Yeni Üyelik
19.
Bölüm

B.19 Hastane

@azamet_29_2

Selam canlarım.
Yeni bölümden merhaba.
Umarım beğeniyle okunur ve sayımız artar.😁😁😁😁😁

**********************************

Gözlerimi boynumdaki ağrı ile açtım.
Tekli koltukta uyuya kalmıştım.
Sabaha kadarda boynum tutulmuştu.

Yerimde doğrulduğumda boynuma birde sırtımın ağrısı eşlik etti.
Resmen heryerim ağrıyordu.

Ayağa kalkıp uzun uzadıya esnedim.
Sonra Güneş'e baktım hala uyuyordu.

Gece Pınar'ın verdiği ilaçtan sonra ağrısı geçmiş sızıp kalmıştı kız.
Bu çelimsiz kız için çok fazlaydı bu ağrılar.
Ama dayanmaya çalışıyordu.

Güneş'e yaklaşıp yüzüne baktım. Saçlarının bir kısmı yüzüne dağılmıştı. Kıvırcık olan saçları dağıldığında resmen kabarıyordu.

O an aklıma o şerefsiz geldi.
Bana yolladığı videoyu hatırladım.
Tekme tokat nasıl vurduğu geldi gözümün önüne.

Dişlerimi ve yumruklarımı sıkarak bu kez o adamın yüzünü hatırlamasını umarak sinirle odadan çıktım.

Koridorun sonundaki pencerenin yanına gelerek pencereyi açtım.
Cebimden sigara paketimi çıkararak bir dal alıp dudaklarıma bırakıp pencereden dışarıya dahada çıkarak yaktım.
Derin bir nefes çektim.

Pınar olsa hastanemde sigara içme derdi eminim.

Evet burası Pınar'ın hastanesiydi.
Aslında babasınındı.
Babası da doktordu. Bu hastanenin sahibi ve başhekimiydi.
Kalp krizi geçirip ölünce hastanede doktor olan Pınara'a kalmıştı.

Sigaramı içerken bir yandan da koridordaki insanları izliyordum.

Sekreterler ve hemşireler nöbet değişimi yapıyordu.

O sırada hemşirelerden birinin koşarak Güneş'in olduğu odaya girdiğini gördüm.

Ters giden birşey olduğunu düşünerek elimdeki sigarayı camdan atıp koşar adım odaya döndüm.

Kapıyı açarak hızla içeri girdim.

"Ne oldu sorun mu var." Dedim telaşla.

Güneş sinirle bakarak.

"Senlik bişey değil çık." Dedi.

Ona aldırmadım tabi.
Her zamanki gibi tersliği üzerindeydi.

"Hemşire? "

Dedim. Duymazdan gelerek.

Hemşire kız:

"Lavaboya gitmek istedi sorun yok."

Diyince yanlarına gelerek.

" Bana bırak." Dedim.

Ayağa kalkamayacaktı biliyordum.
Bacaklarını görmüştüm.
Ve 4 gündür de hareketsizdi. Bacaklarının üzerinde bile duramayacaktı.

Kucağıma almak istedim ama,

" Bırak!
Sana gerek yok."

Diye çemkirdi yine kendini geriye çekerek.

"İnat etme, ayakta bile duramazsın. "

"Dururum sana ihtiyacım yok."

Diyince kaşlarımı çatıp geriye çekildim.
Kollarımı göğsünde birleştirip izlemeye devam ettim.

İçimden,

"Kalkta kendin gör Cadı."

Dedim ama düşmesinide istemiyordum.
Bu yüzden yanından fazla uzaklaşmadım.

Hemşirenin yardımıyla önce yatağın kenarına oturdu.
Sonra da yere basarak ayağa kalkmaya çalıştı.

Ama anında boşa basmış gibi olunca
düşecekken tuttum kollarının altından.

"İnat etme Cadı."

Dedim,kucağıma alırken.

Güneş zayıf bir kızdı.
Ama bir kaç gün içinde dahada zayıflamıştı.
Kuş kadar hafiflemişti.

"Söyledim bacakların iyi değil,bir süre böyle güçsüz olacaklar."

Dedim.

Yüzünün halinden dişlerini birbirine bastırdığı belli oluyordu.

Banyoya girince hemşireyi de çağırdım.

Güneş'i klozetin üzerine bırakıp,

"Siz burda yardım edebilirsiniz."

Dedim ve çıktım.

Banyonun dışın da bir süre bekledikten sonra hemşirenin çıktığını görünce yüzüne baktım.

Başıyla aşağı yukarı işaret verince içeriye girip tekrar kucağıma aldım.

Hiç bir tepki vermeden sadece önüne bakıyordu.
Tekrar yatağa bıraktığım anda arkasını dönüp örtüyü üzerine çekti.

Ne hissettiğini ne düşündüğünü tahmin edebiliyordum.

Acınacak halde olduğunu düşünüyor ve utanıyordu.
Hiç birşey söylemeden odadan çıktım.

Hakan'ı bulup konuşmak için asansöre yöneldim.
Artık birşeyler yapmanın zamanı gelmişti.

Hakan da Pınar la aynı kattaydı.
Asansöre binip 2 ye bastım.
Önce Hakan'ın odasına gidecektim ama vazgeçtim.
Bu romantik aşık kesin Pınar'ın yanında çay içiyordu.
Bu yüzden Pınar'ın odasına çevirdim yönümü.

Kapıyı çalmadan direk girdim.

"Tam tahmin ettiğim gibi.
Oğlum siz evlenin bence artık.
Bu ne hergün aynı odadasınız. "

"Sanane lan.
Nişanlım o benim canım ne zaman isterse odasına gelirim."

Etrafa baktım.
"Pınar yok sen burda ne iş."

"Az önce viziteye çıktı.
Senin kız liste başı. "

"İyi." Dedim, yanına gelip kolundan tutarak.

"Sende geliyorsun. "

"Nereye lan."

"Cadı uyandı.
Şu kızla bi konuşman lazım.
Kızın kafa, kafa değil.
Sonunda kayışı koparacak.
O yüzden tanış artık."

"İyi tamam, bırak kolumu ben kendim yürürüm."

Hakan'la birlikte asansöre binip kata çıktık.
Asansörden inmiş odaya doğru gelirken bir hemşire koşarak yanımıza geldi.

"Hakan bey bende sizi çağırmaya geliyordum.
Pınar hanımın hastası pencereye çıkmış atlayacak."

Dediğinde tepemden kaynar su boşalmış gibi hissettim.

Koşarak odaya döndüm.
Hakan da arkamdan geliyordu.

Odaya girdiğimde. Güneş'i pencerede bir bacağı dışarda bir bacağı içerde gayet rahat çerçeveye yaslanmış, Pınar'la tartışırken gördüm.

Pınar'ın yanından geçerek,

"Güneş?
Güneş ne yapıyorsun.
Sakin ol."
Dedim odanın ortasına gelerek.

"Sakın yanlış bişey yapma.
Lütfen in ordan."

Dedim ellerimi yarı havada turarak.
Bu hareketimle korkmamasını sağlamaya çalışıyordum.

Anî bir hareketimle aşağı düşmesini istemiyordum.

"Artık kimin ne dediğini umursamıyorum.
Yaklaşma sakın." Dedi.

Sesi sakindi ve hoşuma gitmemişti.

"Rahat bırakın artık beni.
Bırakında kurtulayım bu işkence dolu hayattan."

"Güneş saçmalama.
Lütfen sakin ol.
Bu tarafa gel."

"İstemiyorum.
Bugün bu işkence bitecek."

"Güneş!" Hakan da gelmişti.

"Güneş bana bak lütfen.
Güneş gözlerime bak."

Dediğinde Güneş dediğini yapıp Hakan'ın gözlerine baktı.

Hakan:

"Benim adım Hakan.
Bora'nın arkadaşıyım, Pınar'ın da nişanlısıyım."

Güneş bir bana bir de Pınar'a baktı.

Sevgili olmadığınızı anlamıştı sanırım.

Hakan:
"Aynı zamandada doktorum."

Diye devam etti.

"Güneş.
Önce oradan in, konuşalım.
Sorun neyse bırak yardım edelim.
Sana yardım etmek için burdayız.
Lütfen pişman olacağın bir şey yapma.
Ölmek hiç birşeyi çözmez."

"Nerden biliyorsun doktor.
Belkide çözer.
Ben...
Yoruldum artık.
Kaldırabilirim ,taşıyabilirim sanmıştım ama akıntıya karşı kürek çekmekten başka bişey yapmamışım.

Ne yapsam olmuyor beceremiyorum.
Hiç bişey yapmasam, burnumu Bozkurt'un hayatına sokuyorum.
Hiç bir şey iyiye gitmiyor düzelmiyor.
En iyisi meseleyi kökünden halletmek."

Hakan Güneş'i ikna etmek için elinden geleni yapıyordu.
Pınar ise kenarda bizi izliyordu.

"Şuan sağlıklı düşünemiyorsun Güneş.
İzin ver sana yardım edelim."
Dedi Hakan yine.

Ama Güneş'in ikna olmaya niyeti yoktu.

"Sen...
Sen benim ne yaşadığımı biliyormusun doktor.
Boktan 19 yıllık bir hayat nasıl geçer bilir misin?
Yalnızlık nedir bilir misin?
Annesizlik nedir, anne katili olmak nedir bilir misin?

Her gün babandan sevgi yerine dayak görmek nedir bilir misin?
Annenin katili sensin diyen bir adamın kemeriyle dövülmek nedir bilir misin?

Bilmezsin.
Sonrada gelir ölmek bir şeyi çözmez dersin.
Peki ne çözer doktor?
Söyle bana hadi.
Ne çözer?"

"Yeni bir hayat çözer."

Dedim.

"Geçmişine bir perde çekip geleceğe bir pencere açalım birlikte."

O an aklıma gelenleri hiç düşünmeden söyledim.
Çünkü aklıma başka birşey gelmiyordu.

Yaptığı şeyden vazgeçirmek için konuşmaya devam ettim.

"Farzetki burdan atladın ve öldün.
Sonra yeniden doğdun.
Burdan yeniden başla Güneş.
Yeniden doğ."

Gözlerini bana çevirip baktı.
İlk kez inceleyerek baktı.
Hatta biraz fazla bile baktı.

Pencereye doğru bir adım daha attım.
Ama yerinden dışarıya doğru biraz daha kaydı. Bir an korktum belli etmesemde.

"Yapma Güneş." Dedim.
"Kendine bunu yapma!"

Sonra sakin şekilde bir adım daha yaklaştım.
Odadaki herkes bize bakıyordu.
Bir adım daha yaklaşarak sonunda yanına gelip hızla kolundan tutup içeriye çektim ve kucağına aldım.

"Bir daha bunu yapma sakın.
Sana ölmek yasak." Dedim yumuşak bir sesle.

Kucağımdaki Cadı'yı yatağa taşırken,

"Bir daha kendini öldürmeye kalkarsan seni öldürürüm."

"Söz veriyormusun.? "

"Sen manyaksın gerçekten."

Dedim Güneş'i yatağa bırakarak.

Hakan yanımıza gelerek, Güneş'e baktı.

"İyimisin.
Nerdeyse büyük bir hata yapacaktın."
Dedi.

Güneş yatakta bacaklarını aşağı sarkıtmış ellerini kucağında birleştirmiş yüzü ellerine dönük şekilde konuştu.

"Hata değildi cesaretimi zar zor toplamıştım.
Siz ise cesaretimi kırdınız, yine yapamadım. Bir sonrakine kadar yine yaşamaya mahkum oldum."

"Saçmalamayı kes artık.
Bir daha böyle bir şeye kalkışmayacaksın. " Dedim.

"Sana soran yok."

Pınar:
"Güneş bu şekilde hiç bir şeyi halledemezsin.
Bence yardıma ihtiyacın var.
Hakan psikiyatri doktoru.
Dalında en iyilerden biri.
Sana yardım etmesine izin ver."

Güneş Hakan'a baktı.

Birden elini alnına koyarak kahkaha ile gülmeye başladı.

Biz ona bakarken o hâlâ gülmeye devam ederek.

" Yani...
Yani deli doktoru.
Demek sizde...
Sonunda keçileri kaçırdığıma karar verdiniz. "

Dedi birden susarak.

"Galiba gerçekten kaçırdım yada çok az kaldı. "

Hakan:
"Öyle bişey demedi Pınar."

Güneş:
"Beni rahat bırakın. "

Dedi yatağa uzanıp arkasını dönerek.

"Tamam.
Şimdi seni biraz yalnız bırakacağız dinlen.
Ama sonra yine konuşacağız.
Bundan sonra benimde hastamsın. "

Dedi Hakan.
Ama Güneş tende lafı yedi.

"Ne mutlu bana.
Başımdaki bela birken 3 oldu.
Ne meraklıymışsınız. "

Pınar:

"Güneş, serumu takmamız lazım.
Lütfen itiraz etme.
İlaçların ve sağlığın için gerekli."

"İstemiyorum."

"Güneş çabuk iyileşmek istiyorsan söyleneni yap." Dedim.

Güneş önce sessiz durdu.
Sonra arkası dönük halde kolunu bu tarafa uzattı.

Pınar da elindeki girişe serumu tekrar taktı.

Pınar ve Hakan çıkarken Pınar'a yaklaşıp.

"Ben burda kalacam." Dedim kısık sesle.
Hakan bana bakarak..

"İyi olur aynı şeyi tekrar edebilir. Yanında birileri olmalı bir süre.
Biraz dinlensin tekrar geleceğim.
Biraz konuşup bir başlangıç yapmak istiyorum."
Dedi ve çıktı.

Onların ardından kendimi koltuğa bıraktım. Güneş hâlâ arkası dönük ve sessiz duruyordu.

Bu şekilde yarım saat kadar durduk. Sonunda ayağa kalkarak yatağın yanına gelip baktım.
Nefesi düzenli ve gözleri kapalıydı.
Şuan uyuyordu anladığım.
O sırada bir hemşire girerek serumu yenisiyle değiştirdi.
Sonrada içine bir ilaç ekledi.

"İlaç ne için." Dedim.

Kız önce Güneş'e baktı.
Sonra biraz öne eğilerek sessizce,

"Sakinleştirici." Dedi.

" Pınar hanım biraz uyusun kendini toplasın. Dedi."

*****

Güneş gün boyu uyudu.
O uyurken Pınar iki kere gelerek kontrol etti ve serumu yeniledi.

"Vücudu zayıf düşmüş.
Serum hem sıvı takviyesi hem de ilaçları için gerekli" Dedi.

Bir süre oturduğum yerde onu izledim.
O sırada kapı tıkladı.
İçeri giren Emir di.

"Anlat. Ne yaptın."

"Abi.
Bütün kamera görüntülerini topladık.
İki tane gemi ayrılmış o gece limandan.
İsimlerini ve nereye gittiklerini öğrendik. Ama alakaları yok.
Büyük ihtimalle limana çıktı.

Akın görüntüleri tarıyor.
Bişey bulduğu anda arayacak."

"Ivan.?"

" Ivan.? Mort.Ölmüş."

"İyi olmuş. "

"Bir şey daha var abi."

"Ivan'ın kolunda akrep dövmesi çıktı.
Ayrıca telefonundada kızın resimleri vardı."

"Yani kızda listelerinde."

"Öyle olmalı."

" Tamam yeni bişey öğrenince bana haber ver."

Emir:
"Tamam abi." Dedi ve çıktı.

"Pencereden atlamalıydım sabah."

Dedi sırt üstü dönüp tavana bakarak.

"Gittikçe daha kötüye gidiyor.
Şimdide peşimizde katiller var."

"Hepsi senin suçun."

Yerimden kalkıp,Güneş'in yatağının kenarına oturdum.

"Şimdide kendi kendine mi konuşmaya başladın.
Ayrıca bütün suç senin.
Ne diye yanımdan kaçtın.
Kaçmasaydın başına bunlar gelmeyecekti."

"Yanlış. Seni kurtarmasaydım başıma bunlar gelmeyecekti.
Her boka burnunu sokuyorum.
En sonundada senin boktan hayatına soktum.
Şimdide benim boktan hayatım dahada bok oldu."

"Nerdeydin Cadı.?
Nereye saklandın?"

"Benden kaçıp onların eline nasıl düştün."

Bir süre sessiz yüzüme bakıp yerinde doğruldu.

"Çekil kalkmam gerekiyor."

"Nereye?"

"Nereye olabilir. Banyoya."
Elindeki serumu kapatıp çıkardım.

"Bakıyorumda bu işlerden anlıyorsun."

"Evet.
Bir kaç kere gelmişliğim var benimde hastaneye."

"Öylemi.? Senide mi dövdüler."

Dedi alaycı şekilde.

"Evet." Dedim.

"Bende senin gibi kaşınmıştım."

Dedim Güneş'i kucağıma almak istediğimde.

"Senin götürmeni istemiyorum."

Yüzüne baktım sakin şekilde.
Sonra eğilip kulağına,

"Ya benimle gelirsin.
Yada sonda takarlar."

Dedim kısık sesle.
Kocaman gözlerle bana baktı.

Bir süre sessiz ve dişlerini sıkarak bekledikten sonra iki kolunu havaya kaldırıp bekledi.

"Aferim. Böyle akıllı ol işte."

Dedim kucağıma alarak.
Banyoya girip bıraktım.
Sonra çıkarak dışarda bekledim.

Bir süre sonra kapı açılınca yine kucağıma alarak yatağa getirip bıraktım.

Sonrada tekli koltuğa geçip oturdum.

"Seni kim dövdü merak ettim.
Hiç dayak yiyecek gib..."

Cümlesini tamamlayamadı.

Kapı tıklayarak içeri Hakan girdi.
Arkasından da yemek getiren eleman geldi. Yemeği tekerlekli masaya bıraktıp Güneş'in önüne çekerek tekrar çıktı.

Bu sırada Hakan da elleri doktor gömleğinin cebinde yanımıza gelip.

"İyi akşamlar. Şimdi nasılsın."

"Sizin başka işiniz yokmu?"

"Biriniz dibimden ayrılmıyor.
Diğeri merakla uyanmamı beklemiş."

"Evet anladım daha iyisin.
O halde hem yemeğini yersin hem sohbet ederiz.
Ne dersin."

Dedi sandalyeyi yatağın yanına çekerek.

"Ne anlatmamı istiyorsun doktor."
Dedi Güneş bıkkın.

"Anneni nasıl öldürdün ordan başla."

Anında gözlerimi Hakan'a çevirdim.
Birden en keskin soruyu sorması benide Güneş'ide şaşırtmıştı.

*********************************

Selam güzellerim.
Bölüm sonu.
Yeni bölümlerde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

Loading...
0%