@azamet_29_2
|
"Hiç bir yere bırakmam seni. Şuan ki halim ve soğuğun etkisiyle vücudum titrerken, "Yapma! Dedim. Beni kendine çevirdi. Çenemden tutarak gözlerine bakmamı sağladı. Sonra ellerini beline sarıp kendine çekerek bedenimi kendine yasladı. O sırada Emir'in ıslık çalarak uzaklaştığını gördük. "Sana acımıyorum Güneş." Ve kulağıma doğru eğildi yine. "Seni seviyorum. Dedi yine o büyülü fısıltıyla. "Benimle gel." Diyerek içeriye çekiştirdi. Yine çekiştirerek merdivenleri çıkarken, "Yavaş. Nereye gidiyoruz.?" "Sana birşey göstereceğim." Birlikte hızlı adımlarla üst kata,sanat odasına çıktık. Bora şifreyi girip kapıyı açtı. "Bütün resimleri kaldırdım." Dedi durgun. "En güzeli hariç. O hep burda bu duvarda kalacak." Karşı duvardaki üzeri kırmızı örtü ile kaplı resime bakarak konuşuyordu. Kırmızı örtüyü ucundan tutarak yavaşça aşağı doğru çekti. Kırmızı "Bunu hiç beklemiyordum." Dedim belli belirsiz. "Benim resmim. Dedim. Alık alık bakarak. Bora arkasını dönerek bana baktı "Sen kaybolduğunda yaptım. Şaşkın baka kaldım gözlerine. "Bu olanlar çok saçma. Ya. Yani seninle burda bu şekilde konuşuyor olamam ben. Senin bu söylediklerin gerçek olamaz. "Gerçek!"Dedi sakin "Sana ispatlayabilirim." Yüzünü yüzüme yaklaştırarak. "İspatlayabilirim.." O maviş gözleriyle beni hipnoz ediyordu sanki. Ne vücudumu ne gözlerimi başka yöne çeviremez oluyordum. Ne oluyordu böyle. Bora ne zaman fısıltıyla konuşsa ben taş kesiliyordum. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Bir eliyle çenemden nazikçe tutarak kaldırdı dahada yaklaştı. Kalbimin atışı kulaklarıma tırmandı. Göğsümün körük gibi inip kalkışı arttı. Bora'nın dudakları dudaklarıma değmek üzereyken durdu. Gözlerime bakıyordu izin ister gibi. Sonra ellerini belimde hissettim. "Artık tek gerçeğin ben olayım. Güneş..! Dedi ve geri çekildi. "Bora." Dedim yorgun. "Bu sözlerini unutursun, pişman olursun ve ben o pişmanlığını izlediğimde daha beter olurum." "Ne unuturum. Başımı kaldırdım. Siyahlarımı mavilerine sabitledim. Bir süre öylece kayboldum o gözlerde. Yolumu bulup kendime geldiğimde gözlerimi dolduran gözyaşlarım önce kirpiklerime sonra aşağı yuvarlandılar. Başımı önüme eğerken bir yandanda yukarı aşağı salladım onaylar şekilde. Bora birden sarılarak. Dediğinde göz yaşlarım dahada arttı. Kapı sesiyle birden irkilerek arkamı döndüm aynı anda panikle gözlerimden akan yaşları siliyordum. Kapıyı tıklayan Sevda'ydı. "Abicim artık barıştığınıza göre yemeğe insek. Dedi kendini acındırarak. "Tamam güzelim sen in geliyoruz bizde." Bora bana bakarak öne eğildi. "Önce küçük yengen elini yüzünü yıkayıp kendine gelsin, değilmi güzelim.?" Duyduğum şeyi şeyi idrak etmek beş on saniyemi alırken son saniyede dank etti. "Yaah!" Dedim Bora'nın dizine bir tekme geçirerek. "Neden utandırıyorsun. Ben öyle bişey dedim mi.?" "Kim? Sen mi? "Bana bir daha cadı dersen karışmam Bora." "Tamam tamam. Diyerek kolumdan tutup çekiştirerek odadan çıkardı. Kapıyı örtüp elini beline doladı. "Ne yapıyorsun?" "Sana sarılıyorum." "Hadi ya! Vallaha mı? "Özlemişim bu çemkiren hâllerini." Bora'ya kızsamda içten içe mutluydum sanki. İlk kez bu kadar mutlu hissediyordum. Birlikte mutfağa geçtiğimizde Sevda gülen gözlerle bize bakıyordu. Bora : "Sevda. Hayırdır gözlerin gülüyor." "Ha! Yoo. Öylesine. İçimden,yalancı.Dedim. Sevda odada geçen bütün konuşmalarınızı ve o... Bora: "Yemeğiniz yiyin hadi." Diyerek kendide yemeye başladı. Oysa