@aysenasyorubas
|
"İmdatt! Yardım edinn" kurtarmaya çalıştım kolumu tutan uzun parmaklarından
"Kes sesini mira burda seni kimse duyamaz!" Her şey bitmişti sanırım bu defa kurtulamayacaktım vücuduma daha çok bastırmıştı kendini. Ağır cüssesinin altında nefes almam zorlaşırken güçlükle konuştum. "bırak beni lütfen ben daha küçüğüm " sözlerim karşımdaki adama zevk verirken benim içimi acıtıyordu "miraa... seni seviyorum küçüğüm." Hayır... hayır bu gerçek olamaz.
"Mira mira uyan güzelim aç gözlerini hadi" Duyduğum tanıdık ve huzur dolu sesle korku ile açtım gözlerimi "a-abi " diyebildim sadece "burdayım güzelim kötü bir rüyaydı geçti... " abimin boğuklaşan sesi , kalbimin çarpıntısı ve az önce görmüş olduğum kabusun etkisi ile hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Abim ellerini nazikçe saçlarıma attı ardından göğsüne bastırdı kafamı ağlama dercesine saçlarımla oynuyordu. Benim herşeyim olmuştu YİNE VE HER ZAMAN
Olabildiğince sıkı sarılmıştım abime beş-on dakika geçtikten sonra ağlamamın durduğuna emin olup ayrıldım abimin güven dolu kollarından. Elimin tersi ile sildim göz yaşlarımı. Abim de yanıma oturup ellerimi tuttu "noldu melegim ne gördün " "Bişey yok abi her zaman ki şeyler bi canavar beni kovalıyordu " saçlarımı karıştırıp alayla güldü. "Kocaman kız oldun hayla korkuyor musun o canavardan " alttan alta gülüyordu sinirlerimi bozmaya çalışıyordu "sus yaa korktum işte " onu iterek yataktan atmaya çalıştım Beceremedim... "Kalk hadi kalk annem kahvaltı hazırladı. " mutlu olmuştum sevinmiştim çünkü abimin ve benim işlerimden dolayı uzun zaman sonra ailecek kahvaltı yapacaktık. Ayağa kalkıp banyoya yöneldim elimi yüzümü yıkayıp kendimi koridora attım. Arkamdan abim gelip kolunu omzuma attı "acaba diyorum şu üzerindekileri değiştirsen mi " garipçe bakmıştım abime oda üzerimi işaret etmişti kaşlarıyla üzerime bakındım ama gayet güzeldi nesi vardı ki civcivli pijamamın " yok gerek yok abi bu pijamayı seviyorum" kaşlarını alayla havaya kaldırıp sırıttı onun bu tavrını görmezden gelerek aşa indim
Mutfağa geçip anneme yardım edecektim ki evin zili çaldı. Yürüyerek kapıya ulaştığımda kapının deliğinden bakıp kapıyı açtım. Gelen cihan abiydi "hoşgeldin abi " dedim ufak bi tebessümle oda aynı şekilde gülerek karşılık verdi "hoşbuldum güzellik" yanağımdan makas alıp içeri geçti. Abim mutfakta annemi sinirlendirmeye çalışırken bende çatalları ve bardakları masaya dizmiştim cihan abi kulağıma eğilip "pijamanda çok güzelmiş" fısıldaması içimi ürpertmişti ancak bozuntuya vermeden kaşlarımı çatıp omzuna vurdum. "Aaa! Eli de ağırmış sinirli civcivin " omzunu tutarken kahkaha atmaya başladı.
Masaya oturdum oda keyifli bir tavırla karşıma oturdu aklıma gelen kişi ile ona doğru döndüm oda bana bakıyordu "doğan neden gelmedi onunla işim vardı " daha demin mutluluktan havaya kalkan kaşları şimdi çatılmıştı demin ki neşeli halinen eser kalmamıştı boğazını temizleyip yanındaki bardaktan su içip bana döndü. "Doğan derken? 'Doğan ABİ' demek istedin herhalde " Kafamı olumsuz anlamda salladım "doğan kendisine abi dememi istemedi aramızda çok yaş yok diye kabul ettim " ellerini birleştirip parmaklarını kıtlattı "bizim de senle aramızda çok yaş yok bana da cihan de o zaman " ne dediğinin farkında mıydı bu " saçmalama sen benim ab-" daha cümlemlelerim bitmeden abim girdi içeri "Ooo kardeşim hoşgeldin" cihan abi yavaşça ayağa kalkarak abimle tokalaştı "hoşbuldum" annemde köfte tabağı ile içeri girdi "hoşgeldin oğluşumm çok özlemişim seni " cihan abi annemi kendi annesi gibi gördüğünden sıkıca sarıldı anneme "selma annemm bende seni çok özledim"
Annem cihan abiye sarılıp omzuna bir iki kere hafifçe vurdu. "Aslan oğlum benim" Diye söylenip cihan abiyi yerine yani tam karşıma oturttu abim huysuzca konuşup "lan bana bir kere dememiştir 'aslan oğlum' diye hayırdır selma hanım evlat mı kayırıyorsunuz " annem tehditkar bakışlarını abimin üzerine çekti aslında abimde haklıydı. Bizden daha çok severdi annem cihan abiyi. "Yeter susunda yemek yiyin " oturmuş sessizce kahvaltımı yapıyordum bacağıma sert bir tekme yediğimde masanın altına baktım. Cihan abinin ayağıydı boyu 1.98 olduğu için her yere yetişiyordu kafamı ne var anlamında salladım kafasını yukarıya doğru kaldırdı 'yukarı çık ' demek istiyordu omuzlarımı hayır dercesine salladım kafamı duvardaki saate çevirip geç kaldığımı fark ettim hemen anneme dönüp " ben gideyim artık anne beni beklerler " annem kafası ile onaylarken abim nasihat vermeye başladı "dikkat et kimse ile kavga etme " abimi başım ile onaylayıp cihan abinin öfkesini bakışlarını geride bıraktım.
