@ayshe.myfirst
|
Merhamet,özlem,acıma,utanç.Babamın gözlerine ilk baktığımda bu dört duyguyu görmüştüm.Şimdi ise babamın gözlerinde olan duygular karşısında duran yeni eşine karşı olan sevgisi,aşkı,tutkusu ve bağıydı.Ve o an kafama bir şey dank etti,babam anneme hiç bu dört duyguyla bakmamıştı.Babam anneme hep acıma duygusuyla bir şeyler yapmıştı,ona acıyarak bakmıştı.Ama şimdi karşımda yeni karısıyla dans eden adam,yeni karısına aşkla bakıyordu.Küçükken annem ve babamın aşklarının bir büyü olduğuna inanırdım hep,çünkü birbirlerine her fırsatta sarılır,öpüp koklarlardı birbirlerini.Destansı bir aşkları vardı benim gözümde,şimdi fark ediyorum.Bu destansı aşkı sadece ben görüyormuşum.Annem babama delicesine aşıkken,babam anneme acıyormuş...
1GÜN ÖNCE AKŞAMÜSTÜ
Şuan metehanın arabsındaydık.Beni araba alacağım yere götürmüş,gezdirmiş ve içlerinden bir tanesini seçmemi sağlamıştı.Bana kalsa beşinci yere gidiyordum,ama onunla bu seçim baya hızlı olmuştu.Araba pazartesi günü elimde olacakmış,bakıma falan girmesi gerekiyormuş.Şuan ise metehanın iyi bildiği bir seyyar lokantaya gidiyorduk.Çünkü ben sabahtan beri doğru düzgün hiç bir şey yememiştim,ve bunun sonucunda tam araba galerisinden çıkarken midem dile gelmişti.Evet dile gelmişti,hem de baya sesli bir dile gelmeydi bu.Metehandan her ne kadar kaçmaya çalışsam da yan yana arabaya bindiğimiz için bunu duymuş ve 'istersen yemek yiyebiliriz' diyerek makul bir soru yöneltmişti.Ben de anın utancıyla suratına bakamamış,ve kafamı evet olarak sallamıştım.Erkeksi bir sesle kıkırdamıştı,kesinlikte askeriye'ye gidince benimle dalga geçeçekti!! Şuan prens gibi kendimi arabanın camından sarkıtıp 'bırakın ölüyimm' diye bağıracaktım!!Gerçekten,bunu yapmamı şua ne engellerdi?? İç sesimden çok mantıklı bir cevap geldi,emniyet kemerin.İç sesime alkışlar gerçekten çok zekiydi! Neyse kendimi seviyordum,bir karın guruldaması için bir yerlerden atlayamazdım.Karın guruldaması değil,karın konuşması.Diyerek yeniden olaya el atan iç sesime göz devirdim ve derin bir nefes aldım. -Ne oldu? Sıkıldınız mı savcım? -Yıoo,aklıma bir şeyler takıldı da,onları düşünüyordum.Dalmışım. -Anladım,peki aklınıza takılan konularda size yardımcı olabilir miyim? Kıkırdadım. -Babam,babam takıldı.Yeni eşi ve kızı,onun yanı sıra albaya da bir şeyler oldu.Görmedin mi? Garipti bugün,hem de fazlasıyla.Ayaz beyin eşi ve albayın arasında bir şeyler olmalı.Yani,en mantıklı açıklama bu. -Haklısın,albayda olan gerginliği hissetmemek için ondan yaklaşık beş metre uzak durmalıydın.Albay geçmişinde bir kere evlendiğinden bahsetmişti bir ara laf arasında,boşanmak zorunda kalmışlar.Ama neden boşandıklarını soramadım,kalktı gitti. -Hımm anlıyorum,peki bu albayın gizemli eski eşinin sevil hanım olması yüzde kaç? -%50 Diyebilirim. -Hım tamam o zaman,bu konuyu sonra konuşmak üzere kapatalım ve şimdi yemeğimizi yiyip evlerimize dağılalım olur mu?Albay akşam yemeğe çağırdı zaten,belki görevden bahsedereken sevil hanımdan da bahseder,ya da biz bir şeyler yakalarız. -Haklısın. Gülümsedim ve önüme döndüm sessiz bir beş dakikadan sonra 'çorbacı ali' adlı küçük restorantın önünde durduk.Küçük önüne bir kaç sandalye atılmış bir lokantaydı. -Geldik. Kafamı salladım ve arabadan indim.