
Mila eve döndükten sonra bir süre bugünü kendini düşünüp iyi hisseti. Lora'nın sözleri ve tavırları yeni arkadaşlarını pek etkilememiş gibi duruyordu.
Akşam yemeği için annesine yardım ederken düello hakkında sohbet ettiler.
Damais kızına bakıp ne kadar büyüdüğünü düşündü. Masada otururken Mila'ya dönerek:
"Yarın ava çıkmaya ne dersin. Biraz aklını dağıtır ve rahatlarsın. Sınav sonuçları ve başvuru için daha bir buçuk ay var. Biz sonuç ne olursa olsun seninle gurur duyuyoruz. Bunu hiç bir zaman unutma tatlım," dedi.
"Bunu gayet iyi biliyorum. Bende sizi çok seviyorum. Yarın akademi öncesi biraz antrenman yapmış olurum. Kapanları kontrole gitmeyeli yıllar oldu. Bana da biraz değişiklik olur."
Dadain hemen:
"Bende gelmek istiyorum. Neden beni dışarıda bırakıyorsunuz," diye söylendi.
Mila ona gözlerini kısarak baktı:
"Sen önce bugün iki saat nerede olduğunu açıklamaya ne dersin. Bana yardım etmen gerekiyordu. Sonra öğrendim ki Alanis ile yine anlamsız bir tartışmaya girmişsiniz. Hiç akıllanmayı düşünüyor musunuz? Bir hafta boyunca ağır işleri yaparken belki aklın başına gelir," dedi.
Dadain homurdanarak:
"O cadı ile sürekli uğraşmak zorunda kalıyorum. Bu kez de bana seni gelecek yıl yeneceğim. Akademik puanım senden daha iyi olacak. Ben ne dersem onu yapacaksın," dedi," diye homurdandı.
Mila kafasını iki yana salladı. Ne yaparsa yapsın bu ikisi hiç akıllanacak gibi durmuyorlardı.
Ertesi gün erkenden kahvaltı yaparak çıktılar. Damais daha önce aldığı izinlerle kurduğu tuzakları kontrol etmek istedi. İlk tuzakta bir rakun vardı. Onu temizleyip tuzağı düzelttiler. İkinci tuzakta ise bir erkek geyik vardı. Onu da orada kesip parçalara ayırdılar. İç organları ise geride bırakılacaktı. Damais yanında getirdiği küçük motora yükledi. Mila bu sırada yayını kullanıp iki tane yaban tavuğu avladı.
Birini yaktıkları ateşte pişirip yediler. Mila bir ara izlendikleri hissine kapıldı. Etrafına bakınsa da bir şey göremedi.
Akşam üzeri eve geri döndüler. Geyik derisini tuzlayıp tabaklamak için hazırladılar. Deri eşya üretimi yapan bir fabrika her yıl bu zamanlar da satın alıyordu. Düzgün bir şekilde yırtık veya bozuk olmayan derilere iyi miktarda para veriyorlardı.
Maruzka kızına "bu deri satışından gelecek paranın bir bölümü ile senin için alış veriş yapalım. Akademide yeni ve daha düzgün giysilerin olması gerekiyor. Ayrıca iletişim cihazını da yenileriz. Akademide çeşitli etkinlikler ve partiler olur. Ona göre bir şeyler almalısın," dedi.
Mila başını sallarken Dadain:
"Anne ablam zaten çok güzel dahası için uğraşmasan olmaz mı?"
Mila ona dönüp, "sen kendi işine bak. Akademide olmam seni kontrol etmeyeceğim anlamına gelmiyor. Önümüzde ki dönem okulun bitiyor. Akademik başvuru sonuçların iyi olmalıdır. Yoksa ömür boyu benden kurtulamazsın," diyerek uyardı.
Dadain gözlerini kısarak, "tamam vazgeçtim. Akademide belki kendine birini bulur beni de rahat bırakırsın," dedi.