odama çıkıp üstümü giyindim makyajımı yapmaya başlamıştım çok geçmeden kapının yavaşça açılması ile dikkatimi o yöne verdim kapının arasından sadece kafasını gösteren cihan abi ile göz göze geldik " efendim abi noldu " hayla bana bakmaya devam ederken içeri girip kapıyı kapattı bakışları bacaklarımdan yüzüme doğru çıkmıştı kendine gelerek kafasını iki yana salladı. "Doğanın yanına böyle mi gidiceksin miracım " üzerimdekilere bakıp ona döndüm "niye ki abi yakışmamış mı " masanın yanına doğru gelip oturduğum sandalyenin arkasına geçerek sandalyeye yaslandı önüme dönüp cihan abiye aynadan bakmaya karar verdim. "Olmuş olmasına daa çok açık sanki biraz Doğan şer- ABİNİN yanında böyle giyinmemelisin. "
abim bile giyinmeye karışamazken o kim oluyordu ki " bence gayet güzel hem ben oraya doğan için gitmiyorum arkadaşlarımla buluşacağım " Diye açıkladım kendimi "olabir ama doğan ABİNİN cafe'sine gidiyorsunuz o yüzden bunları giyemezsin " onu umursamayıp makyajımı bitirdim. "Ben gidiyorum abicim görüşürüz" hızla odadan çıkmıştım çokta açık değildiki mini bir etek beyaz crop üstüne deri ceket açık olsa bile karışamazdı annemle abimle vedalaşıp evden çıktım.
Doğanın cafe' sine geldikten sonra ilk önce doğanın yanına gittim "miracım hoşgeldin bende yanına gelicektim " gülümseyip yanına yaklaştım "hoşbuldum doğan pasaport işini hallettin mi " doğan abi ciddiyetini koruyarak bana döndü "emin misin mira yurtdışına gitmek istediğine bak herşey düzelebilir çok erken karar veriyorsun abin napıcak burda sensiz " Abim evet abim beni bu zamana kadar burda tutan tek varlık oydu "biliyorum doğan ama bu şehirde durdukça ben zarar görüyorum " içerden yiğitle denizin bağırışma sesleri gelince "ben artık gideyim doğan beni bekliyorlar " kafasını yavaşça salladı "görüşürüz canım benim " ordan ayrılıp gitme fikrini bir daha düşündüm beni buraya bağlayan bir sebep yoktu artık abim mutluydu bu şehir canımı çok acıtıyor du bu kararımı kimsenin bilmemesi işime gelirdi doğandan yardım istemiştim çünkü ona sonsuz güvenebileceğimi biliyordum abimin arkadaşlarından biriydi güzel tatlı bir Cafe si var genellikle iyi anlaşırdık
İçeri girdiğimde bütün ekip burdaydı yuvarlak bir masaya oturmuş ne yiyeceklerini tartışıyorlardı yiğit yanında deniz onun yanında serdar, serdarın yanında da elif oturuyordu yavaş adımlarla yiğitin yanındaki boşluğa kuruldum "selam" çantamı sandalyeye asıp denizin verdiği selama kafamı sallayarak karşılık verdim heycanla hepsinde gözümü gezdirdim "evettt ne yiyoruz " yeni kahvaltı masasından kalktığıma bakmayın. Ekibin bişeye canı sıkkın olduğunu anladım normalde böyle değillerdi moralleri bozuk gibiydi gibisi fazlaydı deniz hariç kimse adam akıllı yüzüme bakmamıştı
Elif kendi halinde kavga ile işi olmayan samimi bir kızdı ekibimize sonradan dahil olmuş ve aynı zamanda abimin bi diğer arkadaşı emre abinin kız kardeşiydi aynı okulda öğretmenlik yapıyorduk ben fizik öğretmeniyken o resim öğretmeniydi denizin dalgalarını andıran mavi gözleri doğal ve dikkat çekici kızıl saçları vardı. 24 yaşında şirin bir kızdı.
Serdar da aynı elif gibidir mecbur kalmadıkça kimseye sataşmazdı 1.80 boylarında sarışın yeşil gözlü bir delikanlıydı 25 yaşında iyi bir psikologdu
Deniz de kavgacı bir tiptir şımarık egolu ama bir o kadar da yakışıklıydı herhangi bir işte çalışmıyor baba parası yiyor 1.87 boylarında 27 yaşındadır sinirlendiğinde küfürbaz kavgada panter olabilecek tiplerdendi kavga çıkarmayı da oturup izlemeyide severdi.
Yiğit benim çocukluk arkadaşımdı arkadaştan öte kardeşim giydi 1.90 boy yaş 26 tatlı ve şirin ayrıca yakışıklı biriydi ama sinirlenince tam sinirlenirdi. Mimarlık yapıyordu. Bu gün de aramıza kuzeni katılacaktı.
Sohpet sohpeti açıyordu. İkinci çaylarımızda gelmişti kapının açılış sesiyle gözlerim oraya kaydı yiğitin boylarında esmer yakışıklı genç bir adam girdi içeri yanımda hareketlenme olunca dikkatimi oraya verdim yiğit ayağa kalkmış kapıdan giren adama el sallıyordu adam gülümseyerek yanımıza geldi "merhaba ali ben yiğitin kuzeni" neden yaptığımı bilmeden istemsizce ayağa kalkıp elimi uzattım sıcak bir gülümseme ile "bende mira memnun oldum" elimi tutup sıktı gereksiz yere heycanlanmıştım burası fazla mı sıcak ne "bende memnun oldum mira " ali herkesle tanışıp yanımdaki boş sandalyeye oturmuştu.