şöyle bir etrafa bakmak için kafamı çevirmiştim ki,kolumdan tutulup kaldırımın diğer ucuna çekilmem bir olmuştu.Ben daha ne olduğunu anlayamadan,önümüzden bir sürü köpek koşarak geçmişti.Şokla arkamı döndüm ve metehana baktım. -İyi misin? ikimizin de aynı ayna sorduğu bu soruya karşılık olarak benim arkamdan geçen bir teyze yanıtlamıştı -İyiyim çoçuğum iyiyim,korktum sadece o kadar. Önümdeki gözlerden ve erkeksi kokudan kendimi ayırdım ve arkadaki teyzeye döndüm. -Güzel o zaman teyze daha dikkatli ol,baksana grup halinde geziyorlar.Isırmasınlar seni dikkat et tamam mı? -Yok kızım yok onlar bu mahallenin köpeği bir şey yapmazlar,sadece böyle yabancı biri gördüler mi tehlike sanarlar o kadar. -Tamam teyzem anladım,aslında pek de bir tehlike değilim onlar için severim hayvanları. -İyi iyi sev kızım sev insanoğlu gibi iki ayaklı hayvan seveceğine dört ayaklısını sev onlardan sana zarar gelmez. -Tamam teyzem hadi tutmayayım ben seni. -Hadi görüşürüz kızım. Arkamı döndüm,az önceki teyzeye tek kaşını kaldırmış bakan bir metehan görmeyi beklemiyordum.Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım ona baktığımı anlayınca bana döndü: -Valla genellikle biz kadınlardan insanoğlu diyerek söz etmiyorlar metehan. -Neyse neyse hadi gir içeri şu yemek daha fazla burnumuzdan gelmeden yiyelim. Kıkırdayarak içeri girdim.İçerideki atmosfer ben küçük bir aile lokantasıyım diye bağırıyordu. -Merhaba ali abi. -Oooo kimler gelmiş! Metehan,hoşgeldin oğlum uzun zaman oldu seni görmeyeli., -Hoşbulduk abi hoşbulduk. -Bu hanım kızımız kim? Sevgilin mi lan bizden habersiz sevgili mi yaptın hayırsız! -Tamam koçum bir şey demedim siz geçin ben size oğlanı yollarım. Kafasını salladı,ben bu konuşmanın bitmesini beklerken lokantanın aslında o kadar da küçük olmadığını far etmiştim.Üst katı vardı,üst kata çıkan merdivenlere asılı bir kaç fotoğraf vardı bunların bir tanesinde metehanın ali abi dediği adamla olan fotoğarfını görmek beni şaşırtmıştı.Tam incelemek için yanına gidecek iken omzuma fotoğraftaki değil de gerçek metehan dokundu. -Gel üst kata çıkalım.Oranın manzarası güzel,hem eğer sigara kullanıyorsan orada içebilrsin. -Tamam,ama sigara kullanmıyorum ve yanımda içilmesin de peki sevmem başımı ağrıtır. -Hımm tamamdır savcım,dikkat ederim. -Çok güzel olur. Dedim ve kısa bir gülümesemenin ardından yukarı kata çıkmak için merdivenlere yöneldik.Tam köşede dört kişilik bir masaya oturduk.Kafamı çevirince gerçekten de buranın manzarasının güzel olduğunu fark ettim,gerçi buna manzara dersek binaların ışıkları hava yavaştan kararmaya başladığı için açıklardı ve resmen bir ışık gösterisi vardı halbuki ben ışık gösterilerini değil de daha çok yıldızları izlemeyi severdim.Bunu metehana dile getirmekten çekinmedim,ilk defa birine sevip sevmediğim şeyler hakkında kendi irademle bir şeyler söyledim.