
Mila görev için son hazırlıklarını yaptı. Dadain halen bu görev işine alışamamıştı. İki gündür söylenip duruyordu. Ama yapabileceği hiç bir şey yoktu.
Saraya giderek hazırlanan eşyaları da aldı. Jack ile birlikte şehir dışında yer alan ulaşım merkezine gittiler.
Mila o evde bulduğu defteri de yanına almıştı. Bir türlü okuma fırsatı olmamıştı. Belki okurum diye düşünüyordu.
Bir hava aracı hazırlanmıştı. Onlarla birlikte bölgeye gidecek malzeme ve personeli taşıyacaktı. İçeride ki insanlar yolculara ilgiyle bakıp duruyorlardı.
Jack ise bu tür konulara yabancı olan Mila'yı bligilendirdi.
"Biz ne kadar eğitimde ki öğrenciler olsak da biraz özel muamele göreceğiz. Yatakhane yerine kişisel odalarımız olacak. Diğer türlü verilen her görevi yapmamız gerekiyor.
Şehir beyi Patrick Klot, eşi Candida Klot'un biri erkek diğeri kız iki çocukları var. Kızları Freya önümüzde ki yıl Akademik tercih yapabilecek. Edward Klot ise eğitimini bitirmiş. Şehir beyi olmak için eğitim alıyor. Bu tür bilgileri edinirsek yabancılık çekmeyiz. Yani yola çıkmadan biraz ödevimi yaptım," dedi.
Mila ona:
"Bende yaptım, komutanın Adam Froys'u daha önceden tanıyorum. Üç yıl öncesine kadar kasabada görevliydi. Anladığım kadarıyla kasabadan direkt olarak Grodor'a atanmış. Oğlu Akbar ile aynı sınıftaydık," dedi.
Jack anlattığı olayı hatırlayıp kaşlarını çattı. Mila sessizce:
"Sakin ol. Bende yeni öğrendim. Adam Froys disiplini ile bilinen biridir. O olayı bana bize karşı kullanmaz," dedi.
Jack sadece başını salladı. Dört saat süren yolculuğun ardından Grodor'a ulaştılar. İletişim kanalları canlı yayın yapmak için alanda toplanmıştı. Şehir beyi Patrick Klot, eşi Candida Klot ile çocukları Edward ve Freya Klot alana gelmişlerdi. Komutan Adam Froys ve yardımcıları da alandaydılar.
Jack ile Mila ayağa kalkarak el ele araçtan inmeye başladılar. Çekimler yapılıyor ama soru sormak için yanlarına yaklaşmıyorlardı. Bu konuda katı kurallar vardı.
Jack ve Mila direkt bekleyenlere yaklaştılar. Kısa bir sohbetin ardından garnizona gitmek için araçlara yöneldiler. Komutan Adam Froys ile aynı araca binmişlerdi.
Yola çıktıktan sonra Komutan ciddiyetle konuya girdi.
"Toplum içinde gereken şekilde tavır ve davranışları sergiledik. Şu andan itibaren göreviniz başladı. Verilen her emri ve görevi itiraz etmeden yerine getirmenizi bekliyorum.
Süvari eğitiminin gerektirdiği her konuda benden ve kadromda ki her subaydan not alacaksınız. Diğer konuya gelince şehir beyi ve şehir idaresi kurulu not verecek. O yüzden bazı etkinlik ve görevlere gitmeniz gerekiyor. Aşırı ilgiye hazır olun," diyerek aslında bildikleri konular hakkında uyardı.
Jack ve Mila sessizce başlarını sallayarak karşılık verdiler. Garnizona ulaşınca hemen indiler. Bir görevli yanlarına gelince Komutan Adam Froys:
"Daria Storm eğitim için gelen Öğrenci Süvari Jack Rondak ve Öğrenci Süvari Mila Kortas'a kalacakları odaları gösterin.
