Yeni Üyelik
14.
Bölüm

B.14 Yem

@azamet_29_2

Duyduğum sesle arkamı döndüm. Aynı anda midemde patlayan yumrukla nefesim kesildi. Kendimi yere bıraktım.
Yattığım yerden gözlerimi aralayarak bakmaya çalışırken hâlâ nefes alamıyordum.

"Kediden kaçarken kapana düştün fare.
Artık benim yemimsin."

"Seni öldürmek yerine Bora için yem kullanmaya karar verdim fare.."

Bana bakan kara gözler ve yaralı yüze baktım. Ivan...
Alamadığım nefesle kendimi karanlığa bıraktım.

Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum.
Kendime gelmeye başladığımda üşüdüğümü hissettim.
Kollarım başımın üzerinde bağlı şekilde yerde oturuyordum.

Nerde oturduğumu anlayamadım. Ama bacaklarımı uzatabildiğime göre düz bir yerdi sanırım.
Emin değildim çünkü göremiyordum, çünkü gözlerimde bağlıydı.

Başımı yukarı kaldırıp gözümdeki örtünün atından etrafı görmeye çalıştım ama olmadı.

"Hey! Nerdeyim?
Kimse yokmu?
Açın gözlerimi. Kimsiniz? "

Sanki bilmiyorum ya.

"Kim olduğunuzu biliyorum. "
Dedim cümlemi değiştirerek.

"Ivan burdasın biliyorum.
Aç gözümü.
Neden kaçırdınız beni. "

Kapı sesi duyduğumda ayakkabı seside duydum.
Birisi ağır adımlarla yanıma doğru geldi.
Sonra arkadan bir kişi daha.

Ivan dı konuşmaya başlayan. Sesinden tanıdım.

"Uyanmışsın fare, iyi uyudun mu bari."

"Sensin fare.
Hemde lağım faresi.
Hani şu koca götlü en çirkin en iğrenç olanlar varya, işte onlara benziyorsun."

Dedim gülümseyerek.

Aynı anda yüzümde patlayan tokatla başım yana savruldu.
Yüzüm şuan Alev alev yanıyordu.
Savrulan yüzümü çenemden tutarak düzeltti. Sıkmaya devam ederek,

"O gırtlağını şuracıkta keserdim ya.. bana lazımsın küçük fare."
Dedi iğrenç sesiyle.

Hiç kendimi tutma gereği duymadım.
Sesinin geldiği yöne doğru tükürdüm.
Ve sanırım tutturdum.
Çünkü diğer yanağımda patladı tokat.

"Seni.. küçük faişe." Dedi hırlayarak.

Yerinden kalktığını duymamla attığı tekmeyi kaburgamda hissettim. Kesilen nefesimle inlerken hissettiğim acıyla dizlerimi karnıma doğru çektim.

"Dua et lazımsın."

Dedi yine.
Ben nefesimi düzenlemeye çalışırken arkasındaki adamın sesini duydum.

"Kimsin?
Cafede de gördüm seni.
Tahminim o gün Bozkurt'u sen uyardın.
Kimin adamısın yada casusu?
Bora'ya mı yoksa diğer düşmanlarımamı çalışıyorsun?

"Ne adamı ne casusu be."

Dedim dişlerimin arasından nefes almaya çalışıyordum hala.

"Normal biriyim ben.
Suikasti de bu yaralı yüz söyledi.
Cafede sende vardın onun yanında.
Yüzünü görmüyorum diye sağır değilim.
Sesini hatırladım.
Aranızda konuştuklarınızı duydum. İnsanlık yapıp ki...
Aynı zamanda eşşşeklik.

O geri zekalıyı uyardım.
Sonra el birliği ile hayatının içine ettiniz. Aptal kafam.
Keşke karışmasaydım."

"Sana inanmıyorum.
Yalan söylüyorsun.
Ama doğruyu söyletmeyide bilirim ben." Dedi.

Sesinde keyifli bir tını vardı.
Sonrada kollarımdaki iplerin beni yukarıya çektiğini hissettim. Karşı koymaya çalışsamda
ayağa kalkmak zorunda kaldım.
Çünkü ipler iyice gerilmiş bileklerimi zorluyordu.