Anne ve babaları ikisinin atışmasına gülerek bakıyorlardı. Damais gururla konuşmaya başladı:
"Dadain ablan haklı derslerine ağırlık vereceksin. Bu arada Mila sen akademiye başlayınca bir yardımcı almaya karar verdik. Kışa girsek de çiftlikte işler bitmez," dedi.
Mila ve annesi yarı otomatik dokuma tezgahları ile yüklü bir siparişi yetiştirmek için çalışıyorlardı.
Kasabada kereste işi ile uğraşan bir ailenin tek kızı bir kaç ay içinde evlenecekti. Birkaç eksiğini tamamlamak için uğraşıyorlardı.
Damais ödemenin bir bölümü ile kereste almayı plânladı. Kileri ve ağılı büyütmek için ihtiyaç duyuyordu.
Bu arada bir süredir verdiği ilân için başvuranlar ile görüştüler. Sonunda Dadain ile yaşıt bir kızla anlaştılar.
Serena Aldris yetiştirme yurdunda büyümüştü. Akademiye başvuru yapmayı plânlıyordu. Yetenek gelişim okulunda son bir yılı vardı.
Kaydını kasabada ki yetenek gelişim okuluna aldırdı. Mila Akademiye başladığında onun çiftlikte ki işlerini üstlenecekti. Mila ile aynı oda da kalmaya başladı.
Kısa zamanda aileye alıştı. Bir çok işi kısa zamanda öğrenerek kendini de kanıtladı. Mila ve Dadain ile birlikte antrenman yapmayı da ihmal etmedi.
Damais ve Maruzka onu da ilgiyle takip etmeye başladılar. Serena gerçekten yetenekli biriydi.
Damais kısa kılıç eğitmenleri olarak onları test ediyordu. Maruzka ise okçuluk dersleri veriyordu. Mila her iki alanda oldukça iyi bir seviyeye gelmişti.
Damais ve Maruzka geçmişte Akademik eğitim almışlardı. Ama çocukları görev alıp almadıklarını bilmiyorlardı. Bu konuda konuşmayı tercih etmiyorlardı.
İki gün sonra aylık büyük panayır vardı. O yüzden son hazırlıkları yaptılar. Dokuma kumaş siparişi yetişmişti. Yiyecek standı için yüklü bir miktar hazırlandı.
Mila hazırlıkları yaparken Serena'ya dönüp:
"Haftalık pazarda da satış yaptık. Ama asıl satış ve kâr aylık panayırda olur. Sadece kasaba halkı alış veriş yapmaz. Şehirden veya diğer yakın yerleşim yerlerinden bile gelen olur. Yüksek satış ve kâr elde ederiz. O yüzden her zaman yaptığımız hazırlıklar yetmiyor. Ürünleri daha özenli ve düzenli bir şekilde hazırlamak gerekiyor. İnsanlar gördükleri zaman ilgilerini çekmesine dikkat etmeyi unutmayın," dedi.
Dadain ise o sırada işi gücü bırakmış yemekle meşguldü. Mila onu görünce:
"Dadain tıkınmayı bırakıp yardım et. Yine işten kaçmaya başladın. Hadi daha yapacak çok işimiz var. Serena sana bir iş daha düşüyor. Benim yokluğumda bu baş belası kardeşimi kontrol altında tutmalısın. Gördüğün gibi her fırsatta işi boşverir," dedi.
Serena iyi ve düzgün bir aile ile olduğu için mutluydu. İlk başta biraz çekinmişti. Bir çalışan olduğu için ailenin sadece emirler verip her işi ona yüklemelerini beklemişti.
Ama çok iyi davranıp aileden biri gibi görmüşlerdi. Üstelik sık sık onlarla antrenman yapıyordu. Böylece eksiklerini tamamlayıp kendini daha da geliştirmeye başladı.
Ertesi sabah erkenden kalkıp kahvaltı yaptılar. Yüklü araçla yola çıkıp erkenden panayır alanına ulaştılar. Tezgahı açıp ürünleri yerleştirmeye başladılar.
