Yeni Üyelik
7.
Bölüm

B.7 Çirkin cadı

@azamet_29_2

Sabah uyandığımda hemşire yine baş ucumdaydı.
Yine seruma ilaç ekliyordu.
Ama bu kez Bora yoktu.
Serumdan sonra da koluma ve bacağıma pansuman yaptı. Sadece işiyle ilgileniyor konuşmuyordu.

"Adın ne senin?"

"Belma."

"Ne kadar sürecek bu iş Belma."

"Hangi iş ?"

"Bu serum işi.
Çok yatabilen biri değilimdir."

"Pınar hanıma sormak gerek."

"O doktor bozuntusuyla konuşmuyorum.
Neyse serumu sorma işini boşver.

Bu takılan serum ne zamana biter. "

"1saate biter."

"İyi bari."
Dedim, gözlerimi kapatarak.

İlaçlardanmıdır nedir anında geri uyumayı başardım.
Gözlerimi yeniden açtığımda kolumda serum da yoktu etrafta hemşirede.

Yerimden yavaşça kalkarak yatağın kenarında oturdum.
Üzerimdeki kıyafete baktım.
Lacivert renkte erkek pijamasıydı. Kollarına ve paçalarına bakılırsa Bora'nındı.
Bu kadar uzun kıyafet bir tek o sırıkta olur.
Bari kız arkadaşının kıyafetini falan verseydi, halime bak.

Dün gece su içmek için kalktığımda karanlıkta fark etmemiştim ama bu pijamanın içinde kaybolmuştum.

Ayağa kalkıp paçalarımı tutarak ve aksayarak odadan çıktım.
Yine kimse yoktu.
Aşağıya indim yine yavaş ve aksayarak.
Salonda da kimse yoktu.
Mutfağa gittim bu kez. Yine boş.

"Allah Allah.
Niye kimse yok hayret."

Evin kapısına yöneldim bu kez.
Tam kapıya elimi uzatmıştım ki aniden açılmasıyla kafama çarpması bir oldu.

" Ah.! "
Dedim acıyla gözlerimi kapatarak.

Birde uzun paçama basınca geriye doğru sendeledim.
Aynı anda biri sol kolumdan tutarak düşmemi engelledi.

Diğer elimle başımı tutup ovalarken.

"Lütfen kanamasın. Lütfen kanamasın." Dedim.

"Kanamıyor aptal! "

Duyduğum ses tanıdıktı.
Bora'ydı kapıdan giren.

"Neden burdasın."
Diye çıkıştı kolumu bırakıp.

Kollarımı göğsümde birleştirip.

"Beni bacağımdan vurup sonrada bayıltıp buraya sen getirdin."

Dedim tek nefeste ve gözlerimi devirip.

"Kapının arkasında ne işin var diye sordum Cadı. "

"Sıkıldım.
Sürekli yatmaya alışık değilim.
Evde kimseyi göremeyince belki kaçabilirim diye düşünmüştüm.
Ama şans işte.
Kapıyı açınca sen çıktın süpriz yumurta."

Dedim dudaklarımda çarpık bir gülümseme ile dalga geçerek.

Tek kaşı havada bana baktıktan sonra hızlı adımlarla yanımdan geçerken,

"Evden çıksanda bahçeden çıkamazdın.
Adamlara emir verdim.
Senin kaçmaya çalıştığını gördükleri anda diğer bacağından vuracaklar."

"Çok komiksin espirili adam. "

"Espiri değildi.
Ciddiydim."

Dedi buz gibi sesiyle.

" Çok korktum. "
Dedim salona doğru paçalarımı tutarak giderken.

Sonra kendimi koltuğa atarak derin bir nefes aldım.

Bora karşıma geçerek cebinden sigara paketini çıkarıp içinden bir tane aldı.
Sonra paketi banada uzattı.

"İstemez. Sigarayıda, sigara içenleride sevmem."