Herkes gülüp eğlenirken ali sessizce oturup bizi izliyordu. Ona doğru döndüm "bizim yanımızda çekinmeni yada utanmanı istemem hepimiz sıcak ve samimi insanlarız yabancılık çekme lütfen " ona dostani bir tavırla güldüm hiç beklemediğim bir anda elini bacağımda hissettim bir kaç saniye bacağımdaki eline baktım gözlerimi yüzüne çevirdim. "Merak etme alışırım iyi kişilersiniz zaten biraz daha birlikte takılalım alışırım isterseniz yarın benim evde toplanalım daha çok kaynaşmış oluruz " elini tutarak bacağımdan kaldırdım hafifçe yana bıraktım. Fazla temastan hoşlanmazdım. "Peki ozaman yarın sana geliriz " önüme dönerek sohpete katıldım telefonuma gelen ısrarlı bildirimler susmayınca telefonu açıp bu sabırsızın kim olduğuna baktım cihan abi yazmıştı bildirimin üzerine tıklayıp sohpete girdim
~Cihan abi~
CİHAN ABİ: o herif niye elini senin bacağına koyabiliyor kızım Daha yarım saat oldu siz tanışalı Çabuk yerini değiştir Baksana şu telefona kızım Oraya gelirsem o herifin elini kırarım mira Beni buna mecbur bırakma
~~~ Burda ne işi vardı ki bide beni mi gözetliyor utanmadan. Yuh ama ya hızlıca sağıma soluma baktım yan masamızda dik dik ali ile bana bakan cihan abiyi gördüm. Kaşı ile dışarı çıkmamı söyledi. Normalde dediğini yapmazdım da demin ettiği tehdidi geldi aklıma gerçekten de dediğini yapar alinin elini kırardı. Çantamı alıp acil işimin çıktığını söyleyip cafeden ayrıldım. Kolumu tutan parmaklar yüzünden durdum. Arkamdaki kişinin cihan abi olduğunu düşünmüştüm. Ama o kişi aliymiş durduğumu fark edince kolumu bırakmıştı
" özür dilerim mira içerdeki temasımdan rahatsız olacağını düşünemedim. İnan bir daha olmaz. Güven bana " anlayışla gülümseyip "sorun yok şimdi gitmem lazım " Diye veda ettim. "Peki mira yarın görüşürüz " arkamdan kurduğu cümleyi umursamayarak yürümeye devam ettim aniden önümde duran arabaya tam küfür edecektim ki cihan abi olduğunu gördüm. Kornaya basınca hızla arabaya bindim. Kemerimi bağlayıp cihan abiye döndüm. Direksiyonu çok sıkı tutuyordu. Ondan önce atladım söze "hayırdır abi sen beni mi gözetliyorsun " dedim sinirle "ne gözetlemesi kızım ordan geçiyordum öyle gördüm " bir süre sustum sakinleşmezsem ağır şeyler söyleyecektim. Sakin çıkmasına çabaladığım sesinle zar zor konuştum "senin beni korumana gerek yok kendimi koruyabilecek bir yaştayım ayrıca sen kimsin ki bana karışıyorsun"
Son kelimelerimi duyduğunda gözlerini bana çevirdi. "Ben... ben senin" sustu kafasını yola çevirdi ya diyecek bişey bulamıyordu yada diyeceği şeyi kafasında toparlıyamıyordu onu fazla uğraştırmak istemedim ona dönüp "sen uğraşma ben söyliyim benim hiç birşeyim değilsin o yüzden ne bana karışabilirsin nede hayatıma müdahale edebilirsin" dirseğimi cama yaslayıp dışarıyı seyrettim bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bu sessizliğin sonunu o getirmişti ama sesi her zamankinden yorgun ve kısık çıkmıştı "ben sadece seni korumak istedim mira adam resmen göz göre göre seni taciz ediyordu amacı farklı görmüyor musun kim yeni tanıştığı birinin bacağına " sertçe kestim sözünü
"Beni böyle koruyacaksan koruma abi. Hatta mümkünse mecbur kalmadıkça bir araya gelmeyelim insanlar hakkında nasıl bu kadar kötü düşünebilirsin ya çocuk bi anlık dokundu deminde özürünü diledi kötü bir amacı yok gerçekten yazık sana" Kemerimi çıkarıp arabadan indim hatsize bak ya bide utanmadan kendi hatalarını masum birine iftira atarak kapatmaya çalışıyor.
Arkamdan yavaş yavaş gelen arabayı görmezden gelerek adımlarımı hızlandırdım arabayı önüme kırdığında mecburen durmak zorunda kaldım. Camını açtı "bin şu siktiğimin arabasına mira" arabanın etrafından dolaşıp dümdüz yolumdan ilerlemeye başladım arabadan bi kırılma sesi geldiğinde başta çok korktum ama arkama dönemedim kırılma sesinden sonra cihan abi elini üç kere direksiyona sertçe vurduğunu duydum acı bi sesle inleyişini duydum bile bile kendi canını yakıyordu.
Telefonumu çıkarıp cenki aradım biraz küfür etmeye ihtiyacım vardı. Çalan telefon üçüncü çalışında açıldı.
"Alo cenk nerdesin?"
