişanlısı Kont Armando Strala komuta ediyorlardı.
Kont Armando Strala erkek kardeşi Rodrik Strala'dan Serelya'nın savaş bölgesinde görevde olduğunu öğrendi. Üvey annesiyle hiç anlaşamaz hatta hiç sevmezdi. Ama kardeşlerine değer veriyor ve seviyordu.
Rodrik Serelya'nın ikiz kardeşiydi. Ama o ve kuzeni Dağ Şahinleri Akademisine başlamışlardı. O da gönüllü katılanlardan biriydi.
Cüce Kral ve ordusu dağ sırasında ki geçitten çıkmış ve toplanmıştı. Tek bir geçit olmadığı için ordunun çıkışı tahminlerden daha çabuk olmuştu. İri cücelerden ikisi ekibin girdiği ve çıktığı geçidi mühürlediler. En azından geri de kalan siviller için koruma sağlamış oldular. Ordu toparlanırken insan orduları da yetişti. Bugüne kadar görülmemiş büyüklükte bir ordu toplanmıştı.
Kral John ve Kraliçe Rosalinda gelen komutanları ve diğer soyluları bir araya toplayıp plân yaptılar.
Kral Forlin kendi komutanları ile gelip toplantıya ve plâna ortak oldular. İlk kez iki ırkın orduları bu kadar büyük bir çatışmaya birlikte giriyordu. O yüzden iletişim sorunu olmasın diye her konuda birbirlerinin fikirlerini almaya özen göstermişlerdi.
Kont Armando Strala o arada kız kardeşini gördü ve yanına gitti. Serelya onu görünce biraz daha rahatlamış hissetti.
"Serelya seni burada bulacağımı biliyordum. Rodrik beni arayarak senin burada olduğunu söyledi. Bana bak güzelim, bu tür görevler için eğitim alıyorsun. Annenin ne dediğini ve ne yapmaya çalıştığını umursama burdan çıkalım. Sana önümüzde ki yaz için bazı görevler vermek istiyorum. Sen ve Rodrik benim kardeşimsiniz size ihtiyacım var. Daha fazla benden uzak kalmayın," dedi.
Serelya "tamam abi ben iyiyim sen beni merak etme görevimi yapacağım. Geri kalanı sonra konuşuruz," dedi.
Rose ve Albert'ın gözleri onların üzerindeydi. Rose Kontes Miranda Strala yüzünden ayrı kalan kardeşlere üzülmüştü. Sevdiği adama destek olmak için elinden geleni yapmıştı ve yapmaya devam ediyordu.
Bir süre sonra uyarısı gelen geçit açılmaya başladı. Büyük bir hızla ortaya büyük bir ordu çıktı. Büyücüler daha fazlasına engel olmak için geçidi yok ettiler. Bu geçidi Ottor açtığı için etkisi de büyük oluyordu.
Kırk kadar ruh kapan havada süzülüp kendilerine av aramaya başladılar. İlk fırsatta yaklaşıp saldırıya geçeceklerdi.6y
Francesca Gorales ve Adaleyda Ruvor etraftaki okçulara emirler yağdırmaya başladılar. Ruh kapanlar sanki emir almışçasına ilk hedef olarak Kral ve Kraliçe'lere yönelmiş gibi duruyorlardı.
Mila, Almina, Amanda Rose ve Atrias Dortis grubun dikkat çeken okçularıydılar. Alesa ve iki kişi daha onlar kadar olmasa da iyi sayılabilecek durumdaydılar.
Yaklaşan Ruh Kapanları tek tek indirmeye başladılar. Ne yazık ki onlara doğru gelene kadar bir çok insan ve cüce onların etkisiyle ölmüştü.
Tam onları bitirip arkaya döndükleri zaman üç Tepegöz ile burun buruna geldiler. Mila, Francesca ve Adaleyda Ruvor sersemletici oklar ile onları etkisiz hale getirdiler. Büyülü bir bariyer ile onları savaş dışı bıraktılar.
En sona ork ordusu ve binekleri olan Varglar ve Gronlar kaldı. Kral John ve Kraliçe Rosalinda bu anda ruh hayvanlarına seslenip yardıma çağırdılar. Onlar ortaya çıkarken diğer ruh hayvanlar da bir bir ortaya çıkmaya başladı.
Mila karşısına çıkan bir varg ve binicisi olan iri ork komutanı ile uğraşıyordu. Serelya bunu fark edince yardıma koştu. Ama o da başka bir varg ve binicisinin hedefi oldu.
Atrias ve Alesa Deras yardıma giden ilk insanlar oldular. Alesa Serelya'nın yardımına yetişti.
Atrias ise nefret etse de savaşta olmaz diyerek Mila'ya yardım etti. Orkun dikkatini dağıttı ve Mila orku yere devirip boğazını kesti. Vargı da Atrias halletti.
Birbirlerine bakıp savaşa devam ettiler. Jack etrafta ki ruh hayvanlarını görünce iç çekip, "şimdi bir yardıma hayır demezdim. Benim ruh hayvanım ne zaman kendini gösterecek," dedi.
O an şaşırtıcı bir şey oldu ve ilk kez bir cevap geldi. Derinden ve sadece kendi duyduğu bir ses, "senin isteğin benim için bir emirdir," dedi.
Ardından Jack'in etrafını puslu kızıl bir duman sardı ve tam önünde genç görünen ama normalinden daha iri bir erkek aslan ortaya çıktı. Böylece Jack hayatında en çok istediği şeylerden biri gerçekleşti. Ruh hayvanı sonunda kendini belli etti.
