@azamet_29_2
|
Selamlar güzellerim. Bora odadan çıktıktan sonra yerimden kalkarak şuan bana yabancı gelen odaya baktım. Bir yatak, bir gardırop tuvalet aynası ve içerde bir banyo vardı. Banyonun kapısını açıp girdiğimde şık bir banyo karşıladı beni. Banyo dolabını açtığımda içinde bir kıza lazım olabilecek özel şeylerin bile olduğunu gördüm. Sonra üzerimdekileri çıkarıp suyun altına girdim. Akan su ile birlikte bütün sıkıntılarımın da akıp gitmesini ne çok isterdim. Sanki 19 yaşında doğmuş bir bebek gibi hissettim kendimi. Akan sudanmı bilmem yine ağlamaya başladım. Sırtımı arkamdaki fayansa yasladım. Kısa zaman önce tanıdığım ama onu bile unuttuğum bir adamın evinde yaşamak zorunda kalışımı düşündükçe dahada bozulan sinirlerim yüzünden dahada arttı göz yaşlarım. Aslında bunun nedeni o adam değil benim bu halde olmamdı. Benim bu evde ne işim vardı. Dinlediğim berbat hayat hikayemde bu halimin üzerine tuz biber olmuştu. "Acınacak haldeymişsin Güneş. Dedim kendi kendime ve bu duygu tanıdık geldi. Annesi ölmüş, babası ayyaş, "Keşke bende yok olsam." Dedim kısık sesimle. Gözlerimden akan yaşlar dahada arttı. Hüngür hüngür ağlamaya başladım hıçkırıklar geldi arkasındanda. Sonra titremeye başladım. Akan su sıcaktı ama ben titriyordum. O sırada kapı sesini duydum. "Cadı işin bitti mi? " Onu duyuyordum ama cevap veremiyordum. "Güneş.? Kapıyı tıkladı. "Cevap ver. ***** "Bugün nasıl geçti fizik tedavi." "İyiydi. Ama Çiğdem gelince erken bitirdik." "Gereksiz. "Abi Güneş nerde niye inmiyor. Tekrar görmek istiyordum. "Duşa girip gelecekti." Dedim. Ama içim rahat etmediği için tekrar gidip bakmaya karar verdim. "Güneş.? Dedim. Aynı anda kapıyı tıkladım. "Cevap ver. Sonra hızlıca kapıyı açtım ve girdim. Güneş'i camları buhar olan kabinin içinde yerde iki büklüm ağlama krizi geçirirken buldum. Hemen kabinin yanına gidip kapısını açıp çeşmeyi kapattım. "Güneş iyimisin? Dedim ama hâlâ ağlıyordu. "Güneş sakin ol. "Neyin var iyimisin.?" Gözleri bu kez kan çanağı olmuş Hemen kalkıp bornozu alıp geldim. Bornozu duvara takarak yere tek dizimin üzerine çöktüm. "Hadi kalk. Kollarını kendine sararak başını iki yana salladı hayır dercesine. " Burda böyle oturamazsın? Dedim. Gözlerimi kapatarak. Bir kaç saniye bekledi. "Arkanı dön." Dedim. Hareketlerinden döndüğünü anlayınca bornozu omuzlarına geçirirken gözlerimi açtım. "Allah'ım benimi sınıyorsun. Bornozu giydirmeyi başarınca, "Gel baş belası." Diyerek titreyen bedeni kucağıma aldım. "Şşşiittt. Bir süre sonra Güneş'in ağlaması azalıp iç çekişlere dönünce, "Daha iyimisin?" Dedim. "Hıhı." Dedi kısık sesle. Hâlâ kapalı olan gözlerini elleriyle ovuşturuyordu "Yapma daha kötü olacaklar." Ayağa kalkarak Güneş'i yatağa bıraktım. Kollarını kendine sardı üşümüş gibi. Banyodan küçük bi havlu alıp geri gelerek saçlarının üzerine bıraktım. "Neden.? " Dedi kısık çıkan sesiyle. "Ne neden.?" Neden burdayım. Arkadaşın değilim. Neden burdayım. Cümlesi bitene kadar gözlerime baktı. " Ben öyle istiyorum." Dedim sadece. "Saçma! "Konuşmak istediklerini yemekte konuşuruz. Şimdi giyin ve yemeğe in. Dedim ve odadan çıktım. O kadınla yalan bir hayatı yaşayıp mutlu olacaktı belkide. Hayır. Yarım saat sonra masada otururken duyduğum ayak sesleriyle