"Evdeyim olum nerde olucam hayırdır yine ne bok yedin"
"Bu sefer bişey yapmadım biraz çekirdek kola yapalım mı diycektim" bir kaç saniye cevap gelmedi karşıdan
"Geliyorum bizim mekana geç mira"
Cevabımı beklemeden aramayı sonlandırdı. Bizim mekanımız dediği de sahildi mekana geldiğimde her zamanki kayalıklara oturup çekirdekle kolayı yanıma bıraktım çok geçmeden cenk de gelmişti. "Neye moralin bozuldu yada neye sinirlendin " ufaktan yukarı doğru kıvrıldı dudaklarım karşımdaki dalgalı denizden gözlerimi ayırmada sesimin duyulması için yüksek sesle "nasıl anladın" dedim
"Sen ya sinirli olduğunda yada moralin bozuk olduğunda çekirdek kola yapmak istersin çünkü seni rahatlatır içini dökmeden nefretinin sebebi olan kişiye küfürler edersin bu seni mutlu eder "
Haklıydı buraya her geldiğimizde ilk babamdan başlardım küfürler etmeye sonra kanatlarımdaki bütün tüyleri kopartanlardan devam ederdim sövmeye en sonunda da beni üzen yada sinir eden şeylerle bitiririm
Cenk'e olan biten her şeyi anlattım. "Ee haklı adam sen niye izin veriyorsun elin adamının bacaklarına dokunmasına bide bu etekle şu hale bak utanmadan cihanı azarlamışsın bide" ensesine bi tane yapıştırıp sol elimdeki taşı denize fırlattım.
"Neyse neyse başlıyorum ben hazır mısın?" Kafamla onaylayıp ona baktım. "Seninkinden bi haber varmı aradı mı hiç " dedi ilk bombayı salmıştı. "Hayır o beni aramaz unuttun mu anca karısı ve üvey abiciğimle oturup benim onun ayağına gelmemi bekler" babam ben 6 yaşındayken annemi aldatıp bizi bırakmıştı aldattığı kadınla evlenip benden 1 2 yaş büyük bir erkek çocuğu dünyaya getirmişlerdi beni ne arayıp sorardı ne de yanıma gelirdi.
"Ecdadını s!ktiğimin yavşağı o iti de orospu karısını da yatırıp çatır çutur...."
.....
"Görgüsüz hödük " "Orospunun en büyüğü lan bu " "Medeniyetsiz canavar utanmadan takip ediyor bide" "Gelmiş ben seni istemiyorum diyo ben seni bekliyordum zaten " "Ama ben biliyorum ona yapıcağımı yüzüne bile bakmıycam hem abiler kardeşlerine kıyamaz özür diler dimi benden "
"Sen kimden bahsediyorsun lan" ikimizde aynı anda söylenip aynı anda birbirimize bakmıştık
"Cihan abiden" "buseden" ikimizde aynı anda kurduk cümlelerimizi "buse kimmm" uzun zaman sonra cenk in ağzından kız ismi Duyduğum için heycanlanmıştım " boşver şimdi sen onu bunu benlik bu kadar yeter gidelim mi " elimdeki çekirdek kalıntılarını çırparak ayağa kalktım "hadi gidelim benimde yarın okulum var" elimi uzattım ona parmaklarını elime dolayarak ayağa kalkmıştı üstünü sirkeleyip arkasını dönüp yürümeye başladı arkasından yürüyerek yanına ulaştım kolunu omzuma atarak evin yolunu tuttuk.
Evin önüne geldiğimizde ona döndüm "sende gelsene " ellerini cebine atarak ayağının altındaki taşları ileri ittiriyordu. "Çok isterim ama yarın önemli işlerim var ya " kafamla onaylayıp elimi salladım vedalaştıktan sonra evin kapısını atarak içeri girdim
"Ben geldimm " ceketimi askıya asarak salona doğru ilerledim bakışlarımı ayaklarımdan çekip salondaki kişilere çektiğimde gördüğüm kişi ile suratım asılmıştı göz göze geldiğimizde gözlerimi üzerinden çekip karşı koltuğundaki abime odaklandım. "Annem nerde?" Kaşlarını çatarak bi bana birde karşısındaki cihan abiye baktı "gülsüm teyzenin yanına gitti sana koca bulcaklarmış. " alayla söylediği şeye sırıtmıştım ikiside bu tepkiyi benden beklemedikleri için şaşırmışlardı "iyi bari yakışıklı zengin birini bulsun" abim ciddi olduğumu düşünerek elindeki bardağı bıraktı ve ayağa kalkıp hızla yanıma geldi. "Ne diyorsun kızım sen adamı çileden çıkarma yok sana koca falan zengin ve yakışıklıymış şuna bak ya isteklerini sayıyor bide " gülmemek için kendimi zor tutarken gözlerim cihana kaydı yalvarır gibi gözlerime bakıyordu dikkatim ellerine kaldığında sağ elinin sargılı olduğunu gördüm abime dönerek "ne ya sen kendin kaşındın " sabır dilenircesine ellerini göğe kaldırdı "Allahım sen bana sabır ver ya" Diye mırıldandı "çık kız odana yarın okulun yok mu senin erken kalkıcaksın."
Varla yok arası gülümseyerek odama çıkmıştım. Yatağa uzandığımda gün boyu ne kadar yorulduğumu yeni fark etmiştim. Koridordan ayak sesleri gelince duvar tarafına dönerek uyuyormuş gibi yaptım kapı açıldığında gözlerimi sıkıca yumdum. İçeri giren adım sesleri bana doğru yaklaşmıştı. Odunsu ve ferah sigara ile karışık koku burnuma dolunca arkamdaki kişinin cihan abi olduğunu hissettim ayağımın altındaki battaniye yavaşça ve dikkatlice çekilmişti çok geçmeden battaniyeyi üzerimde hissettim üzerimi mi örtmüştü saçlarımda uzun ince parmaklarını hissettiğimde nasıl bir tepki vereceğimi bilemedim dudaklarını alnıma bastırıp hızlı adımlarla odadan çıktı. Demin nolmuştu öyle.
