@azamet_29_2
|
Bora aniden, "Hazır ol." Diyince "Neye?" Dedim. "Ellerimi çözdüm seninkileride açınca burdan çıkacağız. "Ne.? "Verici. " Yok artık ciddenmi?" Benim ellerimide çözdüğünde, "İşaretimi bekle." Dedi. Bu sırada Servet yanımıza döndü. "Adamın peşine düşmüş. Dedi. O anda Bora Aynı andada Servet'in elindeki silahı alıp dirseğini Servet'in suratına geçirdi. Birlikte ayağa kalktığımızda "Güneş arkanı dön." Dedi Bora. Adamı vuracaktı. Bunu görmek yada duymak istemiyordum. Bora'nın: Bora'nın, "Güneş.! Diyen bağırma sesini duydum yine. Beni arıyordu ama cevap vermedim. Yürümeye devam ederken arkamda ayak sesleri duyunca bulduğum ilk yere saklandım. Bulunduğum yerde kıpırdamadan pür dikkat etrafı kolaçan ediyordum. Kimdi arkamdaki Bora'mı diğerlerimi. O an arkamdan gelen silahın horoz sesini duydum. Arkamda biri vardı ve silahı bana dönüktü ve Bora değildi anlamıştım. "Bora... Bakamıyordum. "Allah'ım yardım et ne yapacağım." Kalbimin sıkıştığını nefesimin kesildiğini hissettim. Gözlerimi kapattım hemen. Kan! "Bora! Dedim. Kafamın arkasında soğuk demiri hissettim sonra kalın bir ses duydum. Z... "Ellerini çek." Dedi. "Ona yardım etmeyeceksin." Çekemezdim bırakamazdım. Ölmesine izin veremezdim. "Hayır çekmeyeceğim. Dedim. "Bas lan.. Basmazsan şerefsizsin. Diye haykırdım. "Çek elini. Dedi saçlarımı eline dolayıp geriye doğru çekerek. "Elimi çekersem ölür. LÜTFEN!!!" Dedim.. "LÜTFEN!! Bırak yaşasın... Dedim. "LÜTFEN!" Dedim ağlayarak. Ağlayarak?? Mı? B.Be..Ben ağlıyordum. Nasıl olur bu. Yalvararak, "NE OLUR!!" Dediğimde gözümdeki yaşlar dahada arttı,yağmur gibi boşaldı yanaklarından boynuma doğru. Adam saçımdaki elini yavaşça çekti. "Ölmezse yaşamayı hak eder." Dedi ve koşarak arka tarafa doğru giderek gözden kayboldu. "Özür dilerim. O an saçımda elini hissettim. "Cadı ." Dedi zar zor çıkan sesiyle. "Ağlamışsın." Dedi. Kaşları çatık. Bunu duyunca dahada ağlamaya başladım başımı göğsüne dayayarak. "Korkma." Dedi saçımı okşayarak. "İyiyim. Ama bakma. Yoksa bayılır kalırsın burda. Birde seninle uğraşamam." Dedi gülümsemeye çalışarak. "Özür dilerim! "Kes artık cadı. "Bora! Sonra diğer taraftan gelen sesleri duydum. "Abi.! "Emir!" Dedim sesim çığlık olmuştu. "Burdayız!" Koşarak yanıma gelen Emir bir Bora'ya bir bana baktı. "Akın buraya!" Diye bağırdı arkasından gelen adama. Sonra hemen yanıma diz çöktü. Ben kenara çekilince yerdeki Bora'nın yarasına baktı. "Kahretsin." Dedi hırlayarak. "Tamam abi. Dedi Kendinde olmayan Bora ile konuşuyordu. "Sen neler atlattın bu neki." Akın dediği adamda gelince Emir arkasına geçerek koltuk altlarından tuttu. Akın da bacaklarından. Bir kaç adım attıktan sonra dayanamadım. Elimdeki ıslaklığa baktım. "Bak Güneş,sebep olduğun şeye bak." Dedim ***** Emirden Hakan'ın gidişinden sonra yalnız kalmaması Sevda'nın yanına geldim. Salonda birlikte oturarak Gül hanımın getirdi kahvelerimizi içerek konuşuyorduk. "Emir abi." "Efendim." "Güneş iyimidir." "İyidir. Ona kolay kolay birşey olmaz. 9 canlı o kıvırcık." "Peki neden öyle birden fenalaştı. Ambulansa götürürlerken bir an öldüğünü sandım." "Güneş'in bazı rahatsızlıkları var. Düzelmesi zaman alacak rahatsızlıklar." "Abimde aramadı hala. Kaç saat oldu onlar gideli " "Merak etme kötü bir şey olduğunu sanmıyorum dönüşte ararlar. "Tamam ama yinede..." Sevda konuşmasını tamamlayamadı. "Abi beni çağırıyor." Sen evde bizi beklerken bende onları alıp döneceğim. "Tamam abi." "Hadi ben çıktım." Diyerek hızlı adımlarla evden çıktım. Sevda'ya çaktırmamaya çalışsamda endişem vardı. Hemen abinin telefonunu aradım ama ulaşılamıyordu. Dahada kıllandım. "Akın! İlker!" Diye bağırdım. İkiside anında geldiler. Dedim. "Gözünüzü dört açın kuş uçurmayın evin etrafında. " Diyerek Akın'ın hazırladığı araca doğru koşarak gidip bindim. "Ne oluyor Emir." "Biseyler ters. Dedim hareket ederken. Sinyalin geldiği nokta çevre yolunda başlıyordu. Demek orada basmıştı düğmeye. "Bas şu gaza." Dedim. Sinyal sabit, ama yol bitmiyordu bir türlü. Küçük eski fabrikayı görünce emin oldum. Servet işin içindeydi. Yoksa bu saatte böyle bir yerde ne işi var abinin. Adamlara dönüp, "Gözünüzü dört açın. Servet burda." Dedim. Arabalardan inip elimizde silâh, fabrikanın önüne gelip mevzi aldık. Yavaş ve dikkatli şekilde kapıya geldigimde yerde yatan adamları sonrasında ilerde yatan Servet'i gördüm. İçeriye doğru bağırdım. "Abi.! "Emir!" Diyen kıvırcığı duydum önce. "Burdayız!" Koşarak sesin oldugu tarafa gittim. Bir Bora'ya bir Güneş'e baktım. Güneşin gözleri kıpkırmızıydı ve ağlıyordu. Bu kız ağlayabiliyormuydu. "Akın buraya!" Diye bağırdım. Güneş kenara çekilince egilip Bora'nın yarasına baktım "Kahretsin." Dedim dişlerimin arasından. Abi'nin yüzüne baktım. "Tamam abi. Akın hızla yanıma gelince abinin arkasına geçerek koltuk altlarından tuttum Akın da bacaklarından. Arkada bırakmıştık. Hemen arkaya dönerek. Kahretsin diyerek Güneş'in yanına döndüm. "Akın abinin yanına bin. Yarasına bişeyle bastır." Dediğimde hemen ceketini çıkarıp bastırdı. Sizde diğer arabayla dönün." Dedim diğer adamlarada. Telefon ilk çalışta açıldı. "Emir hayırdır." "Abiyi getiriyorum yaralı karaciğere yakın bir yerden kurşun yarası. Çok kan kaybetmiş." "Ne! "Tamam." Dedim ve kapattım. Aynadan arkadaki Akın'a baktım. "Nasıl.?" "Hızlan ne kadar dayanır bilmiyorum." Dedi üzgün. Bir süre sonra hastaneye geldik nihayet. "O da mı?" "O baygın sadece." Dedim acil müdahale odasına girerken. Pınar ilk iş abinin yarasına baktı. Hiç bir şey yapmadan, "Acil ameliyata alıyoruz. Hadi! Hadi! Hadi! " Dediğinde koşar adım ameliyata götürüldü abi. Bu arada Akın da Güneş'i getirip müdahale odasındaki yatağa yatırdı. Yanımıza gelip bir bana bir Güneş'e baktı. "Bora'yı ameliyata aldılar. Evde Sevda'nın yanındaydım. "Ne