@ayswy_
|
Selamm gençler kurguyu beğeniyor musunuzz? Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım. Kitap ile ilgili merak ettiğiniz herhangi bir şey olursa instagram adreslerimden yazabilirsiniz, her türlü geri dönüş yaparım. @Bookwrqll @Buzvebarutofficial Evet bilgilendirme kısmı bittiğine göre şimdi bölüme geçebiliriz. Keyifli okumalar✨ - Nefesim daralıken herşey üstüme gelmeye başladı. Ya da ben öyle hissediyordum boğuk bir ses kulaklarıma ulaşsada kime ait olduğunu çıkaramadım gözlerim daha da kararırken zihnim bir anıya kucak açtı.. Geçmiş: Araçtan inip etrafı taramaya başlayan gözlerim onu görünce duraksadı Fest Rowan. Her hareketi gibi sahte olan tebessümüyle bana yaklaşmaya başladı yüzümü buruşturmamaya özen gösterek sırtımı dikleşirdim önüme geldiğinde “Ne istiyorsun Rowan Yine hangi pisliğin için çağırdın beni?” Ona bakmaya devam ederken gülümsemesi genişledi gözlerim arkasındaki onlarca silahlı adama kaydı acaba onlarca mermiden hızlı koşabilir miydim? Kesinlikle hayır. “Seni masayadavet ediyorum küçük hanım.” Masa da neyin nesiydi? yine neler karıştırıyordu bu herif? dediği hiçbir şeyi umursamayıp buraya gelmemem gerekirdi. Aptallık bendeydi ah, ah! Rowan bir cevap bekler gibi bakıyordu gözlerime “Davet mi yoksa emir mi? pek emin olamadım.” ondan bir adım uzaklaştım ne olur ne olmazdı elbisemin göğüs kısmının içerisinde duran dinleme cihazı bütün konuşmayı kayıt alıyordu. Amerikan birleşik devletleri beni korumak amacıyla böyle bir fikri sunmuşlardı fakat, izleyipte bir şey çıkarabileceklerine emin değildim. Rowan burnundan güldü. “Yapma, ne zaman emir verdim sana?” bu sefer gerçekten damarıma basıyordu sağ elim yumruk şeklini alırken bende onun gibi başımı yana yatırdım ve gülümsedim “Yapma, ne zaman emir vermedin bana?” Haklı olan her zaman ben olacaktım bu hiç değişmeyecekti, O masaya asla oturmayacaktım. “Şimdi başka bir şey yoksa gidiyorum Rowan.” Ona arkamı dönüp aracıma yürümeye başladım onun sesini duyunca duraksadım “Yine görüşeceğiz Westwood.” küstahça gülümseyerek omzumun üzerinden ona baktım “Canın cehenneme Rowan.” Önüme döndüğüm gibi yüzümdeki gülümsemeyi sildim ve kendimi aracıma attım. Bir an önce bu lanet yerden uzaklaşmalıydım... ♾ SANDRA WESTWOOD - ŞİMDİ: Kulağıma dolan uğultu sesleriyle kapalı olan gözlerimi daha da sıktım. Başıma saplanan ağrı yüzünden gözlerim açılmazken Sezgin’in endişeli sesi duyuldu “Ne demiş olabilir onu bu kadar sarsacak?” Sesi hem endişeli hem öfkeli geliyordu Şeref Yoksun’u öldürmek istiyor gibiydi. Neden beni düşünüyordu ki? Neydim ben onun için? Aklımdan geçenlere gülmek isterdim fakat şu an bulunduğum durum buna izin vermiyordu. Gözlerimi daha fazla sıkarak yine kendimi uykunun kollarına bıraktım. Geçmiş: Gecenin uğultusu bir yandan rahatsız edicilik katarken, bir yandan da gök gürlemesi işi daha fazla korkutucu hale getiriyordu. Yatağın içinde bağdaş kurmuş ellerini kulaklarına kapatarak ağlayan küçük kız çocuğu, gök gürültüsüne karışan kapı açılma sesiyle daha da korkmaya başladı ve ağlaması şiddetlendi. İçeri giren kişiye bakamadı gözleri camdan dışarıyı, karanlık geceyi izliyordu. Üzerine