Yeni Üyelik
16.
Bölüm

B.16 Marina

@azamet_29_2

Bu trafikte oraya gitmek ne kadar sürer bilmiyorum ama önümdeki herkesi sollayıp küfürler ederek geçmeye çalışıyordum.

Aslında şuan trafikteki bütün araçları havaya uçurmak istiyordum.

Ben yolla cebelleşirken Emir elinde telefon adamlarla konuşuyordu.
Şuan tek derdim şu koduğumun trafiğinden çıkıp marinaya gidebilmekti.

Emir'e göz ucuyla bakıp tekrar önüne döndüm.

Abi çocuklar bizden önce orda olur.
Etrafı kolaçan edip tam yerini bulmak için sinyal takibi yapacaklar.

"Tamam.
Başlarında kim var."

"Arda."

"Söyle ona şüpheli görünen herkesi takipte tutsunlar.
Kuş uçmasın."

"Tamam."

2 saatin sonunda gelmiştik nihayet.
Uygun bir yere çekip beklemeye başladık.
Biraz bekledikten sonra Arda bizi bulup arka kapıdan araca bindi.

Hemen dönüp.

"Anlat." Dedim.

"Abi çocuklar tebdili kıyafet her yere dağıldı.
Bizde sinyalin yerini bulduk.
Şu açıktaki mavi dalga boyalı yattan geliyor sinyal.
Hani şu altında küçük teknesi olan."

Emir:
"İte bak tekneli yatta geziyor."

Adam ordamı bilmem, ama telefon o yatta."

"Sahibi kim."

"Yat sahte isimle kiralanmış."

Dişlerimi birbirine bastırarak açıktaki yata baktım.

"Yata çıkacaz. "

"Hemen yakalanırız abi."
Dedi Emir.

"Arda."

"Buyur abi."

"En son ne zaman izin yaptın."

"6 ay olmuştur abi."

"Ya çocuklar."

"Onlarda aynı abi."

"O zaman hepinize 1 saat izin bu gece. Kendinize ortam ayarla.
Bir tanede tekne."

"Af buyur. Anlamadım abi."

"Neyini anlamdın lan.
Bir kaç bayan arkadaş ayarla.
Birde tekne. İçip eğlenin.
Ama eğlenirken şu yatıda taciz edin. Biraz da olay çıkarın.
Dikkat dağıtın şüphe çekmeden."

"Aa. Anladım abi."

"Herşeyi ayarlayınca bize haber ver.
Emir sende küçük, göze batmayan bir tane bize ayarla.
Onlar yattakilere sarınca bizde arkadan girip işlerini bitireceğiz."

"Tamam abi."

Arda ve Emir çıkınca gözümü tekneye dikip beklemeye başladım.

"Geceyi bekle ." Demişti.

İnsallah ordasındır puşt. Seni bir yakalarsam. Seni o denizin dibinden çıkaracaklar.
Bakalım o zamanda eğlenebilecekmisin?

Beklerken bir sigara daha yaktım.
Güneş şuan ne halde bilmiyordum. Ama biraz daha beklemesi gerekiyordu.

Emir'i beklerken Pınar'a mesaj attım. "Bu gece hastanede ol." Dedim.

Tek cevap,"Tamam. " yazdı.

Hava kararmış akşam olmuştu.
Kaç dakika geçti kaç sigara içtim bilmiyorum.

Arda ve Emir arabaya döndüler.

"Neredesiniz oğlum ,nerede kaldınız.?
Arda sen niye buradasın lan.
Ben sana ne dedim."

"Abi iş Fırat'la Fuat'a ta merak etme. Bakma senin yanında adam gibi durduklarına tam bu işlerin adamları o iki kardeş.

Yanlarında 4 adamımız daha var.
Bir kaç tane kız arkadaş da çağırdılar. İçip sarhoş olmuş partici takımı ayağına yattakilere bela olacaklar."

