Yeni Üyelik
8.
Bölüm

B.8 Sekreter.

@azamet_29_2

 

Bundan sonra Bora Bozkurt'un özel sekreterisin.
Heryere benim yanında geleceksin."

"Yok artık.
Niye abartıyorsun ya."

Biz konuşurken kapıdan kalas Emir girdi.

"Abi."

"Söyle."

"Bu sana gelmiş."
Dedi elinde bir zarf ile.

"Ver."

Bora eline aldığı zarfı açtığında içinden çıkardığı kâğıda bakınca yüzünün ve gözlerini kızardığını gördüm.

Adamın mavişleri resmen ateş topu gibiydi.

"Abi?"

Bora kağıdı Emir'e uzatırken elinden kaptım.
Küçük beyaz bir kağıt üzerinde akrep resmi vardı
Elimdeki kağıda baktıktan sonra bana hâlâ sinirle bakan Emir'e uzattım.

"Henüz kurtulamadın mesajı yollamışlar."
Dediğimde bu kez Bora benim yüzüme baktı.

Sonra Emir'e dönerek.

"Kim getirdi."

"Korgo."

"Adres?"

"Yok."

"Sen olsan yazarmıydın."
Dedim kollarımı göğsümde birleştirip.

"Tamam Emir sen çıkabilirsin.
Adamları uyar daha dikkatli olsunlar.
Hata yaparlarsa başkalarından önce ben sıkarım kafalarına.
Bizde birazdan çıkalım.
Hâlâ bitmedi şu ihale meselesi onu halletmeliyim. "

"İşe mi gidiyorsun?
Sahi sen ne iş yapıyorsun."

"Öğrenirsin zamanla sekreter."

"Sekreter.?"
Dedi Emir şaşkın

"A. Evet...
Tanıştırayım Cadı."

"Bu en iyi adamın, dostum, sağ kolum Emir.

"Kısaca yarma yani."Dedim duyurarak yüzüne bakarken.

Sinirle baktı oda bana.

"Buda yeni sekreterim Güneş...?"

" Atasoy."
Dedim.
"Güneş Atasoy. Adım."

"Yeni sekreterim Güneş Atasoy .
7/24 benimle olacak ve etrafımdaki şüpheli olan olmayan herkesi görecek.
O adamlar mutlaka tekrar ortaya çıkacaklar. İçimizde adamları bile var.
Ve bu cadıda bu sefer yüzlerini görünce hatırlamak zorunda.
Yoksa..."

Dedi yüzüme bakarak.

"Yoksa başa geri dönecek.
Yani şüpheli listesinin başına."
Dedi kasları çatık gözlerime bakarak.

O an ki sesi gerçekten buz gibiydi.
Ürkmedim desem yalan olur.
İçimi titretmeye yetmişti.
Yerimden kalkarak yüzüne baktım.

"Ölecekler listesinin başına mı?" Dedim tek kaşım havada.

Sonrada yerimden kalakarak merdivenlere yöneldim odama gitmek için.
Ama o lanet olası uzun paçama basıp tökezleyince son anda yine Bora tuttu beni.

Başımı çevirdiğimde kolumdan tutmuş, yüzüme öfkesi buzdan şekilde bakan Bora'yı gördüm.
Hâlâ bu adamın gözünde şüpheliydim bu aşikardı.

Hızla kolumu çekip paçalarımdan tutup odama doğru aksayarak merdivenleri çıktım.
Odama girince ağzıma gelen bütün küfürleri savurdum.
Sonundada nefes nefese kendimi yatağa bırakıp gözlerimi kapattım.

*****

Güneş odaya çıktıktan sonra bir süre daha yerimde oturdum.
Güneş'in anlattıklarına rağmen hala ona güvenmiyordum. Ben bir yıldır kimseye güvenmiyordum aslında.
Sonuçta bana gönüllü gelmemiş yakalanmıştı.
Onlara çalışan biriyse bana numara yapıyor, masum ayağına yatıyor olabilirdi pekâlâ.

Ayyaş baba hikayesi doğru olsa bile geri kalan hikayeye hemen inanmam.

Yerimden kalkarak şimdilik kızın kaldığı odama çıktım.
Kapıyı açtığımda cadı yatağımda, kolları bacakları dört bi tarafta yatıyordu.
Ammada rahat bu kız.
Gözleri kapalı kaşları çatıktı.
Göğüs hareketleri düzenliydi.
Hemen uyumuştu. İlaçların etkisi olmalı. Diye düşündüm.

