Yeni Üyelik
33.
Bölüm

B.33 Bana bak.

@azamet_29_2

Can'a baktım o kaslar boşa değilmiş.
Can'ın bizi dürtmesiyle kızlarla birlikte bende hareket ettim
Sadece söylenenleri yaparak ilk iş günümü geçiriyordum.

Can:

"Güneş sipariş hazır aal." Dedi.

O an kafamın içinde bir flaş patladı.
Kendimi başka bir yerde buldum.
Bir Cafe idi sanırım.

Biri bana,
"Güneş sipariş hazır aal." Diye seslendi.

"Güneş.?
Güneş. İyimisin bir an daldın."

"A. İyiyim bir an sanki...
Neyse bişey yok."

Sanırım geçmişimden bir anı kırıntısıydı ve bu iyi bir şeydi.

Gün boyu kızlarla hem konuştuk hem çalıştık. Kızlar kendilerinden bahsettiler biraz. Mesela ikiside öğrenciymiş.
Dışardan üniversite okuyorlar ve aynı evde kalıyorlarmış.

Yıldız 22 , Ayla 21 yaşında.
İkisininde ailesi yok. İkiside yetimhanede büyümüş.
İkiside buraya iş için geldiklerinde karşılaşıp arkadaş olmuşlar ve birlikte bir ev tutmuşlar.
Neyse sonunda muhabbet bana gelince.

"Benim anlatacağım fazla bir şeyim yok maalesef." Dedim.

Hem kahveleri hazırlıyor hem sohbet ediyorduk.

Annem beni doğururken ölmüş.
Ayyaş babamın yanından kaçmışım.
Sonra bir araba kazası ile hafızamı kaybettim.
Beni tanıyan tek kişinin, Bora'nın evinde yaşıyorum. Çünkü hiç kimsem yok."

Dedim daha fazla ayrıntıya girmeden.

"Neeeh! Duyduğum tiz çığlıkla yerimde irkildim.
Sen patronun evindemi yaşıyorsun.
Ayy inanmıyorum.
Varyaa acayip şanslısın.
Kızım onun yanında yaşayacağımı bilsem gördüğüm ilk arabanın önüne atlarım."

"Hı?"
Saf saf tavana bakarak hayaller içinde yüzen Yıldız'a baktım.
Bizim patron hem genç hem çok yakışıklı hem karizma.
Harika bir erkek. "

"Çüş Yıldız.
Biraz kısık konuş biri duyacak." Dedi Ayla.
Hem bence yanındaki daha tatlı."

"Hı, kim Emir mi?" Dedim alık alık bakarken.
İkisinin bu halini görünce bir gülme aldı beni. Öyleki uzun zamandır hiç böyle güldüğümü hatırlamıyorum ben.
Beni görünce onlarda gülmeye başladılar.

"Güneş bu konuştuklarımız aramızda. Lütfen patrona söyleme bizi işten kovdurma olurmu.?"

"Hayır tabiki söylemem. Merak etmeyin."

Bütün günü bu şekilde geçirdikten sonra akşam 6 olup çıkış saati gelince birlikte üzerimizi değişip kapıya çıktık.

"6 dan 12 ye kadar diğer 3 eleman çalışacak. 12 den sabaha kadarda diğer elamanlar. Burası bu şekilde çalışıyor." Dedi Yıldız.

"Kızlar sizi tanıdığına çok memnun oldum. Uzun zamandır böyle iyi hissetmemiştim. Teşekkür ederim." Dedim.

"Bizde memnun olduk Güneş."

Dedi Ayla.

"Güneş Hanım. "

Duyduğum sesle arkama baktık.

"Adım ilker.
Bora bey sizi almam için yolladı beni.
Buyrun gidelim."

Yıldız bana bakarak kısık sesle,

"Kızım patron bunları katalogdan mı buluyor.
Bu çok tatlı bişey."

Ayla Yıldız'a kes sesini diye bir dirsek atınca kendine geldi.

"Kızlar hadi iyi akşamlar yarın görüşürüz."

"Görüşürüz." Dedi ikisi aynı anda.