benim ağzımdaki lokma gittikçe büyüyüp sanki boğazıma oturuyor gibi yutamıyordum. Sevda hızlıca yemeğini yiyerek, "Abicim benim ödevlerim var. " Diyerek yerinden kalktı. Yanımızdan geçerken, "Size afiyet olsun. Sonra kulağıma doğru biraz eğilerek, " Yengeciğim." Dediği anda ağzımdaki suyu masaya doğru püskürterek ayağa kalkınca, Bora kahkahayı patlatırken Sevda hızlıca yukarıya kaçmaya başladı. Ellerim göğsümde öksürürken Bora hem gülüyor hem ayağa kalkmış sırtıma vuruyordu. "Gülme!" Dedim sinirle. "Sinirlenme, otur güzel cadım." Dedi. Kendini tutmaya çalışarak. "Sevda bizi duymuş anlaşılan." "Anlaşılan mı? Açıkca belli duyduğu Bora." "Eninde sonunda öğrenecekti. " Başımı sıkıntıyla öne eğerek pufladıktan sonra midemdeki taş kelebekler yüzünden yemeye devam edemeyip masadan kalktım. "Nereye.?" "Salona." "Gül hanım kahveleri salona getir." Diyerek Bora'da kalktı. Kendimi salondaki büyük koltuğa bıraktığımda Bora'da tam yanı başıma,hatta dibime oturarak kolunu omuzumdan atarak beni kendine bastırdı. "Bora napıyorsun?" Dedim tedirgin şekilde. Her an Sevda yada Gül bizi görebilirdi. "Ne yapıyormuşum.?" "Sevda yada Gül görecek." "Kim görürse görsün umrumda bile değil. Sevda seni yenğeliğe kabul etti bile. Hem sen onu bunu bırakta sana soracağım şeye cevap ver. "Ne? Anlamadım? "O gün... Başımı öne eğdim. "Hı.Hı. Dedim ama devamını getiremedim. Boğazıma bir yumru oturdu. Ne yukarı gidiyordu ne aşağı. "Ve o piçe benim için yalvarmışsın." Dedi kaşlarını çatarak. "Bir daha ölsemde,ölsende kimseye benim için yalvarmayacaksın." Yüzüne çevirdim bakışlarımı. Çok ciddi şekilde bakıyordu. "Gelelim esas soruya. Söylediği şeyle o sahne gözümün önüne geldiginde dirseğimi kaburgasına gömdüm. "Aahh! Bu acıttı." Desi eliyle kaburgasını tutarak. "Siz öpüşürken sizimi izleseydim.? Bora omuzumdaki eliyle beni tutup hızla kendine yapıştırdı. "Kulağını aç iyi dinle cadı. Sen bizi gördüğünde ben daha kendime bile gelmemiştim. Tamam mı?" Ben öylece bakarken birazda sert şekilde, "Tamam mı. Dedim." Diye tekrar etti. Başımı belli belirsiz sekilde aşağı yukarı salladım evet anlamında. "Güzel." Dedi ve bir u dönüşüyle yumuşadı. "Yani benden hoşlandığını o gün farkettin öyle mi?" Dediğinde, "Hiç ayarın yok." Dedim. Ama Bora önce gözlerime sonra dudaklarıma baktı. "Söyle seni dinliyorum." Diyerek ağır ağır üzerime doğru gelmeye başlayınca bende geriye doğru kaymaya başladım. O sırada Gül gelerek kahvelerimizi getirince vurarak Bora'yı ittirip geriye doğru bir hamle yaptım ama mengene gibi bir el yüzünden yine gidemedim. Gül kahveleri önümüze bırakıp tekrar mutfağa döndü. "Höst ya. Bi doğru dur." "Hadi söyle bekliyorum." Dedi umursamaz şekilde. "Evet o gün. "Erdim." "Madem öyle. Şimdide sen söyle bakalım. "Hastanede. İçimdeki kimsenin dolduramayacağı boşluğu o zaman farkettim. "O yüzdenmi bana öldürecek gibi bakıyordu." Elime aldığım kahvemi izleyerek düşünmeye başladım. Bora bana ben Bora'ya her şeyi itiraf etmiştik. Peki şimdi ne olacaktı. "Hadi kalkalım. Yatıp dinlenelim. yarın önemli bir işim var. "Neden?" "Yarın Gündüz Gece kapalı. İçi tadilat olacak." "Yaa ben evde sıkılırım. " "Sevda evde onunla vakit geçirin işte." "Sevda niye evde. Okulda toplantı varmış. " "Eh napalım bi gün idare ederim." ***** Banyoya girip sıcak bir duş alıp, üzerimi değişerek aşağı indim. Sevda salonda televizyon izliyordu. " Günaydın." Dedi. "Günaydın küçük görümcek." Dedim tek kaşım havada