Bir saatin sonunda her şey hazırdı. Damais ve Dadain kereste işi için konuşmaya gittiler. Araçtan kumaşlar indirilmemişti. Onları da götürüp teslim edip anlaştılar. Ödemenin bir bölümü malzeme ile verildi.
Geri döndükleri zaman müşteriler yavaş yavaş gelmeye başladı. Kasaba halkı erkenden alış veriş yapardı. Sonra da dışarıdan gelen konuklar için kendi işlerinin başına dönerlerdi.
Mila ve Serena tartı başında çalışıyorlardı. Öğlene doğru ürünlerin yarısı bitmişti.
Şehir beyinin kızı Marina Buffor tezgâhlar arasında geziyordu. Marina huy olarak abisine pek benzemeyen biriydi.
Mila ve Dadain ile de iyi anlaşırdı. Tezgâha yaklaşıp selam verdi ve biraz meyve satın aldı.
Lora onu fark edince kaşlarını çattı. Marina ile arası hiç bir zaman iyi olmamıştı. Doryan ile sevgili olduklarında belki düzelir diye düşünmüştü. Ama Marina daha da uzak durmuştu. Şimdiyse hiç sevmediği hatta nefret ettiği insanlarla konuşup gülmesi sinirlerini bozdu.
Doryan babasının verdiği görevi yerine getirmek için denetime çıkmıştı. Lora onu görünce yanına yaklaşıp koluna girdi.
"Doryan bugünlerde beni çok ihmal ediyorsun. Bu işlerle ilgilenecek adamların yok muydu? Hadi onlara devredip biraz gezelim."
"Lora artık 18 olduk. Biraz sorumluluk sahibi olmam gerekiyor. Bu görevi başka birine veremem. Üstelik hazır olmam gerekiyor. Akademide bu tür görevler olacak. Amcam bu konu da beni bilgilendirdi. Hem sende biraz çalışsan iyi olur. Listeye girecek olursak bu kadar rahat olamazsın."
Lora oflayıp Doryan'a eşlik etmeye başladı. Marina ikisini görünce yanlarına geldi. Elinde biraz erik ve elma olan file vardı.
Lora onu görünce laf etmeden duramadı:
"Biraz önce seni gereksiz birileri ile sohbet ederken gördüm. Konuşmak için daha kaliteli insanları tercih etmeyi ne zaman öğreneceksin çok merak ediyorum," dedi.
Marina ona gözlerini devirip:
"İkimizin kalite anlayışı çok farklı bunu biliyorsun. Kalite derken kendini kastettiğini biliyorum. Ama ben dedikodudan ve insanları aşağılamaktan nefret ederim. Tersi olsaydı seninle arkadaş olurdum. Ama bana hiç uymuyorsun. Abimi nasıl kandırdığın umrumda değil. Benim hayatıma ve arkadaş seçimlerime karışamazsın. Bu hakkı sana vermiyorum," diyerek karşılık verdi.
Doryan gerilimi azaltmak için araya girmek zorunda kaldı. Marina'ya bir şeyler söyledi. O da başını sallayarak karşılık verdi. Yanlarından ayrılıp başka işlerini halletmek için uzaklaştı.
Doryan Lora'ya dönüp:
"Marina ile gereksiz laf dalaşına girmeyi ne zaman bırakacaksın. Ne yaparsan yap kendi bildiğini okur. Bunu daha öğrenemedin," diye söylendi.
Lora sinirle:
"Beni arkadaş olmaya değer bulmuyor. Ama gidip o Mila denen kim olduğu bilinmeyen biri ile arkadaş olmaya devam ediyor. O yüzden az da olsa laf söylemeye hakkım var. Bize ne zaman alışacak ve beni kabul edecek söyler misin? Ben artık sıkılmaya başladım," dedi.
