Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm 2

@ayswy_

Herkes zırhlı araca yerleşirken “Hazır mı her şey?” diye sordum yanımda sigara içen Sezgin’e “Hazır komutanım!” dedi ciddiyetle gözlerimi ona çevirdim ve hafiften yaklaştım. “Rütbeyi kaldırdım şu an çok gerginim beni motive et kardeşim.” dedim ona asker olmadan önce onunla harp okulunun ilk yıllarında tanışmıştık onun bariz bir hatasından dolayı bu yıl rütbe alamamıştı. Onun için üzülüyordum fakat burada hataya yer yoktu. Ama içim bu görevde bir olay yaşanacakmış gibisine kasılıyordu. Derin bir nefes alıp verdiğim sırada Sezgin sigarasını söndürüp çöpe atmıştı bile bana dönerken gözlerinde güven ve güç vardı elini uzatarak omzuma koydu ve hafiften sıktı her şey yolunda gidecek, der gibi. “Arkanı kollayacağız her şey senin elinde biliyorum zor, ama başaracaksın. Sana her zaman güvendim ve bunu belli ettim yine ediyorum.” Tebessümü büyüdü “Aslansın, yaparsın.” bunu söylediğinde ayrı bir güç hissettim kendimde, ona gülümserken bir anıya dalıp gitti zihnim..

 

Geçmiş - Yemin ve Ant töreni:

 

Genç adam beklentiyle etrafına bakınıyordu kendiyle çok gurur duyuyordu fakat bu gurur çok uzun sürmedi. Ailesinden gelen olur diye ummuştu. Ama gelmemişti kimse ne kız kardeşi, ne annesi babası zaten... başını iki yana sallayarak kendine geldi ve büyük adımlarla bir köşeye çekildi. aileleriyle kısa da olsa kavuşarak hasret gideren gelecekleri izledi, Gelecek diyordu çünkü bu gençler Türkiye’nin geleceğiydi. Biliyordu kendi de dahildi küçüklüğünden beri hep vatanına aşık olmuştu ve bu böyle devam edecekti biraz ötesinde duyduğu sesle bakışları omzunun üzerinden arkasına döndü. Sezgin Özel yanında sarışın mavi gözleri olan bir kadınla beraber ona doğru ilerliyordu. Kadını görünce kaşları çatıldı ve yanına çoktan ulaşmış olan Sezgin’e ‘hayırdır?’ der gibi göz kırptı başını sallayarak Sezgin ise “Hayret bir şeysin Aslan,” dedi içerlenir gibi sonra yanındaki kadına döndü bakışları Genç adamda istemsizce ona bakmıştı. güzel bir kadındı açık olmak gerekirse ama genç adam bu olaya pek takılmadı. “Sandra Westwood üvey kardeşim kendisi” genç adam o an algılayabildi her şeyi hep bir kardeşim var ama üvey, derdi. Demek ki o kardeş bu Kadındı.

İsmi Sandra’ymış.. Anlamı ne acaba? Diye düşünmekten kendini alamayan genç adam görüş açısına giren el ile kendine geldi ve ona elini uzatarak gülümseyen kadına ve eline baktı gözleri o kadar çok gülüyordu ki resmen parıldıyorlardı.

Nezâketen ona uzatılan eli tuttu genç adam zaten atalarından böyle öğrenmem miydi? O da gülümsedi genç kadına, elleri birbirinden ayrılırken bile birbirlerine bakıyorlardı. Genç adam gözlerini kadından ilk alan olmuştu tekrar kardeşi gibi gördüğü dostuna döndü ve ona sıkıca sarıldı birbirleri ile selamlaştılar daha sonrasında Sezgin, “Uzaktan gördüm seni yine mi gelmediler?” diye sordu. Diliyle dudaklarını ıslatırken önüne dönerek hala ailesiyle olan geleceklere baktı “yok.” dedi net bir sesle “Üzme kendini ben yanındayım.” dedi Sezgin ve onun omzuna destek olmak istercesine iki kez dost bir tavırla vurdu “Aslansın, yaparsın.” diye teselli verince Sandra bile kendini tutamayıp gülmüştü o gün yaşadığı en iyi günü yaşamıştı genç adam, aile tam olarak nedir? Onlarla öğrenmişti. Sandrayla ilk defa tanışmıştı fakat o kadar sıcak bir ve pozitif enerji yayıyordu ki etrafa onu gören ve tanışan herkes kolaylıkla ısınabilirdi.

