Yeni Üyelik
21.
Bölüm

B.21 Ev

@azamet_29_2

Selamlar yeni bölüme hoşgeldiniz Umarım beğeni ile okursunuz.

*******************************
Bu sabah uyandığımda daha iyi hissediyordum.
Yatakta iyice gerindikten sonra derin bir nefes alıp bir süre tavanı izledim.

Dün hastanede olanlar aklıma geldi.
Bora'nın söylediği son şey kafamın içinde yankılanıp durdu.

Bulunduğum odaya girdiğinde yeni tanıştığım Sevda'yla yani kardeşiyle konuşuyorduk.

Bora Sevda'ya neden bu odada olduğunu sormuş Sevda benimle tanışmaya geldiğini söylediğinde,

" Tanıştığınıza göre hazırlanın bugün eve dönüyoruz.
Ve bundan sonra kimse benden uzak olmayacak."

Demişti.

"Kimse benden uzakta olmayacak.!"

Bu cümle tuhaf bir his bırakmıştı içimde.

Bunu söylerken fazlasıyla ciddiydi üstelik.

Sonrasında Bora'nın ardından Emir ve bir adam daha girdi odaya.

Sevda:

"Emir abii." Dedi sevinçle.

Emir biraz öne doğru eğilerek konuştu.
Malum kocaman iri yarı bir Emir ve tekerlekli sandalyede çelimsiz bir kız.
Fark bariz.

"Nasılsın Sevda.?"

"İdare ediyorum abi."

" Doktorun ilerleme var dedi."

"Eh işte. Biraz."

Onlar konuşurken bizde onları izliyorduk. Bir saniyelik Bora'ya baktığımda Bora'nın Sevda'ya olan bakışlarında sevgi, dudaklarında bir gülümseme kırıntısı farkettim.

Anladığım kadarıyla baya samimîydi bu ikisi.

"Araba hazır abi."
Dedi Emir tekrar doğrularak Bora'ya bakarken.

"Tamam."

Dediğinde tekrar Bora'ya,

"Emir, sen Sevda'yı al arabaya götür."

Dediğinde bu kez Sevda'ya baktım.

Bir ona, bir ona bakıp duruyordum.

Sevda gülümseyerek kollarını Emir'e doğru kaldırdı.

Emir:
"Gel bakalım güzellik."

Dedikten sonra Sevda'yı yavaşça kucağına aldığında, Sevda da Emir'in boynuna sarıldı sevgiyle.
Birlikte kapıdan çıktılar.

Bora diğer adama dönerek,

"Sandalyeyi ve eşyaları al sende."

"Tamam abi."

Adam tekerlekli sandalyeyi ve dolaptan bir çantayı alıp çıktı.

Adamın gidişinin ardından Bora dolaptan bir poşet çıkararak yanıma geldi. Poşeti açıp içinden uzun bir hırka çıkarıp bana uzattı.

"Bu ne?"

"Neye benziyor, hırka."

"Yemin et."

"Güneş!
Beni sinirlendirme, giyde gidelim."

"Ne yani sadece hırkamı hâlâ hastane kıyafetleri var benim üzerimde."

Bora yüzüme baktı sinirle.

Sonra hızla elimdeki hırkayı çekip alıp, omuzlarıma örttü.
Sonrada hırkanın kollarını önümde birleştirip bağladı.

Yaptığı şeye baktım.

"Ne yapıyorsun." Demeye kalmadan bir anda Bora'nın kucağında buldum kendimi.

"Seninle hiç uğraşamayacağım.
Evde ne yaparsan yap şimdi gidiyoruz."

Önce pijama konusu sonra kendim yürüyebilirim diye çemkirmem...
Kucağından inmek istemem...
Itirazlarımın hiç biri umursamadan kucağında benimle odadan çıktık.

Hızlı adımlarla asansöre yöneldik.

"Ya bırak.
Ben kendim yürürüm. Zaten pijamayla komikken birde hırkayla bağlaman...
Sağ dirseği ile asansör düğmesine bastı. Gelen asansöre bindiğimizde ben hala söylemiyordum.
Zemin tuşuna yine dirseği ile basarken,

"Güneş!" Dedi yüksek sesle.

