Yeni Üyelik
11.
Bölüm

B.11 Kaçak.

@azamet_29_2

"Yine görüşeceğiz Fare."

Dedi ve beni merdivenlere doğru savurdu.
Çığlık atarak merdivenlere doğru düştüğümü hatırlıyorum.

Ellerimle başımı tuttum sadece. Yuarlanarak indim merdivenleri.

*****
" Ooff. Burada kedi gibi sürekli bakıyorum ama hiç kimse tanıdık gelmiyor bana.
Ne kadar daha bakacağım. "

" Bir süre buradayız."

"Bari lavabo nerde onu söyle."

"Barın arkasında ki koridorda."

"Ben bi lavaboya gidip geleyim."

"Oluk gibi içersen böyle olur."

"Gözünmü kaldı."
Dedikten sonra merdivenden indi.

"Geveze Cadı."
Dedim arkasından bakarak.

Ayağa kalkarak arkasından baktım. Bellimi olur kaçmaya bile kalkar bu Cadı.

Merdivenleri inip bara yöneldi. Arkasındaki koridora girip gözden kayboldu.

Emir:

"Abi inip takip edeyimmi."

"Gerek yok."
Bugün birazcık da olsa güvenimi kazandı.

Ayakta aşağıyı izleyerek beklemeye devam ettim.
5-10 dakika sonra telefonum çaldı.
Koltuğa bıraktığım telefonumu elime alıp ekrana baktım.

Cadı'ydı arayan.

"Alo. "

"Alo Bora."

"Ne oldu Cadı.
Bulamadın mı bi lavaboyu."

Dedim alaycı şekilde.

"Bora O...
O burda. "

Dedi kısık ve panik kokan sesiyle.

"Kim? " Dedim.

"O adam mı?
Neredesin?
Yaklaşma ona!"

Merdivenlere yöneldim hemen. Telefon kulağımda bir yandan koşarak inerken Emir de peşimdeydi.

"Hemen..."
Gibi birşeyler gevelerken.

Birden çığlığını duydum.

"Güneş!" Diye bağırdım.

O Katil ile karşı karşıya olması beni korkutmuştu.
Telefondan sesler gelmeye devam ediyordu.

"Seni küçük fare.
Demek burdada çıktın karşıma..
Senin yüzünden o piç elimden kaçtı.

"Bırak beni!
Bırak!
Asıl piç sensin!
Şerefsiz piç!"

Güneş şuan adamı kızdıracak herşeyi yapıyordu.

Boğuşma sesinin ardından telefonun düşme sesi geldi, sonrada ayak sesleri.

O sırada tuvaletin önüne gelmiştim.
Güneşin telefonunu gördüm,yerdeydi ama kendi yoktu.
Koridorun sonu gidilecek tek yerdi.
O yöne koşarak .

"Güneş." diye bağırdım.

Ama ses yoktu.

Tekrar bağırdım.

"Güneş nerdesin cevap ver!"

Yine ses yoktu.
Bir an korktum onun için.

Koridorun sonuna geldiğimizde tekrar çığlığını duydum. Merdivenlerden geliyordu.

Koşarak merdivenlere geldiğimde birini kaçarken ,Güneş'i de yerde gördüm.
Merdivenlerin sonunda yerde yüzükoyun yatıyordu.

Allah kahretsin.
Adam onu aşağı yuvarlamış kaçıyordu.

Koşarak aşağı indim.
Emir kızın üzerinden atlayıp adamın peşine takıldı.
Güneş'in yanına yere çöktüm.
Öylece cansız yatıyordu.
Sırt üstü çevirdiğimde başı yana düştü. Vücuduna baktım yara falan yoktu.
Nefes alıyordu ama alnında bir şişlik vardı.
Birde burnu kanıyordu.

Rahatlayarak derin bir nefes aldım. Ayağa kalkarak gelen Emir'e baktım.

"Kaçtı abi."

"Allah kahretsin.
Onu sonraya bırakalım.
Arabayı getir."

Dedim Güneş'i kucağıma alırken.
Kucağımdaki Güneş'le mekanın arka kapısından çıkarak Emir'in getirdiği arabaya bindim.
Kızıda kucağıma yatırdım.

