Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Bölüm 1

@ayswy_

Tuğrul Aslan Göktürk:

Alayın sessiz koridorlarında Albay Hüseyin Gediz ile ilerlerken aklıma gelen soru ile sessizliği bozarak Albay’a baktım “Komutanım,” dedim birkaç gün sonra gideceğim görev hayat memat meselesi aynı zamanda ülkemizin geleceği için de çok önemliydi. soracağım şey bu konu hakkındaydı Albay başını bana çevirdi ve adımlarını durdurarak büyük cüssesiyle bana döndü 50’li yaşlarında olmasına rağmen insanlara taş çıkartacak bir karizmaya sahipti. bende durarak ona döndüm ve sırtımı dikleştirerek hazır ol

geçtim. Albay gözlerini kısarak ifadesiz yüzümü inceledi ardından gür sesi zaten boş olan koridorda çok fazla yankılandı. “Rahat asker!” dediği gibi rahata geçerek ona sorumu sormak için dudaklarımı araladım. “Komutanım!” diye başka bir ses Alayın koridorlarında yankılanınca dudaklarımı birbirine bastırarak soracağım soruyu unutmamak adına aklıma kazıdım. Albay Hüseyin Gediz o tarafa bakınca bende aynı şekilde onu takip ettiğinde nefes nefese bize doğru yaklaşan askerimi fark ettim. Önce Albay’ı gören Sezgin hazır ola geçerek asker selamı verdi sonra bana dönerek aynısını tekrarladı. “Rahat Sezgin.” diyerek komut verdiğimde rahata geçti fakat duruşunu bozmadı

Sezgin Özel, yaş 27 kıdemli üsteğmen.

Benden sonra timde sözü geçen tek askerim oydu gözlerime baktığında ciddiyetini anlayarak ona kaşlarımı kaldırarak baktım “Evet?” diye sorarken Albay’a kısa bir süreliğine göz attım sonra tekrar askerime döndüm “Komutanım birkaç gün sonra gideceğiniz göreve Fırtına timinin gelmeyeceği bildirildi.” deyince dumura uğramış bulundum timim görevden alınmıştı ve benden önce onlara mı haber veriliyordu? Fırtına olmayacaksa hangi tim olacaktı? Şaşkınlığımın üzerine bir perde çekerek Albay’a döndüğümde onun zaten bana bakıyor olduğunu gördüm “Komutanım?” bu bilgi bana verilmediği için içten içe sinirli hissetsemde bir bildikleri vardır diye düşünüyordum. Albay soğukkanlı tavrını koruyarak konuştu “Doğru Aslan. Göreve Fırtına timi katılmayacak.” Bana. ikinci ismimle Aslan diye seslenen nadir kişilerden birisi de Albay Hüseyin Gediz’di.

bu cevabı üstü kapalı olduğundan, “Peki ya hangi tim katılacak?” diye sordum

Albay derin bir nefes alıp verdikten sonra “Hiçbir tim katılmayacak sadece sen olacaksın. Bunu görev günü konuşacağımızı düşünüyordum fakat üstlerim şimdi konuşma kararı aldılar sanırım, takip et asker.” bakışlarımı Sezgin’e çevirdim ve başımı sallayarak selam verdim “Gidebilirsin Sezgin.” Albay alayın içine değil aksine dışına yöneldiğinde ses etmedim dışarıya çıktığımızda bana dönmeden ve yürümeye devam ederken söze girdi. “Görev için neden seni seçtiğimizi biliyorsun evlat, cesaretinden tut vatan sevgin için canını vereceğine kadar. Kalabalık giderseniz hızlı fark edileceğiniz düşünüldü ve ortak karar olarak sadece senin orada bulunman kararı alındı. Eğer görev de başarılı olamazsan,” bana yandan bir bakış attı “ki bu ihtimali düşünmüyorum bile. ya da aksi bir olay yaşanırsa fırtına timi yakınlarında olacak. fakat asla fark edilmeyecekler, görev tamamlandığı gibi neler yapacağını konuştuk fakat o gün geldiğinde tekrardan üzerinden geçeriz.” durdu bana döndü “Şimdi git Asker.” komutu verdiği gibi ona selam verdim “Emredersiniz komutanım!” dedikten sonra arkamı dönerek alaya ilerledim tam kapıdan içeriye girecekken Albay’ın sesini duydum “Sana güveniyorum evlat.” dedi kendimle işte bu yüzden gurur duyardım.