İnsanlar genellikle beni söylemem için zorlarlardı. -Manzarası güzel,evet ama ben şehrin ışıklarından daha çok yıldızların ışıklarını izlemeyi seviyorum. -Herkes yıldızları izlemeyi sever savcım.Ama unutmamalıyız ki ikisi de birer yansımadır. Kaşlarımı çattım. -Nasıl yani? -Şöyle yani,yıldızlar güneş ışığının yansımasıdır,şehrin ışıkları ise insanların yansıması. Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım.Güzel bir cümleydi,güzel ve özel hayranlıkla baktım yüzüne gizlemeden hem de etkilenmiştim.Yalan yoktu.Tam bunu söyleyecekken ail abinin oğlu geldi ve siparişlerimizi aldı,ve gitti.Ben mercimek o ise kelle paça çorbası söylemişti.Siparişini duyunca şaşırmamıştım,çoçuk gitti onun arkasından beş dakika bile geçmeden çorbalarımız geldi.Servis hızlarına hayran kalmıştım.Sessiz ve oldukça sakin geçen yemekten sonra bir hesap kavgası olmuş ve en sonunda ortaya atılan alman usulü ödeme fikri ile herkes kendi yemeğini ödemişti. Şimdi ise lokantadan çıkmış,benim evime doğru yol almıştık.İkimizden de çıt çıkmıyordu,ben onun cümlesinin etkisindeydim.Ama onun ne için sustuğunu bilmiyordum,herhalde ben konuşmadığım içindi.Yarım saatlik bir yolculuktan sonra evimin önünde durmuştuk. -Teşekkürler bıraktığın için. -Bir şey değil savcım,her zaman emrinize amadeyim. Sıcak bir şekilde gülümsemiştim. -Sen gidebilirsin bu arada beni beklemene gerek yok. -Hayır savcım,siz eve girin ben sonrasında giderim. -Sen bilirsin. Onun erken gitmesi için apartmanın giriş kapısına kadar koşmuştum resmen,apartmana girmeden önce el sallayıp apartmana girdim.Bir kaç saniye sonra bir araba sesi duydum.Gitmişti.
İKİ SAAT SONRA Evde giyinip hazırlanmıştım,şimdi ise albayın attığı konuma gidebilmek için apartmanın önünde taksi bekliyordum.Daha doğrusu çağırmaya çalışıyordum.Arkamı dönüp durakla olan son taksi kavgama devam edecekken,telefonumun elimden alınması bir olmuştu.Burnuma gelen erkeksi parfüm kokusu ile başım hafiften bir dönse de çaktırmadan toparlamış ve ona doğru dönmüştüm.Benim telefonumdan durakla konuşuyordu! -Tamam abi,ihityaç yok taksiye hanımefendi unutmuş beni de o yüzden,aynen abi tamam. Telefonu kapadı ve bana geri uzattı. -Ne yapıyorsun sen ya! Ben ne güzel ikna ettim adamı,gelicekti. -Hıhım savcım adam da bunu söylüyordu zaten. -Evet onu söylüyordu! -Tamam savcım,haklısın ikna etmiştin sen onu.Ama bu tartışmaya arabada mı devam etsek acaba? Titriyorsun da. Dedi ve bana bir cevap hakkı sunmadan arabaya bindirdi.Üzerimde siyah tam diz hizamda kalın askılı bir triko elbise vardı,altında ise olmazsa olmaz topuklu ayakkabılarım. -Şuraya bak,sen ne zamandır dışarıda taksiciyi ikna etmeye çalışıyorsun? -Ne biliyim ben! Saate mi baktım! Allah Allah! -Tamam savcım bir şey demedim,şuanda sinirlisin ellemiyorum konuşmuyorum sessiz ve olabildiğince sakin bir şekilde albayın evine gidiyoruz,çünkü yeterince geç kaldık. -Senin yüzünden! Şimdiye benim taksim gelmişti bile. -Benim yüzümden öyle mi? -Evet senin yüzünden! Kapıyı sertçe kapattı ve sürücü koltuğuna ilerledi,kapıyı açarken de söylendiğini duyabiliyordum.Ama bana neydi! Kombinim istediğim gibi olmamıştı,aç ve sinirliydim. Onun dediği gibi olaysız ve sessiz bir yolculuktan sonra albayın evine gelmiştik.Ormanlık alanda askeriyeye yakın bir evi vardı albayın.