Bu defa herşeyi silmek istercesine yumdum gözlerimi. Belki sabah olunca unuturdum dimi beni öpmemiştir ben yanlış anlamışımdır. Gözlerimi zifiri karanlığa bırakıp kendimi uykuya bıraktım.
*****
güneşin parlak ışıkları gözlerimi yakarken işaret ve orta parmağım ile gözlerimi ovuşturarak Yataktan kalktım. Komodinin üzerinde duran saate takılmıştı gözüm Bİ DAKİKA Bİ DAKİKA NE YAZIYORDU ORDA
07.25
lütfen gerçek olmasın ya okula geç kalıyordum. Hemen yatağımın karşısındaki dolabı açarak günlük bir elbise çıkardım. Yanında küçük bir yırtmaç belinde ise küçük sırt dekolteleri olan tatlı bir elbiseyi toz pembe elbiseyi üzerime geçirerek makyaj masasına oturdum. Fazla abartıya kaçmayacak şekilde makyajımı yaparak dalgalı saçlarımı tokadan kurtarıp özgür bıraktım. Beyaz topuklu ayakkabılarımı alarak odadan çıktım.
Abim tuvaletten çıkıyordu "abii yaa beni niye uyandırmadın geç kalıcam şimdi off yaa " merdivenleri hızlı iniyordum "merak etme cihan abin gelicek seni almaya o yüzden uyandırmadım " abimin ağzından çıkan şeyler ile neredeyse kendime çelme takıp merdivenlerden yuvarlanıyordum. Kendimi toplayarak abime döndüm. "Saçmalama ya ben onunla gitmem " önüme dönüp son basamağı da attığımda nasıl bir bok yediğimi anlayıp abime geri döndüm. Çatık kaşları ile benden hesap bekliyordu. "Yani cihan abiyi sürekli yoruyoruz zahmet veriyoruz adama o manada söyledim gelmesin gerek yok ben yetişirim. " abim dilini damağına vurarak cıklamıştı "çoktan geldi bile hem okulda işi varmış " offlayarak kapının önünde ayakkabılarımı giymeye başladım "sus bakim abiye off denmez hızlı ol hadi bekletme abini " kapıya yaslanmış alayla sırıtıyordu. Karnına vurup " ne gülüyorsun be gerizekalı "
Abimin kahkahalarını geride bırakarak kapıdan çıktım. Beyaz arabasına yaslanmış kapıya bakan cihan abi beni görünce duruşunu dikleştirdi. Ben kapıdan bir kaç adım attım ancak cihan abi bana değil arkamda ki kapıya boynunu eğmiş teşekkür edermiş gibi bakıyordu. Arkama döndüğümde abimde anlamlı bakışlarla cihan abiye bakıyordu. Önüme dönüp arabaya doğru ilerlerken cihan abi sağ elini göğsüne vurarak abime eyvallah demişti. Onların bu kadar iyi anlaşmasına göz devirerek arabaya bindim kapıyı kırarcasına kapatıp kemerimi taktım kapının sert kapanışı ile cihan abinin sert öfkeli bakışlarını üzerimde hissettim. İlgisizce camdan dışarıyı izlemeye başladım kapının yavaşça açılması ile saniyelik bakışlarımı o yöne çektim cihan abi koltuğa oturup bana bakarak kapıyı olabildiğince hafif kapatmıştı sonra da kemerini takıp rahat bi nefes verdi.
"Sana hediye ediyim mi?" sorduğu anlamsız soruyu anlamayarak ona döndüm "ne diyorsun anlamıyorım ne hediyesi? " dalga geçiyordu galiba gülümseyerek "kapıyı diyorum alıp götür istersen bana olan hıncını arabamdan çıkarma" ona cevap vermedim vermedim ama en sonunda kendimi tutamadım "sanane ya ister kırarım ister sökerim niye karışıyorsun" arabayı çalıştırarak park ettiği yerden çıkardı. "Haklısın canım benim arabam seninde araban sonuçta istediğini yap ben alırım yenilerini sen parçala yeter " cevap vermek yerine kollarımı göğsümde birleştirip kafamı geriye yatırdım. sol eliyle tuttuğu direksiyonu çok iyi yönlendiriyor du.
"Ciddi misin?" niye sürekli karmaşık sorular soruyordu. "Hangi konuda soruyorsun?" Dedim "dün... dün akşamki abine dediğin yani işte evlenmek mi istiyorsun bu yaşta" biraz daha şaka yapsam nolur du ki "Ne varmış yaşımda pardon da 24 yaşındayım ben evlenicem " ağzının içinden çık diyip kafasını hayır dercesine haraket ettirip bana döndü gözleri kararlı ve oldukça ciddi bir şekilde yüzümü izliyordu
"Evlenemezsin" bana karışmaması konusunda defalarca kez uyarmama rağmen hayla yapıyordu.
