@ayshe.myfirst
|
Karşımdaki adam neredeyse hiç değişmemişti,aksine ben büyümüştüm.Ayağa kalktım,neden yaptım bilmiyorum şokun etkisiydi herhalde,yan taraftan gelen: -Baba mı? Sorusunu soran kişiye bakmak için kafamı döndürecekken bir zamanlar babam olan fakat şimdi hiç tanımadığım ama tanımak da istemiyeceğim bu adamın arkasından gelen sese dönmek zorunda kaldım. -Evet,baba mı? Baba,neler oluyor bu abla da kim? Yoksa yolda bahsettiğin kadın bu muydu? Yol? Baba? Ne diyordu bunlar? Bu adamın arkasına gözlerimi diktim ve o zaman anladım.Bu adam babamdı,evet ama aynı zamanda değildi de.Arkasında ergen bir kız çoçuğu ve onun yanında annemden bir kaç yaş küçük olan bir kadın vardı.Sonradan aklıma geldi adamın parmağına bakmak,alyans vardı.Evliydi.Ama nasıl olurdu? Bu adam benim babamdı,buna emindim.Son 11 yıl görmesem bile bana 15 yıl bakmış olan ve hala vesikalığını cüzdanımda taşıyıp ara ara şans getirmesi için o fotoğrafa baktığım adamı tanırdım.Tanıdım.O benim gözlerime bakıyordu ben de onun alyansına.Nereye baktığımı anlayınca benden çekti gözlerini eline baktı,sanki bu yüzükten utanıyormuş gibi sıkıntılı bir nefes verdi ve elini arkasına sakladı.O sırada gıcık bir ergen olduğunu beş metre öteden bile anladığım kız asla susmadı,annesi neler olduğunu biliyor gibi kafasını önüne eğmişti.Ama bu lanet kız gerçekten çenesini kapamıyordu. -Baba bir şey desene! Bu kadın sana neden baba dedi.Ne oluyor anne kaldır başını.Bana cevap verin! Kızına cevap vermesini ben de dahil herkes beklerken o çok farklı bir şey yaptı.Bir adım öne çıktı ve,bana sarıldı.Evet bana sarıldı.Karşılık vermedim aksine onu ittim. -Ne hakla bana sarılırsınız!? Bu ne cürret! Tamam hala babam olduğunuzu düşünüyorum,ve eminim de fakat sarılmak çok uç bir nokta! Hele ki gerçek babamsanız! Odadakiler bu cümle üzerine şaşkındı bir kaç sandalye sürtünmesi sesini duydum.Ayağa kalkmışlardı ve eminim bunu benden beklemiyorlardı.Ben de beklemiyordum.Ama yapmıştım,yapmalıydım.Çünkü bu adam albayın bahsettiği gibi gerçek babamsa işte o zaman bu ateş sadece kendini değil bu odadaki herkesi yakardı.Ama o şaşkın değildi aksine sarılırken ona karşılık vereceğimi düşünmüş olacak ki onu itmeme şaşırmıştı.Cümlem üzerine kız susmuş,albay da dahil herkes bize odaklanmıştı.Ve ilk defa konuştu bütün ailemi ve beni öldüğüne inandıran ve sonra gidip evlenen bu adam: -Kızım,Ateş'im. -Bana kızım deme!,Benim babam 11 yıl önce öldü. Kafamı salladım. -Evet.Öldü,sizi babamla karıştırdım herhalde,özür dilerim. Kızına döndüm.Ve yapmacık olduğu belli olan bir gülümseme takındım., -Merak etme küçük.Baban hala senin benimki öldü çünkü. Öldü derken bilerek gözlerine bakmıştım.Anlaması için.Anladı da,Sandalyeme geri oturdum,ve ayakta kalan tim ve albaya döndüm. -Otursanıza,insan insana benzer sonuçta.Öyle değil mi? -Evet,evet benzer. Zor da olsa gülümsemeyi başardım,ve kafamı salladım.Albay oturunca diğerleri de oturdu.Ellerim masanın üzerindeydi ve bacaklarım stres'den dolayı sallanıyordu,istemsizce yapıyordum.Albay ona ve minik ailesine döndü.Ben ise sadece metehhan'a bakıyordum,bakışlarımda yalvardım adeta.Çünkü beni burdan daha fazla yıkılmadan çıkarabilecek iki şey vardı.1-telefonumun çalması 2-Metehan Telefonum sessizdeydi bu yüzden olmazdı,geriye ikinci seçenek kalıyordu.Anladı,anladı ve kafasını onaylar bir şekilde sallayıp,bana fikir olsun diye önümde duran boş kahve bardağını gösterdi.Gözlerimi yavaşça açıp kapadım.Aynı teşşekür eder gibi sonra ise albaya döndüm.Bu arada onlar da yanımdaki sandalyelere oturmuşlardı.Kızı ile aramda bir sandalye boşluk vardı,kızının yanına annesi ve o kadının yanına da o vardı.Babam. -Ben,benim kahvem bitti de onu alıp geleyim. -Oturun savcım çoçuklar halleder. -Hayır!,Yani hayır,ben