İki katlı bir villaydı,adamın yanlızlığı evinden bile belli oluyordu.Yanlız ve ıssız bir yerdeydi,askeriyeye yakın ama şehir merkezine ise bir o kadar uzaktı.Arabadan inip bahçe kapısının önüne geldim.Bahçe kapısını açtım,ve onu beklemeden içeri girdim.Peşimden her halukarda gelicekti zaten.Bahçeyi incelemeye başladım,kuru otlarla dolu bir bahçesi vardı albayın ama bir şey dikkatimi çekmişti.Kırmızı bir gül vardı bahçede tam merkezdeydi ve diğer tüm kuru otlar bu kırmızı gülü çevreliyorlardı.Bir nevi bu kırmızı gülü koruyolardı,bu kırmızı gül ise etrafını çevrelemiş bu kuru otlara inat açmıştı.Kıpkırmızı ve göz alıcıydı. BİR SAAT SONRA Yemekler yenmiş ve herkes tatlı çay zamanına geçmişti.Zeyneple iyi anlaşmıştım muhabbeti sarmıştı,tatlı ama bir o kadar da sert bir kızdı.Tersi pisti anlaşılan.Albayın eli gerçekten lezzetliydi,bize bahçesinde küçük bir mangal hazırlamış ve resmen ziyafet çektirmişti.Midem patlamak üzereydi.Baba ve yeni ailesi gelmemişti.Önümdeki çayı yudumlarken albayın elinde dosyalarla evin kapısından çıktığını gördüm.İşte şimdi başlıyorduk. Albay elindeki dosyaları masaya bırakmış ve konuşmaya başladı. -Evet arkadaşlar,şimdi asıl amacımızı konuşma vakti.Burada bütün dosyalar size askeriyede verilen dosyanın daha detaylısı,bu dosyaları buraya getirme amacım size o okuduğunuz dosyanın sadece görünen dağın bir kısmı hatta ufacık bir kısmı olduğunu göstermek için.Bu konuşmayı fazla uzatmayacağım ve hemen sadede geleceğim yarın akşam saat 19:00'da bir görevimiz olacak.Sizin ekibinizle ilk görevimiz.Bu görev bir baloda olacak,kirli adamların katıldığı bu balo maskeli olacak.Asıl adamımız ise,yaşar,yaşar köksüz.Bu pislik karşı karşıya olduğumuz örgütün başkanının sağ kolu,bu davete gelme amacı ise tamamen zevki için.Yani şöyle,kadınları sadece yatak arkadaşı olarak gören bir pislik.Biz de başka bir istihbarattan bu adama bir yem verdik.Adam salak,yemi yuttu.Bu yüzden iş kolay adamın dikkatini istihbarattaki askerimiz odaya çekicek ve yakalıyacağız.Anlaşılmayan bir şey var mı? -Peki ayaz yüzbaşı ve eşi? Onların haberi var mı ? -Evet var alp,onlar da yarın sabah askeriyede sizin ile birlikte detaylı birlikte detaylarını alacaklar.Başka? -İyi,güzel.Şimdi tatlılarımı yiyelim ve gecenin keyfini çıkaralım. İlk görev bu ekiple olan ilk görevim olduğu için heyecanlı mıydım? Kesinlikle.Bu heyecanın büyük bir etkisi ise ilk görevimin babam ve yeni eşi ile olucak olmasıydı...
Nasıl buldunuzzzzz yazdığım en uzun bölümdüğğğ umarım beğenirsinizzkeyifli okumalarrrr.Geç attım çok özür dilerimmmm yorum ve oy atmayı unutmayınnn.Bu hikaye tamamen amatörce yazılmıştır bunu bilerek okumanız dileğiyle.Hepinizi çok seviyorumm. |
0% |