"İster inan ister inanma çokta tın." Dedim dişlerimin arasından.

"Onu neden öldürmek istiyorsunuz."
Diye sordum.

"Seni ilgilendirmez. "

"İlgilendirmiyorsa neden buradayım. Bırak beni o zaman.
Gidin çıkın karşısına, kafasına sıkın kurtulun."

"O kadar kolay değil. Azar azar ölecek, yavaş.. yavaş..
Onunla oynayacağım.
Her gün peşinde olduğumu bilecek.
Hergün bugün mü öleceğim korkusunu yaşayacak."

Kendimi tutamayıp kahkahayı patlattım.
Aynı Bora dan mı bahsediyoruz.
Bence onu tanıyamamışsın.
Söylediğin şey onun karakterinde yok.

"Sana bişey söyleyim. O iğrenç kokusunu duyduğum puro varya.
Bora , o elindeki puroyu senin kıçında söndürerek başlar seni gebertmeye. "

Söylediğim şey sinirlenmiş olacak ki hemen önümde hissettim nefesini.

Gözümdeki örtünün altından önümde duran ayakkabılarını gördüm.
Gözümün üzerinden çekip aldı örtüyü.
Önce görmekte zorlandım.
Biraz açıp kapattıktan sonra karanlığa alışan gözlerim etrafı daha rahat seçmeye başladı.

"Demek kıçımda söndürür ha. "

Dedi. Gözlerime nefretle bakarak.

Şimdi daha net hatırlamıştım.
Bu adam o gün cafe deki adamlardan biriydi. Bora'yı öldürmek isteyenin ta kendisiydi.

Gömleğimin yakasını tutup iki yana çekerek açtı.

"Dokunma çek ellerini üstümden diye bağırdım."

Ağzında tuttuğu purodan derin bir nefes çekti.
Puronun ucu kor kırmızıydı.
Ağzından çıkararak yüzüme üfledi dumanı.
Aynı anda göğsümün üzerinde hissettim delici ateşi.
Tiz bir çığlık çıktı dudaklarımdan. "

"Böyle mi."

Dedi elini çektiğinde.
Yüzüne çevirdim bakışlarımı.

"Hayır böyle" Dedim.

Kasığına geçirdiğim tekmeyle.
İki eli kasığında öne eğilirken bu kez suratına gördüm dizimi.
Gerisin geri sendeledi.
Canım şuan yansada gülümsedim. Haketmişti.

Kendimi toparlayarak yanıma geldi. Sinirle vurmaya başladı bana.
Yüzüm karnım bacaklarım.
Nere olduğuna bakmadan tekme tokat vurmaya başladı.
Neden bu kadar kızdırdım bu adamı.
Çünkü pes ettim.
Belki öldürür ve benide kurtarır. Annemin yanına gitmek istiyorum artık.
Annecim... Dedim karanlığa çekilirken.

Kollarımdaki ipin gevşemesiyle kendimi yerde buldum.
Her yerim acıyordu.

*****

Dünden beri eve gitmemiş şirketteyim.
Ofisimde bir ileri bir geri yürüyerek sinirimi bastırmaya çalışırken Emir girdi içeri.

"Haber varmı Emir ? "

"Yok abi. Çocuklar bulabileceğimiz heryeri tekrar tekrar arıyor.
Yer yarıldı içine girdi sanki."

"Allah'ın aptalı.
Ne diye kaçıyorsun."

Telefonumun sesiyle irkildim o an.
Cebimden çıkarıp ekrana baktım. Yine isimsiz bir numara arıyordu.

Açtım.
Aynı değiştirilmiş ses.

"Merhaba Bozkurt.
Hâlâ arıyormusun o küçük fareyi.
Artık arama Bozkurt.
O fare benim elimde. "

Duyduğum şeyle delirecek gibi hissettim bir an.

"Ulan şerefsiz.
Ulan orospu çocugu.
Kimsen erkekçe çık karşıma.
Kızın arkasına saklanma.
O kıza bişey yaparsan senin derini yüzerim anladın mı? Derini yüzerim!"