 

Tuğrul Aslan Göktürk - Şimdi:

 

Sandra... onunla o günden sonra hiç karşılaşamamıştım. Sezgin de suskundu o zamanlar Sandra’yı sorardım “Yurt dışına taşındı. Temelli.” derdi kendimi bununla avuturdum ama şu an onu düşünmekten alamadım kendimi, o güzel bir kadındı. Sezgin’e bunu sormak istedim yapamadım, cesaret edemedim. Onun cevaplamayacağı barizdi zaten en iyisi Sandra’nın yurt dışından dönmesini beklemekti. Ama bir dakika Beni hatırlayacak mıydı? Tanıştığımız zaman Harp okulundan mezun oluyordum. O da

sanırım üniversitedeydi. Ama kaçıncı sınıf olduğunu hatırlamıyordum sormuştum oysaki.. ona dair şeyler hatırlamak istiyordum onu kanlı canlı karşımda görmek, içimi sıcacık ederdi biliyordum. Sandra Westwood hayatımda gördüğüm en harika kadındı ve hep öyle kalacaktı. Ama onu tekrar görmek nasip olacak mıydı? Allah bilirdi. İçimden Allah’a dua ettim onu tekrar kanlı canlı görebilmek için acaba yurt dışında hayatı iyi miydi? Yaşıyor muydu? Ölme ihtimalini düşününce kalbimin sıkıştığını hissederek yutkundum. Düşünme önemli bir göreve gidiyorsun nereden çıktı şimdi Sandra falan? unut, Şimdilik.

“Araç hazır Komutanım.” diye beni bilgilendiren Aylin kendime getirmişti beni Sezgin’e teşekkür eder gibi baktıktan sonra Aylin’e döndüm “Tamamdır dikkatli olun hep tetikte bekleyin.” Aylin “Emredersiniz Komutanım.” dedi ve başıyla selam vererek araca bindi onlar zırhlı araç ile ben ise dikkat çekmemek için spor arabayla gidecektim içinde olduğum araçta kurşun geçirmez olacaktı. Gizli bir görevdi olacaktı ve bitecekti. Fırtına binanın tam karşısındaki parkta sivil olarak gözleyeceklerdi beni herkes sivildi bende dahil, bu gizli mi şimdi? diyebilirsiniz evet öyle. Bizi daha çok yüzümüzü görmeden namımızla tanırlardı. Etrafta zırhlı araçlarla gezip asker kıyafetlerimizle herkesin dikkatini çekerdik. Herkes kıyafetinin altına Çelik yelek giyecekti her önlem alınmıştı. En ufak bir şey olduğu gibi müdahale etmeyeceklerdi gerek kalmadıkça kılları bile kıpırdamayacaktı. Zor durumda olursam kulağımızdaki küçük cihazlarla haberleşecektim Görev tamamlandığı gibi orayı hiçbir şey olmamış gibi terk edecektik ve o iti konuşturana kadar kolunu bacağını kıracaktım. Evet kesinlikle yapmalıydım. Sezgin de dahil zırhlı araca ilerlediklerinde bende spor arabaya bindim. Bunun bir dönüşü yoktu ölüme dahi gitsem razıydım her şeye en azından vatanı için can verdi, şehit oldu. Derlerdi. Vatan sağolsundu.

Her şey bu memleket için, bu ülke için

ölüm bir Şeref’tir bizim için.

Yol boyunca aklımda hem bu görev hemde Sandra Westwood vardı sadece..

Şehrin inindeki deponun önüne geldiğimde kapıyı açarak araçtan indim ve büyük binada gezdirdim gözlerimi, daha sonra en fazla 10 adımlık uzaktaki sivil gibi görünen askerlerim tam da konumlandırıp gibi durmuşlardı parkta Sezgin’in gözleri bana takılı kalmıştı hafiften gülümsedi ve dudaklarını oynattı “Aslansın, yaparsın.” demişti sanırım dudaklarını okuyabildiğim kadarıyla ona gülümsedikten sonra tekrar ve tekrar baktım Depoya, sonra elimde ki tüfekle başımda gece görüş kaskım ile sağa ayağımla ilk adımımı attım.

İşte o an beynimde Mustafa Kemal Atatürk’ün o sözü yankılandı.

‘Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.’

-MUSTAFA KEMAL ATATÜRK-

 

Devam edecek...

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%