Paketi cebine koyarken diğer cebinden çıkartığı çakmakla sigarasını yaktı.
Bacak bacak üstüne atarak oturdu.

Kollarını iki yana açarak koltuğun arkasına dayadı.
Dümdüz bana bakıyordu.

"Ne zaman yemek yiyoruz ben acıktım. "Dedim

"Yarım saate.
Sende bu arada bana hikayeni anlat cadı."

" Şu Cadı kelimesini kullanma artık.
Hiç sevmedim." Diye çıkıştım.

" Ama ben sevdim CADI.
Tam olarak seni anlatıyor bence."

Sinirle baktım yüzüne.

" Anlatacak birşeyim yok."
Dedim pijamanın uzun kollarını geriye katlamaya çalışırken.
Ama sonunda dahada sinirlenerek..

"Senin sevgilin falan yokmu ya..
Onun kıyafetlerinden birini verseydin bari. Olmuyormuydu.
Şu hâlime bak."

"Gerçi" Dedim dudaklarımı buruşturarak yüzüne bakarken.

Seninle kim sevgili olmak ister ki.
Şu tipe bak, sana kimse katlanmaz.
Tabi o yüzden de bana göre kıyafet yoktur bu evde.

"Sen hiç aynada kendi ne baktım mı?
Çirkin Cadı."

Söylediğini umursamadım.

"Neyse sen anlat asıl."

Dedim pijamanın paçalarını yukarı katlarken.

" Neden deli gibi o adamları istiyorsun."

"Bilmene gerek yok."

"Öylemi. Adamlar seni öldürecekken seni uyardım.
Hayatını kurtardım yani.
Şükredip evine gideceğine peşime düştün.
Yetmedi zorla o adamları bulmana yardım etmemi istedin ki... hala nasıl olacak onuda anlamadım.

Oda yetmiyor gibi birde beni zorla bu eve getirdin.
Hemde kaçamayayım diye bacağımdan vurdun."

Dedim sol bacağımı kaldırıp burnuna uzatarak.

"Ama hikayeni anlat dediğimde anlatmıyorsun.
Anlatki ikna olayım.
Belki yardımcı olmak için daha istekli olurum."

Dedim. Bu kez çarpık bir gülümseme ekledim yüzüme.
Bora yüzüme baktı kaşları çatık.

" Önce sen anlat o zaman."

Dedi ayağa kalkarak mutfağa giderken.
Mutfaktaki masaya oturduğunda bende arkasından gelmiş diğer sandalyeye oturmuştum.
İlk kez gördüğüm bir kadında çaylarımızı doldurdu.

Sabah yoktu bu kadın.
Şimdi nasıl burda.

"Sen başla.
Cafeden başla.
O Rus piçlerden başla."

"Sende anlatacakmısın."

"Sen anlat...
Senin hikayeni beğenirsem belki.."

Hızlı şekilde başladım konuşmaya.

"O cafeye bir hafta önce girdim.
Acil işe ihtiyacım vardı."

"Neden?"

"Neden mi? İşsiz ve ayyaş bir babam varda o yüzden.
Senin geldiğin gün senden önce onlar geldi.
Kim olduklarını bilmiyorum.

X,Y,Z Diyelim.

Siparişlerini götürdükten sonra tam arkamı dönünce diğer garsonla çarpıştık.
Yere dökülenleri toplarken rusça konuşmaya başladılar.

X olan diğerine, Y olana yani,

"Birazdan buraya gelecek.
O gelince biz çıkalım." Dedi.

Öteki, Y olanda:

"Nereden biliyoruz burada olacağını."

Diye sordu.

X:

"Adamım var oğlum.
Yaş tahtaya basarmıyım ben.
Kaç gündür anam ağladı ama herşeyi plânladım." Dedi.

Y:

"İyi o hâlde.
Adamlarım hazırda bekliyor.
Buradan çıktıktan sonra haber vereceğim sonrada işi bitireceğiz. Cesedini kapının önünden alırlar artık." Dedi.

