@azamet_29_2
|
Bir kere daha dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Sonunda kalbî atmaya başlayınca nefes almaya ve öksürmeye başladı. Hemen yan çevirdim daha rahat nefes alsın diye. Sonrada kendimi yere bıraktım. Hakan nabzını kontrol ederken ben söyleniyordum. ***** Gözlerimi araladığımda yanımda iki kişi vardı. O an Bora tuttu elimi. "Korkma. "Ne oldu.?" Dedim maskenin altından çıkan boğuk yorgun bir sesle.. "Fenalaştın." Ben Bora ile konuşurken kadın doktorda kalbimi dinliyordu. "Durumu kötü görünmüyor. Hakan söze girdi. "Götürelim." Bora: "Tamam. Son duyduğum cümleydi bu. Gözlerimi tekrar açtığımda bulunduğum odayı hemen tanıdım. Yine hastanedeydim. "Nasıl hissediyorsun?" "Pelte gibi. "Hatırlamıyormusun.?" "Hayır." "Evde kalp krizi benzeri bir atak geçirmişsin. "Hadi ya. "Bora sayesinde. Sinirle yüzüne bakarak. "İyi bo..! Dedim sinirle yerimde doğrulmaya çalışarak. "Kalp atışlarını takip için bağladık. Dedi. Sonra devam etti. "Şuan için bir sıkıntı görünmüyor. Geçiçi birşey gibi. Stresten kaynaklı bir atak diye düşünüyoruz veya piskolojik." "Pisikolojik?" Dedim bu kez alaycı bir şekilde. "Evet?" "Yani çıkabilir miyim?" "Serumlar bitince evet." Dedi kapıya yönelip. Kafamı kaldırıp 2 büyük seruma baktım onlarda bana bakıyordu. "Ooooff. Offlayarak kendimi yastığa bıraktım. ***** Güneş'i ambulansa alırken kendinde değildi. Güneş'in o hali gözümün önünden gitmiyordu. Ya... O gün... Sonra ambulanslar, polisler... Güneş'in de ailem gibi ölmesinden bir an çok korkmuştum. 3 saattir burdayız. Sevda ile konuştuğunu ama Güneş'in olayından dolayı konsantre olamadıkları için Sevda ile fazla ayrıntıya giremedigini söyledi. Yarın tekrar konuşacaktı Sevda ile. Güneş'in olduğu odanın dışındaki koltuklara oturarak devam ettik konuşmaya. "Yinede Sevda'nın yanında kaldığın için sağol." "Ne demek." "Ya bu Güneş'in durumu?" "Güneş'in durumu hakkında da az çok bir fikrim var. Yani annesinin ölümünden sonra babannesin yanında kalması, sonra onun ölümünün ardından babasına verilmesi. Anlayacağın bu hayatta sevdiği kimse yok. Çocuk aklıyla düşünmüş düşünmüş bütün bunları olmadığı halde, annesinin ölümüyle ilişkilendirmiş. Bu kötü hayata dayanabilmek için kendince bir bahane bulmuş. Annesini kendisinin öldüğünü ve bu düzelmeyen hayatının bu suçunun cezası olduğuna inanmış. Bu duyguyu daha güçlü bir duygu yada acıyla baskılayacağını düşünüyorum. " "Hadi ya.. Anlattığın bu karma karışık kanıya nasıl vardın? " Boş durmuyoruz heralde oğlum araştırdım. "Ciddi misin?" "Evet. "Peki nasıl tedavi olmuş." "Olamamış. "Yani ölmüş." "Maalesef." "Yani Güneş'in kendini bile sarsacak bir duyguyu yaşamaya ihtiyacı var bence. O sırada odanın kapısı açıldı. "Seninki uyandı. Dedi asık suratlı ve alaycı şekilde. " Birazdan gelip cihazı çıkaracağız. Serumlardan sonra oda çıkabilir." "Tamam." "Bize müsade." Diyen Hakan Pınar'la birlikte giderken bende odaya girdim. Güneş