Üzerindeki pijamama baktım.
Hali komikti doğrusu.
Pijamanın kolları ellerinden paçaları bacaklarından daha uzundu.
Yüzüne baktım bir süre, gerçekten masummusun?

Sonra kapıyı kapatıp çıktım.
Aşağı inip mutfağa girdim.

"Gül hanım."

"Buyrun efendim."

"Misafir odasını kız için hazırlayın."

"Peki efendim."

Mutfaktan çıktım salona geçerek,

"Emir gidelim." Dedim
Dışarı çıkınca adamlara,

" Gözünüzü açın."
Dedikten sonra Araba ya bindim.
Emir de direksiyona geçti.
Şirkete doğru yola çıktık.

Başka bir şirketin yapacağı ihale için bizde toplantıya katılma kararı vermiştik.
Ama hala anlaşamamıştık.

Bugün yine toplantı üstüne toplantılarım vardı.
Ailemin aniden ölümünün üzerine kendimi bir anda bu işin içinde bulmuştum.
Babam kadar iyi olmasamda çabuk uyum sağlamıştım.
Ama babamın aksine ben daha sinirliydim.

*****
Bugün 2. gündü.
2 gündür bu evde yalnızdım. Akşamları pansuman için gelen Belma dan başka.
Sadece mutfakta çalışan Gül hanım, arada birde ona malzeme getiren yaşlı bir adamın dışın da kimseyi görmemiştim.

Bu arada da odamda değişmişti. Bora beyin odasının tam karşısındaki
misafir odasını bana ayırmış beyefendi.

Birde çantalarla kıyafetler geldi.
Halime acımış olmalı Bora bey.
Gelen kıyafetlerden ev için uygun bir eşofman takımı seçip giymiştim.

Gül hanımda diğer hepsini dolaba yerleştirmeme yardım etti.
Ne yalan söyleyim kıyafetler aşağı yukarı benim ölçülerimde ve birbirinden güzeldi.

Gül birde poşet verdi bana.

"Bu ne ."
Dediğim de hiç cevap vermeden çıktı.
Her zaman az konuşan biriydi. Belkide Bora dan korkusundan az konuşuyordu.

Poşete baktım.
İçinde cüzdanım ve bir de kutu vardı. Cüzdanımı alıp kutuyu da çıkarıp hemen açtım.

Gördüğüm şeyle kocaman açıldı gözlerim.
Bu sıfır, son model bir telefondu.
Hattıda takılmış kurulmuş her şeyi hazırdı.

Telefon ihtiyacım yoktuki.
Tuşa basarak açtım.
Kaliteli iyi bir telefonum hiç olmamıştı.
Telefonu arka cebime koyarak aşağı indim.
Bugün sıkılmamak için dışarıya çıkma kararı aldım.
Salonun kapısına geldiğimde önce tereddüt etsem de, kolu tutup kapıyı açıp çıktım.

Daha iki adım atmıştım ki iki tane adam önümü keserek.

"Dışarı çıkmanız yasak.
İstediğiniz bişey varsa biz yardımcı olalım." Dedi.
Ben sinirle suratlarına bakarken onların yüzlerinde mimik oynamadı.

"Adamları da kendine benziyor bu manyağın." Dedim içimden.

"Evde durmaktan sıkıldım.
Bahçede durmak istiyorum biraz." Dedim.

Cevap yine. "Olmaz.!"

Çaresiz eve doğru döndüm içeri girmek üzere.
Ama o an aklıma gelen şeyle adamlara döndüm tekrar.

" Bişey soracam.
Kaçarsam...?"

"Bora Bey kaçarsa diğer bacağından vurun." Dedi.

Kaşlarım havada duyduğum şeye inanamadım.
Gerçektende vurun emri mi vermiş. Gerçekten manyak bu adam.

Hışımla içeriye girip salondaki koltuğa oturdum.
Allahın belası!
Pislik!
Cani!
Dengesiz.!

Nasıl sana yakalandım ben ya.
Allah kahretsin. "

Dedim derin bir nefes alarak.
Bir süre arka arkaya küfürler ederek biraz rahatladım.
Sonra elime aldığım telefonumla oyalanarak akşamı beklemeye başladım.
Bu arada telefonda iki numara kayıtlıydı.

Bora ve Emir.

İkisininde adını değiştirdim.

Manyak ve Kalas.