gülümseyerek. "Özür dilerim seni kızdırmak istemedim. Çok mu kızdın?" "Evet kızdım. Ama biraz. Sen...Kızdın mı? Kollarını göğsünde birleştirerek. "Yengem olmanamı?" "Ya şunu şöyle damdan düşer gibi söylemesene." Daha ben alışamadan Sevda anında alışmıştı şu hale bak ya. Gülerek, "Hayır tabiki kızmadım. Sevda'nın söylediği şey içimi biraz olsun rahatlatmıştı. Açıkçası tepki göstermesini bekliyordum. Gül gelip, "Kahvaltı hazır." Dediğinde öğle yemeği olan kahvaltımızı yapmak üzere mutfağa geçtik. Masadan kalktıktan sonra salona geçerek film izleyerek kahve keyfi yaptık. Filmde bitince ne yapsak diye düşünürken Bora geldi. " Naber kızlar." Diye sordu. "İyidir abi film izliyorduk." "İzlemeniz bittiyse Güneş gidiyor." "Nereye gidiyorum?" "Gündüz Gece'ye." "Kapalı, tadilat var demiştin." "Evet öyleydi. Tadilât bitti temizlik yapılacak. Sende yardım için gidiyorsun." "Benmi? "Hayır sen orda her işe bakan elemanımsın cadı. Dedi gelip kolumdan tutarak. "Hem kıymetimi bil. Seni kendim bırakıyorum bak." Diye ekledi. "Sağol ya zahmet olacak kibar öküz." "Ne demek rica ederim." Demezmi bir de. Kapıdan çıkarken vesyiyerden hırkamı alıp elime vererek arabada giyersin acele et. "Bu ne ya temizlik kaçıyormu.?" "Kaçmıyor ama seni bırakıp randevuma yetişmem lazım." Sinirle baktım yüzüne. "Hadi sana kolay gelsin." Diyerek kapıyı gösterdi. "E burası karanlık. " Dedim tekrar geriye bakarak. "Herkes içerde. Mavi gözlü öküz ne olacak. 2-3 eleman kiralayabilecekken beni getirmişti temizliğe. Sinirle kapıyı açıp içeri girdim. Kimseyi göremiyordum. "Hey kimse yok mu? Dediğim anda ışıklar açıldı,konfetiler patladı alkışlar eşliğinde, "İyiki doğdum Güneş." Diye bağırışlar geldi. Korkuyla birlikte şaşkınlık, heyecan, şok bütün duyguları aynı anda yaşadım. Ayla,Yıldız, Sevda, Yavuz,Yılmaz, Can, Emir, Zehra teyze Halil usta herkes buradaydı. Ne oluyor demeye kalmadan belime sarılan ellerle yerimde sıçradım. Bora arkamdan sarılmış burnunu boynuma gömmüştü. İyiki doğdun Güneş. İyiki hayatıma doğdun. Dediğinde ben çoktan ağlamaya başlamıştım. Bugün doğum günümdü. Ben bu güne kadar hiç doğum günümü kutlamamıştım. Ne diyeceğimi bilemeden öylece yerimde taş kesilip ağlamaya devam ettim. Bora elimden tutarak beni bara kadar getirdi. Ben... Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Dedim burnumu çekerek. Bora kulağıma eğilerek, "Hadi Güneş bir dilek tut ve mumları üfle." Dedi. Nice yıllara diyerek tekrar alkışlandım. Sonra herkes hediyelerini vererek bana sarıldı. Ben hiç hediyede almamıştım. Hediyeleri barın üzerine dizerek herkese sarıldım bende. Son olarak Bora geldi yanıma. "Nasıl sürprizimi beğendinmi?" Konuşamadım. "Sıra benim hediyemde." "Gerek yoktu zaten bu doğum günü yeterince hediye oldu." Elini pantolonunun cebine sokarak küçük siyah bir kutu çıkardı. Bana doğru uzatarak açtı. Gördüğüm şeyle aynı anda yanımızdakilerin, "Oooo." Diyerek alkışları geldi yine. "Güneş. "Dedi Bora. Bense tam bi mal bakışıyla yüzüne baktım. "Benimle evlenir misin?" Gözlerim donuk gözlerine baktım Sonunda gözlerimi önünde sallanan el ile kendime gelmeye başladım. "Oğlum yavaş yavaş söyleseydin lan. Kızın aklı gitti." "Kes lan sesini. Güneş? Kendime gelip. Gözlerime çevirdi mavişlerini. "Cevabın güzel cadım." " E..Evet" Dedim. "Seninle olan her şeye yaşamayada ölmeyede evet." ********************************* Evet canlarım. Bu şekilde bitiyor hikaye. Hepinizi seviyorum canlarım. |
0% |