düşen gölge ve küçük kollarından onu nazikçe kavrayan kişiyi tanıdığında ise hemen ona döndü her şeyden çok sevdiği abisi Sezgin ona gülümseyerek bakıyordu onu görünce ağlaması hafif kesilse de hıçkırıkları devam ediyordu “Güzelim,” diye mırıldandı abisi Sezgin elini küçük kızın yanağına koyduğunda başını abisinin eline yasladı küçük kız onu çoook seviyordu! Abisi ona “Beni ne kadar seviyorsun?” diye sorunca, “Dünyalay kaday!” diyor ve abisinin yanağını öpüyordu. küçük kız da ona gülümsedi abisi nemli yanaklarını nazikçe silerken kardeşinin saç teline zarar gelse dünyayı yakacak kadar seviyordu onu, küçük kız abisinin kucağına oturdu ve başını göğüsüne yasladı. “Korkuyorsan bu gece beraber uyuyabiliriz” küçük kızın yüzü aydınlanırken ağlaması sona ermişti gök gürlemelerini bile duymuyordu artık abisi ona ilaç gibi gelirdi. “Geyçekten mi?” Sezgin onu kucağından alarak tekrar yatağına bıraktı küçük kız heyecanla yatağa yattı ve abisine alttan baktı “Geyçekten!” heyecanla konuşan abisine kıkırdadı kollarını kaldırıp ellerini açıp kapadı küçük kız, bu ‘gel’ demekti. Abisi bu isteğini hemen yerine getirerek yatağına uzandı ve kız kardeşini kollarıyla sararak uykuya daldı. TUĞRUL ASLAN GÖKTÜRK - ŞİMDİ: Sandra tam 8 saattir uykudaydı ve bu süre zarfında Sezgin’i sakinleştirmekte çok zor olmuştu. O herifi öldürmekten beter etmek istemişti, ona hak veriyordum. Öldürmesine bile izin verebilirdim ama o herif bize canlı lazımdı Sandra da bunun bilincindeydi ki adamı öldürmemişti. Çok zekiydi aynı zaman da güzeldi de.. Yanıma gelen kişiyle dalgın bakışlarını duvardan çektim Gelen kişi Aylin’di. Offlayarak yanımdaki sandalyeye oturunca ona döndüm “Sezgin nasıl?” Bu sorumu bekliyormuş gibi hemen cevapladı “Daha 2 saat önce sakinleştirici verilmişti, demin uyandı ama ne uyanmak. Yine sakinleştirici verildi, Sandrayı çok seviyor canı pahasına hemde.” ona bakmayı bırakarak yine karşımdaki duvara baktım Sezgin hep anlatırdı Sandrayla yaşadığı güzel anları, nereden bilebilirdi şimdi her şeyden çok sevdiği kardeşiyle düşman olacağını? Aslında düzeltebilirlerdi. Fakat Sandra çok değişmiş, olgunlaşmıştı Sezgin de aynı şekilde ama bir gün anlayacaklardı birbirlerini ve eskisi gibi mutlu olacaklardı biliyordum. Şu piç kurusu Fest Rowan konusuna gelirsek, Sandra’nın adres verdiği bir mekâna baskın yapıldı. Sonuç olarak bir tane dinleme cihazı bulundu fakat henüz kimse dinlememişti bende dahil herkes Sandra’nın uyanmasını bekliyordu. “Öyle,” diye mırıldandım Aylin ise “Sıkma canını uyanacak.” yüzüme küçük bir tebessüm yerleşirken Aylin devam etti “Bana yıllar önce bir şey söylemişti, başı beladaydı.” tekrardan ciddileşirken zaten bana bakıyor olan Aylin’e döndüm “Kim?” Yutkundu bakışlarını benden kaçırdı “Ben.” Bu ses Aylin’den değilde aksine Sandra’dan çıkınca hemen ayağa kalktım odasından çıkmış elindeki serumla koridordaydı ve gözleri direkt olarak bendeydi “en fazla 4 yıl önceydi, Fest Rowan beni Rusya’daki malikanesine çağırmıştı. Amerika’dan uçağa atlayıp Rusya’ya gittim buraya kadar her şey normaldi “yanıma ilerledi ve sandalyeye oturdu sağımda Aylin solunda Sandra oturuyordu artık “Malikanenin önüne vardığımda Rowan beni karşıladı hiçbir tepki vermedim.” duraksadı ve Aylin’e baktı “Sana bir ses kayıt cihazından bahsetmiştim,” deyince kaşlarımı çattım baskında ele geçirdiğimiz ses kayıt cihazı Sandraya mı aitti? Bunlar nasıl tesadüflerdi? İlk önce Şeref Yoksun, sonra ses kayıt cihazı olaylar gittikçe karışıyordu. Aylin başıyla onayladığında Sandra devam etti “Evimde, daha doğrusu Amerika birleşik devletlerinde duruyordu Onu geri almak istiyorum önemli şeyler vardı içerisinde.” Derin bir nefes alıp verdikten sonra bana döndü “Yurt dışına çıkmak istiyorum. Ama izin vermeyeceğini adım kadar biliyorum, o yüzden Hakan ve..” durdu elinde duran serumu bana uzatınca alıp havaya kaldırdım Sandra bana tebessüm ettikten sonra serumsuz olan sol elini Aylin’e uzattı. “Telefonunu kullanabilir miyim?” Aylin hemen elini arka cebine atarak telefonunu çıkardı ve Sandraya uzattı “Tabii,” telefonu elinden aldı ve arama kısmına bir numara tuşlayıp telefonu kulağına yerleştirdi biraz sessiz kaldık karşı taraf telefonu açtığında “Benim Sandra Westwood,” sadece önündeki duvara bakıyordu “Hâlâ Amerika’da mısın?” karşı tarafı dinledi en sonunda gülümsedi “Süper! Sana bahsettiğim bir ses cihazı vardı onu bana, türkiye’ye göndermeni istiyorum. Kargoya falan güvenme kendin hallet istersen sende gel buraya” dikkatle onu izliyordum “Kimin numarası olduğunu boşver Türkiye’nin neresinde olduğumu görevi başardığında söylerim kapatıyorum şimdi.” Sandra telefonu kapatıp Aylin’e verdi sonra bana baktı “Konuşabilir miyiz?” Başımla onayladığımda Aylin ayağa kalktı ve sessizce yanımızdan uzaklaştı Sezgin’in durumuna bakmaya gidecekti büyük ihtimalle uyandıysa Sandra’nın haberini vereceğini biliyordum. Sandra bana dönünce bende ona baktım “Dinliyorum.” Sesimin sakin çıkmasına özen göstermiştim “İyi misin?” diye de eklemeyi unutmadım yutkundu Sandra, “İyiyim.” dedi sadece ve derin bir nefes alıp verdi “Beni masaya davet ediyor yıllar önce yaptığı gibi, tekrar görüşeceğimizi söylemişti. Masanın ne olduğu bildiğini düşünüyorum ama yine de söyleyeyim, birbirinden tehlikeli adamların bir arada olduğu Yeraltı işlerinin geçtiği yer, masa. Orada bulunmamı istedi kabul etmeyeceğimi bilse bile etmedim de..” devamını getirmesi için sessiz kaldım “Şeref Yoksun da vardı aralarında onu ne zaman göz altına almıştınız?” Düşünmeye gerek bile yoktu her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordum “2 sene önce” tok sesimle beraber gözleri irileşti. “Onun yerine geçmemi istedi, eğer o herif 2 yıldır sizin elinizdeyse bunu en başından beri biliyordu. Belki de o adamı kendisi öldürecekti? Sırf beni o masaya oturtmak için.” Mantıklı konuşuyordu, belki de haklıydı bunların hepsini o herife sormalıydık. İşte bu yüzden canlı kalması gerekiyordu, işimize yarayacaktı. “Haklısın Şeref Yoksun bizim için şu anlık önemli bir noktada oluyor işimize yarayabilir burası tamam ben, o pisliğin neden seni masaya oturtmak istediğini anlayamadım.” Sandra gözlerini kaçırdı bana bakamıyormuş gibi “orasını bende bilmiyorum,” dedi ve yine gözlerini bana sapladı “Ama öğreneceğim.” Öğreneceğiz. Devam edecek...
|
0% |