Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13.BÖLÜM-BALO

@ayshe.myfirst

METEHANDAN

Ateşin yavaşça bana eğilmesiyle ona döndüm. Ama o şuan bana bakamayacak kadar bir yere odaklanmıştı. Odaklandığı yere baktığımda gerçekten şimdi mi? Diye sormaktan kendimi alıkoyamadım. Bu gizli ve kolay da olsa önemli bir görevdi. Aşkı ve aileyi karıştırmamak tek bir yanlış bile yapamazdık,ama ateş yapmak üzereydi. Bu ateşi söndürmeliydim,hem de acil bir şekilde.
-Ateş,ateş. Savcım,buraya bak ve bana odaklan savcım. Görevdeyiz lütfen dikkat et lütfen. Canın canımız yanmasın lütfen.
-Ha ne ne oldu Metehan? Aman berke,bir şey mi dedin?
-İyi misin? Şuan görevi siker atar seni eve götürürüm iyi misin?

-Sakin ol! İyiyim. Sadece midem bulandı o kadar seyyar bir midyeci gördüm bugün canım çekti aldım bir kaç tane ondan oldu herhalde gördüğüm her şeyi canımın çekmemesi lazım o kadar.
Yalandı hem de koca bir yalan gözleri dolmuştu. Ağlayacaktı,kendini sıkıyordu ayaz yüzbaşıyı buna değer görmüyordu. Gözleri bana sarıl diye bağırıyordu,görevdeydik ve görev icabı karımdı sarılsam ne olurdu? Bu sabahki gibi kolayca çıkamazsın bu işin içinden,diyen iç sesime katılmak beni bitiriyordu ama her seferinde haklıydı ibne! Sabah ona karşı yaptığım libido gösterisinden sonra neredeyse felaketin ucundan dönmüştük. Çünkü ben kabinden çıktığım gibi timin diğer üyeleri de kabinlerin oraya gelmişlerdi.
-Peki hayatım sen bilirsin.
vurgulu bir şekilde hayatım demem onu bozguna uğratmıştı. Hazırlıksız yakalanmıştı,ama yine de bozuntuya vermedi.
-Anlayışın için teşekkürler hayatım.
Bana görev icabı da olsa hayatım demesinin sevincini eve gidince yaşamak istiyordum. Çünkü tam şuanda bu sevinçle çıkıp zıplayarak dans edebilirdim. Pek hoş olmazdı. Bu ani hayatım çıkışımın sebebi ise iki arka locamızda oturan bir ibnenin ateşin yırtmacının açık bıraktığı beyaz ve pürüzsüz bacaklarını büyük bir şevk ve arzuyla izliyor olmasıydı. Görevde olmasaydık şuan ona bar tezgahını yalatırdım ama görevdeydik. Bu yüzden gayet medeni bir şekilde çözmeliydim. Çözdüm de ,ateşin de bizi duymasını umursamadan elimi kulağımı kaşıyormuş gibi kulaklığa dokundum ve:

-Tim beni duyuyormusunuz?
-Evet komutanım.
Cevap asya'dandı.
-Güzel bizim oturduğumuz locanın iki loca arkasında pala bıyıklı orta yaşlarda bir adam var.
-Evet komutanım.
cevap alparslan'dandı. Tam karşımızda camların yanındaki locada Zeynebi kolunun altına almış bir şekilde bize bakan Alparslan'a baktım.
-Giderken o adamı da alıyoruz.
-Emredesiniz komutanım.
Cevap kuzeyden geldi.
-Neden o adamı da alıyoruz ki?
-Çünkü eski bir tanıdığım da ufak bir şaka yapıp selam veriyim dedim.
-Hımm peki.

Yakın olmalıydık görev icabı karımdı bu şekilde birbirimizden uzak oturmamalıydık. Aynen aynen görev icabı diyen iç sesimi görmezden geldim. Onu belinden tutup kendime doğru çektim ve arkasına yaslanmasını sağladım. Bir elim belindeydi yavaşça aşağı indirip yırtmacının açık bıraktığı bacağına koydum,diğer elimle ise garsonu çağırdım. Ve bize iki adet içki getirmesini söyledim.
-Ne yapıyorsun?!

-Ne karımı yanıma yaklaştırıyorum.
-Öyle mi?

