@ayseninkitapdunyas
|
Hayriye'den Yavuzla tanışmamız o kadar garipti ki ilk başta neyin içine düştük demiştim. Songül ablamın kocasının bıraktığı pırlantaların sahibinin bir mafya olduğunu hiçbirimiz bilemezdik. Kim derdi ki bu mafya pırlantaları almak için bizim peşimize düştükten bir sürü olay yaşayacağımızı. Yavuzu öldü sanmamız, onunla Medine'nin düğün gününde karşılaşmamız, Levent beyin evinde onu saklamam ve bana evlenme teklifi ettiği gün gözümün önünden film şeridi gibi geçiyor. Onunla evlendikten sonra kendimi bulutlar üzerindeymiş gibi hissediyordum. Her şey o kadar güzel gidiyordu ki. Yavuz beni seviyordu. Ben de onu çok seviyordum Beraber çok mutluyduk. Sahiden biz gerçekten mutlu muyduk yoksa hepsi beni kandırmak için bir oyun muydu? Balayına Kıbrıs'a gideceğimiz için o kadar heyecanlıydım ki yerimde duramıyordum. Ablamla Medine'yi de bana yardımcı olmaları için çağırdım. Bu heyecanla unuttuğum bir şeyler olmasa bari. Ablam "Umarım bundan sonra çok mutlu olursun Hayriye. Yavuz seni kandırır diye korkuyordum ama korkularım boşunaymış o seni gerçekten seviyormuş." Ablamın bu söylediğine gülümseyip "ben sana söylemiştim abla yavuzla bize inanın diye bakın çok mutluyuz biz. Bundan sonra da çok mutlu olacağız." dedim biraz sonra olacakları bilmeden. Kapı çaldığında yavuzun geldiğini sanıp koşarak açtığım kapıda polis memurunu görünce kısa çaplı bir şok geçirdim. Polis memuru Hayriye bayraktar deyince şoktan çıkıp buyurun benim diyebildim. Polis memurunun "hakkınızda kara para aklama ve dolandırıcılık suçlarından yakalama kararı var bizimle emniyete geleceksiniz." demesi kafama balyoz yemiş gibi hissettirdi. Bana bulutlar üzerindeymiş gibi hissettiren adam beni kullanıyor muydu düşünceleri eşliğinde polis aracına bindim. Polis arabasının geldiğini gören Levent beylerin oluşturduğu kalabalığı araba ilerlerken fark ettim. Polis arabasıyla emniyete götürülürken kendi kendime Yavuz bunu yapacak biri değil beni kandırmaz yalan söylemez diye mırıldanıyordum. Emniyete geldiğimizde beni hemen komiserin odasına ifade vermek için götürdüler. Komiser beye "Bu işte bir yanlışlık olmalı ben ifade vermeden önce kocamı aramak istiyorum dedim" Komiser bey tamam deyip bana telefonu uzattı ve yavuzun ezbere bildiğim numarasını aradım umarım telefonumu açar da buraya gelir diye düşünürken telefon uzun süre çalıp açılmadı. Duymamıştır diye düşünüp yeniden aradığımda yine açılmadı. Telefonu komiser beye uzattım. Komiser beye dönüp "Kocamı aradım ama ulaşamadım. Şuan soracağınız sorulara nasıl cevap vereceğimi bilmiyorum. Yanımda avukatım da yok. Ne yapacağız? "derken kapı çalındı ve içeriye Yavuzun sağ kolu Adem ve yanında avukat olduğunu düşündüğüm bir bayan girdi. Avukat hanım komisere "Merhaba ben Hayriye Bayraktar'ın avukatı Ayşe. Biraz geciktim kusura bakmayın. "Ayşe Hanım konuştuktan sonra Adem dışarı çıktı. Ayşe Hanım bana dönerek "Merak etmeyin Hayriye hanım ben buradayım. Şimdi sorulara cevap verebilirsiniz dedi." İçimden yavuza ulaşamasam bile en azından ademle avukatı göndermiş deyip komiser beye döndüm. Komiser bey "Hazırsanız başlayalım mı? "dedikten sonra hazırım deyip sorulan sorulara cevap vermeye başladım. Komiser bey "Hayriye Hanım üzerinize kayıtlı bir şirket bulunuyor. Bu şirketin işleyişi hakkında ne biliyorsunuz? Şirketin başında siz mi varsınız? Bu durumdan haberiniz var mıydı? "diye sorunca ben de "Üzerime kayıtlı bir şirket var ama bununla eşim Yavuz Bayraktar ilgileniyor. Şirkette işleyiş nasıl oluyor bilmiyorum. Bu durumdan da hiç haberim olmadı dedim." Komiser bey "Kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamalarının büyük ithamlar olduğunun farkındasınızdır. Bu tür işler için genelde imza gerekiyor. Bu durumdan haberiniz yoksa bir takım belgelere imza atmanız olası bir durum. İyice düşünün Hayriye hanım imzaladığınız herhangi bir belge var mı? "diye sorunca aklıma evlenmeden önce yavuzla şirkete gidip imzaladığım belgeler geldi. Acı gerçekle bir kez daha yüzleştim ablam haklıymış yavuz gerçekten beni kullanmış. Sesimin titrememesine özen göstererek "İmzaladığım birkaç belge var ama hiç okumadan imza attığım için onlarda ne yazıyordu bilmiyorum. Eşimle bunun hakkında konuştuğumda formalite önemsiz şeyler olduğunu söylediği için sorgulamadım. "dedim Avukatım Ayşe Hanım "Komiser bey müvekkilimin dediklerine göre suçsuzdur." dedi. Komiser bey "Anlıyorum Hayriye hanım ama belgelerde