Size de yerleşmek için yarım saat veriyorum. Daha sonra odamda bekliyorum. Hadi bakalım," dedi.
Daria Storm başını sallayarak gelenlere döndü. Aynı ciddiyetle, "beni takip edin," dedi.
Jack ve Mila eşyalarının önden gittiğini bilerek kadını takip ettiler. Yatakhane binasının en üst katına çıktılar. Yan yana odalar verilmişti.
Mila içeriye girince orta büyüklükte bir oda ile karşılaştı. Giysilerini hemen yerleştirmeye başladı. Özel eşyalarının üzerine koruma tılsımı koydu. Yirmibeş dakika sonra odadan çıktı. Aynı anda Jack'de çıkmıştı.
Daria Storm onları bekliyordu. "Beni takip edin," dedi.
Onu izleyerek komutanın odasına gittiler. Daria Storm kapıyı çaldı. İzin verildiği zaman kapıyı açıp içeriye bir şeyler söyledi. Sonra da geri çekilip ikisine yol verdi. Onlar içeriye girince kapıyı arkalarından kapattı.
Mila ilk anda odada tanıdık bir yüz gördü. Akbar Froys ve bir bayan subay onlara bakıyorlardı. Hiç bir şey söylemeden ayakta dikilip emirleri beklediler.
Komutan Adam Froys ayakta ki ikiliye bakıp diğer ikisine döndü:
"Öğrenci Süvari Akbar Froys bugünden itibaren iki hafta boyunca görev ve görüşmeler de Öğrenci Süvari Jack Rondak'a eşlik edeceksin.
Eğitmen Süvari Rakel Derus bugünden itibaren Öğrenci Süvari Mila Kortas'a iki hafta boyunca görev ve görüşmeler de eşlik edeceksin.
İlk görev ve ilk görüşme bugün başlıyor. Öğleden sonra Öğrenci Süvari Jack Rondak ve Öğrenci Süvari Mila Kortas bölgenin ileri gelenleri ile tanışıp sohbet edeceklerdir.
Bir kaç kişi özel görüşme talebinde bulundu. O yüzden ilk günden bu görüşme işini çıkardılar.
Gece ise ilk nöbet için kontrol merkezine gidilecek. Şimdi gidebilirsiniz," dedi.
Dördü aynı anda "evet efendim," diyerek çıktılar.
Jack ve Mila yan yana yürüyerek kendi aralarında bir plân yaptılar. Akbar Froys ve Rakel Derus ikisinin iletişiminden oldukça yakın olduklarını anlamışlardı.
Önce öğlen yemeği için yemeklerin yenildiği binaya geçtiler. Burada çoktan seçmeli bir menü yoktu. Üç veya dört çeşit yemek olurdu. Sıraya girip yemeklerini alarak bir masaya oturdular.
Jack Mila'ya bir saate kadar girecekleri görüşme hakkında biraz bilgi verdi.
Akbar Froys kendisine bir kez bile bakmayan Mila'ya bakıp:
"Mila demek sonunda Yıldız Akademisine girmeyi başardın. Bunun için seni tebrik ederim," dedi.
Mila ona gözlerini kısarak baktı ve:
"Sen benimle aynı dönemde öğreciydin. Yoksa bir olaya felan karışıp ceza mı aldın," dedi.
"Yok dönem arasında babam biraz tecrübe kazanmam gerektiğini düşündü. O yüzden beni garnizonda çalıştırıyor."
Rakel Derus Akkbar Froys'tan gelen genç kız hakkında bir şeyler öğrenmişti. Jack'in Akbar'a ters ters baktığını görünce konuyu değiştirmeye karar verip:
"Ben Çöl Fatihleri Akademisi mezunuyum. Yıldız Akademisi hakkında bir şeyler öğrenmiştim. Kabul şartları oldukça farklı diye biliyorum.
