@azamet_29_2
|
Selam yeni bölüme hoşgeldiniz. ********************************** "Nereye?" "Yok ya! Diyerek ceketimi çıkarıp hastane pijamasıyla oturan Güneş'in omuzlarına örterek kucağıma aldım. Önce odadan sonrada hastaneden çıktık nihayet. ***** Hayatımda ilk kez sarhoş olmuştum. Ne yaptığımı ne konuştuğumu tam hatırlamadığım gibi başımın ağrısıda bir türlü geçmiyordu. Üstüne birde ateşlenip hasta olmakta cilası olmuştu. Sonunda yine Bora'nın beni hastaneye götürmesiyle mesele hastaneye kadar uzamıştı. En sonunda dün akşam yine Bora'nın kucağında eve geldim. Uyanalı 1 saat kadar oldu ve saat 5. Nasıl bu kadar uyuduğuma inanamıyorum. Çıktığım anda Bora'yı görüp laf sokmalarını duymak istemiyordum. "Girin." "Güneş. Gelebilirmiyim." "Sevda? Gel tabiki." "Nasıl oldun?" "İyiyim sağol." "Abim evde değil, bende 1 saat kadar önce geldim. Yemek için mutfağa iniyordum birlikte yiyelim mi? "Bilmemki pek canım istemiyor." "Tek başıma sıkıcı oluyor lütfen." "Peki tamam. Sen in bi duş alıp gelirim birazdan." "Tamam bekliyorum." Sevda çıktıktan sonra ayağa kalkarak banyoya girdim. Sıcak bir duş alırsam başımın ağrısına yararmıydı. Belki de yarardı. Sağ elim hâlâ sarılı olduğu için kabin içindeki musluğu açmak için sol elimi uzattım. Tam o anda beynimin içinde bir flaş patladı. Banyoda Bora ile suyun altındaki halimi hatırladım. Bora'ya bakarak, "Onunla yattın mı.? " Diye soruşumu hatırladım. Çiğdem'i kastetmiştim. Ellerimi hızla ağzıma kapattım. Beni kolumdan tutup odaya götürmesi ,saçlarını kurulaması. "Vucudu... "Şimdide sapık olmayamı karar verdin? " Diyişi. Hızla odama girdim. "Ölene kadar vucudunda taşıyacağı yara izleri yoktur tabi. "Güneş. "Evet! " Ellerim ağzımda kocaman gözlerle bakarken beynime gelen anı yüklemesi devam etti. " Gençsiiin yakışıklısııın, etrafında biiir sürü kız var. Oha kiminle yatıyorsun geri zekâlı. " Allah'ım sen sabır ver! Hakkaten içimde sapık var galiba. "Beni neden öptün? "Güneş yat uyu elimden bi kaza çıkacak yoksa." Sıçtığın yer tamda burası Güneş aferin sana. " Ben çok çirkinim değilmi? Birde kendimi acındırmışım. Allah'ım ağlamak istiyorum. Saçlarımı yavaşça yanda toplayıp önüme bıraktığını hatırlıyorum. "Ayıldığında bunların hiç birini hatırlamayacaksın." Neyi hatırlamayacağım. Ne halt yedimde hatırlamıyorum. "Olamaz. " "Olamaz yoksa. Tam yükses sesle müthiş bir çığlık atacakken dışardan Sevda ve Bora'nın sesini duyunca ellerimi dudaklarıma bastırarak geri geri yürümeye başladım. Ve tuttuğum çığlık, tiz ve ve daha alçak şekilde o zaman çıktı. "Güneş. Arkasından giren Sevda'da gelmiş bize bakıyordu. Bora elimi çekerek başımdaki acıyan yere baktı. "Kanamıyor, küçük bir şişlik var o kadar. "Hemen abi." Sevda giderken Bora kollarımdan tutarak yerden kaldırdı. "Nasıl düştün sakar cadı?" "Çek ellerini üzerimden.! Dedim hırsla kendimi çekerek. Yüzüme garip şekilde bakarak. "Ne oluyor? "Pisliksin işte pislik." Dedim bacağına vurarak. Ama anında