@aysema24
|
"Ya Tuğçe ya ne olur sanki sen gidip alsan topu" Ezgi yavru köpek bakışları atsa da bu kaçan bilmem kaçıncı top olduğu için Tuğçe gardını indirmeden "Olmaz atan alır Ezgi git al topu bak giderek uzaklaşıyor"
Denizde voleybol oynamak güzel ama o rüzgar yok mu o Rüzgar onun yüzünden topumuz kaçıp duruyor Ezgi ve Tuğçe'nin akşama kadar inatlaşma potansiyelleri olduğunu bildiğim için "Ay kızlar! Tamam siz durun ben gidip alacağım topu" deyip topun yanına yüzmeye başladım.
Sabah uyanınca önce beraber güzel bir kahvaltı yapmış sonra da ece'ye katılmak istediğimiz etkinlikleri söylemiştik sonra da yapacak bir şey bulamayıp denize girmek için kumsala gelmiştik.
Tuğçe yanında voleybol topu getirmiş biz de önce yüzümüz sonra da voleybol oynamaya karar vermiştik ama rüzgar yüzünden topumuz kaçıp duruyordu.
Etrafıma bakınca bugün denize bayağı bir kişi olduğunu gördüm aramızda mesafe vardı ancak herkes birbirine net bir şekilde görebilirdi.
Top sağ tarafımızda yüzen bir grup erkeğin tarafına sürükleniyordu kendimi biraz Hint dizisindeymiş gibi hissettim top kaçıyor ben kovalıyorum. Birtek yakışıklı başrol erkeğimiz eksik topu yakalayıp bana getirsin.
" Pardon top sizin mi?" başımı kaldırıp karşıma bakınca topu yakalamış sarışın bir erkek bana bakıyordu Allah'ım vallahi yazınca söylediklerim doğal değildi sadece içimden geçirmiştim.
"Evet benim yakaladığınız için teşekkür ederim." dedim ve topu almak için biraz daha adamın yanına doğru yüzdüm.
"Önemli değil ama bu rüzgarda deniz voleybolu pek oynanmaz sanki yanlış mıyım?" Maalesef doğrusun senin yakışıklı sarı bey ama işte biz zoru seviyoruz. "Haklısınız ama oynamak istedik bir kere sıkılana kadar da oynamaya devam edeceğiz." dedim gülümseyerek yüzüne bakarken.
"Şey beyefendi topu bana doğru atar mısınız arkadaşlarım bekliyor da." Yakışıklı sarı bana gülümseyerek "Tabii" dedi ve topu attı tam gidecekken "Bu arada ismim Kaan eğer oynamaktan sıkılırsanız bizim yanımıza gelebilirsiniz." dedi eliyle diğer 3 arkadaşını göstererek.
Aslında çok samimi görünüyordu ama maalesef ki şu anki dünyada öyle her gördüğün kişiye güvenemiyorsun başıma Bizim yüzdüğümüz tarafa çevirmem ile kızların meraklı kızları bize baktıklarını görmen bir oldu.
Neyse kızlar ile de konuşur yanlarına gidip gitmeyeceğimize karar verirdik. "Ben de Asrın tanıştığıma memnun oldum Kaan. Eğer sıkılırsak bu teklifini değerlendirebiliriz" dedim "Tamam o zaman görüşürüz" dedi gülümseyerek. Ben de gülümseyip "Görüşmek üzere" dedim.
Topla birlikte kızların yanına gidince ilk konuşan Ezgi oldu "kimdi o yakışıklı? Ne konuştunuz? Tanıyor muydun önceden? Yeni mi tanıştınız? Ondan hoşlandın mı ve eğer hoşlandıysan sevgilisi var mı diye sordun mu? "
Daha soracağını bildiğim için müdahale edip "Ezgi bir sakin ol!" dedim topu sonuçları atıp.
"Öncelikle çocuğun adı Kaan hayır önceden tanışmadık ondan senin dediğin anlamda hoşlanmadım sevgilisi olup olmadığını sormadım ve her gördüğün erkekten hoşlanmaya son vermelisin şu ayran gönüllülükten Bir vazgeç" dedim sonlara doğru sinirli bir ses tonuyla.
"Yaaa tamam. Şimdi orada ne konuştunuz söyler misin?" Dedi Ezgi gözlerini hızlı hızlı kırpıştırarak. Derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.
"Kaan topu yakaladı. Bende ona teşekkür edip ondan topu istedim. Sonra Kaan bana bu havada top oynanmaz dedi ben de ona bizim canımız istedi sıkılana kadar oynayacağız dedim. Ve gelirken de eğer sıkılırsanız bizim yanımıza gelebilirsiniz dedi. Bende düşünürüz deyip geldim". Dedim tek nefeste.