" Evet bu isimler daha uygun onlara." Dedim sırıtarak.

Saate baktığımda 8 i geçmişti.

Gül'ün çağırmasıyla mutfağa girerek hazırladığı masaya oturdum.
Yemekler güzel görünüyordu.
Benden başka kimse olmadığı için sadece bana servis açmıştı.

Çorbamı içerken kapı açıldı.
Olduğum yerden salon kapısını görüyordum.
Önden Bora arkadan Belma girdi içeri.

Bora salona geçip oturdu.
Başını geriye atarak derin bir nefes verdi. Yorgundu sanırım.

O sırada Belma da benim yanıma gelerek,

"Pansuman saati. " Dedi.
Masada yanımdaki sandalyeye oturup malzemeleri çıkarırken.

Kolumu önüne bırakıp, başımı da diğer tarafa çevirip elimi çeneme dayayarak işini yapmasını bekledim.

Sargıyı açtığında.

" Belma?
Nasıl düzelmiş mi kan falan varmı?"

" Hayır yok daha iyi.
Ama dikişler belli hâlâ. "

"Bakabilirmiyim?"

"Evet kan yok tutmaz bakabilirsiniz."

Diyince başımı yavaşça çevirdim.
Ne ara geldiğini fark etmediğim Bora da masaya gelmiş bacak bacak üstünde beni izliyordu.
Sanırım tepkimi merak ediyordu.

Kolumu kaldırıp, baktım.
Kaşlarım çatıldı istemsiz.
Sinirle yerimden kalktığımda sandalye geriye düştü.

Gözüm hala kolumdaydı.
Ben bu kadar büyük bir kesik beklemiyordum.
Kolumda neredeyse 15 santimlik bir kesik vardı.
Ağzıma gelen günyüzü görmemiş bütün küfürleri ettim o ayyaşa.

Belma bir bana bir Bora'ya bakıyordu şaşkın.
Bir süre öylece baktım... Baktım...

Sonra bir anda püskürerek gülmeye en sonunda da kahkaha atmaya başladım.
Sinirlerim bozulmuş kendimi tutamıyordum.

Bora kaşları çatık bana bakıyordu. Şuan ağlayabilseydim hüngür hüngür ağlıyor olurdum ama gülmekten karnıma ağrı girmeye başlamıştı.

"Kolumda sabıkalılar gibi iz kalacak." Dedim hâlâ gülerken.

Bora hızla kalkıp yanıma geldi.
Omuzlarından tutarak.

"Kendine gel Cadı." Dedi.

Çek elini üstümden diye bağırdım. Sonrada sustum.

"Bora Belma'ya sen git.
Artık gelmene gerek yok. "Dediğinde yere çökerek,

" Allah'ım ne zaman bitecek." Dedim sitemli.

Bora yanıma tek dizinin üzerine çökerek.

" İyimisin."
Dediğinde tek cümle söyledim.

"Keşke ölsem,ancak o zaman biter benim cezam."

" Kalk hadi.
O kadar kötü değil.
Daha kötülerinide gördüm." Dedi.

Beni olduğum yerden kucağına alarak salona götürdü ve koltuğa bıraktı.

Dizlerimi göğsüme çektim.
Kollarımı dizlerime sararak,çenemi de dizlerime dayayarak oturdum sessiz.

Bora cebinden paketini çıkararak yine bir sigara alıp yaktı.

Derin bir nefes çekerek boşluğa üfledi.

"Yarın benimle şirkete geliyorsun."

"Neden?" Dedim umursamaz şekilde.

" İşe başlıyorsun."

" Tamam." Dedim yine umursamaz.

"Maviş."Dedim.

"Maviş? "

"Evet Maviş. Seni ilk gördüğümde sana bu adı taktım."

"Ben kedi değilim adım Bora Bozkurt." Dedi sert şekilde.

Uyum sağladım.
" Silahın varmı Bozkurt ?"

"Var."
Dedi. Sesi sert ve net geliyordu.

" Hiç birini öldürdün mü ? "

"Evet." Dedi yine sert şekilde. Gözlerine baktım kış gecesi kadar soğuk bakıyordu.

" Benide öldürür müsün? "

"Hayır.
Sana ölmek yasak."

" İşin bitip o adamları bulunca öldür o zaman.
Çünkü ben yapamıyorum. "

**********************************
Evet. Bölüm sonu canlarım.

Bol yorum ve beğeni itina ile alınır.

Loading...
0%