Bu yıl kabul listesinde ki ilk isim kimdi. Onu çok merak ediyorum. Jack Rondak kız kardeşin Cecelia Rondak bu yıl başlamıştı değil mi? O mu lider öğrenci oldu," dedi.
"Evet kabul listesine ilk sıradan giren öğrenci bazı sorumlulukları olur. Kız kardeşim Cecelia'da bu yıl başladı. Ama lider öğrenci onu iki puan farkla geçen başka bir öğrenciydi. O öğrenci ile de şu an yan yana oturuyorsun."
Bunun üzerine iki çift ilgili göz Mila'ya dönüp baktılar.
Rakel:
"Mila Kortas başarın için seni tebrik ederim. Lider olmanın getirdiği sorumluluklar ve ayrıcalıklar var mı? Varsa nelerdir," diye sordu.
"Lider öğrenci geri kalan 199 öğrenci üzerinde bazı yaptırım ve haklara sahiptir. Bir olay olduğu takdirde müdahale edebilirim. Ceza verebilirim. Her yıl böyle mi? Yoksa bu yıla özgü mü bilmiyorum. Ama her hafta aldığım raporları görseniz çok şaşırırdınız.
Bu zamana kadar iki kez ceza ve onlarca uyarı vermem gerekti. Nedense hiç bitmeyecek gibi görünen sorunlarla uğraşıyorum," dedi.
Akbar Froys gülerek, "okulda ki gibi bir ceza sistemi kullandıysan karşındaki insanlara acıdım. Doğrusu ne yaptıklarını merak ediyorum," dedi.
"İlk olay benim odama girmek isteyip bunun için temizlikçi bayana saldıran iki kıza verilen cezaydı. İşini yapan kadının o gün kalan işini yapma cezası verdim. Hor görüp aşağıladıkları kadının kalan işlerini yapmak zorunda kaldılar.
İkinci olayda ise antrenman yaptığım bir gün avcı sınıfından gelen Atrias Dortis bana meydan okudu. Gözü liderliğimde olduğu için beni takip ediyordu. Yorgun olmamı fırsat bildi.
Bende kabul ettim. Ama yenilecek olursa vereceğim cezayı bir ay boyunca yapması şartı koydum. Kendinden o kadar emindi ki kabul etti. Kısa kılıç parkurunda bana yenildi.
Çıkışta o kadar öfkeliydi ki gözü hiç bir şey görmedi. Antrenman saati bittiği için temizlik ekibi içeriye girmişti. O sinirle ekibe bağırıp hakaret etti. Bu da bana ceza için iyi bir fikir verdi.
Bir ay boyunca hakaret ettiği ekibe alanı temizlerken yardım etmek zorunda kaldı. Bildiğim kadarıyla cezaya itiraz etmiş. Ama yönetim cezayı onayladı," dedi.
Akbar Froys ve Rakel Derus gözlerinin önünde canlanan görüntü ile gülmeye başladılar.
Akbar Froys sonunda:
"Tamam o eski cezalarında hiç bir değişiklik olmamış. Yanlız Dortis adı bir yerlerden tanıdık geldi," dedi.
Jack başını sallayarak:
"Evet tanıdık biri ile akrabadır. Hapiste ki hainin oğlu olur. Yakalandığı sırada babası ile birlikteymiş. Getirildikleri zaman hakkında hiç bir kanıt bulunmadığı için serbest kalan amcası Moris Dortis'e teslim edilmiş. Yiğenini nasıl yetiştirdiği tavır ve davranışları sayesinde öğrendik.
Grup düellosu hazırlıkları için gelen ekipteydi. Mila'yı okçuluk parkurunda takip ediyordu. Birinci sınıf öğrencisi birini nasıl küçük düşürürüm diye düşünmüş olmalı ki plânını devreye soktu.
Kör atış denemesi yaptırdı. Mila'nın rakibi ise Atrias Dortis'in ta kendisiydi. Mila o atışı da geçince sırtından oklamaya kalktı," dedi.