"Tamam o zaman hadi gidelim." Dedi. Ezgi. "Nereye " dedi Tuğçe şaşkın bir şekilde. "Kaanların yanına işte Asrın demedimi Kaan eğer sıkılırsanız yanımıza gelin diye işte bizde gideceğiz." Dedi.
"İyide sıkılmadık ki hem ben düşünürüz dedim. Sen ne ara düşündün. Tanımadığız kişilerin yanına gidiyoruz. "Tuğçe de beni destekleyen bir bakış attı Ezgi'ye
"Birincisi ben daha sen anlatırken düşünme aşamasını bitirdim. İkincisi çocuğun ismi Kaan ve sen onunla tanıştım zaten üçüncüsü hadi gidelim artık. " Dedi sonda sesini sitemli bir şekilde yükselterek.
Ezgi'ye göz devirip iskeleye doğru yüzdüm. "O zaman gelin de eşyalarımızı toparlayıp üstümüzü değiştirelim. Sonuç olarak üçümüz de Ezgi eğer birşeyi kafasına koyarsa yapacağını biliyoruz. " Dedim. Ezgi sevinç çığlıkları atarken Tuğçe kocaman bir of çekti.
∞
Bikinilerimizi çıkartıp normal kıyafetlerinizi giyidik sonra eve uğrayıp eşyalarımızı bıraktık. Ezgi dün akşam yaptığı kurabiyeler den biraz alıp bir saklama kabına koydu ve çantasına attı.
Bunu gören Tuğçe sanki kalbinden vurulmuş gibi alini kalbinin üstüne koyarak yere yığıldı "Sen nasıl benim yemeğe kıyamadığım kurabiyeleri başkalarına götürürsün "
"Biraz paylaşımcı ol Tuğçe hem o kadar çocukların yanına gidiyoruz yanımızda birşey götürmeyelim mi " Tuğçe hışımlanyerdem kalkıp "Hayır efendim götürmeyelim. Benim rıskımı niye başkasına yediriyorsun hem benim canım çekerse ne olacak dört tane bırakmışsın geriye onları da alsaydın " dedi.
"Tamam Tuğçe sakin ol. Söz gelince ben sana yapacağım" dedim. "Ama çok yapacaksın tamam mı" dedi sesini incelterek. "tamam çok yapacağım."
Sihay sırt çantamın içine her ihtimale karşı bikinimi bir ceket, bir tişört ve bir şort koydum. 15 yaşındayken yazın gittiğimiz bir kampta kaybolmuştum ve iki gün boyunca aç susuz kurtarılmayı beklemiştim.
O günden sonra çoğu zaman her ihtimale karşı yanımda içi tıkabasa dolu bir sırt çantasıyla gidiyorum. Çantamın içine bir paket bisküvi kibrit kağıt kalem ve bir şişe de su koydum.
Kızlar da bu durumumu bildikleri için beni normal karşılıyorlardı. Onların yanına gidince ikisinin de hazır bir şekilde beni beklediklerini gördüm.
"Hadi gideliiim" dedi Ezgi heyecanla. Kesin Kaan'a tutulmuştu. İşte Ezgi böyleydi gördüğü her yakışıklı erkeğe dibi düşüyordu.
Erkelerin yüzdükleri yöne doğru kumsalda yürümeye başladık. Yaklaşık 3 dakikalık yürüyüşün sonunda onları görebilmiştik. Bizi ilk gören siyah saçlı bir çocuk oldu ve dönüp arkadaşlarına söyledi sanırım.
Sırtı bize dönük olan Kaan bize döndü ve ayaklandı. Kaan bize biz Kaan'a doğru ilerlerken bağırmadan konuşabileceğimiz bir mesafeyegelince ilk konuşan Kaan oldu. "Hoşgeldiniz kızlar demek sonunda sıkıldınız. " dedi. "Hoşbulduk evet sıkıldık" dedim. Ve birlikte Kaan'ın arkadaşlarının yanına gittik. "Bizi ilk gören siyah saçlı çocuk "Hoşgeldiniz hanımlar" dedi. Diğerleri de onu başıyla onayladılar.
"Hoşbulduk beyler" dedi Ezgi yuvarlak bir şekilde kumların üzerinde oturuyorlardı. Biraz açılıp bizim için yer açıtılar. Sırayla yanlarına oturduk. Tuğçe siyah saçlı çocuğun yanına ben Ezgi ile Tuğçe'nin arasına Ezgi de Kaan'ın yanına oturdu.