"Evlenicem"
"Evlenmiyceksin"
"Evlenicem"
"Evlenemezsin diyorum kızım küçücük yaşta ne evlenmesi "
"Bak gör sana inat nasıl evleniyorum hem daha kaç kere söylemem gerekiyor hayatıma karışma diye ne zaman anlarsın hiç bişeyim olmadığını? "
"1.si güzelim sen benimle inatlaşıp diğil evlenmek ayrı eve bile çıkamazsın 2.si ise ömrünün sonuna kadar söylesen yinede karışırım seninle alakalı herşey beni de ilgilendirir. " sustum sabrımı sınıyordu. Gözlerim cihan abinin sargılı eline kayınca dayanamayıp sordum. "Noldu eline " elini baktı sustu. "Önemli bişey değil dün nasıl umursamayıp gittiysen şimdi de öyle yap. " ona cevabını vermek için ağzımı açıcaktım ki arabanın sertçe sağa kırılması ile cama doğru savruldum. Arabanın durması ile gözlerimi açtım okula gelmiştik. Beni beklemeden yanında duran sigarasını ve çakmağını aldı kemerini çıkarıp dışarı ya çıktı. Bende elim kalbimde kalp atışlarımı sakinleştirken arkasından aşa indim kapıyı kapatıp koşa koşa yanına gitmeye çalıştım malum beyefendinin bir adımı benim 3 adımıma eşitti onun yanında durdum. Kafamı yukarı kaldırıp çehresine baktım yüzündeki ciddiyetini koruyordu "sana bakarken boynum ağrıyor yakında kopucak " Gerçektende ona bakarken boynum tutuluyordu. Ne yüzüme bakmıştı nede ufacık bir mimik oynatmıştı. Onun bu tavrına karşılık adımlarımı hızlandırıp okula yöneldim "MİRAAAA!!" Arkamdan adımı haykıran adama döndüm hızla yanıma yaklaşıp kolumu tuttu "bu sırtının hali ne kızım" omzumun üzerinden sırtıma baktım hiç bişey yoktu "ne var abi sırtımda?"
"Bende onu diyorum mira hiç bişey yok sırtında bu iki tanecik ip mi tutuyor elbiseyi üzerinde hee bide bu elbise ile liseli ergenlere ders mi anlatıcaksın " kolumu sertçe elinden çekip bir adım geri attım "elbisem gayet güzel sana daha öncede söyledim abi bana bir daha karışma ve mümkünse de gözüme gözükme işin biter bitmezde okulumdan defol git abi!" Alay eder gibi gülerek "okulun mu bildiğim üzere okulun sahibi değil öğretmenisin ister gider ister gitmem sananee!" Dedi.
"Öğretmeni olabilirim ama seninde bir iç mimar olarak burda olmaman gerekiyor nede olsa senin de okulun değil okulda yabancılar kalamaz " kolumu tutup beni kendine çekti. "Bana bak kızım benle inatlaşıp okulu satın aldırtma " kolumu çekip sol elimi yumruk yapıp sağ elimle üzerine kapak yaptım. "Bok alırsın bak şu okula senin bi servetin eder " kaşlarını çatarak bana adım attı o adım attıkça ben geri gittim çok geçmeden sırtım soğuk duvara çarpınca kaçıcak başka bi yerin olmadığını anladım. "Ne biçim konuşuyorsun sen benimle öyle bok falan ayıp oluyor " eli ile çenesini kaşıyıp okulu gözetledi bense bu yakınlıktan ağzımı bile açamıyordum. "Ayrıca senin için bütün servetimi ayaklar altına sererim " heycandan ne diyeceğimi bilmezken okuldan gelen ders zili ile onu sertçe ittim "E-ee şey zil çaldı ben gidiyim " koşar adımlarla okulun içine girdim. Sağ elimi kalbimin üzerine koyarak sakinleşmeyi bekledim yavaşça yukarı çıkıp sınıfıma yani 12/B ye girdim. Beni görünce ayağa kalkan öğrencilere oturmaları için işaret verdim. Defteri açıp doldurmak için çantamdan kalem çıkaracaktım ki kalem getirmediğimi fark ettim.
"Arkadaşlar mavi kalemi olan varmı " sanki bunu dememi bekliyorlarmış gibi 6 kişi birden ellerinde mavi kalemlerle önümde durdular. "Hocam benim kalemi mi alın lütfen" Diye yalvardı can. Murat ise cana tiksinir gibi bakıp ayağı ile canın götüne tekme atıp kenara fırlattı "siktir lan ordan" Ağzı ile çık çık yapıp bana döndü ve kalemini uzattı "şerefize bakın hocam ya bilmiyor tabi sizin her zaman benim kalemimi aldığınızı " gülmemek için kendimi zor tutuyordum kalemini alıp yerine geçmeleri için elimle kış kış yaptım tek tek herkesin adını söylediğimde yoklamayıda bitirip defteri kenara çektim. "Hayırdır samet niye gelmedi bu gün " gelmemesine şaşırmıştım çünkü her gün gelirdi Ahmet ile Murat birbirine bakıp güldüler hiç hayra alamet bir gülüş değildi bu "hocam sametin köprü altında az bi işi varmış yarın gelir " muratın kurduğu cümlelerle bütün sınıf kahkaha attı bende dahil neyse ki evde güldüğüm gibi anırarak gülmedim. Hızla gülüşümü toplayarak ayağa kalkıp tahtayı açtım. "Hocam bu gün hangi gereksiz konuyu işliycez " dedi murat ona cevap vermek için arkamı döndüğüm sırada iki tane yan yana çocuğun bir kağıtla notlaştıklarını gördüm dikkatimi murata verip sorusunu yanıtladım. "Bu gün film izliycez murat "daha cümlemi bitirmeden sınıfta büyük bir alkış kopmuştu tahtaya vurarak susmalarını sağladım filmi açıp yavaş adımlarla arka ikilinin yanına gittim beni görür görmez kağıdı aşağıya koydular sıranın önünde durup elimi onlara uzattım "ver o kağıdı burak " dedim elimi salladım vermeleri için. "Ne kağıdı hocam yok kağıt falan " dedi yanındaki Ömer "lann göt sen hocaya kör mü diyorsun ver diyorsa vereceksin kağıdı" Diye yanıma atladı Murat kolunu tutarak onu geride tuttum çocuklara saldıracağını biliyordum.