Doryan hiç bir şey söylemedi. O sırada panayır alanına girenleri fark etti. Jack Rondak ve yanındaki grubu bir ay içinde ikinci kez burada görüyordu. Bu kez yanlarında Michael Rondak ve Carl Gorales'de vardı. Birlikte sohbet ede ede gezmeye başladılar.
Doryan üstünü başını kontrol edip yanlarına yaklaşarak selam verdi. Denetim görevini bir süre erteleyip onlara eşlik etmeye başladı. Bir yerde bu da görev sayılırdı.
Lora'da bundan yararlanmak için elinden geleni yaptı. Cecelia ve Jade ile sohbet etmek için yaklaştı.
Bir süre bu şekilde ilerlediler. Lora bir tezgâhta olay çıkardı. Tezgâhın sahibi olan ailenin kızı ile iki gün önce tartışmıştı. Kız sadece yeni aldığı elbiseyi giyerek gezmeye çıkmıştı.
Lora o elbiseyi daha önce almak istemiş ama geç kalmıştı. Kızın üzerinde görünce sinirle kızın üstüne yürüyüp kavga çıkarmıştı.
Şimdiyse Doryan'a ve yeni arkadaş edindiğini düşündüğü insanlara güvenerek yine olay çıkardı.
Ama Doryan onu kolundan tutarak uzaklaştırdı.
"Lora sen ne yaptığını sanıyorsun. Kendini ve daha önemlisi beni küçük düşürmeye hakkın yok. Derhal ailenin mağazasına gidiyorsun. Bir süre seni görmek istemiyorum. Bu ilişkiye devam edip etmeyeceğime daha sonra karar vereceğim."
Lora sinirle kıpkırmızı oldu ve:
"Beni bu şekilde başından atmana izin vermeyeceğim. Ben senin sözlün sayılırım. Basit sıradan bir kıza karşı beni koruman gerekirdi. Beni önemli insanların yanında küçük düşürmen değil," dedi.
Ama söylediği hiç bir şey etkili olmadı. Jack ve diğerleri onları yanlız bırakmışlardı.
Mila ve Serena gelenleri görünce birbirlerine baktılar. Serena bilmese de Mila onlarla daha önce tanışmıştı.
Mila daha önce yaptığı daveti hatırladı. Tezgâhta pek bir iş kalmamıştı. Maruzka kızlara izin verdi. Önlüğü çıkartırken ikisine de istediklerini almaları için biraz harçlık vermeyi ihmal etmedi.
Serena bunu beklemediği için şaşırdı. Mila onun derdini anlayınca:
"Serena bunun için şaşırma sende aileden oldun. Panayır zamanı bol alış veriş olduğu için fiyatlar biraz düşer. Istediğin veya ihtiyacın olanı rahatlıkla alabilirsin. Önümüzde ki dönem okulun bitiyor. Ama bir kaç ihtiyacın olabilir. Bir sorun olursa veya paran yetmezse de bana söylemekten çekinme anlaştık mı," dedi.
Serena, "işe daha yeni başladım. O yüzden biraz şaşırdım. Ama haklısın bir kaç ihtiyacım var. Biraz alış verişe hayır demem," dedi.
Mila misafirlerine selam verdi. Cecelia ve Jade ile koyu bir sohbete daldı.
Jack ara sıra onu izliyordu. İlk kez bir kız ilgisini çekmişti. Üstelik Mila diğer kızlar gibi ilgisini çekmeye çalışmıyordu. Kendi kendine belki de ilgimi çekmesine bu sebep oluyor diye düşündü.
Bir tezgâhta değişik takılar ve aksesuarlar kızların ilgisini çekmişti.
Mila renksiz yarı değerli bir taştan yapılmış bileklik ve kolye setini beğenmişti. Ödemesini yapıp satın aldı. Cecelia ve Jade kendilerine bir şeyler beğenmiş ve almışlardı.
O sırada bir köşedeki çadırları ve oyun parkını gördüler. Cecelia ilk kez gördüğü için merak edip sordu.