Halen o günü düşününce sinirleri geriliyordu.
Akbar Froys gözlerini kısarak sırıtıp:
"Mila'nın az çok ne yaptığını tahmin edebiliyorum. İyi bir derse ihtiyacı var anlaşılan," dedi.
"Ne olacak sesi duydum ve oku daha gelmeden hissettim. Ani bir dönüşle oku tam önümdeyken engelledim. Sonra da hiç beklemeden yayımı gerip başının üzerinden bir ok fırlattım. Elinde yay ile öylece bana bakıyordu. Böyle bir hamle beklemiyor gibiydi. Ona "bir daha ki sefere o ok en az iki santim aşağıdan gider," dedim.
Anne ve babam eski süvariler bunu bende Akademiye başladıktan kısa bir süre sonra öğrendim. Deşifre olunca aktif göreve geri döndüler. Subay eğitim merkezinin başına geçtiler.
Suikast girişimi olduğu zaman yardıma giden ekipte onlar da varmış. Altı yıl sonra hainin yakalandığı operasyonda da yer almışlar. Avcı sınıfından gelen öğrenciler bu yüzden benimle uğraşıp duruyorlar. Ama deyim yerindeyse çetin ceviz birine çattılar.
Moris Dortis annemin olduğu bir ortamda beni tehtit ederek göz dağı vermek istedi.
Bir de Jack'i tuzağa düşürmek istedi. Jack o gün Moris Dortis'e müdahale etmiş olsaydı. Bunu diskalifiye etmek için kullanacağı bir koz olarak gördüğünü anlamak için görücü olmaya gerek yok," dedi.
Rakel başını iki yana sallayarak:
"Hiç akıllanmaya niyetleri yok gibi görünüyor. Derdi ne abisinin yanında ki hücreye tek taraflı giriş bileti mi?" dedi.
Yemek sonrası ayaklanıp çıktılar. Bir kaç süvari ve muhafız arkalarından baktılar. Veliaht Prensin geleceğini aylar öncesinden biliyorlardı.
Yardımcı Öğrenci Süvarinin bir bayan olduğunu da duymuşlardı. Ama eğitimde ki yetişkin bir subay olacağını düşünmüşlerdi. Bu kadar genç ve güzel birini beklemiyorlardı.
Bir araçla şehir beyinin konutuna gittiler. Patrick Klot ve eşi Candida Klot onları kapıda bekliyorlardı.
Büyük salonda oldukça kalabalık bir konuk grubu onları bekliyordu. Aralarında bir çok genç kız vardı. Baya bir süslenmiş öyle gelmişlerdi. Gözleri Veliaht Prens Jack Rondak'ın üzerindeydi.
Serelya ve İsabel büyükbabaları ile bölgede ki bir araç imalat fabrikasını ziyarete gelmişlerdi.
Okulda yetenekli bulunan Bred, Peter ve Alfred Doryus'u da birlikte getirmişlerdi. Hem tecrübe edinmeleri hem de projelere ek yardım için çalışıyorlardı.
Jack ve Mila onları da görmüşlerdi. En azından tanıdık birilerinin olması onları memnun etti.
Konuklar arasında dolaşıp tanışıp isteklerini dinlerken herkesin dikkatini parmaklarında ki yüzükler çekti. Genç kızlar bu yüzden moralsizlerdi.
Serelya'nın kuzeni Maria Qins bu kızlardan biriydi. Yüzünü buruşturup:
"Serelya bu durumdan bizim niye haberimiz yok söyler misin? Hem Veliaht Prensin yanına yakışıyor mu? O bile belli değil. Giyim tarzı bile kötü ondan ilerde Kraliçe falan olmaz, dedi.
Serelya kuzenine dönüp:
"Dün akşamki yemekte biraz olsun beni dinlemiş olsaydın bilirdin. Boşuna uğraşma Kral John ve Kraliçe Rosalinda onay verdiler. Mila Arastar'da üst düzey ağırlandı. Yüzükler de orada cücelerin usta mücevhercilerin elinden çıktı," dedi.