Ben arabaya binerken İlker'de direksiyona geçti.
Eve doğru hareket ederken yüzümdeki gülümsemeyi farkettim.

İlk kez arkadaşlarım olmuştu bu hayatta.
Bora önceden de arkadaşımın olmadığını söylemişti. Ama sanırım artık kalıcı olarak vardı. Buda beni mutlu etmişti.

Eve geldiğimizde sadece Sevda vardı.
Beni görünce,

"Hoşgeldin Güneş.
İlk günün nasıl geçti.."

" İyiydi.. Teşekkür ederim.
Senin günün nasıldı."

Dedim koltuğa oturarak.

"Yine fizik tedavi doktoruyla çalıştık işte. Hem biliyormusun yarında benim ilk günüm. "

"Öylemi ne için."

"Yarın okula başlıyorum 8.sınıfa.
Bir yıl ara vermem gerektiği için gidememiştim."

"Senin adına gerçekten sevindim."

" Güneş hadi bana gününü anlat nasıl geçti. Neler yaptın."

Yüzüne baktım. Benimle sohbet etmek için çok hevesiydi. Bende uyum sağladım.

Sevda ile bir süre konuşup sohbet ettik. Ben ona günümün nasıl geçtiğini ve Yıldız ile Ayla' dan bahsettim.
Yıldız'ın, Ay Güneş ve Yıldız esprisinden bahsedince Sevda bile güldü.

Biz konuşurken Bora girdi içeri.

Önce bize baktı.
Bir elinde sigara vardı diğer eli cebindeydi.

"Hoşgeldin abi." Dedi Sevda.

Sonra.
"Abi sana bir sürprizim var."

Dediğinde hem Bora hemde ben Sevda'ya baktık.
Sevda meraklı bakışlarımız arasında yavaşça ayağa kalkarak yürümeye başladı. Hemde değnekleri elinde yokken. O an bakışlarım Bora'ya döndü. Elindeki sigarası yere düştü.
Dolu dolu olan gözleriyle Sevda'ya bakıyordu.
Aniden hızlı adımlarla gelerek kardeşine sarıldı.

O sevdaya sarılırken ben de düşen sigarayı basarak söndürdüm.

"Başardım abi."

Dedi Sevda ağlayarak.

Bora:

"Aferin sana.
Biliyordum başaracağını, biliyordum."

Kısık sesle devam etti sonra.
"Teşekkür ederim beni bu azaptan kurtardığın için. " Dediğini duydum.

Sevda 'nın durumu yüzünden Bora kendinimi suçluyordu.

Bugünün tarihini aklıma yazmalıydım.
14 Eylül 2021.
Yeni başlangıçlar diye altına not düştüm zihnimde.

Biz salondayken gelen Gül yemek hazır dedi.
Geldiğimden beri ilk kez sesini duymuştum.
Yani ikinci geldiğimden beri.

Birlikte mutfağa geçerken Bora Sevda'nın koluna girerek yardım etti.
Bora kardeşini çok seviyordu bu çok belliydi.
Birlikte oturup yemeğe başladığımızda,

" Ee. İlk çalışma günün nasıl geçti.
Memnun kaldın mı.?"

Dedi iğneli sesiyle.
Benim çalışma isteğimden memnun olmadığını bu kadar belli etmesi...

"İyi." Dedim sadece.

Sonra aklıma gelen şeyle Bora'ya çevirdim bakışlarımı.
Bora beni farkettiğinde,

"Bir şeymi söyleyeceksin."

Dedi sesi yine soğuk çıkmıştı.

"Şeyy...
Bir şey soracaktım."

"Sor."

"Ben hatırlamadığım için belki sen biliyor olabilirsin diye düşündüm."

"Neyi."

"Bugün kısa bir anı hatırladım sanki.
Ben daha önce bir cafede çalıştım mı biliyormusun.
Bir cafede sipariş götürdüğümü hatırladım çok kısa bir an."

"Evet çalışıyordun.
ilk karşılaştığımız yerdi.
Bana suikast yapılacak olan yer.
Yani işe başlamak yaramış ve ilk andan başlamışsın hatırlamaya."

Bora'nın sözleriyle sevinsemmi sevinmesemmi diye düşündüm.
Evet geçmişten bir anı yakalamıştım ama geçmişimi hatırlamak isteyip istemediğimi bilmiyordum.
Zaten iyi bir hayatım yokmuş bu yüzdende hatırlamaya çalışmıyordum.

Akşam yemeğinin kalan süresi sessiz geçmiş, yorgun olduğum için de erkenden yatmaya karar vermiştim.

*****

Bugün tam 10 gün oldu.

Güneş 10 gündür çalışıyor.
Her sabah evden Sevda ile birlikte çıkıyorlar. İlker önce Sevda'yı okula, sonra Güneş'i işe bırakıyor.

Birbirimizi sadece akşamları doğru düzgün görüyoruz. Sabahları ya çıkmış oluyorum yada tam çıkacakken karşılaşıyoruz.

Aslında bilerek erken çıkıyordum.
Karışık kafamın dahada karışmasını önlemek için sık karşılaşmaktan kaçıyordum.

Şirkete gelene kadar aklım hep Güneş'te oluyordu. Buna engel olmayışıma ayrı kızıyordum.
İşlere dalınca rahatlıyordum sadece.

Güneş ikinci kere kaybolana kadar bir sorun yoktu aslında.

Sonra o itlerin yüzünden vurulunca hastanede olduğum bir gece kaybolup 45 gün kendini aratmıştı bana.
Ne olduysa o zaman olmuştu.

Güneş'in kaybolmadan önceki hareketleri ve sözleri yüzünden aklım karışmıştı.

Hakan'ın söylediği şeylere takılıp kalmıştım.

"Sanırım sana karşı birseyler hissediyordu farkıda olmadan."

Demişti.
"Saçmalama lan!" Diye kızınca,

"Saçmalık değil.
Sen onun yüzünden vurulduğun için ağlamaya başlamış.

"Üstelik seni vuran adama senin için yalvarmış. Öldürmemesi için.
Kendisi söyledi ağlayarak."

Demişti.
Güneş kendi için bile yalvarmamıştı öldüresiye dövülürken.
Neden benim için yalvarsındıki.

Şaşkın gözlerle baka kalmıştım ne diyeceğimi bilemeden. Yani Güneş benden hoşlanıyordu öylemi.

O gün yanımda Çiğdem'i gördüğü ,daha doğrusu o aptalın beni öptüğünü gördüğü içinmi kaçmıştı.
Üzüldüğü içinmi?
Aklım almasada bunu duyunca dahada telaşla aramaya başlamıştım.

45 gün didik didik her yeri aramıştım
ama onu bulduğumda hafızası olmayan bambaşka bir Güneş vardı karşımda.

Düşünüyorumda.
Yanımdan kaçmasaydı ve hafızasını kaybetmeseydi ne olacaktı.
O depoda ona sinirlede olsa serbestsin nereye istersen gidebilirsin demiştim.

Herşey yolunda gitseydi, yinede gidermiydi, yoksa itiraf edermiydi.
Acaba bana karşı gerçekten bir şeyler hissediyormuydu.

Öyle olsa bile Çiğdem'den sonra eminim uzaklaşırdı.
Peki ben ne hissediyordum.
Ya o kaza.
O kaza tesadüfmüydü yoksa, kadermi. Neydi? Her neyse onu benim yanıma getirmişti yine.

Ama Güneş istemiyordu benim yanında kalmayı.
Çalışmak istedigini ve zamanı gelince ayrı eve çıkmak istediğini söylüyordu.
O gece çok düşündüm.

Bu hafızasız haliyle kendini koruyamazdı. Ama belliki evdede durmayacaktı.
Bu kızdaki inat kimsede yoktur.

O halde çalışacaksa bu benim yanımda olmalıydı.
Bizim clupte çalışabilirdi.
Hem şirkete yakındı, hem istedigim an kameralardan görebilirdim.
Bir sorun çıkarsa yakınımda olduğu için mudahelede edebilirdim.