Jack'e dönüp kükredi ve:
"Hadi ortak şu yaratıklara günlerini gösterelim. Varglar ve Gronlar ruh hayvanları diyarınında en büyük düşmanıdırlar. Onlara karşı savaşmak için can atıyorum," dedi.
Bunun üzerine Jack başını salladı. Üzerine sıçrayarak oturdu ve savaşa daldılar. Bir çok düşmanı devirerek ilerlemeye devam ettiler.
Mila büyük bir orku devirdi. O sırada Jack ve aslanı gördü. Ne olduğunu anlamış ve gurur duymuştu. İkisinin dikkati yine savaşa yöneldi.
Atrias ve Alesa'nın başı bir gron ve binicileri ile dertteydi. Mila ve Serelya bunu görünce yardıma koştular. Jack de yardıma ggeldihshl 7: npx
Alesa aslanı görünce ağzı açıkta kaldı. Mila hızla bir plân yapıp Jack ve Atrias'a döndü:
"Siz ikiniz orkların dikkatini dağıtın. Gerisini de bize bırakın," dedi.
Serelya ve Alesa ile bakışıp anlaştı. Jack ve Atrias dediğini yapıp dikkati üzerlerine çekerken kızlar hızlı ve atik hamlelerle grona tırmandılar. Onbeş kadar ork vardı ve daha ne olduğunu anlamadan saldırıya uğrayıp öldürüldüler. Ama gron başı boş kalınca daha da tehlikeli olmaya başladı. Mila kızlara dönüp:
"Sırtından atlayıp uzaklaşın. Gerisini ben hallederim," diye bağırdı.
Kızlar ona delirmiş gibi baktılar. Serelya:
"Mila sen aklını mı kaçırdın. Bu çok tehlikeli," diye söylendi.
"Serelya ben aynı zamanda bir okçuyum unuttun mu? Bir alev kapanı oku oluşturacağım. Sahibi ben olduğum için zarar görmem. Ama alev kapanı oku size zarar verir. Sadece dediğimi yapın ve bana güvenin," dedi.
Alesa homurdanarak aşağıya atladı. Serelya da onu takip etti. Jack bunu görünce ne oluyor diye düşündü. Sonra da Mila'nın yayını çıkardığını görüp ne olduğunu anladı.
Kızlar ve Atrias savunmasız bir şekilde yakında duruyorlardı.
Gron ile onların arasına girerek ruh kalkanını kullandı. Mila aynı anda Gronun ağzına bir alev kapanı oku yolladı ve üzerinden atladı. Gron ağzının içinde patlayan okla yere yığıldı.
Saatler süren savaşın sonunda tüm orklar yok edildi. Aynı zamanda bir çok insan ve cüce ölmüştü. Yaralar sarılırken Borays ve Layrise yeni bir geçit uyarısı verdiler.
Jack Mila ve diğerlerinin yanındaydı. Görücü süvarinin dedikleri aklına geldi. Onlara dönüp:
"Bu görücü süvarinin dediği asıl tehtit olmalı dikkatli olmalıyız. Mila sakın yanımdan ayrılma," dedi.
Uyarı verilen yere yaklaştılar. Geçit henüz yeni yeni oluşuyordu. Lazarus ve Rayvor gelince dört büyücü birlikte geçidi yok etmek için harekete geçtiler. Tam o sırada bir şey oldu. Geçitten iki tane kara gölge geçmeye çalıştı. Ama onlar başarılı olmadan geçit yok edildi.
Jack sessizce bir küfür etti. Ama yanında ki dört kişi onu duymuştu. Alesa sırf Mila'ya laf sokmak için:
"Mila Kortas Veliaht Prensi kötü bir şekilde etkiliyorsun. Bir soylu neden bu kadar küfür etsin değil mi?" dedi.
Atrias ve Serelya onun sözlerine göz devirdiler. Atrias dayanamayıp:
"O gördüklerimiz kara süvariydi sanırım öyle değil mi? Jack Rondak küfür etmekte sonuna kadar haklı ve bir şeyler oluyor. Onlar duyduğum kadarıyla önemli bir olay öncesinde veya sırasında ortaya çıkarlar. Bir şeyler dönüyor ama ne? Büyücüler bile tedirgin oldu," diyerek fikir yürüttü.
Jack "evet aynen öyle ben ve ruh hayvanım onları hissettik. Bir şeylere karşı aceleci ve sinirli gibiydiler. Ters giden bir şeyler var bunu hissediyorum," dedi.
Mila bir şey söylemeden öylece durdu. Ama o da Jack gibi daha görünmeden onları hissetmişti.
Etraf toparlanırken Kral ve Kraliçe dönüş hazırlığı için emir verdiler. Mila anne ve babasını görünce yanlarına gitti. Damais ve Maruzka onu iyi görünce rahat bir nefes aldılar.
Almina ise babasını ilk kez zırh ve silahla görmüştü. Bir süre konuşup gelen hava aracına bindiler. Yaralılar ile sağlık görevlileri ve Lord David Voran'ın ankası çalışmaya başladı.
Kral ve Kraliçe yol boyunca sessizce bir şeyler konuştular. Diyar Avcıları konseyi acilen toplanacaktı. Kral Forlin ve Kraliçe Frevya'da üye oldukları için düzeni yeniden sağlayıp toplantı için geleceklerdi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 729 Okunma |
79 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |