Yeni Üyelik
32.
Bölüm

B.32 Alışık değilim

@azamet_29_2

Selamlar yeni bölüm geldi hadi okumaya.

*********************************
Güneş yavaş adımlarla resme doğru giderken hemen arkasındaydım.

Bir süre sessiz baktı...Baktı...

"Çok güzel bir resim." Dedi.

"Yeteneklisin."

Olmamıştı o resimde bişey hatırlatmamıştı.
Oysa bir anda bir şimşek çalabilir diye düşünmüştüm.

"Benim için.
O kürek gibi eller nasıl fırça tutuyor hayret.
Senin ellerin daha çok silah yada sopa tutmak için yaratılmış sanki.
Demiştin."

"Öylemi demistim?
Özür dilerim.
Sadece kızdırmak için falan söylemiş olmalıyım,heralde."

Alık alık yüzüne baktım.

Oda bana bakıyordu,

"Neden bakıyorsun." Dedi.

"Yanlış birşey söylediysem özür dilerim."

"Kes artık şunu."

Şaşkın yüzüne baktı.

"Neyi. Yinemi yanlış birşey..."

"Bunu işte." Dedim yüksek sesle.

"Zayıf, ağlak, sürekli üzgün yere bakan, özür üstüne özür dileyen birine alışık değilim.

Eski sivri dilli , aksi, lafını çekmeyen Güneş'ten sonra bu hâline katlanamıyorum."

"Ö."

"Sakın! " Dedim işaret parmağımı kaldırarak.

"Sakın bir kere daha özür dileme! Yoksa çıldıracam.
Hadi çıkalım burdan."

Dedim kapıdan çıkarken.

Birlikte odadan çıkıp kapıyı örtme gereği bile duymadan merdivenlere geldik. Aşağı inerken,

" Kendime kahve alacağım istermisin." Diye sorduğumda

"Olur."

Diyen Güneş'e baktım.
Yine başı önündeydi.
Allahım bilerek yapıyordu sanki.

"Koltuğa geç otur. Bende gelirim birazdan."

"Tamam."

Mutfaga girip kahve makinesiyle kahve yapıp iki kupaya koyup alıp salona geldim. Birini Güneş'e uzattım. Teşekkür ederek aldı.

Tam karşısına oturup kahve içişini izlemeye başladım.
Kupayı iki eliyle kavrayarak tutuyordu.

Bu hareket güvensizlik yada tedirgin duygusunu belli eden bir hareketti.

"Şimdi ne olacak.
Her gün burda bu evde,hiç bir şey yapmadan yukardaki resimler gibi bir kenarda öylece hafızamın gelmesini mi bekleyeceğim.."

"Benim için sakıncası yok."

"Ben böyle, hiç birşey yapmadan bir köşede oturamam.
Sıkılırım en başta çatlarım.

"Peki ne yapmak istiyorsun."

"Çalışabilirim. Mesela."

"Neden çalışasınki.
Burdayken ihtiyacın olmayacak."

"Sende biliyorsun burda ömür boyu kalacak değilim. Hafızam gelsin yada gelmesin sonunda burdan ayrılarak kendi hayatımı kuracağım."

Duyduğum şey canımı sıkmaya yetmişti.
Evet zorla yanıma getirmiştim ama, zorla nasıl tutacaktım yanımda.

"Burda bir süre kalabilirim bir iş ve bir ev ayarlayana kadar. Bunun dışında burda kalamam, burda yaşamam için bir sebep yok."

"Burda istediğin kadar kalabilirsin.
Seni kovan yada sana çalış diyen yok.
Otur yerinde işte.
Kendine bir hobi falan bul.
Resimle yada müzikle ilgili olabilir."

Sessiz bir kaç saniyeden sonra,

"O konularda yeteneğimin olduğunu sanmıyorum.
Bir kaç gün içinde iş bakacağım kendime.
Bir ev bulana kadarda burda kalırım.
Sonrada kendi evime çıkarım."

Dedikten sonra kahve için teşekkür edip odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi.

"Hafızasını kaybedeceğine inadını kaybetseydin keşke cadı."

Dedim arkasından hırlayarak.

*****

Sabah kapının tıklama sesiyle uyandım.
Apar topar yerimde doğrulmaya çalışırken Bora içeri girdi.

Ellerim gözlerimde ovuşturarak yüzüne baktım.

"Hadi kalk cadı."

"Cadı?"

Yüzüne baktım hâlâ ayılamamış halde.

"Hazırlan in.
Şirkete geçmeden önce seninle işimiz var."

Dedi ve çıktı.

Bir kaç saniye söylediği şeyleri kafamda tekrar edip anlamaya çalışarak yerimden kalkmaya çalıştım.

Hatta kalkayım diye uğraşırken yorgana takılıp yere düşmekten son anda kurtardım kendimi.

Neden bu kadar acele ettiriyordu anlamaya çalışarak kendimi banyoya attım. İşlerimi bitirip yüzümü yıkayıp çıktım.
Dolaptan uygun kıyafetlerle bir kombin yapıp giyindim.
Saçlarımın önden iki tarafında birer tutam alıp arkadan bağladım.
Böylece hem bağlamış hem açık bırakmış oluyordum.

Odadan çıkarak aşağı indiğimde Bora'yı mutfağa geçerken gördüm.
Bende inip arkasından mutfağa girdim.

"Günaydın Güneş nasılsın bu sabah?"

Diyen Sevda'ya baktım.
Bu sabah daha neşeliydi.

"Günaydın.
Teşekkür ederim, iyiyim sen?"

Bora araya girdi.

"Yemeğini ye.
Sonrada benimle geliyorsun."

"Nereye.?"

Bora'ya baktım.
Cevap vermemişti.
Kaşları çatık yüzü bir karıştı.
Elindeki sigara vardı.
İlk kez sigara ile görmüştüm.
Yada belkide ilk değildir bilemiyorum.
Arka arkaya nefesler çekiyordu.
Sanırım sinirliydi bu sabah.

Önümdeki kahvaltıdan bir kaç lokma yedikten sonra,

"Bitirdim." Dedim.

Önce bana sonra tabağıma baktı.
Kaşları dahada çatıldı ama bir şey söylemedi.

"Hadi."

Dedi ayağa kalkarak. Bende ayaklanıp Sevda'nın yanından geçerken,

Sevda yine neşeli şekilde,

"Görüşür." Dedi.

Bora'nın bu hâline alışıktı sanırım.

"Görüşürüz."

Diyerek hızlı adımlarla Bora'nın peşine takıldım.

Kapıdan çıkmadan önce vestiyerden aldığı kadın çantasını bana uzattı.

"Bu ne? "

"Senin.
İçinde ihtiyacın olan şeyler var. Para cüzdan kimlik telefon vs."

Doğruya ben bunları epeydir kullamıyordum.
Bora arkasına bakmadan çıkarken bende çantayı koluma takıp peşinden çıktım.
Birlikte bizi bekleyen arabaya bindik.

"Emir Clup a gidiyoruz."

"Tamam abi."

"Clup mü.? Ne işimiz var orda? "

"Madem illede çalışmak istiyorsun benim olan bir yerde çalışacaksın."

"Senin mi.
Neden.?"

"Aklın başına gelene kadar gözümün önünden ayrılmayacaksın.
Çalışmaksa istediğin al sana iş."

Şaşırsamda konuşmadım.
Sessizlik icinde geçen yolculuktan sonra söylediği yere geldik.
Dış görüntüsü kaliteydi.

"Burayı hatırladın mı?"

Etrafa inceleyerek baktım bir süre.
Kapının üzerinde

GÜNDÜZ GECE CLUP

Yazıyordu siyah beyaz renklerde.

"Hayır.
Hatırlamadım."

Dedim üzgün.
Burayada mı gelmiştim."

" Evet daha önceden gelmiştik.
Hatta merdivenlerinden düşmüştün.
Her neyse bugünden sonra burada çalışabilirsin.
Bu mekan gündüzleri aile yeri gece eğlence yeri olarak çalışıyor.

Bugünden sonra gündüz saatlerinde sende burada çalışacaksın.
Akşamdan sonraki saatlerde diğer çalışanlar geçecek yerinize.
Hadi gel benimle. "

Birlikte içeri girerek bara doğru yürürken bende bu arada etrafa bakıyordum.
Üst katta özel localar vardı. Alt katsa aile yeriydi. Şuan 3-5 kişi ancak vardı.

Barda bardakları ve içecekleri yerleştiren adamın yanına gelince
adam bizi farkeder farketmez hemen yerinden çıkarak yanımıza geldi.

"Bora Bey hoşgeldiniz.
Bir emriniz mi var?"

"Can.
Bu kız bundan sonra burada çalışacak.
Ama sadece gündüzleri."

Can önce bana baktı.
Bende Can'a baktım.

Arkamdan gelen Emir kadar olmasada uzun, iri, kaslı ve yüzü kork benden diyen biriydi.
Bu adamın adı Can falan olamaz.
Olsa olsa canını alırım olur.
Hani dışarda görsem yolumu değiştireceğim türden biri.

"İsterseniz hemen başlayabilir."

Dedi Can.
Bora yüzüme baktı.

"İsterim."

Dedim.
Bir an önce hayatımı düzene koyma hesapları yapıyordum zira dünden beri.
Ne kadar çabuk o kadar iyi.

"Tamam. O halde bugün başla.
Akşam seni alacaklar."

Diyerek arkasını dönerek çıkışa yöneldiğinde,

"Gerek yok ben kendim..."

Demiştimki bana bakan bir çift sinirli mavi gördüm.

"Akşam alacaklar.
Şimdi benim gitmem gerekiyor.

Can.
Kız sana emanet ona göre."

"Siz merak etmeyin efendim."

Hızlı adımlarla kapıdan çıkan Bora'nın arkasından baktım.
Neden bu kadar sinirliydi anlamıyordum.
Banamı kızgındı.? İyide ben birşey yapmamıştımki.

"Hey ufaklık."

Duyduğum sesle arkama baktım.

"Ufaklık ? "

"Evet ufaklık.
Ufacıksın işte." Dedi alaylı.

"Adım Güneş. Ufakta değilim."

"Gel benimle.
Önce işi öğren sonra çalışırsın."

Burası gündüz farklı gece farklı çalışır. Gündüzün müşterileri ayrıdır, gecenin ayrı.
Burda çalışanlar vardiyalı çalışır. Ben ve birkaç kişi hariç."

"Anladım.
Şey ben ne yapacağım."

"Sen buradaki kahve bölümünde çalışacaksın. Diğer kızlarla birlikte.
Yarım saat sonra burası dolmaya başlar.
Çay kahve bilumum alkolsüz içecek. İş görüşmelerinden tut öğrenci buluşmalarına kadar her türlü muhabbet için gelen müşterimiz olur.

Sende hem servis hem hazırlama kısmında Yıldız'a yardım edeceksin.

"Yıldız?"

"Burda!"

Diyen sesle arkama baktım.
Gülümseyen bir kız bana bakıyordu.
Boyu benden uzundu.
At kuyruğu bağladığı saçları hem siyah hem beline kadardı. Gözleri bal rengiydi.

"Ben Yıldız." Dedi elini uzatarak.

"Bende Güneş." Dedim elini sıkarak.

"Oo tesadüfe bak ya!" Dedi gülümseyerek.

"Ay nerde Ay!"

Burdayım kapıdan giren ve bize doğru yürüyen diğer kıza baktım şaşkın.
Yıldız yanıma gelerek dirseğiyle beni dürttü.

"Buda Ay.
Yani Ayla."

Bu kızda Yıldız boylarında ama kısa sarı saçlı ve yeşil gözleri vardı.
Ben hâlâ bu isim tesadüfünü
düşünürken Yıldız:

"Can patrona söylesekte buranın adını Evren Clup olarak değiştirse." Dedi kıkırdayarak.

Baksana Ay, Yıldız,Güneş hepimiz bir arada.

"Patronun başka işi yok senin için isim değiştirecek değilmi.
Hadi işinizin başına. Güneş'i de alın işi anlatın hata olmasın."

"Can.
Güneş'i patron mu bıraktı."

"Sanane.
Sen işine bak."

"Anlaşıldı.
Özel teslim.
Hadi gel Güneş, önce üzerimizi değişelim sonra bara geçelim."

"Tamam."

Yıldız ve Ayla ile birlikte arkaya geçerek üzerimizi değiştikten sonra
bara geçtik.
Ayla kahve makinelerinin başına geçip beni çağırdı.
Nasıl çalıştıklarını anlatırken Yıldız fincanları ve bardakları hazırladı.

Can 'da içeceklerle ilgileniyordu.
Bu arada arkamızdaki bölümün yerle birleştiği noktaya baktım.
Platform şeklindeydi ve hareket edebiliyordu.

Bakışımı izleyen Yıldız.

"Evet doğru bildin. Bu bölüm gece ters çevrilir ve arkadaki içkili bölüm öne gelir. Yani gece olduğunda bu mekan gece kulübüne dönüşür.
Bu yüzden buranın adı.

Gündüz Gece Clup."

Can:

"Evet bu kadar lak lak yeter müşteriler gelmeye başladılar.
Sizde işinize bakın."

Yıldız bana doğru eğilip,

"Bu Can varya... "
Dedi etrafı kolaçan ederek.
Gece olunca oda değişir.
Geceleri Can, Câni olur.

Gece burda olay çıkmasın diye içerde güvenliği o sağlar.
Onu burda görüpte olay çıkarak adam yoktur.
Ama bizim korkmanıza gerek yok. Adamına göre hareket eder."

Can'a baktım o kaslar boşa değilmiş.
Can'ın bizi dürtmesiyle kızlarla birlikte bende hareket ettim
Sadece söylenenleri yaparak ilk iş günümü geçiriyordum.

Can:

"Güneş sipariş hazır aal." Dedi.
O an kafamın içinde bir flaş patladı.

********************************

Bölüm sonu canlarım.

Loading...
0%