sizin imzanız olduğu için tüm oklar sizi gösteriyor maalesef. İmza size ait olduğu için suç sizin üzerinize kaldı. Ben sizin ifadenizi aldım şimdi sizi savcılığa sevk edeceğim ondan sonra ne olur bilmiyorum dedi" Karmakarışık zihnimle ne düşüneceğimi bilmez haldeyken benim yerime Ayşe hanım "her şey için teşekkürler komiser bey" dedi ve ben de teşekkürler deyip odadan çıktım. Arkamızdan komiser beyde çıkıp bir polis memurunu durdurdu ve ona "ben Hayriye hanımın ifadesini aldım onu alıp savcılığa sevk edin" dedi ve odasına geçti. Elime kelepçe takıldı ve iki polis memuru eşliğinde adliyeye götürülüyordum. Kendimi çevreden soyutlamış halde olan bitenleri düşünmeye başladım. Yavuz da beni kandırmış. Duygularımı bile bile oynamış benimle. Demirden ne farkı kaldı ki şimdi onun. Demir de yavuz da duygularımla oynayıp aynı yerden vurdular. Ben mi çok kolay kanıyordum sevgiye? Bu kadar mı saftım? Bu kadar mı sevgiye açtım? Yavuzla yaşadıklarımıza şöyle bir bakıyorum da sevgisinin sahte bir yanını da göremiyorum. Ona kardeşimi anlatırken gözlerimin içine beni anlarmış gibi bakıyordu. Evlilik teklifi ederken mutlu görünüyordu. Gelinlik bakmaya gidince kıyamıyormuş gibi bakıyordu. Sahilde ailesi hakkında konuşurken içindeki çocuğu görmem için çabalıyordu sanki. Nikahtaki evet deyişi, ilk dansımız, ilk sabahımız, baş başa yediğimiz yemekler, beni iyi biri yapıyorsun deyişi, şer ittifakını patlattığımda o kadar çete çökerttim böyle operasyon görmedim sen psikopatsın karıcığım diyerek alnımdan öpen adam benim ona karşı hissettiğim duyguları bile bile beni kandırıp arkamdan iş mi çevirdi yani? Ona paranın kayıp olduğunu anlattığım gün sordum benden sakladığın sırrın var mı diye yok dedi. Ablamla şirkete niye gittiğimizi anlattığımda bile ben de senden şüphe ettim acaba beni kandırıyor mu diye düşündüm dediğimde bile yalan söyledi. Ablam en başından beri beni uyarıp korumaya çalışıyordu ama ben onu dinlemedim. Ona yavuz öyle biri değil beni kandırmaz ben ona güveniyorum diyerek seni savundum. Biz birbirimizi seviyoruz bize inanın dedim ama sonuç koca bir hüsran oldu. Ben niye sevmenin bedelini bu kadar ağır ödüyorum? İnşan sevince koşulsuz güvenmek ister ama ben kime güvensem sırtımdan bıçaklanıyorum. Yavuz bayraktar hayatımın aşkı olan adam. Niye yaptın bize bunu. Biz nasıl bu hale geldik? Beni hiç mi sevmedin? Yalan mıydı yaşanan her şey? Tek amacın para için beni kullanmak mıydı? diye düşünürken adliyeye geldiğimizi fark ettim. Savcının odasına girip onunla da komiser beyle yaptığımız konuşmanın benzerini gerçekleştirdik ve o bana imzaları atan kişi ben olduğum için verdiğim ifadeye rağmen yine de suçlu durumunda olduğumu, benim lehime tanık ya da delil olmadığı için suçun üzerime kaldığını söyleyip beni cezaevine göndermesi gerektiğini söyledi. Ellerim kelepçelenmiş bir şekilde araca bindirilerek cezaevine doğru götürülmek üzerine yola çıktık. Parmağımdaki alyansımla oynarken aklım sürekli yavuza kayıyordu. Şimdi nerede? Niye hala ortada değil? Tutuklandığımı duyunca kaçtı mı? ve daha nice soru dolanıp durdu aklımda. Ah be Yavuz niye böyle yaptın. Gerçi doğru Hayriye kim seni niye sevsin? Sevilecek neyin var ki? Seni anca kandırıp kullanırlar sonra atarlar bir kenara. Yavuz gibi bir adamın bizi sevecek hali yoktu değil mi?O benden alacağını aldı ve kullanıp attı bir kenara. Sever gibi yapıp kandırdı. Önce aşkına inandırıp güvenini kazandı sonra alacağını alıp ortadan kayboldu. Biz de bulutların üzerinden sertçe düşüp gerçeklerle acı bir şekilde yüzleştik. Gerçekler insana acı veriyor. Yavuz ortadan kaybolmamış olsan bile sana tekrar nasıl güveneceğim? Gerçekler çok başka bile olsa seni nasıl yeniden seveceğim? En önemlisi ben seni nasıl affedeceğim? Araç durduğunda cezaevine geldiğimizi anladım. Kapı açıldığında gözümün ışığa alışması biraz zaman aldı. Araçtan indirildiğimde cezaevinin tabelasına bakarken içimden ben Hayriye Bayraktar. Sevdiğim tarafından sırtımdan bıçaklanarak geldim buraya. Acı gerçeklerle yüzleşerek giriyorum bu kapıdan. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Herkese merhaba. Kitabı okuyarak şans veren herkese öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Kirli sepetinin sezon finalinde yavhay çiftinin halini görünce kafamda onlarla ilgili birçok senaryo canlandı ki bunları yazmak istedim.Umarım beğenirsiniz. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere
|
0% |