Mila, "gezgin gösteri ekibi dün gece gelmişler. Oldukça güzel ve eğlenceli olabiliyor. Ben bunları oldukça severim," dedi.
Jack araya girdi:
"Biz ilk kez böyle bir eğlence gösterisine denk geliyoruz. Birer bilet alıp izlemeye ne dersiniz. Bize de değişiklik olur," dedi.
Mila biraz kararsız kaldı. Serena ile birbirlerine baktılar. Gösteri geç saatlere kadar sürerdi. Çiftliğe dönmek biraz sorun olacaktı. Araç malzeme yüklü olduğu için alamıyorlardı.
Jack ne düşündüklerini anlamıştı.
"Gösteri sonrası sizi eve ben bırakırım. Bu şekilde eve dönüş sorununuz kalmaz. Ne dersiniz," diye bir teklifte bulundu.
Mila, "teklifiniz için teşekkür ederim. Bugün aile aracımızı almamız mümkün değil. Babam büyük bir alış veriş yaptı. Onlar yüklü," dedi.
Tezgâha dönüp anne ve babası ile konuşup izin aldılar. Damais ve Maruzka gidenlerin ardından bakıp birbirlerine döndüler.
Eğlence parkında ki oyuncaklar oldukça keyifli gelmişti. Okçuluk parkurunda atış talimi yaparak çeşitli hediyeler kazanılan bir oyun vardı.
Almina Mila'ya:
"Hadi bakalım yeteneğini gösterme zamanı geldi. Bana doğum günü hediyesi olarak bir şeyler kazanmak zorundasın," dedi.
Mila arkadaşına gözlerini kısarak baktı. Ama bir şey söylemeden parkura girdi. Jack ve diğerleri ne yapacağını merak ederek izlemeye başladılar.
Almina diğerlerinin merakını bildiği için bu yola başvurmuştu. Mila'ya bu konuda oldukça güveniyordu. O sırada etraftan bir çok kişinin izlemeye geldiğini fark etti.
Mila yetenek gelişim okulunda ki en iyi okçuluk ve kısa kılıç derecesine sahipti. Kasabada ki bir çok insan bunu gayet iyi biliyordu. Aralarında yaşıtı gençlerde vardı. Mila ile sevgili olmak için çok uğraşmış ama yüz bulamamışlardı.
Mila eline aldığı yay ve içi ok dolu sadak ile içeriye girdi. Oyunu yöneten görevli bir düğmeye bastı. Aynı anda hareketli bir kaç hedef sağdan soldan, aşağıdan yukarıdan çıkıp üzerine gelmeye başladılar.
Mila ise soğukkanlılıkla hareket ederek teker teker hedefleri indirmeye başladı. Görevli çetin ceviz birine denk geldiğini anlamıştı.
Oyunun bir sonraki aşamasına geçti. Mila bu aşamayı da geçti. Jack, Daniel ve Revın birbirlerine baktılar. Mila gerçekten oldukça yetenekli biriydi. Akademiye kabul edileceğine kesin gözüyle bakıyorlardı. Kendi grupları olan Yıldız Süvarileri grubu için iyi bir üye olacaktı.
Onlar bunu düşünürken parkur bitmişti. Çıkışta Mila'yı tebrik edenlerden pek fırsat bulamadılar. Almina ise hediye olarak bir çift kılıç kını aldı. Bu kınlar sadece gösteri ve davetlerde kullanmak için yapılmıştı. Yarı değerli taşlarla süslüydüler.
Jack sonunda yanlız kalan Mila'ya yaklaşıp:
"Kısa kılıç düellosu alanında oldukça iyi bir iş çıkarmıştın. Okçuluk alanında da oldukça iyi olduğunu gördük. Yıldız Akademisi iyi ve yetenekli bir öğrenci kazanacaktır. Biraz erken olduğunu biliyorum. Ama Akademinin en iyi grubuna katılma hakkını elde edebilirsin. Şimdiden yarı resmi bir davette bulunmama izin verirsen sevinirim," dedi.