ayaklarını hızlı ve ritmik şekilde bir sağa bir sola sallıyordu. "İyimisin?" "Neden...? "Ne neden.?" "Neden beni kurtardın.? Bıraksaydın...? Güneş'in yatağının ayak ucuna oturdum ve yüzüne baktım. Hakan haklı olabilirdi. Kan tutar, ağlayamaz... Şuan zavallı Bir kız çocuğu gibi bakıyordu bana. Zavallı ama güçlü görünmeye çalışan bir kız çocuğu. "Güneş?" Sessiz yüzüme baktı. Sen aslında annenin ölümünü üzerine alarak bu hayatına katlanmayamı çalışıyorsun.? Yani bu bahaneyemi sığınıyorsun? Yüzüme baktı şaşkın. "Uykum var çık uyuyacağım. Başka birşey sormadım. "Pekii. Yerimden kalkıp koltuğa oturdum. Bacak bacak üstüne attım. "Yine kaç bakalım." Dedim içimden. Ama ben anlayacağımı anlamıştım. Güneş uyuma numarası yaparken bende bunu düşündüm durdum. "Hadi cadı. "Nihayet." Dedi yataktan inerken. Yerimden kalkarak yatağın yanına gelip inmesini bekledim. "İyimisin?" "İyiyim" Dedi kolunu hızla çekerek. "Hadi gidelim sıkıldım zırt bırt buraya gelmekten." Diyerek çıktı. "Cadı!" Diyerek bende arkasından çıktım. Tam çıkış kapısının önüne geldiğimizde Pınar arkamdan seslenince durdum. "Arabanın anahtarını ver ben arabada bekleyeceğim." Dedi Güneş. Bir Güneş'in uzattığı eline bir Pınar'a baktım. "Tamam arabada bekle geliyorum." Güneş verdiğim anahtarla arabaya giderek binerken, Pınar'a baktım. Yanıma gelerek bir poşetle ilaç verdi. "Stres ve tetikleyecek şeylerden uzak olursa iyi olur. Sonra arabaya bakarak, "Sağol." Dedim dişlerimin arasından. Pınar içeri girerken bende elimde poşet homurdanarak arabaya döndüm. Kapıyı açıp Güneş'e bakmadan koltuğa oturdum. " Anahtar." Dedim elimi uzatarak. Ama vermedi. "Anahtar Güneş." Dedim başımı ona çevirerek. "Yine uyuyor olamazsın. Omuzuna dürtdüm uyuyan kızın. Aynı anda kafama dayalı silahla durdum. Kıpırdama Bozkurt. "Kimsin lan. "Beni tanımazsın. Unutma ilk yanlış hareketinde önce kızı vururum ona göre. Bir Güneş'e birde aynadan arka koltukta oturan yüzünü seçemediğim adama baktım. Dişlerimi sıkarak arabayı çalıştırarak parktan çıktım. Dediğini yapmaya mecburdum çünkü Güneş ile tehdit ediyordu. Trafiğe girdiğimde, "Ne yaptın kıza." Dedim. "Sadece uyuyor. Güneş'e bakarak. "Bok vardı önden gidecek. "Çok iyi anlaştığınız her halimizden belli." Dedi gıcık bir sesle. "Kızın bu işle alakası yok. "Olmaz olurmu? Şimdi kapa çeneni sürmeye devam et. İlerden çevre yoluna çık. " Mecburen dediğini yaptım. Arabayı kullanırken bir yandan da bu durumdan en az zararla nasıl çıkacağımızı düşünüyordum. Bir kaç km daha gittikten sonra. Aniden. "Sağa çek ve dur." Dedi. Kenara çekip durduğumda arkamızdan bir minibüs gelerek oda önümüze durdu. 