Yeni Üyelik
17.
Bölüm

B.17 Hastane

@azamet_29_2

Selam canlarım yeni bölümden merhaba.
Keyifle okumanız dileğiyle.

************************************
Bir adım geri çekildiğimde
Pınar hemen kızın üzerini örterek.

"Önce film ve MR çekelim." Dedi hemşireye dönerek.

Sonrada gelen hasta bakıcıyla Güneş'i alıp çıktılar.

Pınar Güneş'i hızla odadan çıkardığında ben hala dişlerimi birbirine bastırmış,olduğum yerde gördüğüm görüntüyü sindirmeye çalışıyordum.

Bu kız bu kadar darbeye iyi bile dayanmış. Normalde oracıkta ölmesi gerekirdi.

Güneş'in heryeri kızarıklıklar yada morluklarlarla kaplıydı.
Koşarak peşlerinden gittim.
Güneş'le birlikte asansöre binerek MR odasına doğru inerken, Pınar bana ben Güneş'e bakıyordum.

"Senin yüzünden bütün hırsını kızdan çıkarmış. "

Dedi Pınar.

Haklıydı. O sadist ruhlu şerefsiz bana yapmak istediği herşeyi kızın üzerinde denemişti belliki.

Kata geldiğimizde Güneş'i hızla MR odasına aldılar.
Pınar la hemşire Güneş'i cihazın önündeki yere yatırarak baş kısmını sabitledi.
Sonra MR cihazının olduğu odadan çıkıp yan odaya geçtik.

Cihazı ayarlayıp çalıştırdı.

Cihaz çalışmaya başlayalı iki dakika ancak geçmiştiki Güneş birden öksürmeye aynı anda kusmaya başladı.
Ağzından kan gelmeye başlayınca, anında panikle yanına gitmek için çıkmak istedim.

Pınar kolumdan tutarak asistana,

" Kapat. Hemen kapat cihazı." Diye bağırdı.
Sonra kolumu bıraktı.
Bulunduğumuz yerden hızla çıkıp Güneş'in yanına daldım.
Kızı tuttuğum gibi yan çevirdim.
Yoksa kendi kanında boğulacaktı.

Pınar da hemen arkamdan girdi.

"Pınar ne oluyor!" Dedim bağırarak.

Pınar:
" İç kanama. Acil ameliyata alıyoruz. " Dedi.

O an dondum kaldım.
Gözümün önüne morgdaki kızın görüntüsü geldi.

Güneş'i alıp hızla ameliyathaneye doğru götürürlerken arkalarından baktım sadece.
Zayıf vücudu bu kadar hırpalanmaya dayanamamıştı.

Ölmek istiyordu.
Belkide istediği olacaktı.

MR odasından çıkarak ağır adımlarla asansöre yürürken,
Güneş'in hayatıma girdiği günü hatırladım.

Benim hayatımı kurtarmıştı ama şuan kendi hayatını kaybetmenin eşiğindeydi.

Adımlarımı hızlandırdım.
Asansöre binip ameliyathane katına bastım.
Katta duran asansörden inerek koridora çıktım.
Boştu koridor.
Ameliyata almışlardı.

Boş koridorda ameliyathanenin kapısına bakarak bekledim bir süre.

"Aptal Cadı.
Düştüğün hale bak."

Dedim. Dişlerimi sıkarak.
Yorgun çıkmıştı sesim.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle kendime geldim.
Telefonu cebimden elime alıp ekranı açtım.
SMS kutusuna dokundum.

"Bu daha başlangıç Bozkurt.
Bundan sonraki tek eğlencem sen olacaksın." Yazıyordu.

"Koduğumun şerefsizi. "

Diyerek anında numarayı geri aradım.
Ama kullanılmıyor dedi yine.

"Allah belanı versin."

Duvara yaslanarak kendimi yere bıraktım. Dizimin birini kendime çekerek diğerini de uzatarak oturdum.

Beklemeye başladım.
Ben o şekilde otururken asansörün kapısı açıldı.
Emir çıktı içerden.
Hemen yanıma geldi.

"Abi?
Durumu ne ?"

"Güneş ölmek için, Pınar yaşatmak için uğraşıyorlar."

"Anlamadım.?"

"İç kanama başladı ameliyata aldılar."

Derin bir nefes alıp tekrar verdim.
Bu sefer ölmezse, kolay kolay ölmez.

Ameliyathanenin önünde ne kadar bekledim bilmiyorum.
Sadece bekledim Güneş'i bekledim.
Neden beklediğimi düşünerek bekledim.
Ama cevabı bulamadım.

Duyduğum kapı sesiyle ameliyathaneye çevirdim gözlerimi yeşil kıyafetiyle Pınar dı çıkan. Elleri başının arkasında yüzündeki maskeyi çözüyordu.

Yerimden kalkarak yanına koştum.
Kolundan tutarak yüzüne baktım.
Soramadım...
Sadece... Sadece gözlerine baktım.

Yüzü güldü.

"Atlattı.
Yoğun bakıma alacağız." Dedi.

