@ayshe.myfirst
|
Sabah erkenden uyanmış ve kendime Halil İbrahim sofrası niteliğinde bir şeyler hazırlamıştım.Aslında sadece bana göre Halil İbrahim sofrası olabilirdi,çünkü menüde domates,peynir,zeytin ve dünden kalma bayat simit vardı. Kahvaltı öğününü gereksiz bulan birisi olarak söyleyebilirdim ki,bu çeşit bile bana fazlaydı. Şimdi ise sofrayı toplamış işe hazırlanıyordum,siyah triko bir kazak giymiştim, altına ise siyah saten bir etek.Ayakkabı olarak ise süet deri bir topuklu bot ve süet deri küçük bir kol çantasıyla tamamlayacaktım.Takılarım her zaman vardı zaten.Güne bu kadar erken başlama sebebim ise,arabamı aldığım galeriden gelen bir arama olmuştu.Benden arabanın anahtarlarını almam için aşşağıya inmemi istemişlerdi. Arabamı kapımın önüne bırakmışlar ve bırakan kişi anahtarı verecekmiş,sabahın köründe arabamla bu kadar ilgilenmeleri gururumu okşamıştı ama neden sabahın körüydü orası da meçhuldü.Aradıkları saatte daha kargalar bile uyanmamıştı!! Olabildiğince sakin bir şekilde içimden asla sövmeden aşağı inmiş ve adam bana bön bön bakınca adamla tartışmıştım. Ne vardı yani yetişkin insanlar pembe ve kedili pijama giyemezlermiydi!! O anın siniriyle apartmanın kapısını şiddetle çarptım,ve yukarı eve çıktım. Sabah sabah bu şekilde bir olay yaşadığım için uyku da tutmamıştı,bu araba işini benim aklıma kim sokmuştu ki?!? Sen kendin istedin savcılığa uzak diye,diyip bana el sallayan iç sesime ufak da olsa katılıp biraz da kendime sövmüştüm.Sabah ki halim aklıma gelince evin kolidorunda biraz gülmüştüm. Gerçek bir deliydim,raporum yoktu sadece. Kolumdaki saate bakıp evden çıkmak için uygun bir zaman dilimi olduğunu düşündüm ve botlarımı giyip çantamı aldım.Akşamı düşündükçe içimde garip bir sıkıntı oluşuyordu,her ne kadar düşünmemeye çalışsam bile aklıma geliyordu ve bu yüzden midem bulanıyordu.Dalgın bir şekilde kapıyı açıp tam adım atacakken yüzüme doğru gelen yumruğu son anda fark etmiş ve eğilmiştim. -Ben sizin karşı komşunuzum. Adım Emre ,kız arkadaşım kek yaptı sizin buraya yeni taşındığınızı görmüş. Size getirmemi istedi,neden bağırıyorsunuz? -Sizce Emre bey?! Siz bir insan kapıyı açtığında ona yumruk mu atıyorsunuz?! -Hayır hayır siz beni yanlış anladınız. Ben kapıyı çalacaktım siz kapıyı birden açınca şey oldu yani, -Tamam,tamam anladım ne şey olduğunu.Lütfen bir dahakine dikkatli olun Emre bey. Başka bir şey yoksa ben gidiyim artık çok geç kaldım. -Tabii,tabii ama bunu alın lütfen. Bana uzattığı yeşil saklama kabına baktım ve çok bekletmeden alıp ayakkabılığın üzerine alelacele bıraktım. Savcılığın otoparkına arabayı park ettim.Yüksek miktarda bir bütçem vardı,fakat yine de hayalimdeki asıl arabayı almaya henüz param ve aşağı taraflarda bir şeyler yemediği için bir bmw m4 almıştım. Lakabı bile vardı kara kız,mükemmel zeki olan kardeşim yiğit bu lakabı uygun görmüştü arabama. Olsundu kara kız da güzeldi. Son bir kez arabanın camından kendime bakıp otoparkın asansörüne doğru ilerledim. Odamı görmüştüm,ikinci katta dinlenmek için ayrılmış olan odanın yanındaydı. Başsavcı ile arasında iki oda vardı. Asansör gelince bindim ve ikinci katı tuşladım,bu sırada da asansörün aynasından taşan rujumu düzelttim. Simsiyah olan kombinime iddialı bir kırmızı ruj sürmüştüm. İkinci kata gelince asansörden indim ve odama doğru ilerledim. Buradaki savcılarla ve başsavcıyla odam için geldiğim gün ayak üstü bir muhabbet etmiştim. Bu yüzden de bugün ısınma gibi bir aşamam olmayacaktı,en azından buradaki insanlara. Burada bir ilçe savcılığı için bile yetersiz bir savcı sayısı vardı,benimle birlikte dört adet savcı oluyordu. Aslında ilçeler için ideal savcı sayısı minimum 6 ama Malesef buraya pek fazla atama isteyen savcı yoktu. Bu yüzden de buraya atama isteyen savcılar genellikle kabul ediliyordu. Odama girip çantamın içinden telefonumu aldım ve çantamı portmantoya astım. Öğlen Metehan ve timiyle buluşacaktım,bu yüzden unutmamak için 12:30'a alarm kurdum. Ve çalışmaya başladım. Öğlen çalan alarmım ile içine düştüğüm dava dosyaları dünyasından çıkıp gerçek dünyaya döndüm. Alarmımı