3 kişi daha inerek yanımıza geldiler. "Çık." Ben iner inmez arkamdaki adam beni arabaya yaslayarak kollarımı arkamda bağlarken diğeri Güneş'in olduğu tarafa geçip kapıyı açınca, "Ona dokunursan seni gebertirim." Dedim arkamdaki adama geriye doğru kafa atarak. Kollarımı kurtarmaya çalışırken ensemde hissettiğim güçlü acıyla kendimi yerde buldum. Son hatırladığım şey, "Sakin ol." Diyen şerefsiz ve Güneş'i minibüse götüren adamdı ***** Gözlerimi açmaya çalışırken kulağıma Güneş ve bir kişinin daha sesi geliyordu. "Uyuyan güzel uyanmış. " "Sen kimsin be! Z Dediğini duydugumda anında gözlerimi açtım. "Ooo prens de uyandı." Dedi bana bakarak. Önce ağrıyan başımı sağa sola hareket ettirerek eksemdeki acıyı hafifletmeye çalıştım. Küçük eski bir fabrika gibi bir yerdi. "Şerefsiz köpek. "Sabırlı ol Bozkurt." Dedi pis pis bakarak. Güneş'e dönmeye çalışarak, "İyimisin?" Diye sordum. "İyiyim. "Birbirinizle konuşmayın lan." "Sanane. Diye çemkiren Güneş'e omuzumla vurdum. Bu kız resmen dayak manyağı. "Çek lan o elini." Dedim hırlayarak. Beni umursamadan konuşmaya devam etti. "Şimdi akıllı akıllı burda oturuyorsunuz. Dedi ve kalktı. Güneş'e döndüm. "Bana bak Cadı. Kes şu sesini. Dedim sırtımla dürterek. "Söz veremem." "Güneş beni delirtme adam gibi dur dedim, adam gibi dur.! Dedim tıslayarak. "Senden kurtarmanı isteyenmi var. "Artistlik yapıp arabaya önce binmeseydin burda olmazdık. "Gelmeseydin. "Seni düşünende kabahat zaten." "Aynen. Kabahat senin. "Haa... "Öyle." "Sen nasıl bi kızsın. "Yok.! "Kapa çeneni. Dedim bağırarak. "Aklını başına topla. "Evet kaçıyorum.! Güneş'in sesindeki ,çaresizliği ve umutsuzluğu gördüm. "Yeter. "Keyfin bilir. "Üzgünüm küçük hanım burdan kimse sağ çıkamayacak." İkimizde sesin geldiği yöne baktık. "Seni orospu çocuğu." "Beni arıyormuşsun Bozkurt. "Düşünmeme gerek yok öylesin." "Vay, vay,vay. "Aferin Servet. Servet kahkaha atarak güldü. "Sen durumun farkında değilsin galiba. Yerde bağlı oturan sen, ayakta elinde silah olan benim." Yere tek dizinin üzerine çökerek Gözlerine bakarak, "Kızın bu işle ilgisi yok, onu bırak gitsin. Teke tek kapatalım bu hesabı." "Yoo. "Benim var." Diyen Güneş'e çevirdi yüzünü. "Canın cehenneme." Dediğinde Servet sinirle ayağa kalktı. "Abi. "Ne telefonu lan,sonra." "Abi acil." Dediğinde Servet hırlayarak adamının yanına giderken Güneş'i dürttüm. Hazır ol. "Neye?" "Ellerimi çözdüm seninkileride açınca burdan çıkacağız. "Ne.? "Verici. " Yok artık ciddenmi?" Güneş'in ellerinize çözdüğümde, "İşaretimi bekle." Dedim. Servet konuşması bitince geri dönerken adamı yine dışarı gitti. Şimdi sadece üçümüz vardık. Servet yanımıza eğildi. Tek dizinin üzerine çökerek silahı yüzüme dayadı. "Adamın peşine düşmüş. Dediğinde güldüm. "Güneş!" Dedim. Aynı anda elindeki silahı aldığım gibi dirseğimi suratına geçirdim. "Güneş arkanı dön." Dedim şuan kan görüp bayılan bir Güneş hiç iyi olmazdı. Güneş arkasını döndüğü gibi koşmaya başlayınca bir an şaşırsamda Servet'e çevirdim yüzümü. "Hesap kapandı." Dedim ve tetiğe bastım. Güneş.! Diye bağırdım. Cevap vermeyeceğini bile bile. Fabrikanın arka kısmında gözden kaybolan Güneş beni yine delirtmeyi başarmıştı. Güneş o gün beni ölümden kurtarmıştı. |
0% |