" İyi bakalım.
Sen ne yaptın Emir?"

" Tamam abi, küçük tekne hazır."

"Abi işte bizimkiler geliyor.
Şu karşıdaki kırmızı tekne." Dedi Arda.

"Tekneye baktığımda deniz feneri gibi ışıl ışıl bişey gördüm.
Nereden buldun lan bu yanarlı dönerli tekneyi."

"Abi zaten parti varmış." Dedi gülümseyerek.

"Onlardan önce yarım saat ben kiraladım."

"Güzel.
Biz de hazırlanalım."

Arabadan inip Arda'nın uzattığı dürbünü elime alıp adamları izlemeye başladım.
Bizim çocuklar önce yatın etrafında müzik eşliğinde 2 tur attılar.
Yüksek müzik eşliğinde bir yandan şarkı söylüyorlar bir yandan eğleniyorlardı.
Yattaki adamlar bizimkileri duyunca ne olduğunu anlamak için yukarı çıktılar. Aralarındaki adamı yüzündeki yaradan tanıdım bu Ivan'dı.

Bizimkiler gayet halinden memnun içmiş ayakta duramayan, kızlarla sarmaş dolaş şekilde yattaki silahlı adamlara sarmaya başladılar.

Bahaneleri neydi bilmiyorum ama şu an bayağı bayağı adamları gıcık etmişlerdi.
Zira yatdakiler bizimkilere öldürecek gibi bakıyordu.

" Sıra bizde hadi gidelim." Dedim.

Emir ve Arda ile Emir'in ayarladığı küçük tekneye bindik.
Hemen motoru çalıştırıp yatın arka tarafından dolaşarak yata yaklaştık.

" Arda sinyalin buradan geldiğini eminmisin ."

" Evet abi kesin bu tekneden geliyor."

"O zaman sessizce yanaşalım."

Dedim motoru kapatarak.

"Silahlarınızı hazırlayın susturucuları takın. Gözünüzü de dört açın.
O herifi bu gece bu denize gömeceğim."

Diğer adamlar yattakileri oyalarken bizde yata daha çok yaklaşarak merdivenlerden tırmanıp içeri sızdık.

Kendimizi saklayarak güvertedeki adamları izledik.
Bizimkilerle bayağı bayağı tartışma içine girmişlerdi.
Yanlarındaki kızları nerden buldular bilmiyorum ama çok iyi rol yaptıkları belliydi.

Onlar orada tartışırken Emir ve Arda'ya işaretle siz iki yandakileri ben İvan'ı, alacağız işareti yaptım.

Arkalarına geldiğimizde kenardakiler yedikleri kurşunla yere düşünce Ivan anında geri döndü.
Burnunun ucunda silahını ve beni görünce çatık kaşlarla yerinde kala kaldı.

Diğer adamlarıma çekilin emri verince sessizce yanımızdaki tekneyi ayırdılar.
Ivan'ın yakasından tutup silahı kafasına dayayıp iyice bastırdım.

Dişlerimi sıkarak "Kız nerde." Dedim.

Piç yüzüme baktı sırıtarak.
Cevap vermedi.
Silahın kabzasını kafasına geçirip yere serdim.

"Kız nerde."

Yerdeki Ivan'ın yakasına yapışıp yumruklamaya başladım.
Kan dolu ağzıyla,

"Aşağıda." Dedi.
"Kamarada."

"Arda al bunu kaçmaya kalkarsa vur gebert."

Hemen aşağıya inmek için merdivenlere yöneldim.
Emir de arkamdaydı.
İki kamara vardı.
İlk önüme gelenin koluna yapıştım kilitliydi. Diğerini açmak istedim oda kilitliydi.
İlk odanın kapısın tek omuzda kırdı Emir. Oda karanlıktı içeri girince loş ışık otomatik yandı.

Kimse yoktu.
Hemen diğer odanın kapısınıa dayandım. Tek omuzda onuda ben kırdım. İçeri girdiğimde burasıda boştu.

