Yeni Üyelik
15.
Bölüm

B. 15 Neredesin.

@azamet_29_2

Son 2 saattir hiç kıpırdamadan altını üstüne getirdiğim odada,
başım ellerimin arasında masamda oturuyorum.

İki saattir sadece kafamın içinde bir yol bulmaya çalışıyorum.

Kim.?
Neden.? Yapıyor bunu.

Geçmişe bakınca bir çok kişi olabilir aslında.
Babamın yerine benim, babamdan daha sert birinin, geçmesi rakip ve düşmanımı arttırdı.

Gözümde herkes şüpheli, herkes masum.

Aklımı kaçırmak üzereydim.
2 saat önce o herifin yolladığı videodan sonra kendime gelememiştim hâlâ.

Dişlerimi birbirine bastırırarak derin bir nefes aldım.
Kapı açıldı ve içeri Emir girdi.
Başımı kaldırmadan baktım göz ucuyla.
Gelip masamın önündeki ters duran koltuğu düzelterek oturdu.

Durum belliydi hala bulamamıştık.
O şerefsizin keyfinin olmasını ve bizi aramasını bekliyorduk.

Yapacak başkada birşey yoktu.
Elimden birşey gelmiyordu ve bu
beni daha da delirtiyordu.

Güneş şuan nerde ve ne durumda bilmiyordum.
Geri zekalı aptal.
Benim yanımdan kaçarak beni öldürmek isteyen adamın eline düşmüştü.

O şerefsiz onu öldürmüş bile olabilirdi. Piç bana karşı onu yem yapmış beni istediğini söylemişti.
Ama kabul etmeme rağmen yerini söylemedi.
Önce benimle oynamak,eğlenmek istiyordu şerefsiz.
O yüzden de hala aramamıştı.
Daha çok delirmemi ve kudurmamı istiyordu.

Peki ben kime bu kadar kinlenecek bir şey yapmıştım...
Şimdi düşününce, liste uzundu.
O zaman yeni soru hangisi yaptı bu işi.
Kim.?

"Emir. "

" Buyur abi."

"Nihat'a söyle telefonumu takibe alsın.
O herif beni aradığı anda yerini bilmek istiyorum."

"Ne zaman arayacak bilemeyiz. "

"Eninde sonunda arayacak.
Zaten kız öldüyse çok sürmez."

Dedim dişlerimi sıkarak.

"En basitinden kız geberdi sıra sende demek için arayacak."

Yerimden kalkıp ofisten çıktım.
Merdivenlerden yavaş adımlarla yürüyerek üst kattaki terasa geldim.

Cebimden sigara paketini çıkararak içinden bir dal sigara aldım.
Dudağıma bırakıp diğer cebimdeki çakmağı çıkararak yaktım.

Derin bir nefes alarak gökyüzüne doğru üfledim.

Elimdeki çakmağı sürekli yakıp söndürmeye başladım.

Stresli olduğum zamanlarda stresimi atmak için yaptığım birşeydi.
O aptalın ne durumda olabileceği geldi yine aklıma.

Adam:

"Kız mazojist galiba demişti.
Şerefsizin kızın durumundan haberi yoktu tabi.

"Ağlayamayan kız mı olur lan!
Bütün kızlar sulu gözdür.
Ota boka her şeye ağlarlar.
Tırnağı kırıldı diye bir saat ağlayanını bile gördüm." Dedim yüksek sesle bağırarak.

" Tuhaflığı bir tane değilki.
Hâlâ ölmediyse üzerindeki kanı gördüğünde tekrar tekrar bayılacak.

Aklı başına gelirse, ki.. gelirmi bilmem.
Bu kez gözlerini açmak istemeyecek.
Buda karşısında ki psikopatı kızdırmaya yetecek.
Zaafını söylerse bu kez de onun oyuncağı olacak."

İleri geri yürüyerek kendi kendime bağırdım durdum.

"Aaaııhh!!"
Elimde sıktığım çakmağı hırsla yere fırlattım.

"Allahın belası cadı.
Bok vardı kaçacak.
Küçük aptal."

Şuan oturmuş saçma sapan senaryo yazdığıma inanamıyorum.

Sinirle terasta yürümeye küfürler savurmaya devam ettim.

"Peki banane.
Ben neden takılıyorum aptal bir kıza."

Yerimde durdum.
Derin bir nefes aldım.