Aniden bağırmasıyla irkilerek yüzüne baktım.

Başını yukarıya kaldırarak derin bir nefes aldı ve.

"Sus! Eve gidene kadar kapa şu ağzını." Dedi.

Sonra gözlerini sımsıkı kapatarak, "Lütfen." Diye ekledi.

Sabırlı ve sakin olmaya çalışıyordu sanki. Ama sinirli ve tedirgin olduğu her hâlinden belliydi.

Yapacak bir şey yoktu somurtup sustum. Beni taşımak istiyorsa buyursun taşısın ,canıma minnet bende yürüyüp yorulmam. Hıh!.

Asansörden indikten sonra hastanenin arka kapısına yöneldik.

Tabi yine duramadım.
Ben ve düşük çenem.

"Neden arka kapıyadan çıkıyoruz?"

Bora cevap vermedi.
Sanki başka birşey düşünüyordu. Gözlerine baktım, mavileri etrafı tarıyor gibi sürekli hareketliydi.
O sırada bir adamı hızla yanımıza geldi.

"Etraf temiz abi. "

Anlamıştım bir şeylerden kıllanmış ve bu yüzden bizi apar topar hastaneden çıkarmıştı. Siniri ve stresi de bu yüzdendendi. Tabi bana da birazcık kızmış olabilir. Ama birazcık.

Otoparktaki araca geldiğimizde beni yavaşça arka koltuğa,gülümseyerek bize bakan Sevda'nın yanına bıraktı.
Yanıma da kendi oturdu.

Emir direksiyonda, bir adamda onun yanında,bizde 3 kişi arkada yola çıktık. Arabayı Emir kullandığı için hızlı gidiyorduk.
O cüssesiyle bu araba ona bisiklet gibi geliyordur heralde,bu yüzden öndeki ve arkadaki korumalarla birlikte aşağı yukarı yarım saatte eve gelmiştik.

Bahçeye girip kapının önüne çekilen araçtan yine bindiğimiz şekilde, Sevda Emir'in bende Bora'nın kucağında inerek içeri girdik. Üst kata çıktığımızda Bora beni önceden kaldığım odaya götürürken Emir de Sevda'yı benim solumdaki odaya götürdü.

Bora arkasını dönüp odadan çıkarken "Akşam yemeği 7 de o zamana kadar dinlen. 7 de seni alır indirim."

"Gerek yok.
Kendim inerim."

"Gelir. Alır. İndiririm! "

Dedi ve çıktı.

"Golor. Olor.Ondororom." Dedim sonrada dil çıkardım arkasından.

Saate baktım 7 ye 3 saat vardı.

Sonrada şöyle bir kendime ve etrafa baktım.
Hazır yatak hazır pijama diyerek kendimi yatağa bırakarak gözlerimi kapattım.

Her ne kadar asık suratlı bir Bora ve sessiz bir Sevda ile geçen sessiz bir akşam yemeği olsada,gece iyi bir uykudan sonra bu sabah daha iyiydim yani.

Yavaşça yerinden kalktığımda
bacaklarım daha iyiydi.
Yürüyerek banyoya giderek işimi halledip sıcak bir duş almak için küveti doldurdum.
Banyo dolabını açıp içine baktıktan sonra ne bulduysam alıp küvetteki sıcak suya bosaltıp iyice köpürttüm.

Kıyafeylerimi çıkarıp sıcak suyun içine girdim,Allah'ım bu kadar rahatlatıcı olduğunu bilmiyordum. Çok iyi gelmişti vududuma gerçekten. Normalde küvet yerine duşu kullanırdım ama bundan sonra kuvetciyim arkadaş.
Valla hayatı zenginler yaşıyor resmen.

"Güneş!"

Duyduğum sesle anında başımı kapıya çevirdim korkuyla ardından suya biraz daha gömüldüm.

Kapının hemen dışında Bora vardı.

"Güneş ordamısın?"

Köpüklerle oynamayı anında bırakıp iyice suya girdim.
Bellimi olur bu manyak içeri dalar falan.