X:

"Adamlarını nereye yerleştirdin."

Y:
"Karşıda ki bankanın çatısında bekliyorlar."

X:
"Kaç kişi."

Y:
"İki."

X:
"Bora Bozkurt.
Bugünden sonra senden kurtuluyorum. Bana yaptığını sana ödetirim demiştim.
Şimdi ödeşme zamanı geldi işte. Dedi"

Dedim. Tek nefeste.

Bora'ya baktığımda Maviş gözler gitmiş geceler gelmişti sanki.
Burnundan soluyordu.

" Ya Z. O ne yapıyordu. "

O kaval dinler gibi dinliyordu.

"Bütün konuşmaları nasıl aklında tutabildin."

"Yüzleri hatırlamam ama, duyduklarımı unutmam.
Oldumu, beğendin mi ?"

Dedim önümdeki kahvaltıya başlayarak.
Bir yandan yerken bir yandan sıcak çayımdan yudumladım.

Bora bir yandan beni inceliyor bir yandan da hâlâ sigarasını içiyordu.

"Tuhaf birisin Cadı. Yüzleri hatırlayamıyor ama konuşulanları ezberliyorsun...
Devam et."

Senin geldiğini görünce ne yapsam diye düşündüm.
Önce hiç bir şeye karışmadan gitmek istedim.
Ama ah şu aptal kafam burnumu sokmadan duramadım.
Kâğıda not yazıp kahvenin altına koyup kaçtım.
Yan taraftaki iş merkezine girip Cafeyi gören bir yerden sizi izledim.
Çatışmayıda duydum.
Herşey bitince sizinde gittiğinizi düşünüp oradan çıktım.
Ama yanılmışım.
Sizi atlatama kadar canım çıktı.
En son duraktaki dolmuşa atladım. Adamların arkada birbirlerine baka kaldılar.

"Nereye gittin.
Kolun nasıl oldu.
Bana hâlâ şüpheli görünüyorsun."

"Sana söyledimya.
Onlarla alakam yok." Dedim yüksek sesle.

"Koluna ne oldu o zaman. O kesik normal değil."

Kolumu kaldırıp baktım bir süre.

"Babam olacak ayyaş yaptı.
Eve gittiğimde içkisi bitmişti.
Benden almamı istedi, bende hayır dedim.
Çok sinirlendi.
Elindeki şişeyi kırıp bana savurdu. Kendimi korumak için kolumu kaldırınca kolum kesildi."

Başımı öne eğdim.

"Koluma bakamıyordum. Gelişi güzel sarıp ondan kurtulup kaçtım.

Ama sahilde size yakalandım.
Yani yağmurdan kaçarken fırtınaya yakalanmak gibi oldu."

"Abi."
Diyen birinin sesi ile Bora'nın arkasına baktım.
Adamlarından biri elinde bir poşet getirmişti.
Bora'ya verip çıktı.
Alıp önüme attı poşeti Bora.

" İlaç.
Pınar yolladı. Saatinde iç beni uğraştırma.
Kolunda akşamdan akşama pansuman olacak.
Belma yapacak. "

"Emredersin."

Dedim ilaçları elime alarak üzerlerini okurken.

Ilaçların olduğu poşeti elime alıp yerimden kalkarak salona yöneldim.

Tam Bora' nın yanından geçerken pijamamın arkasından tuttu ve ayağa kalktı.

"Bırak, ne yapıyorsun? "

"Kıpırdama."
Dedi arkama geçerek.

Eliyle pijamanın ucundan tutup sırtımı açarken.

" Bıraksana ya sapıkmısın? "
Dedim elimle arkama uzanmaya çalışırken.

"Rahat dur.
Bakacağımm sadece. "

Dedi bir eliyle omuzundan tutup beni sabitleyerek.