"Bora kendine gel.
Bir kız için bu kadar kafa yoracak adam mısın sen?
Öldüyse öldü sanane.
Sen karşındaki adamı nasıl yok edeceğini düşün."

Dedim.
Hâlâ kendimle konuşuyordum.

Terasta ne kadar durdum kaç sigara içtim bilmiyorum.
Ama sinirim hala geçmemişti.

Ne kadar kendime kızsamda Güneş'in durumunu düşünmeden edemiyordum.
Videodaki hali gözümün önünden gitmiyordu.
Adamı saldırtmak için herşeyi yaptı aptal.

Sonunda pes ettim.

"Seni bulursam yanımda tutmak için iki bacağından da vurmazsam." Bende.

O sırada telefonum çaldı.

"Söyle Emir."

"Abi çocuklardan haber var."

Duyduğum şeyle hemen telefonu kapatarak aşağı indim.

Toparlanmış ofise aldırmadan Emir'in yanına gelip yakasına yapıştım.

" Konuş."

Yüzü bi tuhaftı.

"Ne oldu lan anlat."

"Abi polis kıyıya vurmuş bi ceset...
Bul...muş...
Tarifi kızla aynı."
Dedi başı öne eğik.

Duyduğum şeyle kollarım yana düştü.
Bir an şaşkın ama duygusuz.
Ama sinirli. Ama hareketsiz şekilde kala kaldım.

Şuan ki halim tarifi olmayan birşeydi.

Emir:

"Abi." Dedi.

Arkamı dönerken
" Hemen gidelim." Dedim ve ofisten çıktım.

Peşimden gelen Emir'e,

"Ceset neredeymiş." Diye sordum.

"Şuan hastane morguna gidiyormuş."

Asansörün önüne gelerek düğmeye bastım.
Beklerken aklımı toplamaya çalıştım.
Bir kıza bu kadar takılacak biri değildim.
Ama şuan...

Kapının açılmasıyla kendime gelip içeri girdim.
İnerken Emir'in bana kaçamak bakışlarını fark ediyordun.

" Ne!" Dedim.

"Kızmazsan bişey soracam abi."

Sessiz kaldım.

"Bunun anlamı sor demekti biliyordu."

"Abi bu kıza neden bu kadar..."

Dediginde asansörün kapısı açıldı.
Dışarıya adım atarken.

"Yok öyle bişey." Dedim.
Yüksek sesle.

Kapalı garajdaki arabaya doğru yürürken kendime küfrediyordum.
Arabaya bindiğimde Emir de direksiyona geçti.
Adamlarda arkamızda ki arabaya binince iki araç birlikte çıktık.

1 saatin sonunda hastanedeydik.
İçeriye girip asansöre bindik.
Morgun olduğu kata doğru inmeye başladık.

Uzun ve soğuk koridora girince yolun sonundaki kocaman harflerle yazılı kelimeyi okudum,iki kanatlı kapının üzerinde.
MORG.

Durdum.
Sadece bir kaç saniye yazıya bakıp devam ettim yürümeye.
Kalbimin atışına anlam veremedim.

Yürüdüm...
Yürüdüm... Kapının önüne gelince durmadan devam ettim ve içeri girdim.
Dursaydım girememekten korktum belkide.

İçerdeki polise ve görevliye bugün gelen kadın cesedini görmek istediğimi söyledim.
Bir tanıdığımın kayıp oldugunuda ekledim.

"Tamam." Dediklerinde dolapların yanına giderek içerdeki görevliye,

" Yeni gelen cenazeyi teşhis dediler."

Adam soldan ikinci dolabı kolundan tutarak açtı.
Cenazeyi yavaşça dışarıya doğru çıkardı.

Yüzü örtük olan kızın saçları görünüyordu.
Kıvırcık olan saçlarına yosunlar dolaşmıştı.

"Ölüm sebebi ne? " Diye sordum.

"Darp dan dolayı iç kanama gibi görünüyor. Ama otopside belli olur.
Dün geceden beri sudaymış. "

Yüzünü açacakken adama dur işareti yaptım.

"Sağ koluna bakmak istiyorum." Dedim.

Görevli önce bana baktı sonra.

" Tabi." Dedi
Kızın bütün vücudunu kaplayan çarşafın sağ kol kısmını açtı.

Kolunda iz yoktu.
Güneşin kolunda 15cm yara izi vardı. Ama bu kızda yoktu.
Anında dışarıya çıktım.
Hızlı adımlarla asansöre yöneldim.