-Öyle.
Yüzündeki cesur ifade onda daha önce görmediğim bir ifadeydi. Ama sevmiştim,dudaklarını yanağıma yaklaştırdı ve küçük ama etkisi büyük olan bir öpücük kondurdu. Sonra ise elini kulaklığıma dokundurup konuşmaya başladı:

-Tek bir kişi bile bu yaptığımız hakkında konuşursa,işte o zaman adımın hakkını veririm arkadaşlar.
İkimizin de kulağına gelen tek ses alparslanın gür ve keyif dolu kahkahası oldu.
Yüzündeki arsız sırıtmaya kafasını geri çekti, ve bana göz kırptı. Sonra ise yerinde biraz alçalıp kafasını göğsüme yasladı. Burnumu saçlarına doğru yasladım ve o parfümün bile kokusunu bastıramadınız gül kokusunu içime çektim. Beni her seferinde yanımdan bile geçse mest ediyordu bu koku öyle bir mevzu olmuştu bende. Tam bu kokuya olan bağımlılığımı daha önce nasıl fark etmediğimi sorgularken kulaklığımdan gelen rahatsız edici tiz bir sesle yüzümü buruşturmak zorunda kalmıştım. Bu ses hepimizin kulağına gelmişti, karşıma baktığımda alparslanların da aynı şekilde yüzünü buruşturduğunu gördüm. Neler oluyordu? İçimden gelen ani bir dürtüyle içeri de olan adamlarımı saymaya başladım. Kuzey,Alparslan,Zeynep,Asya,Ömer? Ömer neredeydi? Alparslan'a baktım. Olumsuz anlamda kafa salladı,bu fark edildiğimiz anlamına geliyordu. Ömer ortadan bu şekilde haber vermeden kaybolamazdı,yapsaydı belasını sikeveğimi iyi bilirdi. Kulaklığım hala çalışıyor mu kontrol etmek için dokundum.
-Eslem, beni duyuyor musun?

Yerimde dikleşmiştim. Ateş bana bakıyordu ve hala ne olduğunu çözememişti,ama şuan onunla bile ilgilenemez haldeydim. Ömer yoktu.
-Evet komutanım duyuyoruz.
-Güzel,beni iyi dinleyin o halde. Zeynep, ateşi buradaki bulabildiğin en güvenli yere götür ve yanında kal,Alparslan yaşar piçinin buradan çıkmasını engelle,Kerem güvenlik kameralarına ulaş Ömer en son neredeymiş öğren,kuzey girebildiğin her yere gir ve ömerin nerede olduğunu gizli kimliğiyle sor,eslem siz de keremi orada bırakın ve içeri girin,madem oyun istiyorlar en güzelinden bir oyun oynarız. Kerem,Azra seninle kalsın sen kameraya bakarken seni korur.
-Emredersiniz komutanım.
Zeynep yavaş ve normal adımlarla bize doğru geldi ve ateşi aldı. Sanki hiç bir şey yokmuş gibi yaparak tuvaletlerin oraya ilerlediler ve gözden kayboldular bu sırada ise Alparslan yaşar piçiyle konuşuyordu.yanlarına yürüdüm ve hiç bir şey olmamış gibi sohbetlerine dahil oldum. Her beş dakikada bir çaktırmadan ortalığı kontrol ediyordum,ama fark ettiğim tek şey Asya ve ahmetin içeri garson kıyafetleri ile girmesi ve mutfak personelinden iki kişinin aniden servise çıkması olmuştu başka hiç bir farklılık yoktu. Kafayı yiyecektim, ilk görevden başarısız olamazdık bu haber bizim için yıkım olurdu,bir tim ancak bu kadar iğrenç yönetilirdi bu olay elbette duyulacaktı ama biz bu olayın üstesinden gelip bu görevi güzel bir şekilde bitirirsek bizim için yine karlı bir görev olurdu. Ama ömeri bulamazsak bizi dağıtırlardı. Tam bunları düşünüp çimi daha fazla karartırken kulaklıklara Azra konuştu.

-Komutanım! En son personel tuvaletine girerken görülmüş kuzeyi oraya yolluyorum. Eğer kabul ederseniz kafanızı bir kez sağa yatırın.
Kafamı sağa yatırdım.
-Tamamdır komutanım.
-Kuzey c-3'ün personel tuvaleti. Koş!

-Emredersiniz!

kuzey adama çaktırmamak için yanımızdan yavaş adımlarla geçmişti,adamın arkasına geldiğimde ise koşmaya başlamıştı. Tuvaletlerin olduğu tarafta gözden kayboldu. Bir on dakika sonra ise kulaklıktan şunları duydum.
-Komutanım! Komutanım buldum ömeri! Ama dövmüşler çok kötü yarı baygın. Sırtından vurulmuş kan kaybı çok fazla arka kapıdan çıkartıyorum.
Yaşar itinden yalandan bir izin istedim, karıma bakmak için ve zeyneplerin yanına gittim. Eşya deposundalardı. Onların yanına vardığımda kulaklığa konuşmaya başladım.
-Tamam kuzey biz de bu işi bitirip gelelim artık çok uzadı.
Ateşe doğru kolumu uzattım,girmesi için, gözlerime korkuyla değil de endişeyle bakıyordu ilk buraya girdiğimde de üzerimde bir şey varmı diye kontrol etmişti. Koluma girdi,ve ilk söylediği şey;

-Neler oluyor?