Üzerimdeki pijamayı yukarı kadar sıyırdı.

"Sırtın?
Sırtın neden bu halde. "

Dedi parmak ucunu sırtımda gezdirerek.
O an bir elektrik akımı geçti sanki vücudumdan. Tenimin titrediğini hissettim.

"Bu yaralar çok derin.
İşkence görmüş gibisin."

Başımı öne eğdim önce.

"O benim cezam." Dedim yumruklarımı ve dişlerimi sıkarak.

Sonra da hışımla kendimi çekerek.

" Babam olacak ayyaş içki içip kafayı bulunca anemi hatırlayıp beni dövüyordu.
Benim yüzümden, annemi öldürdüğüm için yıllarca beni dövdü.
Her bahane de dövdü. Kızdı dövdü. Üzüldü dövdü. Özledi dövdü.
Bana her vurduğunda sessizce bekledim.
Yorulup bırakana kadar bekledim. Sadece dişlerimi sıktım ve bekledim.

Ben ağlamadıkça o daha çok vurdu.
Ağlayarak yalvarmamı istedi hep. Ama ağlamadıkça daha çok ,daha çok vuruyordu.

Bilmediği şey...
Benim ağlayamıyor olduğumdu.
Ben doğduğmda bile ağlamamışım.
Sadece gözlerimi açıp kedi gibi bir ses çıkarmışım hepsi bu.

Bir daha da bana dokunma."

Dedim başım önde derin bir nefes alıp salona geçerek.

Arkamdan sessizce baktığını hissediyordum.

Gelip yavaşça karşıma oturdu.

"Madem öyle...
Neden katlandın o ayyaşa.

"Annesini öldüren birinin cezası olarak gördüm kabul ettim hep."

"Annen nasıl öldü?"

"Ben öldürdüm"

" Nasıl?"

"Bu kadar yeter. Sıra sende.
Sen anlat şimdi. Neden o adamları bu kadar istiyorsun."

Boraya baktım.
Bana bakıyordu sessizce.
Sonra yine cebinden sigara paketini çıkarıp bir dal alarak dudaklarına bıraktı. Diğer cebinden çakmağı alıp yaktı. Derin bir nefes alarak havaya üfledi.

"O adamlar büyük ihtimalle ailemin katilleri.
Bir yıl önce aileme suikast yapıldı.
Ailem gittiği restoranda birileri tarafından kurşun yağmuruna tutuldu.
Ailemi ve kardeşimi öldürdüler.
Diğer kardeşim sakat kaldı.
O günden beri onları arıyorum.
Bakmadığım sormadığım yer kalmadı. Gecem gündüzüm o adamları aramakla geçti ama bulamadım.
Kim yada kimler yaptı bilmiyorum. Ama o gün cafede sıra bana gelmişken sen çıktın. Sayende birini ölü de olsa ele geçirdim. "

"Ne belli o adamların onlar olduğu. "

"Onlar. Çünkü ailemin öldüğü gün restorantın kameralarına bir görüntü takılmış.
Saldırganlardan birinin elinde bir akrep dövmesi var.
Bana saldıran ama yakalanmamak için kendini vuran adamında elinde akrep dövmesi varmış. İzini kaybettirmek için sildirmiş. Ama tamamen silememişler belli oluyor.

Bu adamları ve arkasındakileri bulup derilerini yüzecem.
O yüzden buradasın. O adamları bulana kadar yanımdan bir saniye ayrılmayacaksın.
Maden gördüğünü hatırlamıyorsun o zaman benim tanıdığım herkesi tektek yeniden göreceksin.
Bu sayede hatırlarsın."

"Neee! Herkesi mi? "

"Herkesi!
Bundan sonra Bora Bozkurt'un özel sekreterisin.
Heryere benim yanında geleceksin."

**********************************

Bölüm sonu canlarım.
Oy ve yorum bekliyorum 🤗🤗🤗

Loading...
0%