arkama baktım. Gelen Güneş'ti üzerini giymiş o elektiriklenmiş gibi duran saçlarını arkadan bağlamıştı. Bakışları yerde yürüyerek masanın diğer ucuna geçip oturdu. "Ne yapıyorsun?" Dedi kaçamak bakışlarla. " Bunu Pınar yolladı. Gözlerin için." "Pınar?" "Acildeki doktor arkadaşım.? "Hatırladım." "Yukarı bakta damlatayım damlayı." Oturduğu yerde başını kaldırdı. Gözlerime baktı ama yabancı biri gibi. İki gözünede damla damlattıktan sonra ben yerine geçerken oda gözlerini kırpıştırıyordu. "Birazdan daha iyi hissedersin." Sevda: "Güneş nasılsın.? Güneş boş boş baktı. "Kusura bakmayın hatırlayamadım. Ama yinede memnun oldum." Dedi çekingen. Gül servisi yapıp çekildiğinde, "Hadi yemeğini ye. Güneş önündeki yemekle biraz oynadı biraz yedi. Sonra kaşığı tabağın kenarına bıraktı. Sevda: "Bir keresinde bana bu kadarcık yemeyle düzelemezsin demiştin." Güneş başı önünde. "Canım istemiyor." Dedi. "Sevda bize biraz izin verirmisin?" "Tabi. Yarın bol bol konuşuruz Güneş'le. Güneş başını kaldırarak Sevda'ya bakarken Sevda yerinden kalkarak koltuk deyneklerini alıp yavaş yavaş mutfaktan çıktı. O giderken Güneş arkasından şaşkın ve acıyarak bakıyordu. "Bu iyi hali. Başını iki yana salladı yavaş ve sessiz. "Herneyse eninde sonunda hatırlayacaksın. "Yukarda biraz düşündüm. Bana anlattığın şeyleri. "Neyi merak ediyorsun ordan başlayayım." "Şey. Ağlayamadığımı. Derin bir nefes aldım. "Kalk. "Nereye?" "Üst kata." Masadan kalkarak üst kata doğru yürüdüm. Işıkları açtığımda Güneş şöyle bir etrafa baktı. "Neden geldik buraya." "Burası benim sanat odam." "Sen resim mi yapıyorsun. Odanın ortasına geldik. Arkamdaki deri koltuğa yaslanarak kollarımı göğsümde bağladım. "Burayı hatırladın mı?" "Hayır. "O gün burda bu odada atak geçirdin." Güneş anında yüzüme baktı. "Ne atağı?" "Kalbin durdu." "Ne? Kalbim mi durdu.?" "Kalp masajı ve suni teneffüs yaparak kurtardım seni. Bir süre yüzüne baktı. Sonra elini saçlarına görürdü. "Gerçektende inandırıcı gelmiyor. Ayağa kalkarak gömleğimin ucunu havaya kaldırdım. Güneş kısık şüpheli gözlerle yanıma gelerek bir yaraya bir gözlerime baktı. "Neden yalan söyleyim. Sonra elini uzatarak parmak ucunu yaranın üzerine koydu yavaşça üzerinde gezdirdi. Elini elimden çekerek. "Ö. Özür dilerim acıttım mı?" "Hayır." Dedim gömleğimi düzelterek. "Vurulduğumda bir süre kendimden geçmişim. "Birde..." Dedim ama devam edemedim. O adama beni öldürmesin diye yalvarmışsın. Diyemedim. "Birde? " Hastanede ameliyattan sonra ben uyurken odama gelmişsin. Bir süre beni izlemişsin. Yanımda Çiğdem'de varmış." "Çiğdem kim. Tanıyormuydum?" "Hayır tanımıyordun eski bir tanıdık zaten. "Kaybolmakta üstüne yok zaten. Daha öncede sırf inadından yanımdan kaçmışlığın var zaten. Ama bu sefer tüy diktin. Bir süre Boş boş bakan Güneş'e baktım. "Ee işe yaradı mı." Yine başı önde iki yana salladı. "Hayır." Dedi. Sonra kapıya doğru yönelmiştiki aniden durdu. Gözlerimi bir noktaya dikmiş bakıyordu. O resim, bebek resmi. O günden sonra o resmi kapının yanına koymuştum. Güneş'in gözlerine baktım. Güneş yavaş adımlarla resme doğru giderken hemen arkasındaydım. Bir süre sessiz baktı...Baktı... "Çok güzel bir resim." Dedi. "Yeteneklisin." Olmamıştı o resimde bişey hatırlatmamıştı. |
0% |