"Pınar'a gidiyoruz.
Ara geldiğimizi söyle. "

"Tamam abi."

Emir Pınar'ı ararken bende bu arada cebimden kağıt mendil çıkararak kızın burnunu sildim.
O an Güneş kıpırdamaya başladı.

Gözlerini açtığında.
Boş boş bana baktı.

"Sen kimsin..!" Dedi.

Duyduğum şeye ne tepki vereceğimi bilemedim.

"Başını çarptığı için birde hafızası gitti." Dedim kendi kendime.

" Yüzünün halini görmeliydin." Dedi kalkmaya çalışırken.

Ama bir anda," Ahh. "
Diyerek geri yatarken eli burnuna gitti.

Anında tuttum elini.

"Dokunma kanıyor.
Uyanmışken görüp bir daha bayılma.
Başını çarpmışsın uyumasan iyi olur."

"Öylemi.
O zaman kötü haber galiba bayılacam. "

Dedi göz bebekleri kayarken.
Gerçektende başı geriye düştü.

"Güneş.?"

"Güneş. Güneş uyan." Dedim elimle yüzüne vurarak.

Ama uyanmadı.
O an gördüğüm şeyle bütün damarlarımın gerildiği hissettim.
Boynu tamamen morarmıştı o piç Güneş'in boğazını sıkmış mosmor etmişti.

"Emir bas gaza. "

Dedim dişlerimin arasından.

"Ulan piç. Ulan orospu çocuğu seni elime geçirince o parmaklarını teker teker kırmazsam.."

"Az kaldı abi geldik neredeyse."

10 dakika kadar sonra hastaneye geldik.
Emir aradığı için Pınar sedyeyle bizi bekliyordu.

Arabadan inip kızıda çıkararak sedye ye bıraktım.
Hızla içeriye aldılar.
Bende yanlarında girdim.
Acil müdahale odasına alınır alınmaz,
Pınar:

"Yine ne oldu."

"Merdivenlerde düştü."

"Düştü mü?
Attın mı?"

"Saçma sapan konuşma.
Sonra anlatırım sen önce kıza bak."

Pınar hemen Güneş'i muayeneye geçti.

Önce göz bebeklerine baktı.
Sonra alnındaki şişliğe ve hâlâ kan sızan burnuna.
Başındaki şişlik çok kötü görünmüyor.
Ama burun kemiği çatlamışa benziyor.
Beyinde bişey olduğunu sanmıyorum.
Ama bi MR çekelim."

"Gelirken kalkmak istedi ama canı yandı.
Kaburgası falan kırık olabilirmi."

Pınar Güneş'in gömleğini kaldırarak muayene etti.
Sonra yan çevirip sırtına baktı.
O an o izler yine gözüme battı.
Geçmiyormu bu lanet izler.

Kaburgasında birşey görünmüyor.
Önce MR ı çekelim uyanınca tekrar bakarız. "

"Hadi. " Dedi.
Yanindaki hemşireye.

Güneş'i sedyeyle alıp çıktılar.
Yanlarında bende gittim.
2 kat aşağı indik asansörle.
Sonra sedye ile MR bölüme soktular.
Biz odanın dışında beklerken oda makinede MR çekildi.
Sonra çıkarıp tekrar yukarıya ama özel odaya aldılar.

Sonuçları beklerken Pınar başına ilaç sürüp küçük bir bandaj yaptı.
Burnunun kanamasıda durmuştu.

İşi bitince odadaki koltuğa oturdum.

"Anlat şimdi yine ne oldu. "

"Bugün onuda şirkete götürdüm.
Toplantıdaki herkesi görsün diye ve bilgisayarda bir çok resim gösterdim.

Hiç biri tanıdık gelmedi.
Odada uyuya kaldı.
Kâbus görmüş.
Kanter içinde uyandı.
Yüzü yaralı bir adamı hatırladı."

"Çok iyi haber."

"Sonra CLUB e gittik.
Bu orda lavaboya gitti.
Tesadüfe bak ki o piç ordaymış.
Güneş ile karşı karşıya gelmişler.

Güneş beni aradığında ona saldırmış.
Kaçmaya çalışırken yakalayıp boğazını sıkmış.
Sonrada merdivenlerin dibinde buldum.
Ya düştü yada o piç itekledi."