alırım kahvemi zahmetten değil eskiden başıma bir olay geldi de travma o yüzden. Yalandı az önce kahvemi albayın postası getirmişti.Ama bana yardım etti ve ne yapmak istediğimi anlayıp bana izin verdi. -Tamam sen bilirsin kızım. -Teşşekürler. O boğucu yerden bir an önce kendimi dışarı atmıştım.Sırtımdaki bakışları hissettim.Ama dönüp bakmadım.O adam ve iğrenç ailesinin olduğu yerde daha fazla duramayacaktım.Neredeyse koşarak oradan uzaklaştım ve yine sorarak kantini bulup kahvemi istedim.Geri dönerken ayaklarım resmen ters yöne doğru yürümüştü,ama vazgeçmedim.Ne ondan ne de ailesinden utanıyordum.Utanmıyorsun,yüzleşmekten korkuyorsun.Dedi iç sesim,çok haklıydı.Utanmıyordum hatta yüzleşmeycek olsak onun ve ailesinin karşısında dimdik durarak o çok konuşan kıza evet benim babam derdim.Ama söyledikten sonra öyle bir soru yağmuruna tutulurdum ve o adamla yüzleşmek zorunda kalırdım ki düşünürken bile yüzümü buruşturmama yetmişti resmen. Odaya vardım.Sandalyeme öncekinden daha da dinç belki de ilk geldiğimden bile iyi oturdum,çünkü hem kahve hem de yeni tanışmış olsak da beni anlayan insanların yanında olmak,ne biliyim,iyi hissettirmişti. -Evet,albayım.Kahvem de geldiğine göre artık bu Ayaz beylerin ne zaman geliceğini söyler misiniz?Evime biraz daha yerleşmem lazım da,bir de burdan çıkınca da işlerim var. -Geldiler ya kızım. Diyerek benim içimdeki o yangına öyle bir körükle gitmişti ki,içimin yanışının gözlerime yansıdığını hissetmiştim neredeyse. -He bunlar,Ayaz caymaz ve ailesi öyle mi? -Evet kızım.Şimdi siz iki üvey kardeşe her şeyi en başından anlatıcaz. Albayda bir şey vardı.Hissetmiştim,ve sesi titremişti... Bir şey vardı olanlardan daha büyük bir şey,çünkü albay ayaz'ın evlendiği kadına öyle bir bakıyordu ki o kadın adına benim içim yanmıştı. -O kız çoçuğu benim kardeşim değil albayım.Su içmek istermisiniz? Sesiniz biraz kısıldı gibi. -Ben çoçuk değilim! Bana ikidir çoçuk muhamelesi yapıyorsun! Bak kimsin nesin bilmem ama avukatım ben benimle bu şekilde yüksekten ve hadsiz bir şekilde konuşamazsın! Her ne kadar asker olsan bile.! Ona döndüm. -Bak çoçuk ilk olarak ben asker değilim.Keşke olsaydım ama değilim.İkinci olarak ise,sen avukatsan ben de savcıyım.Hem de Şırnak-Uludere cumhuriyet savcısı bu yüzden ayağını denk al ve asıl sen benimle bu şekilde hadsiz ve küstah bir şekilde konuşma. Savcı olduğumu öğrenince onun da kafasında bir şeyler yatmış gibiydi.Bir şeyler söylemek için ağzını açtığı anda annesi olaya müdahale etti. -İdil! Yeter artık kızım.!Sus azıcık da insanlar konuşsun. İdil... Babamın yeni kızının ismi idil idi.Bir anı geldi aklıma.Küçüktüm,kardeşim yiğite isim seçiyorduk.Ve o zamanlar sınıfımızda idil diye bir kız vardı,isminin anlamının kır yaşamının güzelliği olduğunu ve ismine özel bir şiir oluğunu söylemişti.Beğenmiştim çoçukluk aklıyla o zamanlar babamın paçasına yapışır ,kardeşimin ismini vermeye gittiğinde benimkini de değiştirsene der dururdum.Babam benim istediğim ve çok sevdiğim idil ismini yeni karısından olan kızına vermişti.Bana ise sanki geleceği görmüş gibi ateş ismini,sanki yanıcağımı biliyormuş gibi...
Beğendiniz miiii??? nasıldııııı oyların artması dileğiyle yazdım bu bölümüüü yorum da yapın lütfen zaten okumamız az yorum yaparsak öne düşer belkiiii ne dersinizzzz ama oyları da unutmayalım bu süreçte tabiiii bu hafta okul beni biraz yordu ama yine de bölümü attımmm. Bu yazar sizleri seviyooooorr idil ve ateş kardeşliği nasıl olur sizce metehanı ağzından bölüm de yazıcam ama bir gidişata bakmam lazımmmm fikrleriniz benim için değerli bu yüzden lütfen yorum yapıp fikirlerinizi belirtinnn. Bu hikaye amatörce ve eğlence amaçlı yazılmıştır bunları bilerek okuyalım lütfen ilk hikayemdir.Öptüm sizleri muahhhhh. |
0% |