Gündüz çalışan kızlarda iyiydi.
Yıldız ve Ayla. İyi kızlardı.
İş başvurusu yaptıklarında bende oradaydım.
Ailelerinin olmayışı ve dışardan üniversite okuyuşları onları işe aldırmıştı. Temiz kızlardı Güneş ile arkadaş olabilirlerdi.
Bu sayede buraya da alışabilirdi.

Ya. Benim bu halim neydi.
Ne diye bu kadar dert ediyordum. Ben kızlarla ilgilenmezdim ki. Son vukuatım Çiğdem'di oda gözüme baka baka başkasıyla beni aldatmıştı ve ayrılmıştık.

Kafamda işte tam olarak burda karışıyordu.
Bu kızın yüzünden aklımı toparlayamıyordum.
Güneş ve benim olur tarafımız yoktu.
Zaten şirketin işleride aylardır aksamıştı.
Daha fazla aksatamazdım.
Güneş'in ise bana karşı bir hissiyatı varsa bile hatırlamıyordu.

Ona yaklaşmak onun bu hâlinden faydalanmaya çalışmak olurdu.
Bu yüzden ondan uzak durmaya karar verdim.
Başka türlü olamazdı.

*****

"Güneş!"

"Efendim."

"Hadi gel öğle molası veriyoruz."

"Ama işler."

"Şuan bizsiz de yürür. Zaten Erkan var bizi idare edecek. Hemen yan tarafa gidip hızlıca bir şeyler yiyip geleceğiz."

"Tamam siz çıkın geliyorum."

Kızlar çıktıktan sonra bende elimdeki son çay bardaklarını yerine kaldırıp gidecektim.

Ama masalardan birindeki tartışma yüzünden o tarafa döndüm.
Oturan çift neden bilmiyorum tartışıyordu.

Sonra adam birden yanındaki kıza vurmaya başladı.
Ben ne olduğunu anlayana kadar adam hızını alamamış köşeye sinmiş kadına tekme tokat vuruyordu.

O an zihnimde bir flaş daha patladı.
Eski bir evin içindeydim.
Rutubet kokusu her yerdeydi.
Biri vardı yaşlı, zayıf.
Bana vuruyordu.
Neden vuruyordu.
Ben ne yapmıştım.

Koltuğun yanına yere sinmiştim. Ellerimle başımı korumaya çalışıyorum sadece.
Adam hala vuruyor... Vuruyordu.
Tekmeleri vücudumun heryerinde hissediyordum.
Birden durdu.
Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Kanter içinde nefes nefese bana bakıyordu.
Sonra belinden kemerini çıkardı.
Hızla kaldırıp indirdi.
Sırtımda hissettiğim acı okadar fazlaydıki tarifi yoktu.
O an kendime geldiğim de ,

"Güneş." Diye çığlık atan Ayla'yı gördüm.
Sol elim sırtımda yaş akan gözlerlerimdeki donuk bakışlarla Ayla'ya bakıyordum.

"Ne yaptın!?
Dur sakın kıpırdama."

Derken gözleri elimdeydi.

O an hissettim elimdeki acıyı ve ıslaklığı.
Az önce elime aldığım bardak elimde parçalanmıştı.
O anıyı hatırlarken elimdeki bardağı fazla sıkmıştım. Elimde dağılmıştı bardak.

Ayla dur kıpırdama diyordu.
Ama istesemde duramıyordum.
Ne oluyordu?
Bütün vücudum titriyordu.
Hele bacaklarım, artık benim değildi.
Hızlı hızlı almaya çalışsamda nefesimin kesildiğini hissediyordum.

Geriye sendeledim düşecektim işte, bekliyordum.

O anda biri beni tuttu.
Bir eli belimden beni sarmış bir eli ise gözlerimi kapatmıştı.
Kulağımın dibinde tenime değen nefesini ve o kokuyu hissettim.

" Sakin ol cadı.
Nefes al.
Bakma!
Sadece bana bak."

"Ma.. Maviş...?"

*********************************

Evet. Bölüm sonu canlarım
Parmakları göreyim. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.


 

Loading...
0%