"Saklanmıyorum Bozkurt.
Zamanını bekliyorum.
O zamana kadar biraz oynayacağım seninle."

"Aklın varsa bırak kızı.
Sana yapacaklarımı bile bile o kızı yanında tutma."

"Kızı istiyorsan sen geleceksin Bozkurt. Onun yerine sen geçeceksin.
Her ne kadar dayanıklı bir fare olsada
senin kadar dayanamaz.
O zamanda eğlencem yarım kalır."

"Ne yaptın lan ona.
Ona dokunduysan, canını yaktıysan seni gebertirim şerefsiz piç."

"Aslında elimi bile sürmeyecektim. Ama çok kaşındı.
Yalnız mazojist galiba.
Canı yansada tek damla ağlamadı.
Senin gibi manyak "

"Allah belanı versin şerefsiz.
Söyle lan nerdesin. Söyle hemen geliyorum lan."

"Acele etme Bozkurt önce delirdiğini kuruduğunu görecem.
Hadi eyvallah.
A bu arada postalarını bi kontrol et."

Dedi ve kapattı.

"Aaahhh!
Seni şerefsiz, adi,piç.
Seni elime geçirirsem ölmek için yalvartacam.
İnim inim inletecem LAANN!!"

Hemen bilgisayarımındaki postalarımın olduğu kutuyu tıkladım.

Yeni gelen video dikkatimi çekti.
Aklıma gelen şeyin olmamasını umarak açtım.

Karanlık bir oda yerde oturan Güneş. Gözleri ve elleri bileklerinde bir birine bağlı ve de tavana.
Gördüğüm şeyle masaya geçirdim yumruğumu.

Emir anında yanıma gelip ekrana baktı. Bildiği bütün küfürleri ederken izlemeye devam ettik.

Yanına iki kişi girdi.
Adamlardan biri gelip konuşmaya başladı.
Ne konuştuklarını dinlemeye başladım.

* "Uyanmışsın fare."

"Sensin fare.
Hemde lağam faresi.
Hani şu koca götlü en çirkin en iğrenç olanlar varya. İşte onlara benziyorsun."

Dedi Güneş.
Gülümsüyordu.

O anda adam yüzüne tokat atınca kızın başı yana döndü. Çenesinden tutup.

* "O gırtlağını şuracıkta keserdim ya.. bana lazımsın küçük fare." Dedi.

Ama Güneş bu kezde yüzüne tükürdü.
Adam tersten diğer yüzüne vurdu.

* "Seni.. küçük faişe"

Dedi ve ayağa kalkarak kızın karnına tekme attı. Dişlerimi, sıktığım yumruğuma geçirdim.

Yüzünden nefesinin kesildiği belli oluyordu dizlerini karnına doğru çekti. Canı çok yanmış olmalıydı.

Ne ağlıyor ne yalvarıyordu.

"Ne olur rahat durmuş ol." Dedim içimden.

* "Dua et lazımsın."

Diğer adam girdi görüntüye.
Ama arkası dönüktü yüzünü göremiyordum.
Beni arayan bu adamdı ses aynıydı.

* "Kimsin?
Cafede de gördüm seni.
Tahminim o gün Bozkurt'u sen uyardın.
Kimin adamısın yada casusu?
Bora'ya mı yoksa diğer düşmanlarımamı çalışıyorsun?"

Kodumun çocuğu kızı casus sanıyor.

"Ne adamı ne casusu be.
Normal sıradan biriyim ben.
Suikasti de bu yaralı yüz söyledi.
Cafede sende vardın onun yanındaydın.
Yüzünü görmüyorum diye sağır değilim.
Sesini hatırladım.
Aranızda konuştuklarınızı duydum. İnsanlık yapıp ki...
Aynı zamanda eşşşeklik.

O geri zekalıyı uyardım.
Sonra el birliği ile hayatının içine ettiniz. Aptal kafam.
Keşke karışmasaydım."

Hâlâ bana kızgın ve hâlâ kaşınıyordu.

" Sus Güneş." Dedim.

Yalvarır gibi çıkmıştı sesim.

" Daha fazla kızdırma o katili. "

Dedim devamını izleyerek ve dinleyerek.