bileğinden tuttu. "Ne oldu cadı? "Sen ne hakla bana... Bana dokunursun." Dedim gözlerine bakarak elinden kurtulmaya çalışırken. "Hatırladım." Dedim. Cümlemi tamamlatmadı. "Şşştt." Dedi bir elini bileğimden çekip ağzıma kapatarak beni duvarla arasına alırken. Ama bileklerim hâlâ kelepçe gibi olan elindeydi. "Yavaş gel deli kız. Dedi ve durdu. "Önüne gelenle yatan biri olsamda." Diyerek geri çekildi. "Öyle biri değilim. Hele sarhoş bir kızın durumundan faydalanacak kadar şerefsiz hiç değilim." Dedi elini ağzımda çekip diğer elinin yanına getirerek. "Ama öptüğümü inkar edemem. Kocaman olmuş gözlerimi derin mavi kuyulara çevirdim. "Yalan..!" "Neden yalan söyleyeyim. Yalan falan değil. Mezarlıkta söyledin. Keşke seni hiç sevmeseydim dedin. Hatta Emir'de şahit o da duydu." "Bozacının şahidi şıracı. "Dün olanları hatırladıysan sana söylediklerimide hatırlamışsındır o zaman." "Hayır hepsini hatırlamıyorum." "İyi düşün." Dedi Bora, sinsi bir gülümseme ile. "Yüzünü avuçlarımın içine alıp seni öptüm. Ayıldığında bunların hiç birini hatırlamayacaksın biliyorum. Dedim." Bora dudaklarını yeniden kulağıma yaklaştırdı. "Güneş... Seni seviyorum... Dedim." Ağır, ağır tane tane konuşuyordu. Sesi sanki büyülü kelimeler söylüyor gibiydi. Dudaklarından çıkan fısıltı bütün bedenimi sarıyor,tüylerimi diken diken ediyordu. "Ruhundaki ve bedenindeki yaralarınla seviyorum seni. Dedim." Dedi,elleri kazağımın altından içeri girerken. İki kolum iki yana düştü. Sırtımdaki kemer yaralarına değdi parmak uçları. O kadar nazik ve hafifdiki sanki pamuk gibiydi. Bense hipnoz olmuşçasına onu dinliyordum. "Hep benimle kal, benim ol desem ölene kadar yanımda ol desem...? Dudaklarından başka sana dokunmadım. Öyle biri değilim." Fısıltıyla gelen sesi, boynuma değen nefesi, burnuma dolan kokusu ve beynime yeni yüklenen o sahne ile kocaman gözlerle boşluğa bakarken bütün bedenimin titredigini hissettim. "İyimisin. Yere oturmuş halde başımı iki yana salladım. Kolunu turarak sırtımdan çektim. "Hayır. Çiğdem varken benim gibi birine ilgi duyamazsın. Cafede sizi gördüm. Seni nasıl öptüğünü gördüm." Ayağa kalktım. "Yarın ilk iş bu evden ayrılıyorum." Dedim yumruklarımı sıkarak. "Her şeyi hatırladığımda gidebileceğini söylemiştin." Dedim ve hızla yanından geçip kapıyı açıp koridora çıktım. Kalbimin bir el tarafından sıkıldığını hissettim o an. Bora'nın bana acıdığı için sevgi duyduğunu düşünmek babamın kemerlerinden daha fazla acı veriyordu. "Kıvırcık? "Çekil önümden koca ayak!" Dedim elim kalbimde. Halime bakıp, "İyimisin? "Hay abine." Demiştim ki arkamdan ayak sesleri geldi. "Güneş?" Derin nefesler almaya çalışırken gözlerimin sulanmasına engel olamadım. "Şşşttt." Dedi elini sırtıma koyarak. "Sakinleş. Derin nefes al. " Sonrada bana sarılıp çenesini başıma koydu. "Hiç bir yere bırakmam seni. Bundan sonra sadece benim yanımda kalacaksın." Şuan ki halim ve soğuğun etkisiyle vücudum titrerken, "Yapma! Dedim. |
0% |