"Attı!
Beni resmen aşağı attı.
Orospu çocuğu."

Duyduğum sesle hemen kalkarak Güneş'in yanına geldim.
Yarı açık gözleriyle bana bakıyordu.

"O piç herif resmen beni attı."

"İyimisin. "

"İyiyim. Ama başım sırtım ve dizlerim acıyor. "

"Normal 20 basamaktan yuvarlanmışsın."

Yerinden kalkmaya çalışınca,
Pınar:

"Hemen kalkma Güneş başın dönebilir."

"Sanane, sen karışma." Dedi sinirle.

"Hey sakin ol Cadı."

Çatık kaşlarıyla bana bakarak.

"Ne sakini ya ne sakini.
Onun ve senin yüzünden bu haldeyim. Yine her yerim kurtaracak.
Beni sana nasıl sattığını hâlâ unutmadım."

Sonra Pınar'a bakarak,

"O diplomını alma sözümü unutma.
O diplomanı alacağım senden."

Pınar bana üzgün bakarak odadan çıktı.
Güneş'e döndüm nefretle bakıyordu arkasından.

"Abarttın Cadı.
Seninle o ilgilendi."

"İlgilenmeseydi.
Ondan oyle birşey istemedim.
Senden de birşey istemedim.
Kimseden birşey istemedim. Kendi hayatımı kendim idame ederek yaşayıp gidiyordum."

Yatakta doğruldu hırsla.

"Sonra bi hata yaptım.
Burnumu senin boktan hayatına soktum.
Kimseden bişey istemiyorum.
Bırakın artık yakamıda defolup gideyim."

Dedi nefes nefese.
Ellerim ceplerinde izledim hâlini.

"Senin sinirlerin bozulmuş.
Ben dışardayım.
Biraz yalnız kalıp sakinleş."

Dedim yüzüne bakarak.

Bana nefretle ve dişlerini sıkarak bakıyordu.

*****

Bora çıkıp arkasından kapıyı çekti.

"Allahın cezası.
Nereden bulaştım sana."

Dedim yerimden kalkıp yalın ayak pencereye giderken.

Şuan sinirden kalbimin sıkıştığını hissediyordum.

Pencereyi açıp kafamı uzattım.
Derin bir nefes çektim.
Gözlerimi kapattım.
O adam geldi gözümün önüne.

Onun diyeti sensin demişti.
Artık aklımı kaçıracak hale gelmiştim.
Bir yerde bir hata vardı.
Bir insanın hayatı nasıl bu kadar boktan olabilirki.
Odaya döndüm yönümü.
Odanın içini inceledim.
Normalde hastanelere bile gelmezken
şimdi hastaneden çıkamıyordum.

Kapıya yaklaşarak kapıyı açtım.
Dışarıya baktığımda koridorun sonundaki pencerede Bora'yı gördüm.

Camı açmış yine sigara içiyordu.
O doktor bozuntusu da yanındaydı.
Gözlerini sildiğini farkettim. Ağlıyordu.
Bir an imrenerek baktım.
Ağlamak rahatlatırmış insanı.
Hep bunu duydum insanlardan.
Ama benim böyle bir imkanım yok.
Kahrolası ağlamak bile bana lüks.

Acaba annem çokmu ağladı.
O yüzden mi ben ağlayamıyorum.
Belkide öyle..

İkisini orda öyle görünce aklıma gelen şeyle ayakkabılarımı odadan kaptığım gibi sessiz ve hızlı adımlarla koridorda ilerledim.
Merdivenlere gelince son kez dönüp kontrol ettim.
Hâlâ aynı şekilde duruyorlardı.
Tek farkla Bora kolunu Pınar'ın omuzuna koymuştu.
Belkide bu ikisi sevgiliydi.
Tabi ya. O yüzden onun her dediğini yapıyordu.
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Size mutluluklar. Ben kaçar.

Birden aklıma Bora'nın kaçmaya çalışırsan diğer bacağından vuracaklar dediği geldi.
Bulursanız vurursunuz.
Dedim sessizce merdivenlerden koşarak inerken.

Loading...
0%