"Sana inanmadım.
Yalan söylüyorsun.
Ama doğruyu söyletmeyide bilirim ben."

Güneş'in elindeki ipler yukarıdan çekilince ayağa kalkmak zorunda kaldı.

"İster inan ister inanma çokta tın."

Dedi Güneş.

Kızdırmak için bilerek yapıyordu sanki.

"Sussana Cadı." Dedim bağırarak.

"Onu neden öldürmek istiyorsunuz."

Beni sormuştu.
Merak mı etmişti. Neden.?

"Seni ilgilendirmez. "

"İlgilendirmiyorsa neden buradayım. Bırak beni o zaman.
Gidin çıkın karşına kafasına sıkın kurtulun."

Duyduğum şeyi umursamadım bile.

"O kadar kolay değil.
Azar azar ölecek, yavaş.. yavaş..
Onunla oynayacağım.
Her gün peşinde olduğumu bilecek.
Hergün bugün mü öleceğim korkusunu yaşayacak."

Bu adam beni çocukmu sanıyor yoksa kendini bi bokmu.

Güneş bir anda kahkaha attı.

"Aynı Bora dan mı bahsediyoruz.
Bence sen onu tanıyamamışsın.
Söylediğin şey onun karakterinde yok.
Sana bişey söyleyim. O iğrenç kokusunu duyduğum puro varya.
Bora , o elindeki puroyu senin kıçında söndürerek başlar seni gebertmeye. "

Cadının söylediği şeye bir an gülümsemek istedim.
Bir kaç günde beni iyi tanımıştı.

Adam bir adımda kızın önüne geldi.

"Demek kıçımda söndürür. "

Dedi. Güneşin gözündeki örtüyü çekip alarak.

Gömleğinin yakasını tutup tek hamleyle iki yana çekerek açtı.

Yaptığı şeyi gördüğümde çıldırdım adeta.
O an elime geçirsem oracıkta ciğerini sökecek kadar delirdim.

"Dokunma çek ellerini üstümden."
Diye bağırdı Güneş.

O piç ağzında tuttuğu purodan derin bir nefes çekip aynı anda kızın vücuduna bastı.
Duyduğum tiz çığlık la kulaklarımı kapattım.
Hiç bir şeyden etkilenmeyen ben kulaklarımı kapatmak istedim.
O cadının acı çekişine dayanamadım.

"Böyle mi." Dedi elini çekerek.

"Hayır böyle" Dedi Güneş.

Adamın kasığına geçirdiği tekmeyle.
İki eli kasığında öne eğilen adama birde tekme attı.

"Seni aptal kendini öldürteceksin." Diye bağırdım ,sanki duyacakmış gibi.
Masayı yumruklayarak bağırdım.

"Rahat durmuyor adamları delirtmek için her şeyi yapıyorsun."

Adam doğrulup Güneş'in yanına gelerek sinirle vurmaya başladı.
Nere olduğuna bakmadan tekme tokat vurmaya başladı. Cadıdan küçük bir ses dahi çıkmıyordu.

Ben orda koptum.

Elimdeki bilgisayar dahil elime geçen ne varsa yerlere savurdum. Parçaladım. Yıktım döktüm.

Sinirimi çıkarana kadar odada hiç birşeyi sağlam bırakmadım ama yinede geçmesi sinirim.
O adamın dediği gibi gerçekten kudurmuştum.

"Aptal Cadı." Diye bağırdım.

"Bu sefer ölmezsen bir daha ölmezsin.
Geri zekalı aptal.
Neden susmadın neden kışkırttın o katili.
Ölmek mi istiyorsun. "

Dediğim de aklıma geldi.
Manyak kız.
Ölmek istiyor evet. O yüzden kışkırttı.

Hemen telefonuma sarıldım
Beni arayan numarayı tekrar aradım.
Ama, "Aradığınız numara kullanılmamaktadir." dedi.

Ben Emir'e ,Emir bana boş boş bakıyorduk.

Şuan çaresiz beklemekten başka birşey gelmiyordu elimden.

O piç istediğini almıştı. Delirmiş, kudurmuş ama hiç bir şey yapamamıştım.

**********************************

Bölüm sonu güzellerim.

Loading...
0%