İsabel Aurin'in yanında ki bir kız bunu duyunca:
"Sen her duyduğun dedikoduya inanır mısın? Gözlerinle gördün mü ki bu kadar kesin konuşuyorsun. Bence onlardan çift mift olmaz. Eminim Kral ve Kraliçe Prensi daha iyi, daha güzel ve daha üst sınıf yetenekli birini bulsun diye buraya gönderdiler. Bizler bir şekilde şansımızı deneyelim. Ondan kurtulup Veliaht Prensin yanında ki yerimi almak istiyorum," dedi.
"Amara sen o girdiğin hayal dünyandan bir çıksan iyi olur. Jack'in peşinde koşan çok kız oldu. Bir kez bile dönüp onlara bakmadı.
Yüzüklere gelince Arastar'da ki ekipte ben de vardım. Yüzükler de bizim yanımızda verildi. Hatta bu bilekliği de bana hediye ettiler. Ekipte ki herkese bir şeyler düşünülmüştü," dedi.
Bu arada Freya Klot en son toplantıya katılan isim oldu. Merdivenlerden aşırı süslü bir şekilde indi. Bu arada herkese ve özellikle Mila'ya tepeden bakışlar atmayı da ihmal etmedi.
Direkt olarak Jack'in yanına yaklaşıp koluna girmek için hamle yaptı. Ama Jack buna izin vermedi. Freya Klot biraz bozulsa da renk vermemeye çalıştı. Onlar yanından geçip giderken Akbar Froys'a dönüp:
"Şu yanında ki süvariyi bir süre göreve götür. Bende Veliaht Prens ile biraz vakit geçirmek istiyorum. Belki beni beğenir, evlenirsek seni de muhafızların komutanı yaparım. Ne dersin," dedi.
Akbar Froys nezaketi elden bırakmamak için kendini zor tuttu. Sonra da:
"Onlar buraya birlikte görev yapmaya geldiler. Benim görevim de onlara eşlik edip yardımcı olmaktır. Üstelik çok geç kaldın. O beğenmediğin ve aşağılamak istediğin genç Süvari geleceğin kraliçesidir. İkisi sözlenmiş, beni de bu çocukça oyunlarına alet etmeyi bile deneme sakın. Veliaht Prensin bunu hoş karşılayacağını sanmıyorum. Ailenin gözden düşmesini ve sürgün edilmek mi istiyorsun. Onu bilelim," dedi.
"Ne yani şimdi o kızla sözlü öyle mi? Bu nasıl olur, ben kendimi o kadar hazırlamıştım. Akademiye bile gitmek istemiyorum. Direkt saraya geçer rahat ederim diye bazı plànlar yapmıştım.
Tamam bunun daha kolay bir yolu var. Buraya görev için geldiler değil mi? Komutan ile konuşup ikisini hizmetime alırım. Ben ve Veliaht Prens kol kola gezerken o gereksiz de bize hizmet eder. Veliaht Prens bir süre sonra ondan Kraliçe olmayacağını anlayacaktır zaten," diyerek yanından ayrıldı.
Jack bu sırada geçmişten tanıdık bir yüz gördü. Üç yıl önce mezun olan eski rakibi Triton Ruvor onlara bakıyordu. Mila'yı baştan aşağıya süzerek baktı. Küçümser bir ifade ile bakması Jack'i sinirlendirse de bir şey demedi.
Konuklar arasında gezerken Serelya ve İsabel ile de sohbet etme fırsatı buldular. Etrafta meraklı gözler onları takip ediyorlardı.
Amara'nın annesi de onlardan biriydi. Az önce kızından sözlü olduklarını öğrenmiş ve bundan hiç hoşlanmamıştı. Tam yanlarına yaklaşıp bir şey söyleyeceği sırada muhafızlardan biri acil durum olduğu için Patrick Klot'u uyarmaya geldi.