kapattım ve vücudumu esnettim. Kahveye ihtiyacım vardı,hem de hemen. Bugün bir kez kahve molasına çıkmıştık diğerleriyle yarım saatlik bir şeydi,sohbet etmiş birbirimizi tanımıştık. Güzel bir arkadaş gurubum oluşmuştu diyebiliriz. Bilgisayarın ekranını kapatıp telefonumu aldım. Tam o sırada telefonum çaldı,Metehan arıyordu. -Efendim Metehan. -Savcım,şey diye aramıştım ben isterseniz sizi ben alabilirim yolumun üzeri zaten. -Hayır Metehan sağol benim arabam geldi sabah kendim gelirim sen bana konumu at yeter. -Hayır dedim Metehan,istemiyorum gelirim ben kendim ısrar etme işte!. -Tamam tamam savcım bir şey demedim kendin gelirsin ben konumu yolluyorum. -Tamamdır orada görüşürüz -Görüşürüz savcım. telefonu kulağımdan çektim ve çantamı almak için portmantoya ilerlediğim sırada telefonumun titremesiyle ekrana baktım. Konumu atmıştı,dakikti hem de fazlasıyla. Çantamı alıp odadan çıktım. Biraz daha bu dört duvarın arasında kalsaydım yardım edin diye bağırabilirdim. Otoparka inip arabayı çalıştırdım ve arabaya binip metehanın attığı konuma doğru sürmeye başladım. Öğlen aram 13:30'da bitiyordu bir buçuk saatimiz vardı. Umarım halledebilirdik. En sonunda avm'nin önüne geldiğimde arabayı park ettim ve arabadan indim. Avm'nin önünde gölge timini görünce hızlı adımlarıyla onların yanına yürüdüm. -Hayır,hayır sıkıntı yok. -Ne sıkıntı yok mu? Biz bu kadar geç kalsak bizim kıçımızdan şırıngayla kan alırdı. Yan tarafımdan gelen fısıldamayla dudaklarımdan kaçan kıkırtıya engel olamadım. Metehanın bana verdiği cevaptan dolayı böyle bir tepki vermişlerdi,Metehan öksürünce herkes önüne döndü ama bunu fısıldayan arkadaşın kurtuluşu yoktu gibiydi. Ona doğru eğilip; -Allah kolaylık versin. -Sağolun savcı hanım. Kafamı salladım ve timi takip etmeye başladım. İçeri girdik ve güvenlikten geçtikten sonra ayrılırız sanmıştım ama olmadı erkek kadın karışık şekilde bir abiye mağazasına girdik. Ben kendime sadece elbiseyi alacaktım,yani öyle anlaşmıştık. Zeynep ve Alparslan evliydi bunu öğrenmiştim herkes de ikişer ikişer ayrılmıştı,bana da Metehan kalmıştı,ve tabii kuzey. Kuzey sert görünen ama bir o kadar da çekingen bir çocuktu ama özünde sevimliydi. -Evet beyler çok zamanımız olmadığı için size aradığımız elbiseyi anlatıyorum. Siyah saten sırt veya göğüs dekolteli uzun veya kısa fark etmeyen bir elbise arıyoruz. -Tamamdır savcım. -Güzell Beş dakika sonra ikisi de farklı elbiselerle geldiler ama baya farklı elbiselerdi metehanın getirdiği elbise kriterlerden sadece rengiyle uyuşuyordu. Siyah boğazlı triko bir elbiseydi ve uzun bir kadın olarak söylüyordum ki bu elbise bana bile uzun gelirdi. Kuzey ise gerçekten çok güzel bir elbise seçmişti,siyah saten göğüs dekoltesi kalp şeklinde olan bacağında oldukça derin bir yırtmacı olan bir elbiseydi. Kuzeyin elindeki elbiseyi aldım ve; -Tamamdır. Elbise tamam düşündüğümden hızlı bir alışveriş oldu. -Peki bu? - Üzgünüm Metehan ama ben o elbiseyi anca cenazede giyerim,tamam havanın soğuk olduğunun farkındayım ama bunu giyersem ben isilik falan olurum ve biz bunu istemeyiz. -Tamam sonuçta balo eşli ve eşin benim savcım. -Tabii yüzbaşım. -Ben elbiseyi deniyim o zaman. -Ne yapıyorsun? -İçeriyi kontrol ediyorum. -Neden? -Neyse savcım güvenli burası hadi giyin. Dedi gayet rahat bir şekilde köşede duran küçük koltuğun üzerine oturdu. Şok içinde ona baktım. -Sen buradayken mi soyunayım. Dudağının kenarında arsız bir sırıtış oldu,ayağa kalktı ve yanıma geldi. -Neden savcım? Benden utanıyormusun? -Sence? İyice arsızlaştın sen ha! -Savcım. Diyerek daha da yakınıma geldi artık nefeslerimiz birbirine çarpıyordu.Benim olduğumu onaylayan bir mırıltı çıkardım. -Savcım... Sence de çok güzel değil misin? kıkırdadım. Hem de en cilvelisinden. Parmak ucuma kalkıp burnumu burnuna sürttüm. -Bilmem,güzel miyim? -Güzelsin,hem de seyretmeyi sevdiğin yıldızlara ışık veren güneşten bile güzel -Hımm öyle mi? Peki sen ne olacaksın yanımda?. -Öyle. Ben de senin yanında bir yansımadan ibaret olucam yıldızın olucam savcım. Beni sadece sen parlatacaksın,sadece sen söndüreceksin.
|
0% |