"Nasıl boş niye boş? "

Sinirle kendi etrafında bir tur atarak,

"Nerde lan." Dedim.
"Nerde.?"

O an gördüm küçük koridorun sonundaki kapıyı.

Hemen yanına gittim.
Omuzumu vurarak içeri girdim. Kenardaki düğmeyi elimle bulup ışığı açtım.

Karşımda gördüğüm şeyle bütün kemiklerimden elektirik geçtiğini hissettim.
Güneş boş olan odada yerde yatıyordu. Saçları dağılmış yüzünde kan vardı.
Burnu ve dudağının kenarından kan sızıyordu.

Yüzü,çenesi ,boynu morluk içindeydi.
Beyaz gömleğinin üzerin de kan lekeleri vardı.
Burnundan akan kan gömleğini yer yer kırmızıya boyamıştı.
Yerde öylece hareketsiz yatıyor
nefes aldığı bile şüpheliydi.

Hemen yanına gelip, diz çöktüm. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

"Güneş." Dedim.

"Güneş uyan, kendine gel.
Bak geldim.
Bana bak,burdayım.
Cevap ver."

Ama ses yoktu.
Elimi boynundaki damara koyup nabzını hissetmeye çalıştım.
Hâlâ yaşıyordu.

"Seni aptal cadı.
Şu hâline bak.
Ne hale getirmişler."

Emir:
"Abi?" Dedi. Sesi endişeliydi.

"Hâlâ yaşıyor.
Ama iyi değil. Hemen hastaneye yetiştirelim." Dedim.

Kucağıma almak için hamle yapınca.

"Acıyor...
Anne acıyor..." Dedi.

Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki.
Fısıltı gibiydi adeta.

Saçlarını okşayarak geriye aldım.
Daha yavaş şekilde kucağıma alıp kollarımla sardım.

"Emir gidelim." Dedim.

Birlikte merdivenlerden güverteye çıkarken motor sesiyle aynı anda silah sesi duydum.
Emir önce bana baktı sonra silahını çekerek önden çıktı.

Arda elindeki silahı Ivan'a çevirmiş nefes nefese yatın kenarında kaçmak isterken vurduğu adama bakıyordu.

Emir:

"Ne oldu." Diye sordu.

Arda bize döndüğünden eli yüz perişandı.
Anlaşılan biz aşağıdayken bu ikisi birbirini hırpalamıştı.
Ve kazanan Arda'ydı.

"Abi diğer şerefsiz de hala burdaymış.
Sessizce tekneyle kaçmaya çalışırken engel olmak istedim.

Bu piç de beni engellemek için üstüme atladı.
Bende vurdum ama öbürü kaçtı."

Ivan yediği kurşunla eli karnında kenarda bakarken,

" Onu asla bulamayacaksın Bozkurt. Seni öldürene kadar seninle oynayacak." Dedi gülerek.

Sonra kendini denize bıraktı.

"Cehenneme kadar yolun var.
Hemen kıyıya çıkalım. Hastaneye yetiştirelim kızı."
Dedim

Şuan o şerefsizi kovalayacak vakit yoktu.
Güneşin durumu kötü görünüyordu.

Hemen merdivenlerden inip kendi teknemize geçtik.
Motoru çalıştıran Arda hemen kıyıya doğru çevirdi tekneyi.

Adamlarım kıyıda bizi bekliyordu.
Hızla tekneden inip motoru çalışır halde bekleyen arabaya yöneldim.

Güneş hala kucağımda ve kendinde değildi.
Emir aracın kapısını açınca kendimi Güneş'le birlikte arka koltuğa bıraktım.

Emir anında direksiyona geçip motoru çalışır haldeki aracın gaz pedalını kökleri.

Arda ve diğerlerini umursamadan hastaneye doğru hareket ettik.
Güneş'i sağ kolumun üzerine yatırıp sol elimle telefonumu çıkardım.