"Hayır burda değilim az önce evden kaçtım."

"Dalga geçmeyi bırakta işini hızlıca bitirip aşağı in, seninle önemli bir işimiz var."

"Valla hiç niyetim yok.
Burda gayet mutluyum gelmeyide düşünmüyorum.

" Sana 10 dakika veriyorum Güneş.
10 dakika sonra aşağıda olmazsan gelir seni ordan kendi ellerimle çıkarırım."

"Tamam bee git başımdan sapık manyak."

Diye bağırdım.

"10 dakikan var Cadı. 10 Dakika.

Diyerek gitti.
Ayak seslerinden anladım odadan çıktığını.

"Allah'ın cezası.
Bi rahat vermedi.
Bari küvetin tadını çıkarsaydım biraz. Dedim ağlamaklı. Daha yeni alışmıştım.

" O kadar önemli olan iş neyse."

Hızlıca işimi bitirip banyodan çıktım.
Üzerime rahat bir kıyafet geçirip, saçlarımı kurulayarak hızlıca indim merdivenleri.
Salonda Sevda, Bora ve tanımadığım bir adam daha vardı.

Sabahın köründe neden herkes buraya toplanmış ki.

Sevda beni görünce,

"Günaydın Güneş." Dedi.
Bende mecbur,

"Günaydın" Dedim.

Bora'ya dönerek,

"Ne var.
Bu kadar önemli olan iş neymiş."

"Gördüğün adamı tarif edeceksin. Cahit beyde çizecek."

"Anlamadım.
Sen adamı gördüm demedinmi?"

Yüzüme baktı tuhaf tuhaf.

"Nerden göreceğim.?
Görsem burda olurmuydum. Çoktan peşine düşmüş İstanbul'u tarıyor olurdum."

"Bana video yollamış dediydinya.
O videoda sadece senin yüzün görünüyordu o piç herifin yüzü yoktu.
Şimdi otur tarif et."

Bora'ya bakarak koltuğa oturdum. Oda tam karşıma, adamın yanına oturdu. Dirseklerini dizlerinin üzerine koyarak el parmaklarını birbirine geçirdi.
Gözleri direk gözlerime bakıyordu.

Adam elindeki eskız defterini önündeki büyük sehpaya koyarak kalemi parmaklarının arasına aldı. Silgiyide diğer eline.

"İlk olarak yüzünün şeklinden başlayalım Güneş hanım."

Dediği şeyle adama çevirdim bakışlarımı.

"Ta.Tamam."

"Nasıl bir yüzü vardı.?"

Sordugu şeyle gözlerimi kapattım.
Sessizce düşünmeye başladım.

O âna, o karanlık depoya döndüm. Adamı gözümün önüne getirdim.
Bütün tüylerimin diken diken olduğunu hissettim.

Sonra tarif etmeye başladım.

Zayıf ama sakallarıyla kapattığı yüzünden sivri burnundan geniş alnından başlayarak anlattım.
Gözlerim kapalıyken sordu Cahit denen adam. Bende sanki tam karşımda oturuyormuşcasına tek tek tarif ettim.

Orada öyle ne kadar gözlerim kapalı kaldım bilmiyorum.

Cahit'in bi bak bakalım benziyormu demesiyle gözlerimi açtım.
Açmamla çenemdeki ağrıyı ve kollarımdaki beni tutan büyük elleri hissettim.
Başımı yana çevirdiğimde bir eli arkamdan dolaşmış şekilde beni kollarımdan tutan Bora'yı gördüm.

Ne yapıyorsun şeklindeki bakışıma,

" Dişlerini sıkıyor ve titriyordun.
İyimisin.? "

"Hı? İ.İyiyim.

Bakayım. " Dedim resme uzanarak. Elime aldığım resme baktım. Şaşkınlıkla baktım, bir kaç pürüz dışında nerdeyse aynıydı.

"Sende mi oradaydın." Dedim gayri ihtiyari.

"İşimiz bu efendim."

Bora çekip aldı resmi. Baktı, baktı. Kim lan bu orospu çocuğu.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Loading...
0%