sinyali ne vericisi ya ne oluyor." "Abinin peşindeki adam Servet. Abiyi bulduğumda yaralıydı. Güneş yanında yarasına baskı uyguluyordu." "Kim Güneş mi? Bakmıyordu gözlerini sımsıkı kapatmıştı ama daha garibi Güneş iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Hakan şaşkın baktı. "Sadece bayılmış ama gözleri iyi değil göz doktoru görmeli." Hakan Güneş'in gözlerini iki parmağıyla açınca kan çanağı gözlerini gördük. Hem iç kısmı hem dış kısmı tahriş olmuştu. Pınar: "Hemen Betül'ü çağırıyorum." Dedi telefonunu cebinden çıkararak. Telefon açılınca, Dedi ve kapattı. "Pınar ne oldu niye acele çağırdın." "Betül şu hastanın gözlerine bi bakman lazım. " Betül şaşkın bakınca, "Bak anlarsın." Dedi koluna girip Güneş'in yanına çekerek. Betül Güneş'in gözlerine baktığında anladı durumu. Pınar: "Tabi alışık olmayan gözü ve gözyaşı kanallar tuzlu gözyaşı yüzünden yanmış. "Tamam sağol Betül hocam." Betül Hoca Güneş'in gözlerine damla ve krem kullanarak iki gözünüde tamamen sardı. İki saat sonra abiyi ameliyattan çıkartıp odaya aldılar. Güneş'i de hemen yanındaki odaya. Hakan Güneş'in yanında beklerken Pınar da abinin yanında bekliyordu. Bizde Akın ile koridorda. ***** Gözlerimdeki acı ile uyanmaya çalıştım. "Neler oluyor hey!! "Güneş. Dedi elini elimde hissettim. "Korkacak birşey yok. "Neler oluyor nerdeyim." Dedim ellerimi çözüldüğünde. "Bizim hastanedesin." "Hastane mi? Hakan: "Güneş, Bora iyi öncelikle bunu bil. Dediğinde kapı açıldı. "Güneş? Gelen Pınardı. Hakan: "Benim yüzünden." Dedim başımı önüme eğdim. "Benim yüzünden yaralandı. Burdan çıktıktan sonra arabada beklemek için anahtarı alıp arabaya gittim. Dedim ağlamaya başlayarak. Ama gözüme cam batmış gibi hissedince elimi gözüme götürerek, "Ahh." Dedim. "Gözüm , gözüm acıyor." "Gözyaşından. Gözlerin alışık değil dikkatli ol. "Bilmiyorum. Bora vurulunca çok korktum. Ne yapacağımı bilemedim. Önce gözlerimi kapattım. Sonra elimle yarasını bulup bastırdım. Benim yüzünden vuruldu. Bunu düşündükçe daha çok üzüldüm. Sonra birden ağlamaya başladım. Nasıl oldu bilmiyorum ama ağlıyordum işte. Sonra o adam gelip silahı kafama dayadı. Yine ağlamaya başladığım için gözlerim daha çok acımaya başladı. "Aaahh!" Dedim yine acıyla. "Güneş. "Ben... Sonra yerimden kalkıp yataktan indim. "Napıyorsun dur Güneş." "Bora'nın yanına gitmek istiyorum." Diyip yürümeye başladım ama ikinci adımda tökezledim. Düşecekken Hakan tuttu. "Dur yavaş ben götüreyim." Dedi. Pınar. Birinin yanıma geldiğini hissettim. "Güneş. Diyen Emirdi. Elini alnıma koydu. Dediğinde dirseğimi karnına geçirdim. Ama tınlamdığına eminim. Elimi uzatarak, "Bora nerde." Dedim. "Gel." Dedi Pınar. "Biz dışarıdayız." Onlar çıkınca sandalyeye oturdum. Ellerimi geri çekip tekrarladım. Özür Dilerim.... Bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.Sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın |
0% |