Pınar'ı aradım hemen.
İlk çalışta açıldı.

"Alo Bora."

"Pınar oraya geliyoruz.
Kızı bulduk.
Ama hali hiç iyi değil."

"Tamam.
Acil de bekliyorum."

Telefonu tekrar cebime koyarken Güneş kıpırdanmaya başladı.

Gözlerini açıp bana baktı.

" Bora." Dedi.

Bu iki olmuştu.
Bana ya Maviş ya Bozkurt diyordu her zaman. Dalga geçerken Maviş kelimesini, fazla ciddiyken Bozkurt kelimesini kullanıyordu.

Sonra kalkmaya çalışarak kendine bakmak istedi.

Hemen gözlerini kapattım elimle.

"Bakma." Dedim.

"Uyanmışken tekrar bayılma."

Sesini bir kere daha duymuştum ve susmasını istemiyordum.
Acıyla inleyerek kendini kolumun üzerine bıraktı geri.

"Gelme demiştim sana."

"Ben ne zamandan beri seni dinliyorum." Dedim alaycı şekilde.

Sonra üzerindeki kanı tekrar görmemle kaşlarım çatıldı.

"Seni aptal.
Ne halt etmeye kaçıyorsun yanımdan.
Şu hâline bak.
Benim yanımdan kaçıp o adama yakalanıyorsun.
Yetmiyor adam seni gebertsin diye her şeyi yapıyorsun birde.
Erkeklik yarışına mı girdin adamla.
Ne bok yemeye kışkırttın adamı."

"Sana beni öldür dedim,yapmadın.
Bende bu adamla denedim şansımı."

Dedi. Patlamış dudağındaki gülümseme kırıntısıyla.

"Yemin ederim sen manyaksın.
Ama bi ölme ben sana nasıl manyak olunur gösterecem."

"Abi geldik."

Emir'in sesiyle kendime geldim.
Güneşin gözünden elimi çekerken.

"Gözünü açma elimi çekiyorum." Dedim.
Elimi çektiğinde gözleri kapalıydı.
Bir an morgdaki kız geldi aklıma.

"Güneş?"

"Hıı" Dedi güçlükle.

"Yok birşey." Dedim inerken.

Aslında kendindemi diye kontrol etmiştim.
İç kanama falan olmasından endişeliydim. Sonunun o kız gibi olmasından dı endişem.

İndikten hemen sonra Pınar'ı gördüm.
İçeriye girerken yanıma geldi koşarak.

"Hemen odaya alalım."
Acil müdahale odasına girince yatağa bıraktım Güneş'i yavaşça.
Dudaklarından bir inleme daha çıktı.

Pınar:
"Güneş?
Güneş beni duyuyor musun?"

Gözlerini yarı açarak.

"Maalesef." Dedi.

Sonra yeniden kapattı.
Uykuyla uyanıklık arasında gidip geliyordu.

Hemşire damar yolu açarken.

Pınar:
"Bora sen çık." Dedi.

"Hayır.
O şerefsizin ne yaptığını görmek istiyorum.
Göreyimki öldürürken içim soğusun. "

Pınar bu kez itiraz etmedi.
Kızı kıpırdatmamak için eline aldığı makasla kızın gömleğini ve pantolonunu keserek çıkardı.

Gördüğümüz şeye Pınar da benim gibi inanamaz şekilde baktıktan sonra
tam üzerine örtü örtecekken kolundan tutup engel oldum.

Kızın yanına dahada yaklaşıp bütün vücuduna bakmaya devam ettim.
Boynundan ayak bileklerine kadar vücudunun bir çok yeri morluk içindeydi.
Bir adım geri çekildiğimde
Pınar hemen kızın üzerini örterek.

"Önce film ve MR çekelim." Dedi hemşireye dönerek.
Sonrada gelen hasta bakıcıyla Güneş'i alıp çıktılar.

Loading...
0%