"O değil...
O değil..."

Asansöre bindiğimde Emir yeni yetişmişti bana.

Birlikte zemin kata çıktık tekrar,
sonrada bahçeye.

Derin bir nefes aldım yumruklarımı sıkarak.
Aklımı toplamam gerekiyordu.

"Emir."

"Buyur abi."

"Bana bir yumruk at."

"Anlamadım abi?"

"Sana, bana bir yumruk at dedim. "

"Abi?"

"Lan emrine karşımı geliyorsun?"

"Hayır abi. Ama.."

"Lan.!"

" E o zaman kusura bakma abi."

Dediğinde Emir'in attığı yumrukla kendimi bir anda yerde buldum.

Emir yanıma eğilip.

"İyimisin abi" Dedi elini uzatarak.

Sırt üstü yerde yatarken bakışlarımı
gökyüzüne çevirdim.

"Eline sıçayım Emir." Dedim, elim çenemde.

"Kusura bakma abi sen zorlayınca..."

Emir kalkmam için kolumdan tuttuğu sırada telefonum çaldı.

Anında elimi cebime atıp telefonu çıkarıp ekrana baktım.
İsimsiz numaraydı.
Emir anında Nihat'ı aradı.

Bu sırada telefonu açtım.

"Bora Bozkurt?
Nasılsın bakalım?
Kabul et çok korktun.
Aklın başından gitti.
Ama emin ol ben çok eğlendim.
Neyse yediğin yumruk kendine getirdimi bari."

Sinirle etrafıma baktım.

"Beni mi izliyorsun lan puşt.
Seni elime geçirdiğimde asıl eğlence o zaman başlayacak.
O zaman görecem seni.
Kimsin lan, kimsin söyle.
Azıcık erkeksen kim olduğunu ve yerini söyle."

"Sakin ol Bozkurt az kaldı.
Seninle karşılıklı konuşacağımız zamanda gelecek ,geceyi bekle.
Bu gece kendi ayaklarınla bana geleceksin.
O zamana kadar bu fareyle eğleneceğim artık.
Görüşürüz Bozkurt."

"Bekle." Dedim. Telaşla.

"Sesini duymak istiyorum."

Önce telefondan hiç ses gelmedi.

"Alo.
Alo cevap ver.
Sesini duymak istiyorum Dedim."

"Neden." Dedi bir dakika sonra.

"Sanane lan, sadece sesini duymak istiyorum.
Sonra nereye istersen geleceğim."

"Pekala.
Imm. Ama konuşabilir mi bilmiyorum."

Telefonu dahada yaklaştırdım kulağıma.
Karşıyı dinlemeye başladım.

"Hey fare.
Konuş!
Bozkurt seni duymak istiyor."

Dedi piçin, piçi.

Ama Güneş ten ses gelmedi.

"Alo Güneş!" Dedim.

"Güneş cevap ver konuş benimle. Güneş!
Konuşsana cadı!" Dedim sinirle.

"Senin kız sana küsmüş galiba Bozkurt.
Konuşmak istemiyor bence.
Gözlerini kapatmış hiç açmadan oturuyor."

"Güneş'in yaşadığını bilmezsem gelmem.
Beni istiyorsan sesini duymam lazım."

"İtersen kolundan vurayım.
Sesinden anlarsın."

"Sakın!
Sakın ona elini sürme.
Senin derini yüzerim."

"Bora..
Gelme..
Sakın... Gelme...!"

Duyduğum ses Güneş"in di.
Ama o kadar zor çıkmıştıki varla yok arasıydı.

"Bana bak aptal Cadı.
Ben gelene kadar o ağzını açarsan seni ben öldürürüm."

"Benden haber bekle Bozkurt."

Duyduğum sesten sonra telefon kapandı.
Yapmak istedigimi başarmış takip süresini doldurmuştum.

Emir'e baktım.
Elindeki telefonla karşıyı dinliyordu.

"Ataköy Marina." Dedi ve kapattı.

"Hemen gidelim.
Adamlara söyle tam takım oraya gelsinler."

Direksiyona ben geçtim.
Motoru çalıştırıp gazı kökledim.
Cadı kendindeydi.
Bakmamak görmemek etkilenmemek için gözlerini kapatmış bekliyordu.

Biraz daha dayan geliyorum.

***********************************

Selam canlarım bölüm sonu.
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.

Loading...
0%