"Akademi tercihim Yıldız Akademisi olacak. Ama henüz liste açıklanmadı. O yüzden ne olacağını bilemeyiz. Davet içinde teşekkür ederim."
Çadırda ki gösterinin başlamasına az bir zaman kalmıştı. O yüzden içeriye girip yerlerini aldılar.
Bu arada Michael Rondak ve Serena iyi anlaşmışa benziyorlardı. Koyu bir sohbete dalmışlardı.
Dört saat sonra hepsi keyifle oradan ayrıldılar. Revın ile Daniel gösteriler ile ilgili yorumlar yapmaya başladılar.
Bu sırada Akademik başvuru sonuçları açıklanmıştı. Başvuruda bulunan ve kabul edilenlere mesajlar gitmeye başladı.
Mila gelen mesaj sesi ile iletişim cihazını kontrol etti. Bir an okuduklarına inanamayıp, tekrar okudu. Cecelia ve Jade kendi sonuçlarını kontrol ettiler. Listeyi de kontrol edince birbirlerine ve Mila'ya baktılar.
Jack sonucu merak ettiği için, "eee kızlar sıralamada ki yerinizi söyleseniz artık merak ediyorum," dedi.
Mila bir şey söylemeden Cecelia konuya dahil oldu.
"Listenin ikinci sırasında yer aldım. Şaşkın olmamın sebebi birinci sırada ki isim."
Jack eee der gibi bakıtı.
"İlk sırada ki öğrenci Süvari şu an yanında duruyor. Bu Akademi tarihinde bir ilk sanırım. Mila beni yanlış anlama iyi olduğuna eminim. Beni sadece iki puanla geçmişsin."
O böyle konuşunca herkes dönüp Mila'ya baktı. O da:
"Sizin kadar bende şaşırdım. Bir hata falan olmasın diye düşündüm. O yüzden biraz sessiz kaldım," dedi.
Cecelia ve Jade birbirlerine baktılar. Mila'nın biraz kararsız kaldığını anlamışlardı.
Jack'in de dikkatini çekmişti ona:
"Biraz kararsız kaldığını görüyorum. Mila senin lider öğrenci olarak bazı sorumlulukların olacak. Lider olman diğerlerine yol göstermen gerektiren olaylara denk gelebileceğin anlamına geliyor. Hem de sorun çıkaran ki mutluka bir kaç kişi çıkar. Ceza verme yetkisine sahip olacaksın. Haksız yere olmadığı sürece yönetim bile sana karışmaz," dedi.
Revın arkadaşına takılmak için araya girerek:
"Jack kendi engin tecrübelerinden söz ediyor. İlk yıl o da lider öğrenci olmuştu. Jack kendine güvenen biri olarak Akademiye geldi. İkimiz bir de oda arkadaşı olduk.
Bu halimize hiç bakmayın. İlk bir hafta konuşmazdık. Tek konuştuğu insan Daniel'di. Sonra ilk görevden sonra birlikte bir şeyler yedik. Bu birbirimizi daha iyi tanımamızı sağladı.
Avcı sınıfından gelen öğrencilerin bir kaçı Akademide ki rahatlıktan yararlanıp Jack'i sıkıştırmaya başladılar. Bulunduğu konumu hak etmediğini iddia ediyorlardı. Konumunun gerektirdiği sorumluluklar da zorlanınca biz devreye girdik. Şimdi bu durumdayız," dedi.
Cecelia bunu dinlerken bir fikir edinmiş oldu.
"Mila ben ve Jade sana yardımcı olmak için elimizden geleni yaparız. Bu üç baş belası gibi iyi bir ekip oluruz. Ne dersin."
"Cecelia yardımın ve teklifin için çok teşekkür ederim. Bir anda aldıĝım haber şaşırttı. Ama yardım teklifinizi de kabul ediyorum. Bir çok sorumluluk ve sorun ile karşılaşma ihtimalimiz oldukça yüksektir. Üstelik ikinci ve üçüncü sırada görünüyorsunuz. En az benim kadar yetki sahibi olmanızda bir sorun olmaz."