Olmuştu,onu geçiştirmek zorunda kaldım ama biliyordum ki her şeyi duymuştu sadece detayları bilmek istiyordu ki bilecekti. O bu davanın savcısıydı,elbette öğrenecekti.
-Sevil hanım ve babam nerede? Onların neden sesi çıkmadı?

Dediğinde gerçekten de bir şey fark ettim. Gerçekten de ayaz komutandan ne ses çıkmıştı ne soluk, Sevil hanımdan da öyle bir anda dans pistinden kayıplara karışmışlardı ve biz ömeri düşünürken aslında onları kaybetmiştik. Tabii ya! Ömer sadece dikkat dağıtmak için kullanılmıştı. Ama bu görevin artık noktalanması gerekiyordu ve ateş daha fazla endişelenmemeliydi.
-Kuzeyin yerine Ahmet sen geç, içkiyi dök Asya tuvalete geç. Biz de orada olucaz.
-Hey Metehan bana cevap ver onlar nerede?

-Ben biliyorum güzelim sakin ol halledeceğim.
-Eğer halletmezsen yakmaya senden başlarım yüzbaşı!
-Emredersiniz savcım! Şimdi müsaadenizle dışarı çıkmalıyız.
-Ne demek! Müsaade sizin yüzbaşım!

-Ne kadar da naziksiniz savcım!

sinirime oynuyordu ve beni nasıl sinirlendirebileceğini bu bir kaç günde çok iyi öğrenmişti. Ah bunu öğrenmesi ve kullanması bile sinir bozucuydu! Depodan çıktık,gayet sakin ve normal bir şey yapar gibi yanımda iki kadın ile erkekler tuvaletine girdim. O sırada Asya aynada makyajını tazeliyordu. kabinlerin ikisine Zeynep ve ateşi soktum. Birine de kendim girdim. İyi ki üç kabin vardı,iki kabin olması ve benim şuan ateşle yan yana gelmem her şeyi mahvedebilirdi. Bir kaç dakika sonra adım sesi duydum sonra ise açılan bir kapı ve gelen keyifli ses:

- Ooo yanlış tuvalet mi hanımefendi?

-Hayır beyefendi doğru tuvalet.

Hemen arkasından ise adamın kafasını tezgaha vurdu,ses o kadar şiddetliydi ki bir an bayılmak yerine öldüğünü düşündüm. Kabinden çıktım:

-Asya,yavaş olsaydın biraz bu adam bize canlı lazım.

-Bir dahakine inşallah komutanım ama ben bu itlere bir şey olacağını sanmıyorum.

-Hadi bakalım. Tim tuvalete gelin noktalayalım artık bu görevi.

-Emredersiniz komutanım!

beş dakika inde herkes buraya toplanmıştı bu beş dakika içinde ise ateş yüzüme bile bakmamış ve aynada yanındaki baygın adamla birlikte makyaj tazelemişti. Sonra ise erkeklere kadınları anlamanın nesi zor diye soruyorlardı nesi kolaydı ki?!

-Komutanım aldık biz paketi.

-Tamam Ahmet, hadi gidelim artık.

-Emredersiniz.

Arka kapıdan kolayca çıkmış ve arabalara binmiştik. Tek bir sorunumuz vardı o da hala ayaz komutan ve Sevil hanıma ulaşamamış olmamızdı,yani mekandan çıkarken öyleydi. Ama arabaya bindiğimde görmüştüm ki onlar çoktan gelmiş ve arabaya kurulmuşlardı. Nasıl yaptıklarını bilmiyordum ama bir şekilde yapmışlardı. Bunu albaya söylemeliydim,anormal bir şeydi çünkü ayrıca bu görevin komutanı bendim. Nasıl benden izinsiz bu şekilde dışarı çıkıp arabaya binebiliyorlardı? Ayrıca ne Azra ne de Kerem bana bunu söylememişti. Demek ki bizden önce gelmişlerdi,o zaman nereye kaybolmuştular?

Evet arkadaşlarrr bir bölümün daha sonuna geldikkk fakat bu bölümü yazarken kanser oldum diyebilirizzz çünkü bu bölüm tam BEŞ KERE silindi bu bölümü yazarken bilgisayarımı satmaya karar verdim ve bu karardan yarı saat sonra erorr verdi neyse kafaya takmıyoruz bilgisayarı satıyoruz. Bu hikaye tamamen keyfi yazılmıştır.

 

 

Loading...
0%