@azamet_29_2
|
"Eminmisin?" Dedi. "Oydu. Eminim." "Ya diğerleri." "Onların yüzünü görmedim." "Şimdi elimizde bir ip ucu var." ***** Dün Güneş'i sekreterim yapmaya karar verdim. Niyetim onu sürekli yanında tutmaktı. Bana yüzleri hatırlayamadığını söylemişti. Değişik bir kızdı. Yüzleri hatırlayamayıp konuşmaları birebir hatırlayabiliyordu. Kan tuttuğu için bayılıyor ve ağlayamıyordu. Bugün şirkete benimle getirerek herkesi görmesini istedim. Bilgisayarda resimlere bakarken çaktırmadan onu izledim. Ama sonunda bitirip pes ederek kendini koltuğa bıraktı. Gözlerini kapatarak. Bu cümle canımı sıkmaya yetmişti. Yerimden kalkıp yanına gittim. İkili koltuğun kolçak yerinde sol bacağı sırt yerinde sağ bacağı kolları başının üzeride birleşik. Kolundan dürterek. " Hey Cadı. Ama ruhu bile duymadı. "Uyu bakalım Cadı." Dedim. Tekrar koltuğuma dönüp diğer işlerime odaklandık. Yarım saat falan geçmiştiki,Cadı dan mırıltılar gelmeye başlayınca kalkıp yanına gittim. Koltuğun yanına tek dizimin üzerine çöktüm. "Güneş." Dedim. "Güneş! Uyan.! Kendine gel!" Korkuyla uyandı. "İyimisin kabus görüyordun cadı." "Evet kabus gördüm." Anlatmaya başladı. "Cafedeydim. Dedi. Tek nefeste. "Onu kurtardığın için sen öleceksin.Onun diyeti sensin." Dedi ve yüzüme tuttuğu silahını ateşledi. " Dedi korkuyla. "Gerçekten o adamdı." Dedi. "Eminmisin?" Dedim. "Oydu. Eminim." "Ya diğerleri?" "Onların yüzünü görmedim." "Şimdi elimizde bir ip ucu var." Dedim. Güneş'e döndüm. "Sadece kabustu. Dedim. Başıyla onaylayarak yerinden kalktı. Aynı anda dengesini kaybederek geriye sendeledi. Anında kollarından tuttum. Koluna girerek destek oldum. "Gel." Dedim. Bu kez çemkirmedi demekki iyi hissetmiyordu. Lavaboya götürüp yanında durdum. Yüzünü yıkayıp kendine gelince. "Daha iyimisin. " "Evet." Tekrar odama dönerken. Koltuğa oturup karşımda sessizce başını geriye yaslamış şekilde bekleyen Güneş'e baktım. Sekreterim çayları ve yanında da kek getirip bıraktı. Başka emriniz varmı efendim. "Yok Ceyda. Çıkabilirsin." Güneş başını kaldırıp sehpaya bakarak. "Aa! Kek.! Bayılırım keke." Diyerek anında önündeki keke odaklanınca kocaman gözlerle baka kaldım. Az önceki Güneş gidip eskisi geri gelmişti. O çay ve keke girişirken bende cebimden sigara paketimi çıkarıp içinden bir dal alıp dudaklarıma götürüp yaktım. Kekini bitirip çayını içince elini karnına koyup. "Çok güzelmiş." Dedi. "Gerçekten yemiyornusun?" " Kek sevmem. " " Ağzının tadını bilmiyorsun bence." O kekini bitirene kadar onu izleyerek sigaramı içerek bekledim. Bitince. " Bitirdiğine göre kalk hadi gidiyoruz. " "Nereye?" "Gidince görürsün.?" Dedik aynı anda. Kaşlarımı çatarak yerimden kalktım. "Yürü Cadı." "Ceyda ben çıkıyorum. "Tamam efendim." Asansöre doğru giderken arkama baktım. Güneş arkamdan geliyordu. "Nereye Cadı." "Bir daha binmem ben o asansöre. Yürüyerek ineceğim. " Diyerek ayakkabılarını çıkardı. Sonrada yalın ayak merdivenlerden koşarak inmeye başladı. "Aptal Cadı yürüde aklın başına gelsin." Dedim asansöre binerek. Ben aşağı indiğimde o hala yoktu. Beni görünce yanıma gelip kendini koltuğa bıraktı. "Öldüm. 2. katı tekrar düşünsen olmaz mı." "Asansöre alış bence." "Hiç sanmıyorum." "Hadi gidelim." "Biraz dinleseydim." "Arabada dinlenirsin." Dedim önden yürüyerek. Birlikte arabaya binip hareket ettik. "Kâzım CLUB e gidiyoruz." "Ben oraya gelmem." "Nedenmiş?" " Sevmiyorum öyle yerleri." "Senin sevmen için değil oradaki adamları görmen için gidiyoruz. "Of yaa. Tamam." Biraz yol gittikten sonra bahsettiğim yere geldik. Gelen garson kıza alkolsüz bir şeyler getir dedim. "Buradan bakarak herkesi görebilirsin. Güneş yüzünü asarak balkondan aşağıyı izlemeye başladı. "O kadar kek yersen böyle susarsın obur." "Sanane sen işine bak. Ooff. Burada kedi gibi sürekli bakıyorum ama hiç kimse tanıdık gelmiyor bana. " Bir süre buradayız." "Bari lavabo nerde onu söyle." "Barın arkasında ki koridorda." "Ben lavaboya gidip geleyim." "Oluk gibi içersen böyle olur." "Gözünmü kaldı." "Geveze Cadı." Dedim arkasından bakarak. ***** Boranın yanından ayrılarak merdivenlerden indim. Mekan hoştu. Koridora girerek etrafa baktım. Nerde bu tuvalet ya. "Gizledinizmi kimse bulamasın diye. " Dedim Sinirle. "Bay ve Bayan yazmak dururken illede ingilizce havası estireceksiniz değilmi. Diyerek içeriye girdim. Bora haklıydı fazla içmişim içecekleri. Tam elimi yıkamış kurularken tanıdık sesi duydum. Rusça! Ne yapmalıydım? Bora'yı mı aramalıyım? Yavaşça kapıdan çıkarak yan tuvalete yaklaştım. Adam gerçekten Rusça konuşuyordu. * Benim Ivan. Evet biliyorum elimizden kurtuldu. Evet bu oydu. "Alo. " "Alo Bora." "Ne oldu Cadı. Bulamadın mı bi lavaboyu." "Bora O... "Kim? "Hemen gellmm.." Deşmiştim ki. Devamını getiremedim. Birinin saçlarımı arkamdan geriye çekmesiyle dudaklarımdan bir çığlık kaçtı. Aynı anda telefonun diğer ucundan Bora'nın "Güneş!" Diye bağırdığını duydum. "Seni küçük fare. "Bırak beni. Bırak. Asıl piç sensin. Dediğim anda elimdeki telefonu sıkıca tutup köşesini kafasına geçirdim. Adam geriye sendeleyince bende anında korkuyla koşarak kaçmaya başladım. Adamda arkamdan koşmaya başladı. Tam buradayım diye bağıracakken merdiven başında yakalandım. "Onun diyeti sensin." Dedi. "Güneş nerdesin cevap ver." Diye bağırdı. Ama konuşmayı bırak nefes bile alamıyordum. "Yine görüşeceğiz Fare." Dedi ve beni merdivenlere doğru resmen savurdu. ********************************** |
0% |