Burak muratın korkusundan defterin altındaki kağıdı çıkarıp elime bıraktı kağıdı tutup ömerle bırak da gezdirdim gözlerimi Ömer burağa sinirle bakıyordu sanki 'niye kağıdı verdin ' der gibi bakıyordu. Arkama dönüp ikisinede öldürecekmiş gibi bakan muratı ittirip yerine oturttum. Bende sandalyeme oturup kağıdı açtım.
OLUM HOCANIN FİZİĞİ ÇOK İYİ
HARBİ AMK OFF BU KARIYA SAHİP OLAN KİŞİ ÇOK ŞANSLI
Daha fazla okumadan kapıdı alıp katladım sinirle arka ikiliye bakıp tahtayı işaret ettim "tahtaya çıkın çabuk " Burak hemen tahtaya çıkarken Ömer sallana sallana geliyordu. Murata dönüp yanıma çağırdım. Kulağına yaklaşıp "bu iki gerizekalıyı al ve müdürün yanına götür kağıdı da müdüre ver " ondan uzaklaşıp kapıdı uzattım kağıdı alıp elini göğsüne vurup o iş bende demek istedi kafamı sallayıp sandalyeye oturdum Ömer tip tip bana bakıyordu. Murat Ömeri ensesine bir tane yapıştırıp kapıyı açtı "yürü lan " diyerek Ömerin yakasından tutup kapıdan dışarı ittirdi.
~ilahi bakış açısı~
Murat kapıyı kapatır kapatmaz kağıdı açıp tamamını okumaya başladı kağıtta yazanları okuduktan sonra ufak kağıt parçasını Ömerle Burak ın götüne sokmak için kendini zor tutuyordu. Müdürün kapısını çalarak girmek için komut bekledi içerden gelen komutla kapıyı açıp Ömerle Burağı odanın içine soktu elindeki kağıdı masanın üzerine koyup ellerini önünde birleştirdi "hocam bu göt verenler mira hoca hakkında ileri geri konuştular mira hoca size getirmem gerektiğini söyledi ha uğramam derseniz ben icabına bakarım seve seve" son kelimeleri bastırarak söyleyen murat müdürün cevabını bekliyordu o sırada masanın önünde oturan cihan muratın sözlerini duyar duymaz iki gerizekalıya sertçe baktı. Müdür bey masada duran kağıda uzandığında cihan adamdan önce davranıp kağıdı aldı ve okumaya başladı. Kağıtta yazanları okudukça sinirden ter döken cihan kağıdı buruşturup yumruğunun içine aldı. Cihan sert bakışlarını müdürden çekip ömerle burağa dikti "abi sen bırak bu iki dallamayı bana ben bakarım bunların icabına " cihanın müdüre bakmadan kurduğu cümlelerle adam yavaşça koltuğundan kalkıp cihanın yanına geldi "tamam oğlum şu işler bitsin halledersin kapıda beklesinler bunlar şimdi biz halledelim işimizi. Geç geç otur" adam cihanı koltuğa oturtup murata döndü "murat yavrum sen al bunları kapının önünde bekleyin sonra sende sınıfına gidersin hadi çıkın" murat kafası ile onaylayıp diğerlerini de alarak dışarı çıktı müdür koltuğa oturarak konuyu başlattı "demek okulu almak istiyorsun bunun sebebi düşündüğüm şey mi evlat " cihan az da olsa öfkesini dindirmeye çalışıyordu kafasını önündeki ellerine indirip burayı satın alma sebebini düşündü.
"Düşündüğün şey abi benim tek sebebim o zaten sen söyle kaça satarsın burayı indirim yapma gerçek fiyatı ne onu söyle " paşamız zengin
"Cihan seni severim burayı sana 10 milyona satarım kabul etmezsen satmam" dedi müdür
Cihan başını yere indirip sırıttı "Allah Allah küçük bir cadı bana senin servetinden daha pahalı demişti bende yüksek bir fiyat sandım benim servetimin yanından bile geçemez bu para " ikisi birlikte gülmüştü. Cihan okulu satın almış gün bitmişti.
~Mira~
Masanın üzerinden çantamı alıp sınıftan çıktım okulun önünde hayla cihanın arabası duruyordu. Umursamayarak dış kapıdan çıktım bana doğru gelen taksiyi durdurup kapısını açtım ki yanımdan uzanan el benim gücümü bastırıp kapıyı kapattı. Arkamdaki kişiye baktığımda cihan abi ile karşılaşmam bir olmuştu tam arkamda duruyordu sırtım karnına değiyordu. Ön cama üç kez tıklayıp taksicinin gitmesini sağladı beni kolumdan tutup kaldırıma çekti "şey benim işim yeni bitti de gel ben bırakayım seni eve " kafamla reddedip "gerek yok kendim giderim" dedim. "İnat etme işte mira gel bırakayım senle konuşacağım önemli şeyler var zaten " merak ta etmiştim çok da uzatmadan önünden arabasının yanına geçtim. O gelince arabayı açtı kapımı açıp içeri oturdum. Yola çıkalı 5 dakika olmuştu bu derin suskunluğu ne o bozdu nede ben
En sonunda dayanamayıp lafa atladı "dedim sana dimi bi kere olsun dinle beni kızım ya neden söylemiyorsun o şerefsizlerin sana laf attıklarını "dedi yüzümde bariz belli olan şaşkınlığımı gizleyemeden suratına baka kaldım.
"Müdürün odasındamıydın naptın çocuklara onlar daha çocuk " dedim başı belaya girebilirdi. "Savunma bana şu şerefsizleri hak ettiklerini bulacaklar karışma " ne desem de durmazdı susup akıp giden yolu izledim. "Eve gitmiyorum tarif ettiğim yere sür " arabayı sürerken bi anda kafasını bana çevirdi "yaaa yola baksana be adam kaza yapıcaz ölücez şimdi " dedim. "Nereye gidiceksin sen " ima doluydu sesi "arkadaşımın evine abi " dedim.
