Elbiseyi olaylı ve oldukça ateşli bir denemeden sonra almıştım. Metehan'ı son anda Kuzey gelmeden kabinden kovmuş ve abiye'yi giymiştim. Ama ne giymek, almış ve direk savcılığa gelmiştim. Zamanım yoktu,dosyalar dünyasına yeniden ve oldukça hızlı bir giriş yapmıştım. Ama çıkışım o kadar da hızlı olmamıştı. Az savcı olmasından kaynaklanan çok dava vardı,bu problemi çözebilecek tek şey en başında da söylediğim gibi bir atamaydı. İş çıkışı diğer savcılara 'iyi akşamlar' diledim ve eve doğru sürdüm. Yolda işe giderken dikkatimi çeken seyyar bir midyeci vardı,sabah tezgahını yeni açarken görmüştüm. Çok güvenmesem de bir beş tane almıştım,ne vardı yani? Canım çekemezmiydi? Eve varıp hemen midyeleri yedim,hızlı bir duş ve bakımdan sonra giyindim. Abiye zaten güzeldi,pırlanta bir kolye ve bir çift küpe ile işe renk kattım. Ayakkabı olarak siyah,yüksek tabanlı ve bantlı bir ayakkabı çanta olarak ise siyah,deri ve düz bir kol çantası tercih etmiştim. Hazırdım,metehanla baloda çifttik bu sabahki olaydan sonra umarım rahat dururdu. Bu geceyi olaysız ve sakin bitirmeliydik,en azından benim için. Beni o alacaktı ve ilk önce timin yanına gidip maskeleri ve özel kulak içi kulaklıkları alacaktık. Metehana mesaj attım ve salonda oturup onu beklemeye başladım,beklerken ise bugünkü davranışlarını düşünüyordum. Beni ilk gördüğünde öyle bir îmayla süzmüştü ki üzerimi kontrol etmiştim,benden nefret ediyor ya da iğrendi diye düşünmüş çok da üzerinde durmamıştım. Ama şimdi durum çok farklıydı,adam bu sabah bana bildiğin yürümüştü bunun üzerine biliyordum timindeki kadınların çeşit çeşit balo elbiseleri vardı. O zaman beni niye onlarla alışverişe götürmüştü? Düşündükçe bazı şeyler yerine oturuyordu,ama ben bu şeylerin yerine oturmasını istemiyordum. O bir şeyler yerine oturduğunda ben annem o da babam olurdu,işte o zaman bu benim için yıkım olurdu. Ben annem olamazdım,o babam olamazdı. Uzak durmalıydım,her ne kadar bütün yollar ona çıkacakmış gibi hissetsem de her ne kadar ona çekilsem de uzak durmalıydım. Annem olmamak için,onu babam yapmamak için.
Tam o sırada aşağıdan bir korna sesi yükseldi,sonra telefonuma gelen çağrı. Arıyordu:
- Savcım geldim aşağıdayım.
-Evet Metehan duydum sesi iniyorum şimdi.
-Tamam savcım bekliyorum.
Telefonu kapattım ve çantama koydum fazla bekletmemek için ayakkabılarımı giydim ve evin kapısını kitleyip zorladım,bu devirde kimseye güven olmazdı. Tam o sırada aklıma en son bunu yaptığımdaki bakışları geldi,istemsiz yüzümde bir gülümseme oluştu,fark ettiğim anda hemen ciddileştim ve merdivenlerden inmeye başladım. Bir yandan da kendimi telkinliyordum.
-Uzak duracaksın ateş,uzak duracaksın. Hayır olmayacak hayır.
Diyerek kendime verdiğim mükemmel telkinlerle aşağı indim apartman kapsını açtığımda yüzüme vuran soğuk havaya gülümsedim seviyordum soğuğu bana ben olduğumu hatırlatıyordu halbuki biraz sonra benim ben olduğumu unutturan adamın arabasına binecektim. Hem de kendimi hatırlamaya ve ciddi tutmaya çalışarak,umarım batmazdım. Büyük rezillik olurdu. Arabaya yaslanmıştı elinde telefonu vardı ama apartman kapısının sesi yüzünden buraya döndü,göz göze geldik karanlığın içinde bile o kahverengi gözler parladı bunu hem gördüm hem de hissettim. Klasik bir smokin giymişti,şunu söylemeliydim ki ona gerçekten yakışmıştı. Yiğidi öldür hakkını yemeydi sonuçta,geniş ve kaslı omuzlarına ceketi tam oturmuştu. Bunları düşünmemeliydim,ama düşünmeden de yapamıyordum. Az önce merdivenlerde kendime verdiğim telkinler neredeydi? Cesaretim neredeydi? Şuan ikisinden de çıt çıkmıyordu. Sikerlerdi hem de en büyüğünden sikerlerdi. Ben bu adamdan nasıl uzak duracaktım ki?! Benim zıt kutpum olan bir mıknatıs gibi beni sürekli kendisine çekiyordu. Hava suratıma bir soğuk darbe daha çarpınca artık yürümem gerektiğini anladım,ve olabildiğince yavaş adımlarla ona doğru yürüdüm. Yanına vardığımda:
-Çok güzel olmuşsunuz savcım.
-Siz de öyle yüzbaşım.