Kuzeyde ki bir bölge de ork alarmı verilmişti. Haber konuklar arasında hızla yayıldı. Bir kaç konuk bunun üzerine paniklemeye başlamıştı.
Jack ve Mila Akbar ve Rakel ile konuşup garnizona gitmek için yola çıktılar. Serelya ve İsabel onlarla gittiler. Maria Qins ve Amara Sayrut son anda katılmak için arkalarından yetişmişlerdi.
Freya Klot Veliaht Prensin saklanmak yerine savaşa gidiyor olmasını tuhaf bulmuştu. Sığınaklara giderken eşlik ederim diye düşünürken bunu beklememişti.
Komutan Adam Froys etrafa emirler yağdırmaya başlamıştı. Jack ve Mila'nın hazır ve zırhlı olduğunu görünce memnuniyetle başını salladı.
"Kuzeyde ki iki yerleşim yeri tehlikede bir an önce yola çıkmalıyız. Jack Rondak senin bir üçüncü sınıf olarak liderlik yapabileceğini düşünüyorum. O yüzden sağ kanattan saldıracak bölüğe liderlik edeceksin. Mila Kortas sende aynı ekiptesin. Varglar ve Gronlar tespit edildi. İyi okçulara ihtiyacımız var. Dikkatli olun ve gereksiz risklere girmeyin. Anlaşıldı mı?" dedi.
İkisi de "evet efendim," yanıtını verdi. Daha sonra hava araçlarıyla yola çıktılar. Jack araçta Triton Ruvor'u görünce kaşlarını çatıp baktı. Bu bölgede görevli komutanlardan biriydi. O yüzden o da savaşa girecekti.
Mila üzerinde ki bakışları hissedip ona baktı. Triton Ruvor belli belirsiz bir baş hareketi ile selam verdi. Sonra da önüne dönüp yanında ki süvarilere emirler vermeye başladı.
Mila onda hoşuna gitmeyen bir şeyler olduğunu hissediyordu. Jack Mila'ya sessizce:
"O gördüğün Süvari Triton Ruvor'dur. Anlaşılan kardeşi Adaleyda Ruvor'dan ayrıntılı bilgi almış. Ona karşı dikkatli ol. Goründüğünden daha tehlikeli ve oldukça hırslı biridir. Benim Akademiye başladığım yıl mezun oldu. Ordan tanıyorum," dedi.
Mila sadece başını sallayarak karşılık verdi. Yarım saate kadar bölgeye ulaşmışlardı.
Orklar yerleşim yerlerine yaklaştıkları için acil olarak müdahale ettiler. Jack bölüğündeki Süvari ve muhafızlara emir verdi. Araç daha yere inmeden atladılar.
Mila kısa kılıçlarını kullanıp önüne çıkan orkları devirmeye başladı. Serelya ve İsabel yakınına gelmişlerdi. El birliğiyle savaşa devam ettiler.
Bir anda Varglar ve Gronlar üzerlerinde ki binicileri ile ortaya çıktılar.
Mila oklarıyla varglar ile savaşıyordu. Triton Ruvor yardıma yetişti. Üç Vargı öldürmeyi başarmışlardı. Yanlız büyük bir gron ile kaldılar.
Triton Ruvor:
"Ben oklarla dikkatlerini çekeceğim. Üzerinde ki orklar ile ilgilenin," diye bağırdı.
Mila kısa kılıçları kaldırıp yayını eline aldı. Serelya ve Maria Qins ile gronun üzerine sıçradılar.
Oklar ile onbeş orku halletmişlerdi. Serelya Mila'nın bundan sonra ne yapacağını iyi biliyordu. O yüzden:
"Maria aşağıya atla gerisi Mila'ya kaldı," diye kuzenine bağırdı. Maria ne olduğunu anladı ve dediğini yapıp atladı. Serelya'da atlayınca Mila büyük bir alev oku oluşturdu. Gronun kafasının üzerinden atlarken oku Gronun ağzının içine fırlattı.