"Hangi arkadaşmış bu " ali desem kızıcaktı beni evime bırakacaktı bizimkilerden birini söylesem illaki sorar gerçeği öğrenirdi. "Sanane abi arkadaş işte " diyerek geçiştirmeyi denedim "o dünki herifin yanına mı gideceksin "
YOO NE ALAKASI VAR CANIM
"Abii! Arkadaşlarım ve öğrencilerim hakkında düzgün konuşur musun lütfen. " dedim. "Başlatma şimdi öğrencine de arkadaşına da " cebinden sigara paketini çıkararak içinden bi dal çıkardı. Çıkardığı dalı dudaklarının arasına koyarak bana döndü. "Pantalonun cebinde çakmak var onu çıkarır mısın " dedi bi süre yüzüne baktım kendisi niye çıkarmıyor diye düşünürken birden araba sürdüğü aklıma geldi büyük bi aydınlanma yaşayıp elimi dikkatlice cebine soktum. Cebinde çakmağı arıyordum fakat bulamıyordum. "Burda çakmak yok abi " diyerek elimi cebinden çektim. "Hee doğru diğer cebimdeydi sana zahmet alıver " dedi içimden derin bir off çekip direksiyonu tutan kolunun altından diğer cebine eğildim cebinden anahtarı çıkartıp geri çekilecekken. Diğer elimin nerede durduğuna hiç dikkat etmemiştim şuan çok yanlış bir pozisyonda yanlış hareketler yapıyordum çakmağı alırken diğer elimle kasıklarına tutunmuştum.
Kendimi hızla toparlayıp geri çekildim. Cihan abi kaskatı kesilmişti ki bende öyle. Kafasını bana çevirip kafasını yaklaştırdı gözü ile de sigarasını işaret etti sol elimi sigaranın üstüne siper edip sağ elimle çakmağı tutup sigarasını yaktım.
ANLAŞILAN ONUN ÇAKMAĞI SADECE SİGARAYI DEĞİL SİZİDE YAKICAK
OFF KES KESİNİ BE DÜZGÜN KONUŞ O BENİM ABİM
YAW HE HE HE
"Yiğit de orda olacak mı " Diye aniden soru yöneltmişti. Kafamı onaylarca salladım. "Evet yiğit de gelicek " yiğite sonsuz güvenirdi onunla gönül rahatlığı ile beni her yere gönderirdi. "İyi tamam sen yine de dikkat et hiç güvenmiyorum o ite " cevap vermeyip susmayı tercih ettim yolu tarif edip alinin evinin önüne gelmiştim. Kapının ziline basıp açılmasını bekledim çok geçmeden kapıyı ali açtı. Dağılmış saçları vücudunu saran siyah tişörtü ve altındaki gri eşofmanı ile efsane yakışıklı gözüküyordu. Sıcak bir gülümseme ile karşıladı beni. "Hoşgeldin mira sizin ekip bu gün gelemiyceklerini söylediler istersen dışarı çıkıp bi yemek yiyelim belki benle yanlız kalmak istemezsin. " Çok ince bir davranıştı bu yaptığı "yok ali sorun olmaz geçelim içeri sohpet ederiz " diyerek kapıda oluşturduğu boşluktan içeri geçtim yavaş adımlarla koltuğa oturarak onun gelmesini bekledim.
Çok geçmeden elinde iki kahve bardağı ile içeri girdi birini benim önüme diğerini de kendi önüne bırakarak karşıma oturdu. "Teşekkür ederim niye zahmet ettin " diyerek tebessüm ettim. Kaşlarını çatarak bana baktı. "Aşk olsun mira ne zahmeti arkadaş sayılırız kendi evin gibi rahat edebilirsin " onu başımla onaylayıp kahve bardağını elime alıp üstündeki köpükleri incelemeye başladım. "İlaç atmadımm miraa korkma lütfen bana güvenebilirsin " diyerek açıklamasını yaptı. "Korkmuyorım ali gözlerim dalmış sadece eline sağlık" diyerek kahveden bir yudum aldım. Az çok sohpet etmiştik. Ben sordum o cevapladı o sordu ben cevapladım en sonunda kalkmam gerektiğini söyleyip ayaklandım. "Ben bırakayım seni " diyip ceketini ve anahtarını aldı gecenin bu vakti o kadar yolu tek gidemeyeceğim için kabul ettim. Arabaya binip kısık sesli bir müzik açtı. Yolun uzunluğuna müziğin sessiz fısıldayışı karışınca zorla tuttuğum gözlerimi serbest bıraktım.
"Mira... mira uyan geldik " kulağıma dolan sesler gözlerimi açamama sebep oldu "Ali uyuya kalmışım ya " gözlerimi ovuşturup kendime geldim. "Sorun değil mira sakin ol insanlık hali " çantamı alıp ona döndüm "ben artık gideyim teşekkür ederim bıraktığın için güzel bir gündü " diyerek kapının koluna tutundum kapıyı açıp dışarı adım atmama izin vermemişti. Konuşmaya başlaması ile yerimde durup ona döndüm.
"Ee şey yarın bal başa güzel bir yemek yesek olur mu hemen hayır deme bi düşün sana da iyi gelecektir " çokta reddetmek gelmedi içimden aslında böyle bi yemek bana da iyi gelebilirdi. "Olur yarın akşam 7 de buluşalım " dedim. İçten bi gülüş gösterdi bana "ozaman yarın akşam 7 de alırım seni görüşürüz" onunla vedalaşıp arabadan indim sessizce eve girip odama çıktım. Kendimi yumuşacık yatağıma bırakarak uykuya daldım...
*****BÖLÜM SONU*****
|
0% |