"Biz zaten Asrın ile tanışmıştık. Ben size hem kendimi hem de arkadaşlarımı tanıtayım. Ben Kaan " dedi eli ile kendisini işaret ederek sonra soluna döndü ve arkadaşlarını sırayla tanıtmaya başladı.
"Arkadaşlarım Kerem, Asır ve Mert tanıştığımıza memnun oldum " dedi. Ben de "Ben Asrın Arkadaşlarım Tuğçe ve Ezgi. Bizde tanıştığımıza memnun olduk" dedim.
"Eee ne yapacağız şimdi ve ben acıktım daha öle yemeği yemedik" dedi adının Kerem olduğunu öğrendiğim çocuk.
"Aslında beraber yemek pişirip yiyebiliriz. " diye bir fikir attım ortaya "Evet evet peki nerede pişireceğiz" dedi Tuğçe fikrime destek çıkarak.
"Bizim evde pişirebiliriz hem daha yakın herkes bir işin ucundan tutar ve hemen hallederiz." Dedi Mert. Geldiğimizden beridir hiç konuşmayan Asır ilk kez konuşup "Bizim evde malzeme az hangi hemekleri yapacağımıza karar verelim ona göre gidip alışveriş yapalım." Dedi
Burada bir market olduğunu biliyordum ama nerede olduğunu bilmiyordum. "o zaman kolay yapılabilen birkaç tane yemek bulalım sonra oylamayla karar verelim. " Dedi Ezgi.
"Akşamlarımızı kurtaran bir menümüz var. Kolay da yapılır. İsterseniz Tavuk sarması, Pirinç pilavı ve Mevsim salatası yiyebiliriz" dedim.
"Hmm olabilir aslında itirazı olan yoksa hadi gidelim" dedi Kerem. Kimse itiraz etmeyince ayaklandık ve Kaan'ların evine doğru ilerlemeye başladık.
∞
Gereken malzemeleri listeledik. Kaan,Ezgi ve Kerem malzemeleri almaya gittiler. Tuğçe ve ben elimizde olan malzemeler ile yemek yapmaya başladık daha doğrusu ben başladım.
"Tuğçe sen ne zaman yemek yapmayı öğreneceksin acaba hı " diye sitem ettim ya kız daha sebze doğramayı bile bilmiyor. Elinde can çekişen biberi ondan aldım ve "Tuğçe git bana başka bir yardımcı gönder" dedim.
Dudaklarını büzüp "Ama siz de bana öğretmiyorsunuz ki" dedi. "Şimdi değil sonra söz tekrar öğretmeye çalışacağız" evet tekrar çünkü her seferinde Tuğçe bizi çıldırttığı için vazgeçiyorduk. Tuğçe ellerini yıkadı ve içeri geçti ben de sebzeleri doğramaya devam ettim. Birkaç dakika sonra mutfaktan içerç Asır girdi. "Merhaba Tuğçe yardım lazım deyince ben geldim" dedi. Bu adam çok sakin konuşıyordu sesi de çok naif.
"Merhaba. Hoş geldin. Evet yardım lazım Tuğçe'yi kovdum" dedim. "Ne yaptı da kovdun ki " dedi yine o naif sesiyel "Sorun da o ya hiçbirşey yapamadı. " Diyerek iç çektim.
Dudaklarından küçük bir kıkırdama yayıldı ama çok kısa sürdü. "Anladım beni de kovma diye birşeyler yapmaya çalışırım" dedi tam ona cevap verecekken içeri Ezgiler girdi.
"Biz geldiiik " dedi neşeli sesiyle ona dönünce ellerinde bizim istediklerimizden daha fazla şey görünce şaşırdım. "bunlar ne niye bu kadar şey aldınız." dedim.
"Market çok büyüktü bizde biraz aburcubur birde tatlı aldık. İlkkez bir markette Magbolya satıldığını görüdm. Oraya da bir pastaneden hergün taze olarak geliyormuş" dedi
"İyi yapmışsınız bizi tatlı yapma derdinden de kurtarmış oldunuz hadi siz eşyaları yerleştirin ben ve Asrın da yemek yapmaya başlayalım. " Dedi Asır.
∞
Biz yemekleri bitirmiş şimdi de sofranın kurulmasını bekliyorduk. "Hadi Herkes Sofrayaa" diye seslendi Tuğçe.
Oturduğumuz yerden kalkıp ön bahçeye kurulan masaya yerleştik. Tam yemeğe başlayacakken "Ben geldiii-" gelen sese dönünce ben, Ezgi ve Tuğçe şok olduk.
Karşımızda duran ve bizi görünce susan şahıs Feyzadan başkası değildi.
∞BÖLÜM SONU∞
|
0% |