Ok büyüyerek ağzının içinde patlayınca gron yere yığıldı. Triton Ruvor o oku görmüştü. İlgiyle Mila'ya bakıp başını salladı.
Bir kaç saat içinde savaş bitmişti. Mila o zaman Jack'i aramaya başladı. Bir kaç yaralı vardı. Ama Jack ortada yoktu.
Triton Ruvor'da bunu fark etmişti:
"Veliaht Prensin savaştan kaçtığını düşünmem bile ama nereye kayboldu. Orkların eline düşmemiş olsa iyi olur," dedi.
Ama sesinde endişenin kırıntısı bile yoktu. Mila onun bir an bunu istediğini hissetti. O sırada derinden gelen bir ses duydu. Bu sesi kör atış sırasında da duymuştu.
"O adama asla güvenmeyin leydim majestelerinin başı dertte ama orklarla değil. Ruh hayvanı Kızıl Fırtına size doğru geliyor. Onu takip ederek Jack'i bulabilirsiniz," dedi.
Mila o sırada yanına yaklaşan aslanı fark etti. Triton'da aslana bakıp duruyordu. Mila aslanı takip etmeye başlayınca Serelya, İsabel, Maria Qins ve Triton Ruvor onların arkasından takip ettiler.
Jack'i bir uçurumun kenarında bir taşa tutunmuş halde buldular. Yardım gelince rahat bir nefes aldı. Onu yukarı çekince kolundaki yarayı fark ettiler.
Jack kenara oturup tılsımını kullandı. Yara kısa sürede kapandı.
"Bir an sonumun geldiğini düşündüm. Bir varg ve binicisi ile dövüşüyordum. Vargla birlikte uçurumdan aşağıya uçtular. Bu sırada bana çarpıp dengemi kaybetmeme neden oldular."
Mila "kızıl Fırtına gelip beni bulduğu için şanslıyız. Seni aşağıda arıyor olabilirdik. Biraz daha dikkatli olman gerekiyor," dedi.
Jack ayağa kalkıp Mila'ya sarıldı. Sesinde ki endişe fark edilir derecedeydi. Sonra da ekibin yanına döndüler. Etraf toparlanırken komutan Adam Froys onlara geri dönüş emri verdi.
İkisi arkadaşları ile geri döndüler. Jack Mila'nın ısrarı ile bir de revire gidip kolunu gösterdi.
Görev için komuta merkezine gidilecekti. Akbar ve Rakel yanlarına yaklaşıp selam verdiler.
Rakel:
"Bu gece nöbetiniz ertelendi. Yarın sabah erkenden hazır olun. Denetim görevine çıkacağız. İkiniz üst düzey yetkililerle ve üst sinıf sıradan insanlarla görüştünüz. Bir de halkın arasına karışmanız gerekiyor. Bu emir bizzat Komutan Adam Froys'tan geldi," diyerek konuya açıklık getirdi.
Bunun üzerine ikisi de başlarını sallayarak karşılık verdiler. Odalarına geçerken Jack aklına gelenle Mila'ya döndü:
"Benim ruh hayvanımın adını nasıl öğrendin. Ben bile daha öğrenemedim," dedi.
Mila biraz kızardı ve:
"Sanırım benim de bir ruh hayvanım var. Başının dertte olduğunu ve ruh hayvanın kızıl fırtınanın yanıma geldiğini söyledi. Senin adını henüz öğrenmediğini bilmiyordum. Galiba senin ruh hayvanın senin gibi inatçı yapacak bir şey yok," dedi.
Biraz dinlenmek için odalarına geçtiler. Mila duş alıp yattı. Baya yorgun olduğu için hemen uyumuştu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 729 Okunma |
79 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |