@ayseninkitapdunyas
|
1 Ay Sonra Hayriye'den
Cezaevine gireli tam 1 ay oldu. Yavuzdan hala bir haber yok. Nerede ne yapıyor bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var o beni burada bırakmaz. Beni buradan çıkartmak için elinden gelen her şeyi yapar. Ben böyle düşüncelere dalmışken gardiyanın "Kocan geldi görüşme odasında seni bekliyor "demesiyle kendime geldim. Heyecanla yerimden kalkıp görüşme odasına yürümeye başladım.
Umarım bu sefer Yavuz gelmiştir derken camdan Levent Beyi gördüm. "Yavuz neredesin Allah aşkına ya? Yer yarıldı da yerin dibine mi girdin? Cehennemin dibinde misin? Neredeysen çık gel be adam. Kocam da kocam diye ağlayacağım bu gidişle" diye içimden söylenerek oturdum sandalyeye.
Telefonu elime alıp hoşgeldiniz diyerek başladım konuşmaya. "Siz buraya sürekli gidip geldiğiniz için sizi benim kocam olduğunuzu zannediyorlar"İçimden"Asıl benim kendi kocam kayıp" diye söylenirken Levent Beyin nasılsın sorusuyla kendime geldim.
"İyiyim. Size takılıyor aklım buraya sürekli gidip geliyorsunuz yoruyorum sizi "dediğimde o "Söyleme böyle şeyler. Bizim için yaptıklarının yanında bu ne ki. Hayriye zamanımız daralıyor. Yarın duruşmamız var. Bunu biliyorsun. Seninle son defa konuşmaya geldim. Avukat senin için uğraşıyor. Biz de dışarıda senin için çabalıyoruz ama bizim yaptıklarımız yeterli değil. Olay sende bitiyor. Lütfen bak senden rica ediyorum. Yarın ifadeni değiştir. Yavuzun o belgeleri zorla imzalattığını söyle. "dediğinde derin bir nefes alıp "yapamam "dedim.
"O nasıl haber var mı ondan? "diye sorduğumda o anda tek düşündüğüm şey Yavuzdu. Levent Bey "Hayır hala ortada yok. Ne olduğunu bilmiyoruz belki sahte pasaport çıkarıp yurt dışına kaçtı. "dediğinde bu ihtimali aklımdan bile geçirmedim.
"Yok yok yok. Kesin başına bir iş geldi onun yoksa yok o beni arardı bulurdu "dediğimde o "Hayriye yapma artık bunu. Bir kendine gel. Bu adam seni kandırdı sonra da ortada bırakıp gitti. Aşkı sevgisi hiçbiri gerçek değilmiş. Anla artık bunu lütfen "dediğinin yalan olduğunu biliyordum.
"Benim yaşadıklarım gerçekti. "dediğimde Levent Beyin bakışları hala mı inanıyorsun dercesine bakıyordu. "Kendini düşünmüyorsan seni sevenleri düşüneceksin tamam mı? Songül de Medine de perişan halde.Bülenti söylemiyorum bile. Yarın ifadeni değiştireceksin bu adamın seni kandırdığını söyleyeceksin yoksa buradan çıkış yok." dediğinde onun bilmediği bir şey vardı. Yavuz bana imzaları zorla attırmadı. Kendi isteğimle attım. Sanki Yavuz benim kafama silah dayayıp imza attığımı düşünüyorlar ama yanılıyorlar. Ben aşık olduğum adama güvenerek attım o imzaları. Yavuz aksine bir şey demediği sürece ben ona inanmaya güvenmeye devam edecektim.
Gardiyan "Görüş bitti "dediğinde Levent Beyin bakışları bir tuhaflaştı sanki acı çeker gibi bakıyordu. "Bu adam böyle sevilmeyi hak etmiyor tamam mı? Bu kadar şanslı olmayı hak etmiyor. "dediğinde ağlayacakmış gibi bir ifade vardı yüzünde.
O öyle dediğinde "Asıl ben şanslıyım. Eğer o olmasaydı dünyada böyle duygular olduğunu bilmeden ölüp gidecektim. "dedim. Bu dediğimde samimiydim. Yavuz olmasaydı böyle güzel duygulardan mahrum kalırdım. İyi ki hayatıma girmiş diye düşündüm.
"Sağolun Levent Bey geldiğiniz için. Yarın mahkemede görüşürüz. "dediğimde sanki dokunsam ağlayacakmış gibi bakıyordu. Bu adama ne oldu böyle anlamadım. Kafamı sallayarak odadan çıktığımda aklımda hala Yavuz vardı.
Akıllarda ve yüreklerde tek bir soru var. "Yavuz Bayraktar nerede?"
Mahkeme Günü Hayriye'den
Mahkeme salonuna ilk girdiğimde gözüme çarpan kişiler Medine ve Songül abla oldu. Songül abla iyi misin dediğinde iyiyim dedikten sonra bile ablam "Nolur söyle. Bana zorla imzalattı de. Beni kandırdı de. Boşu boşuna ceza çekme ne olur. Kurban olayım ablam. Nolur doğruyu söyle nolur. "dediğinde bile fikrim değişmedi.
Avukat gelince hakimi görünce hepimiz ayağa kalktık. Hakim buyurun dedikten sonra oturduk ve duruşma başladı.
Ben kürsüde dururken hakim "Kızım ifadene ekleyeceğin başka bir şey var mı? "diye sorduğunda "Yok hakim bey "dedim. Hakim yerine geçebilirsin dediğinde yerime oturdum.
Avukat "Sayın Hakim son dakikada bildirmiş olduğumuz başka bir tanığımız daha var "dediğinde şok oldum. Başka bir tanık mı? Kim olabilir diye düşünürken aklıma gelen isim beni oturduğum yere çiviledi. Nolur o olmasın diye içimden dua etmeye başladım.
Avukat "Yazılı olarak iletmiştik size de "dediğinde Songül ablamla göz göze geldik. Nolur Yavuz olmasın ya derken Hakim "Evet bildirmişsiniz. Gelsin dinleyelim. "dediğinde koridorda yürüyen yavuzdan bi haberdim.
Öylece kapıya odaklanmışken mübaşirin "Yavuz Bayraktar "demesiyle şok oldum. Yanında jandarmalarla içeriye doğru girdi Yavuz. Ben öylece ona kilitlenmişken o benle göz göze gelmemek ister gibi bana bakmadan kürsüye ilerledi.
Ben ne düşüneceğimi şaşırmışken Hakim "Yavuz Bayraktar" dediğinde Yavuz "Benim "dediğinde Hakim "Sanıkla bir akrabalık bağınız var mı "diye sorduğunda o "var karım olur" dedi. Hakim "Bu durumda tanıklıktan çekilme hakkın var yine de tanıklık yapmak istiyor musun? "dediğinde istiyorum hakim bey dedi.Hakim"Sorulacak sorulara hiçbir şey saklamadan doğru cevap vereceğine yemin eder misin? "dediğinde"ederim"dedi. Hakim buyurun sizi dinliyoruz dediğinde başladı anlatmaya.
Ben neler anlatacağını bilemediğim bir ifadeyle yüzüne bakarken o bana bakmadan "Sanıkla bilerek yakınlaştım. Bana olan duygularını biliyordum. Evlilik vaadiyle kandırıp güvenini kazandım."O bunları söylerken ben ağlama isteğimi bastırmaya çalışıyordum.O anlatmaya devam etti.
"Sonra işte şirketle ilgili o malum imzaları attırdım.O "dediğinde bana öyle bir baktı ki. Gözleriyle özür dilerim dercesine bakıyordu. Sanki mahkeme salonunda olmasak deli gibi ağlayacakmış gibi bakıyordu gözlerime. Bana bakarken devam etti sözlerine "O neyi imzaladığını bilmiyordu. "derken bakmaya daha fazla dayanamıyormuş gibi hışımla hakime dönüp "Yani ben para aklamak için onun üzerine olan şirketi kullandım. Sanığın bu olanlardan hiçbir şekilde haberi yoktur "dediğinde Songül ablam daha fazla dayanamamış olacak ki "Utanmaz bak kendi ağzıyla söylüyor itiraf ediyor ya "dediğinde hakimin"Hanımefendi susun "demesiyle sustu.
Hakim "Suçunu kabul ediyorsun yani? "dediğinde Yavuz "Ediyorum. Sanık suçsuzdur. "dediğinde ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilemez haldeydim. Ben ağladı ağlayacak halde yavuza bakarken avukat "Sayın hakim bu gelişmelerin ışığında müvekkilimin üzerine atılan suçu işlemediği çok açık. Müvekkilimin öncelikle tahliyesini nihayetinde beraatini talep ediyoruz "dediğinde Yavuzun avukata baktığını gördüm.
Songül abla ve Medine'yle sarılırken yavuzun elleri kelepçeli halde jandarmalarla kapıdan çıktığını gördüm. Yavuz bana bakmadan ilerlerken ben Yavuz diye bağırıp yanına koştum.
Onunla göz göze geldiğimizde gözümün içine öyle bir bakıyordu ki çok şey söylemek istiyormuş da söyleyemiyormuş gibi. Özür diler bakıyordu. Biz gözlerimizle konuştuk. Ben onun bakışlarından anladım ne demek istediğini. Ki ben onu hep anlardım. Bazen bazı şeyleri konuşmak için kelimelere ihtiyaç yoktur gözler anlatır her şeyi.Bizimkide o misaldi. Buruk bir gülümsemeyle geçti yanımdan.
Mahkeme Salonunda Yavuzdan
Koridorda yürürken mahkeme salonunda neler olacağını düşünüyordum.Hayriyenin yüzündeki hayal kırıklığını görmeye hazır değilim ama mahkemeye çıkıp Hayriyeyi oradan çıkartmam gerekiyor. "Hayriye'nin bir damla gözyaşına dünyayı yakarım "derken ciddiydim. Onu oradan çıkartmam için kendimi yakmaya hazırdım.
Mübaşir içeriden "Yavuz Bayraktar "dediğinde kapıdan içeri zorlukla girdim. Hayriyeyle göz göze gelmemeye çalışarak kürsüye ilerledim. Onunla göz göze gelirsem dayanamazdım biliyorum. Bana hayal kırıklığıyla bakar diye korktum. Onunla bakışmaya hazır değildim.
Hakim soruları sorup anlat dinliyoruz dediğinde derin bir nefes aldım. Gerçekleri sesli söylemek zor olsa da Hayriyeyle göz göze gelmemeye çalışarak anlatmaya başladım.
"Sanıkla bilerek yakınlaştım. Bana olan duygularını biliyordum. Evlilik vaadiyle kandırıp güvenini kazandım." derken içimden kendime saydırmaya başladım. Ne vardı da böyle bir yola başvurdun gerizekalı elimize ne geçti? Hayriyeyi hayal kırıklığına uğratmaktan başka bir halta yaramadı derken konuşmaya devam ettim.
"Sonra işte şirketle ilgili o malum imzaları attırdım.O "dediğimde ona baktım. Dilimle söyleyemedim belki ama gözlerimle özür diledim ondan. Sanki özür zamanı geri alacak da en başa dönecekmişiz gibi. Hayriye gözlerimin içine öyle hayal kırıklığıyla öyle bir üzüntüyle bakıyordu ki yer yarılsa da içine girsem diye düşündüm.O an o kadar çok ağlamak istedim ki. Daha fazla ona bakmaya dayanamayıp hakime dönerek anlatmaya devam ettim.
"Yani ben para aklamak için onun üzerine olan şirketi kullandım. Sanığın bu olanlardan hiçbir şekilde haberi yoktur "dediğimde Songül daha fazla dayanamamış olacak ki "Utanmaz bak kendi ağzıyla söylüyor itiraf ediyor ya "dediğinde ilk defa ona hak verdim. Yaptığım şeyi savunmuyorum ama geç de olsa itiraf ettim.
Hakim "Suçunu kabul ediyorsun yani? "dediğinde "Ediyorum. Sanık suçsuzdur. "dedim.Hayriyenin olduğu tarafa bakmaya gücüm ve cesaretim yok. Hayal kırıklığı, üzüntü dolu bakışlarına dayanamam.
Ben böyle düşüncelere dalmışken avukat "Sayın hakim bu gelişmelerin ışığında müvekkilimin üzerine atılan suçu işlemediği çok açık. Müvekkilimin öncelikle tahliyesini nihayetinde beraatini talep ediyoruz "dediğinde avukata baktım. Yaptığım şey işe yaradı. Hayriyeyi içeriden çıkartmak için her şeyi yapmaya hazırdım. Bu cezaevine girmek bile olsa yaparım. Nihayetinde suçlu olan kişi benim orada olması gereken kişi de benim.
Hayriye Songül ve Medine'yle sarılırken ellerimde kelepçeyle ona bakmadan ilerlemeye başladım. Arkamdan Yavuz diye bağırınca gözlerimi kapatıp derin bir nefes alarak ona baktım.
Onunla göz göze gelince konuşmadık belki ama gözlerimiz birbirine çok şey anlattı. Ona o an çok şey söylemek istedim. Özür dilerim, affet beni, aşığım sana, yaşadığımız hiçbir şey yalan değildi ve daha nice cümleler söylemek istedim. İlk defa ağlamak istedim.O hep gözler kalbin aynasıdır konuşmasak bile onlar bize çok şey söyler derdi.O benim bakışlarımdan anlardı ne hissettiğimi ne düşündüğümü. Yine anladı beni biliyorum. Beni ilk defa bakışlarımdan anlamasın istedim. Ondan uzak kalmam lazımdı. Başı belada olmadan mutlu olması için benden uzak olması şarttı. Ben kafamda ondan uzak kalma planları yaparken buruk bir gülümsemeyle ayrıldım yanından.
Hayriye eve Yavuz cezaevine giderken akıllarından bundan sonra her şey nasıl olacak diye düşünüyorlardı. Yavuz Hayriye'den ayrılmanın daha mantıklı olduğunu bu sayede onun daha mutlu olabileceğini düşünürken Hayriye Yavuzla görüşüp bir bebekleri olacağını söylediğinde nasıl tepki vereceğini düşünüyordu.
İkisi de gelecekten habersiz plan yaparken hayat onlara ne sürprizler yapacağını kim bilebilir ki? Ne demişler bazen evdeki hesap çarşıya uymaz. Hayat bundan sonra onlara mutluluk getirecek ama bu mutluluğa erişmek için zorlukların üstesinden gelmeleri gerekecek.
Herkese merhaba.
Nasılsınız iyi misiniz? Bu bölümde mahkemedeydik. Yavuz ve Hayriye'nin düşüncelerini okuduk. Neler düşünüyorsunuz?.
Bir sonraki bölümde yüzleşiyoruz ve hayatımız yeniden başlıyor.
Bölümü okuyan, oy veren, yorum yapan herkese teşekkürler.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere
|
0% |