O ana kadar kendimi nasıl sıktıysam artık bir an destek bir yer aradım duvara yaslanırken.

Kapı tekrar açıldı.
Güneş'i çıkardılar.
Küçük vücudu dahada küçülmüş örtünün altında kaybolmuş gibiydi.

Asansöre kadar yanında yürüdüm.
Sonra yoğun bakıma almak için asansöre bindirerek üst kata doğru çıktılar.

Pınar:

"Sen 3 saattir burdamısın?"

"Merak ettim."

Dedim sadece.

"Ne kadar kalır yoğun bakımda."

"Kendisi karar verecek.
Gücüne ve yaşama isteğine bağlı.

Şimdi benimde çıkmam lazım."

Diyerek Güneş'in arkasından gitti Pınar.

"Abi.
Gel biraz dışarı çıkalım.
Biraz hava al."

"Tamam."

Dedim Emir'le birlikte asansöre binerek.
Önce zemin kata sonra bahçeye çıktık. Biraz yürüyüp oturma alanına geldik. Geceydi. Kimse yoktu.

Emir'in yakarak uzattığı sigarayı alıp dudaklarıma götürdüm.
Derin bir nefes çekip başımı yukarıya çevirerek dumanını üfledim.

Sonra bir nefes daha.
Ve bir nefes daha çekerek üfledim.

"Emir." Dedim. Hâlâ gökyüzünü izleyerek.

"Buyur abi."

"Bana bir yumruk at."

"Ama abi."

"Emir sen atmazsan ben sana atmaya başlarım."

Dedim.
Aynı anda başımı çevirmenle,

"Emredersin abi. " Diyen Emir'in
bir anda attığı sol yumrukla kendimi ikinci kere yerde buldum.

Bu kez ki yumruk öncekinden daha ağırdı.
Yerde bir süre kaldım.
Sırt üstü dönüp gökyüzünü izlemeye başladım.

"Etraftaki ışıklar olmasa yıldızlar dahada net görünürdü heralde." Dedim.

Emir:

"Abi iyimisin yıldızlar falan, çok mu hızlı vurdum."

"Yok lan.
Ama bence zevk alıyorsun."

Dedim sinirle çenemi tutarken.

Aklımı toparlayamıyordum.
Bu kız beni aptala çevirmişti.

İyide neden.
Neden böyle oldum.
Kız hayatıma girdikten sonra doğru düşünemez olmuştum.

"Bir an önce kendime gelmeliyim." Dedim.

Yoksa açık hedef olacağız hepimiz.
O orospu çocuğu kedinin fareyle oynadığı gibi benimle oynamak istiyor.
Kafayı bana takmış.
Kendimi ve etrafımdakileri korumak için aklımı başıma almalıyım.

Gözlerimi kapatarak düşündüm.
Uzun uzun düşündüm.

"Emir." dedim elimi uzatarak.
Emir'in uzattığı elini tutarak yerden kalktım.
Elimdeki yamulmuş sigaradan bir nefes daha çektim.
Yukarıya dogru üfleyerek kalan kısmını yere atıp ayakkabımın ucuyla ezerek söndürdüm.

Hızla içeriye girip Pınar'ın odasına çıkmak için asansöre yöneldim.
Emir de bir gölge gibi peşimden geldi.

2. Katın düğmesine basıp beklemeye başladım.
Asansör durunca indik.
Hızlı adımlarla Pınar'ın olduğu odaya geldim.
Kapıyı tıklamadan direk içeri girdim.

Pınar masasında başını ellerinin arasına almış yorgunluğunu atmaya çalışıyordu.
Önünde ki kahve ile ancak ayakta duruyordu sanırım.
Pınar da bizde gece boyu ayaktaydık.
Nerdeyse sabah olmuştu.

Kapıyı duyunca başını yandan kaldırarak bana baktı.

Önündeki koltuğa geçip oturdum. Yüzüne baktım.
Hiç bir şey söylemedim.
Ama o anladı.

"Yoğun bakımda kalacak en az iki gün. Belki de bir hafta.
Rahat nefes alsın diye solunum cihazına bağladık. Uyanmayı başardığında odaya çıkaracağız.
Kırık falan yok. Ama iç kanama tekrar edebilir.
Hâlâ o risk var.
Sürekli gözlem altında tutacağız.
Sen de git dinlen.
Biz buradayız zaten. "

Ayağa kalktım.
"Buraya adam bırakacağım."

" Tamam." Dedi Pınar, yorgun.

"Emir gidelim. "

"Tamam abi."

Odadan,sonrada hastaneden çıktık.
Arabaya binmeden önce Emir'i kolundan tutup kendime çevirdim.

Kendinden emin şekilde nihayet der gibi gözlerime baktı.
Beni tanıyordu.
Ne isteyeceğimi tahmin ediyordu.

Her kata 2 adam. Güneşin katına 10 adam koy.

Sevda'nın katınada 10 adam.

Evet kız kardeşimi de korumalıydım.
Bir yıldır bu hastanede yatarak tedavi oluyordu.

O Marinada kaç tane kamera kaydı varsa hepsini toplayın.

O piç ya kıyıya çıktı, kaçtı. Ya açıkta başka bir gemiye bindi.

Açıktaki bugün gemilerin isimleri, sahipleri nerden gelmiş nereye gidiyor hepsini istiyorum.

Polise de sorun Ivan'ın ölüsü yada dirisi sudan çıkmış mı.

Arda'yı ve adamlarıda al.
Beni şirkete bırakıp bu işin peşine düşün.
Sana güveniyorum. "

"Emredersin abi."

Birlikte arabaya binip şirkete doğru yola çıktık.
Şirkete geldiğimde Güneş yeni doğuyordu.

Güneş...
Doğuyor. Dedim sıkıntılı şekilde.

Beni bıraktıktan sonra Emir hemen çıkıp söylediğim şeyleri yapmak için adamları aradı.

O gittikten sonra bugün bütün işleri hızlı şekilde halledip tekrar hasteneye gitmeye karar verdim.

*****

Bugün 3.gün.
Üç gündür her sabah şirkete gidiyor her akşam buraya geliyorum.

Güneş üç gündür hiç kıpırdamadan baktığım pencerenin arkasında hareketsiz yatıyordu.

Bugünde yine pencerenin önüne gelerek onu izliyordum.

Pınar yanıma geldi.

"Ne zaman uyanacak."

"İlaçları kestik.
Sadece bekliyoruz.
Bu kız sanki senin ayak izlerine basarak yürüyor Bora."

" Ne!"

"Acınız benziyor. Yaralarınız da. Senide bu kız gibi bulunmuştuk.
Sende bu odada günlerce kalmıştın.
Ailen öldükten sonra her gece bir yerde sabahlıyordun.

Her gece birilerine dalaşıyordun.
En sonunda seni sopalarla öldüresiye dövmüşlerdi.
Hakan seni bulmasa çoktan babanın yanına gömerdik.
Bu odada sende 1 hafta yattın.
Senin yerinde Emir sabahladı 1 hafta.

Bu kızda seni izleyen bir kadere sahipse, uyanır."

"Sende mi uyumadın Pınar.
Ne saçmalıyorsun."

"Heey.
Nişanlıma bağırmayı kes. "
Dedi Hakan arkadan gelerek.

" İyikide nişanlın olmuş lan.
Yoksa kim sürekli savunacaktı."

Dedim tekrar Güneş'e bakarak.

O an fark ettim Güneş'in elinin hareketini.

"Uyanıyor." Dedim.

Pınar anında dönüp Güneş'e baktı.
Sonrada içeriye yöneldi.
Bense ellerim camda sadece içerde olanları izliyordum.

Pınar yanına helen hemşire ile birlikte Güneş'in yanına geldi.
Bir şeyler söyledikten sonra Güneş'in ağzındaki solunum aletini çıkardı.

Güneş önce bir öğürdü.
Sonra kendi başına nefes almaya başladı.
Hakan'ın elini omzunda hissettim.

"Atlattı inşallah merak etme.
Sabaha odaya alırlar."
Dedi.

Hiçbirşey söyleyemedim cevap veremedim sadece izledim.

*****

Sabah olmuş Güneş odaya alınmıştı.
Şuan uyuyordu.

Pınar:

"Bir süre böyle uyur." Dedi.

"Vücudundaki morluklar, ezikler yüzünden ağrısı olacağı için ağrı kesici veriyoruz. Oda uyku yapar.
Uyur uyanır geri uyur. "

Güneşin yanına gelip yüzünü izlemeye başladım.
Dudağının kenarındaki patlamış yer kabuk bağlamıştı.

"Morluklar ne zaman geçer."

" 1 haftadan sonra yer yer sönmeye başlarlar."

Üzerindeki örtüyü kaldırdım.
Sonra üzerindeki hastane kıyafetini yukarıya sıyırdım.
Bacaklarındaki morluklar daha fazlaydı.

"Tekme izleri." Dedim.

Dişlerimi okadar sıkmıştım ki gıcırtıları kendim duydum.

Sonra kıyafetini ve örtüyü tekrar örttüm.

Güneş'in yanına çektim odadaki tek koltuğu ve oturdum.

"Sanırım burada kalacaksın."

"Evet."

"Benim çıkmam lazım birsey olursa ararsın. "

"Tamam sağol."

Pınar çıktıktan sonra Güneş'i izliyordum hâlâ.
Uykusunda bir şeyler mırıldanıyordu.

Sonra gözlerini açmaya başladı.
Hemen ayağa kalktım.

Gözlerini bana çevirdi.

"Neden?
Neden geldin.
Sen olmasan cezam bitecekti.
Şimdi kurtulmuş olacaktım. "

Dedi.

"Sana söyledim.
Sana ölmek yasak."

İyileş bir an önce.
Bundan sonra yanımdan bir saniye bile ayrılmayacaksın.
Ölmek istiyorsanda benim yanımda,
benim kollarımda öleceksin..

***********************************

Selam canlarım bölüm sonu.
Umarım beğeniyle okurdunuz.

Loading...
0%