Başarısızlığın ne olduğunu bile bilmeyen bir adamdım. Ve bu böyle devam edecekti asla başarısız olmayacaktım. Olamazdım. Adımlarımı durdurmadım alaydan içeriye girdiğim gibi Fırtına önümde belirdi kaşlarımı kaldırarak onları izledim sessizce sohbete o kadar dalmışlardı ki beni bile fark etmiyorlardı. “Ya abi annem bir börek yapardı varya..” diye söze başlayan Fuat’ın kelimelerini Aylin böldü. “Sus amına koyayım ya biz ne diyoruz sen ne diyorsun?” Teğmen Aylin Bağcı, yaş 25. Aynı zamanda timdeki tek Kadın askerimdir kendisi, başarısı oldukça yüksekti. onu hafife almak isteyen iki kez düşünürdü. “Anama ayıp be..” diye söyledi Fuat, Aylin gözlerini devirirken bir anda benimle bakışınca hazır ola geçti diğer herkeste onun bakışlarını takip ederek bana bakınca elimi kaldırıp dudaklarıma koyarak susmalarını işaret ettim Fuat hariç tabii, yüzü time dönük olduğundan hala çok rahattı. “Acaba Tuğrul komuatınıma sorsak mı bir ara yemek teklifi falan yaparız, nasıl olur?” bu sözü normalde beni güldürebilirdi fakat şu an olmazdı. Zamanı değildi. Kendilerine gelmeleri gerekiyordu günler sonra çıkacağımız operasyon vırz gelip tırız gitmeyecekti. uzun sürecekti ülkemiz için çok önemliydi ve bu sarsaklar burada birbirleriyle takılıyorlardı Osmanlı tokadımı özlediklerini çok bekli ediyorlardı. görevde sırf bu gevezelikler yüzünden yaralanan olursa yarasına birde ben tuz basacaktım. Sezgin bana bakarken âdemelması hareketlendi yutkunmuştu. gözlerini benden çekerek Fuat’a baktı “Kapa çeneni koçum.” diye ufak bir uyarıda bulundu Fuat ağızını açacakken “Ağızını burnunu dağıtacağım tek kelime daha edersen.” diye konuşan kişi bu sefer Murat’tı. Sesinin gerginliği birazdan yaşanacakları özetliyordu.

Astsubay kıdemli başçavuş Murat Kefil, yaş 28. Aylin “Arkana bak sümsük!” diye hafifçe sesini yükselti hatasını fark edince hemen bana bakarak “Afedersiniz Komutanım.” Komutanım kelimesine vurgu yapmıştı ki şu önümdeki dümbelek arkasında kim olduğunu anlasın diye Fuat derin bir nefes aldı sonra verdi. “Komutanım mı?” diye sorarken yanında duran ellerinin hafiften titrediğini gördüm sağ elimi kaldırarak ensesine bir tane yapıştırdığımda inleyerek elini ensesine götürdü ve sonunda bana döndü. Döndüğü gibi acıyı falan unutarak hazır ola geçti “Komutanım?” dedi sorar gibi sesi korkudan titrerken sağ elini tekrar kaldırdığımda bir adım geri çekilince “Hazır oldasın asker kıpırdama yerinden!” diye bağırdım onun arkasında kalanların bile sesimden irkildiklerini hissedebiliyordum. Sağ elini tekrardan kaldırarak az önce vurduğum ensesine koydum sonra geri çektim ve Fuat’ın arkasındaki Fırtına’ya baktım. “Kızarmış mı?” Sesimin otoritesini sikeyim gerçekten. Az daha yumuşak olsaydın Tuğrul hatta öp elini çocuğun özür falan da dile!

Yapardım. İç sesim bana göz devirirken Timdekiler aynı anda bağırdı. “Evet komutanım!” Boğazımı temizledim “Çok mu kötü olmuş?” daha beterini görecekti ama zamanı gelince, koçum benim be!

“Fazlasıyla komuatım!” bakışlarımı onlardan çekip Fuat’a diktim nefes bile almıyordu sanırım. Almasın da zaten yoksa o aldığı nefesi tekrardan alıp müsait bir yerlerine sokmasını iyi bilirdim. Siz şimdi Fuat’ın böyle zevzeklikler yaptığına bakmayın, iş vatanını korumaya operasyonlara gelince gerçekten Aslan gibidir. O yüzden hep gurur duyardım onunla, “Tüh.” diye söylendim ana geri dönerek dudaklarımı büzdüm “Acıdı mı aslanım?” O an soru boşluğuna gelmiş ya da anlamamış olacaktı ki asla böyle yanıtlamayacağı soruyu yanıtladı... “Acıdı, komutanım.” diğerlerinin arkada gülmemek için can çekişmelerine laf etmeden “Öyle mi?” Yüzüme tekrardan sert bir ifade yerleştirdim “Haketmiştin.” dedikten sonra onu omuzlarından tutarak geri geri götürdüm ve diğerlerinin yanına bıraktım sonra birkaç adım geri çekilerek hepsini teker teker inceledim. “Gevezeliği bırak Fırtına!” gür sesim hepsinin ciddiyetini bir anda yerine getirdi “Emredersiniz Komutanım!” dediler hep bir ağızdan başımı dikleştirdim ve sol ayağımla yere vurarak etrafımda yürümeye başladım “Konumuzu zaten biliyorsunuz, ağızını yormayın boşu boşuna. Asıl mesele şu gençler,” olduğum yerde durdum ve tekrar onlara baktım “Görev birkaç gün sonra değil tam bir saat sonra olacak.” Bombayı ortaya koymuştum. Geriye pimini çekmek kalmıştı.

 

Devam edecek..

 

Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk’tü, bugün de Türk’tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.

 

-MUSTAFA KEMAL ATATÜRK-

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%