Almina "ilk sorunlu öğrenci adayını da gördüm. Listenin son sırasında Lora Darov görünüyor. O kız tam bir sorun olabilir. Bu kasabadan biri olsa da hiç anlaşamayız. Mila özellikle sana karşı gereksiz bir kıskançlık içinde biliyorsun. Akademide bile rahat duracağını sanmıyorum," dedi.
Cecelia, "onu boşverin. Bakın benim aklıma ne geldi. Bugün bizi çok iyi bir şekilde ağırladınız. Mila seni ve Serena'yı da yarın biz ağırlayalım. Şehirde biraz gezeriz ve alış veriş yaparız. Akademide buna çok fazla vaktimiz olmayacak," diye öneri de bulundu.
Mila başını salladı ve:
"Zaten benim de biraz alış veriş yapmam gerekiyor. Giysilerimin çoğu günlük ve pek yeni bir şeyim yok. Burada ki iki mağazaya gitmek istemiyorum. Sahiplerinin kızı da listede ve onunla hiç anlaşamayız," dedi.
Jack onların iyi anlaşmasına memnun olmuştu.
"Kızlar biz üst sınıf öğrenciler yarın Akademiye geri dönüyoruz. Siz birinci sınıflar gelmeden yapılacak işler var. Cuma günü de sizler geleceksiniz. Artık Akademide gorüşebileceğiz.
Yarın kendinizi alış verişe kaptırıp çok yormayın. Avcı sınıfının çalışma bölgesinden de uzak durun. Bir kaç yeni öğrenci olduğunu biliyorum. Ruvor ailesinin üç üyesi bitmedi. İki kişi daha geliyor."
Mila Cecelia'nın ve Jade'in iletişim numarasını almıştı. Jack kızları eve bırakacağı için onları aracına yönlendirdi.
Serena arka koltuğa oturdu. Mila Jack'in yanına oturdu. Yol boyunca sohbet ettiler.
Bir buçuk saat sonra çiftlik evine ulaştılar. Jack araziyi ve evi çok güzel bulmuştu. Kümesin orda bir hareketlilik fark ettiler.
Mila bir hırsız olabileceğini düşündü. Jack ve Serena ile bakışıp sessizce oraya yöneldi. Diğer ikisi de ona yetiştiler.
Jack her ihtimale karşın kılıcını her an ortaya çıkarmak için hazırlandı. Mila gölgesini tanıyıp diğerlerine sessiz olmalarını işaret etti.
İçeriden bir horozun sinirli sesi ve sessiz sayılmayacak bir de küfür duydular. Mila arkadan yaklaşıp kardeşinin ensesine tokadı geçirdi.
"Ahh abla ne yapıyorsun ya acıdı."
"Dadain gece gece kümeste ne işin var. Horozun deli olduğunu iddia ediyorsun. Onu uykusundan uyandırıp deliye çevirmeyi de ihmal etmiyorsun. Seni hırsız sandık okla vurmadığımız için şanslısın."
"Yaa dün burada saatimi düşürmüştüm. Ancak vakit bulup aramaya geldim."
Serena başını iki yana salladı. Dadain hiç büyümeyen bir çocuk gibiydi.
Dadain ise kızları getiren Jack'e bakıp duruyordu. Mila onun kıskançlık yaparak bir şeyler söylemesine engel olup Jack'e döndü.
"Bizi eve kadar bıraktığın için çok teşekkür ederim. Bu gördüğün sersemde erkek kardeşim Dadain Kortas'tır. Biz eve geçsek iyi olacak. Bakalım onu ne gibi bir ceza bekliyor. Sana da iyi geceler," dedi.
Jack daha fazla araya girmeyerek başını salladı. Aracına geri dönüp onların eve girmesini bekledi. Sonra da oradan ayrıldı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 729 Okunma |
79 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |