@azamet_29_2
|
Selam. ************************************ Anında gözlerimi Hakan'a çevirdim. Güneş'in yüzüne baktım. Güneş şaşkın bakışları yüzünden silip önündeki yemeğe dönüp bakarak, "Hastane yemekleri kötü olur derler ama fena görünmüyor." Dedi. Hakan'a baktım bu kez. "Annenin doğumda öldüğünü biliyorum. "Bu ne çorbası değişik birşey. Mercimek gibi ama tarhanayada benziyor." "Ağlayamadığın doğru mu?" Güneş çorbadan bir kaşık aldı ve, "Iyy! "Kan görünce bayılıyormuşsun öylemi? " "Keşke tuz getirselermiş yanında." "Sırtındaki yaraları görebilir miyim ?" Güneş kısa bir süre sessizce durdu. Sonra, "Neden?" "Oh be." Dedim içimden. Hakan'ın söylediği ve sorduğu hiç bir şeye cevap verme gereği bile duymamıştı. Ama sırtını görebilir miyim sorusuna "Neden." Diye cevap vermişti. "Neden görmek istiyorsun?" "Ben doktorum. Senin durumuna bir teşhis koymak için. Benim düşüncem psikolojik olduğunu yönünde bunu kanıtlamak için her türlü durumu değerlendirmem lazım." Hakan Güneş'e bakarken, Güneş te sessizce önündeki tepsiye bakıyordu. Hakan sessizce yerinden kalkarak Güneş'in yanına gitti. "İzin verirsen bakmak istiyorum." Güneş'in yüzüne baktım. Hakan Güneş'in pijamasına uzandığında yine kıpırdamadı. Hakan yavaşça pijamayı yukarı kaldırarak Güneş'in sırtına baktı. Bu izler neden geçmiyordu. Sonra geri düzeltti pijamasını Hakan. Sonra da sağ koluna uzanarak kolunu açtı. Hakan geri çekilerek, "Bugünlük bu kadar yeterli. "Ee. Ne oldu şimdi. "Bugünlük bu kadar. "Anladım. "Bakarız, olabilir." Hakan odasına giderken bende tekrar Güneş'in yanına odaya döndüm. Güneş yatağında arkası dönük uyuyordu yada uyuma numarası yapıyordu. "Yemeklerin hiç birine dokunmamışsın. Hiç tepki vermeden yatmaya devam etti. "Uyu bakalım." Dedim. Uyuduğuna inanmadığımı belli ederek. "Sorulardan kaçmanın en iyi yolu uyumaktır. Dedim imalı şekilde. "Senin işin yokmu ya. "Kaçıyorsun." Dedim. Ama cevap vermedi sessiz kaldı. "Güneş!" Ses yok. "Güneş!" "Ne ya! Ne.? "Konuş. "Neyi.? "Önce nerdeydin? Dedim. Sesim sinirli ve yüksek çıkmıştı. ***** Bora'nın bana yüksek sesle söylediklerinden sonra. Yüzüne baktım sinsi şekilde gülerek. "Hem uzakta hem yakındaydım." Dedim. "O ne demek." Dedi. Gözlerini kısarak bana bakarken. "Halil ustanın yanındaydım." "Halil Usta? "Bizim Halil kaptan mı?" Duyduğumuz sesle kapıya baktık. Emir di şaşkın şekilde bakan. "Evet." Dedim. Yine gülümseyerek. "Sen nerden tanıyorsun Halil Kaptanı." Babamın eski bir arkadaşı. Kollarımı göğsümde birleştirerek. "Sen oraya geldiğinde bende ordaydım. Halil amcaya anlattığın herşeyi duydum. "Emir? Dedi Bora kaşları çatık şekilde Emir'e bakarak. "Bilmiyorum abi. "Ordaydım kalas. Dedim kıvırcık kelimesine karşılık kalas kelimesini vurgu yaparak. "Ne? Bora tek kaşı havada bana bakıyordu. "Seni üçkağıtçı. Omuz silktim. "Bu kalas sizin arabayı bırakıp gittikten sonra arabaya bakarken arka koltuğa bakma hatasını yaptım." "Tabi kanı görünce yine bayıldın." Bora'ya baktım bezgin. "Bende meraklı değilim heralde. Gözümü hastanede açtım sonra. Kendime gelince Halil amca bana olanları anlattı. Sonra Halil amca çıkış işlemlerini yaparken kapının önünde bir adamla karşılaştım. O zaman anladım peşime düştüklerini. Bir yalan uydurup Halil amcaya beni eski mahalleme arkadaşıma bırakmasını rica ettim. O adam bizi oraya kadar takip etti. Adamdan kaçarken bukezde ayyaş babama yakalandım. Babamdan kaçarken de o adam yine önümü kesti. Kendimi sahile attım. İwan'ın midemde patlayan yumruğuyla kendimi yerde buldum. "Tam bir aptalsın." "Hı. "Aptal olmasan benim yanımdan kaçmazdın. Şaşkın şekilde bakarak, "Sen nerden biliyorsun." Dedim. "O şerefsiz seni videoya çekmiş, birde bana yolladı. O adamı nasıl kışkırtıp kendi nasıl bu hale getirdiğini gördüm. "Sensin manyak." "Manyak olmasan, kendini öldürtmeye çalışmazdın." Önüme döndüm. Anında yanıma geldi Bora. Yakamdan tuttu. "Canından bezmek nedir, ölmeden ölmek nedir ben senden daha iyi biliyorum." Dedi. Sonra hırsla yakamı bırakıp odadan çıkıp giderken Emir de arkasından çıktı. Sinirle baktım arkasından, Neden birden bu kadar kızdı. Yatağımda öylece düşünmeye başladım. Kendi durumumu ve Bora'nın durumunu. Yüzünü hatırlamaya çalıştım. O şekilde ne kadar öyle düşünerek oturdum bilmiyorum. Kapının açılmasıyla kapıya döndüm. Yüzüne baktım, "Merhaba." Dedi gülümseyerek. "Me.. Uzattığı eline ve bileğindeki isimliğe baktım. Bozkurt? "Merhaba ben Sevda "Hı? "Kardeşiyim." "Kardeşimi?" Dedim kocaman gözlerle. "Evet. Dedi bacaklarına bakarak. "Yürüyemiyorum." "Bora az önce çıktı." Dedim onu aradığını düşünerek. "Ben abim için değil seni görmek için geldim. Seninle tanışmak için " Dedi yine gülümseyerek. Bora'nın aksine bu kız güler yüzlüydü. "Neden benimle tanışmak istedin? Anlayamadım." "Abimin hayatını kurtaran kişiyi tanımak istedim. Onu bir kızın kurtardığını duyduğum da çok şaşırmıştım. Seninle tanışmak ve senden dinlemek istedim olanları. "Teşekkür ederim." Dedi ve sustu. Gözleri dolmuş şekilde bakıyordu. "Ailemden kalan tek kişiyi abimi benden almalarına engel oldugun için çok teşekkür ederim." "Evet yaptık bir hata işte. Dedim. "Biliyormusun uzun zaman sonra bugün sizinle birlikte eve dönüyorum." "Evemi. O sırada kapıdan Bora girdi. "Sen neden buradasın Sevda?" "Onunla tanışmak istedim." Dedi bana bakarak. Bora gayet rahat şekilde. "Tanıştığınıza göre hazırlanın bugün dönüyoruz eve. **********************************
|
0% |