@azamet_29_2
|
...Selam canlarım. Yeni bir hikaye yeni bir dünya. ************************** Dedim karşımdaki adamın yüzüne yumruğu geçirerek. 10 tane adam küçük bir kızı yakalayamadınız. "Abi kedi gibi kaçıyor. "Kes lan sesini! "Emir!" "Buyur abi!" "Etrafa dağılın didik didik arayın. Bulmadan gelmeyin yakarım hepinizi." **** AYNI GÜN SABAH "Hoşgeldiniz efendim. "Bize üç tane şekersiz türk kahvesi. Fincanlar büyük olsun." "Türk kahvesimi? Diyecektim, ama dilimi tuttum. "Hemen efendim. Dedim ağzım kulaklarımda güler yüzlü eleman modunda. İçlerinden birisi hemen dikkatimi çekti. Yüzünde sağ elmacık kemiğinde yara izi vardı. "Yok. Gidebilirsin." "Demesen burda dikilecektim sanki." Dedim içimden. " Hırt.. Sende." Tam arkamı dönüp yerime dönecekken. "Kızım önüne baksana." Dedim dişlerimin arasından çıkan kısık sesimle. "Pardon yaa sen hızla dönünce oldu." Eğilip hızlıca ona yardım etmeye başladım. O sırada arkamdaki üçlünün rusca birşeyler konuştuğunu duydum. Ben nerden anladım peki. Her neyse. "Birazdan buraya gelecek. "Nereden biliyorsun burada olacağını." " Adamım var oğlum. "İyi o hâlde. "Adamlarını nereye yerleştirdin." "Karşıdaki bankanın çatısında bekliyorlar." "Kaç kişi." "İki." "Bora Bozkurt. Dedi adam gülümseyerek ellerini oğuştururken. Yerden kalkarak sipariş kağıdını Cem'e götürdüm. Kızım Güneş rusçayı tam bilmiyorsun. Dedim kendi kendime. Dünyayı ciddiye almayı uzun zaman önce bıraktım aslında. Bi dakika ya. Allah aşkına,ingilizce bilen eleman bile bulunmazken, hangi cafede rusça bilen eleman olur. Cem kahveleri hazırlarken bende bara yaslanarak onları izlemeye başladım. Cem'i beklerken cafenin içine göz gezdirdim. Cem: "Güneş sipariş hazır aal."Dedi. Bu arada adım Güneş. Ben ve cafe sahibi olmak. Hayatımı gören ihtimal bile vermez zaten. Cem'den siparişleri alarak masaya yöneldim. Adamlar burada birini gerçekten öldürmezler heralde yaa. Hemde kan tutarken. Bu düşüncelerle çaktırmadan adamları izlemeye başladım. Bir iş bulmak için çok uğraşmıştım. Sonunda bu işi bulabilmiş bunun içinde mutluydum. Yaşamak için çalışmam gerekiyor haliyle.. Evet ben Güneş. Annem beni doğururken ölmüş. Babama göre annemin zaten zar zor yaşaması değil, beni doğurması,ölüm sebebi. Harika bir hikayem var değilmi. Ahaaa.. Takım elbiseli 4 kişi. Diğerleri de takım elbiseli ama normal tiplerdi bence. Diğer ikisi de arkadan. Bu Cafenin böyle bir özelliği vardı. Yaşar, arkamdan dürterek. "Güneş. Evet kesin o! Diğer adamların konuştuklarını doğru anlayabildiğim için sevinsemmi yoksa üzülsemmi bilemedim. Hemen yanlarına giderek karşıladım. "Hoş geldiniz efendim. Buyrun." Dedim 5 numaraya yönlendirerek. Adamlardaki ego semaya kadar. Kim konuşuyor diye bile bakmamaları.... Herkes yerine otururken bekledim. Önlüğümün cebindeki defteri elime alıp, "Ne alırsınız efendim." Dedim. Hepsini not alıp sipariş listesini vermek için Cem'in yanına dönerken Gerçekten de ayaklanmış gidiyorlardı. Yoksa bu Maviş'i uyarıp bu işimdendemi olacaktım. Kimden duydun, nasıl öğrendin. Sende mi onlardansın? Son yardım ettiğim polislerden sonra tövbeliyim. 1 hafta nezarette durduktan sonra yakamı kurtarana kadar göbeğim çatlamıştı. Üstüne evde yedigim dayakta cabası. Belkide şuan bir bahaneyle hiç bir şeye bulaşmadan arka kapıdan tüymeliyim. Yarın geldiğimde en fazla haftalığım kesilmiş olur. "Güneeeş" "Ebeeen. Ne var." " Şiparişler. Huu." Cem' in beni dürtmesiyle iyice bocaladım. "Allah belanızı versin Rus bokları." Dedim dişlerimi sıkarak. Hızlıca cebimden defterimi çıkarıp küçük bir parça yırttım. "Cem benim acil lavaboya gitmem lazım. "Olmaz önce götür sonra git lavaboya." "Lan manyak altımamı yapayım. "Allahım yaa." Diyen Cem'e bakarak. "Aynen aynen." Sonra hızlıca arka kapıya yöneldim. "Ulan bendeki şansa bak." "Güneş hanfendi nereye.? "Evet ya. Tombulum,patronum ,civanım ben kaçaro. Dedim ve kapıdan vıınn. Arkamdan bağırarak, "Yarın gelme almam. " Diyen adama aldırmadan koşmaya devam ettim. Cafeden çıkar çıkmaz yanımızdaki iş merkezine girdim. Etek ve gömleğimi değiştirip. Mavi kot pantolon siyah gömlek saçlar toplu ve spor şapka. Sonrada iş merkezindeki çay evlerinden Cafe'yi görecek şekilde olan birine girdim ve camın önündeki masaya oturdum. Garsondan bir çay birde soda istedim ve camdan olacakları izlemeye başladım. Hem cafeyi hem bankayı görüyordum. Hadi bakalım. Yarım saat falan geçmişti. Ne yani kağıdı görmedimi. Demiştim ki birden dışardan kurşun sesleri gelmeye başladı. Bankaya çevirdim başımı. Sonra elinde tüfekle birinin bankanın yanındaki arabaya binerek kaçtığını, bir kaç kişininde arkasından kalabalığa aldırmadan ateş ettiğini gördüm. Ulan milleti vuracaksınız. Adam kaçtı gitti tutabilene aşkolsun. Kapı açıldı. Maviş elleri ceplerinde kasım kasım kasılarak dışarı çıktı. Önce yanına gelen iriyarı adamla konuştu. Şu dudak okuma işini öğrensemmiydi acaba yaa. Maviş yanındaki adamı yolladıktan sonra başını gökyüzüne kaldırdı. Şuan tam gözlerimin içine bakıyordu. ************************************
|
0% |