-Hava soğuk,arabada birbirimizi güzel bulmaya devam edebiliriz savcım.
-Tamamdır yüzbaşım,hava gerçekten çok soğuk.
-Öyle.
kapımı büyük bir centilmenlikle açtı ve geçmem için çekildi nazikti hem de beklenmedik şekilde. Açıkçası bu kalıpta bir adamdan bu şekilde hareketler beklemiyordum. İkimiz de arabaya geçtiğimizde arabayı çalıştırdı ve ilk işi ısıtıcıyı açmak oldu. Sessizdi yolculuğumuz arada ona kaçamak bakışlar atmıştım ve onun da bana baktığını fark edince hemen önüme dönmüş cam kenarına daha çok sinmiştim.
Timin yanına uğramış ve kulaklıkları almıştık. Maskeleri siyah bir kutuda vermişlerdi,çok ayaküstü bir konuşma olmuştu zaten. Kutuyu Alparslan elime tutuşturdu ve ben bunu sabit durmam için yaptığını biliyordum. Ama ne yapabilirdim! Birinin kulağımı ellemesi beni gıdıklıyordu! Bu yüzden anın gerginliğiyle kutuyu torpidoya koymuştum. Balonun yapılacağı yere varmıştık. Plan basitti kuzey adamın üzerine dikkatsizlikle bir içki dökecekti,ve adam o lekeyi temizlemek için tuvalete gittiğinde Asya onun dikkatini çekip odaya çıkaracaktı. Asya'ya güveniyordum. Güzel ve oldukça alımlıydı yapardı,yani umarım. Balo salonunun kapısına geldiğimizde Metehan torpidodan siyah kutuyu çıkardı,içinde iki adet maske vardı biri siyah biri ise bordoydu.
-Bordo senin savcım.
-Neden bordo?
-Sana yakışacağını düşündüm.
-Öyle olsun.
Maske abartılı değildi ama oldukça işlemeliydi üzerinde bordo boncuklar ve dantel detayları vardı. Arkasındaki iki iple maskeyi kafama geçirip bağladım. Metehanın maskesi ise siyah düz bir maskeydi sanırım beni ön plana çıkarmak istiyordu. O da maskeyi bağladı ve arabadan indik. Balonun girişinde vale kılığında Ömer bizi bekliyordu,hem arabayı alacak hem de bize özel davetiyeyi verecekti. Yanına gittik,Metehan arabanın anahtarını verirken davetiyeyi hızla aldı. İçini açıp okuduğundaki fısıltısını duydum.
-Berke Yakut/ ezel Yakut ne lan! Ben de hiç berke tipi varmı?!
-Komutanım ne yapayım aklıma bu geldi.
-Aklına sokayım Ömer tamam mı? Aklına sokayım.
-Emredersiniz.
Hafif bir kıkırdadım. Demek kod adımız berke ve ezeldi iyiydi umarım unutmazdım,isim konusunda hafızam balıklardan daha kötüydü. İçeri girdik ve davetiyeyi görevliye uzattık.
-Buyrun berke bey ve ezel hanım davetimize hoş geldiniz.
-Teşekkürler.
Teşekkürümüzü sunduktan sonra içeri girdik. Hafif bir keman müziği çalıyordu pek Keman dinlemezdim bilmiyordum ne çaldığını ama olsun sesimizi bastıracak kadar bir müzik vardı. O da bize yeterdi. Bize ayrılan locaya geçtik. Kulak içi olan özel kulaklıklardan olan biteni duyuyorduk yoğun bir çaba vardı ama masalara ve özel localara göz gezdirdiğimde babamları göremedim. Tam metehana eğilip bizden sonra mı gelecekler diye soracakken gördüm. Babamı ve Sevil hanımı gördüm. Dans pistinin ortasında bu hoş olan Keman müziğinde dans ediyorlardı,hem de sarmaş dolaş. Bir şey daha gördüm,babamın sevile olan bakışlarını gördüm,anneme olan bakışlarını aşk bakışı sayarken acıma bakışı olduğunu gördüm,anladım. Sevile aşk anneme acıma duygusunu hissettiğini gördüm. Gözlerim doldu etraf bulanıklaştı. Bunları hissettiğini az çok anlayabiliyordum fakat şimdi aniden yüzüme vurulması gerçekten çok canımı yakmıştı. Ama bakmaya devam ettim. Biraz daha dikkatli baktığımda albayı gördüm,o da Sevil Hanıma bakıyordu acıyla vicdan acısıyla değil aşk acısıyla bakıyordu. Ağlamamalıydım,olmazdı bunu ne anneme ne de kendime yapamazdım. Anneme acıyan beni ve ailesini arkasında bırakıp giden bu adamın arkasından üzülüp anlayamazdım. Anneme bunu yapamazdım...
bu bölüm gerçekten çooook uzun zamandır duruyor taslakta ama gerçekten çok özür dilerim sizlerden art arda atıcam dedim ama nasip olmadı okulların ara tatile girmesini bekleyelim sadece arkadaşlar o zamanlar rahatlayacağız emin olun bu aralar okul ve ev arası çok yoğunum sizi seviyorum lütfen yorum atın. Bu hikaye tamamen eğlence amaçlı yazılmıştır.