Yeni Üyelik
9.
Bölüm

B.9 Kâbus

@azamet_29_2

Kapımın aniden açılmasıyla yerimden fırladım.

"Ne oluyor ne var. Yangınmı çıktı ."
Diyerek korkuyla kalktım yerimden.

Zar zor ovuşturarak açtığım gözlerim hala bulanık görüyordu.

Karşımda Maviş kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu.
Üzerinde siyah gömlek lacivert pantolon vardı.

"Kalk hadi. Bugün işe başlayacaksın hala yatıyorsun."

"Ne diye bodoslama giriyorsun Allah'ın belası.
Saat kaçki."

"6 buçuk."

"Daha kargalar bokunu yemeden ne diye kalkıyorum ya."

"Sağarmısın.
İşe geleceksin bugün."

"Tamam ya tamam.
Kalkıyoruz.
Gidiyimde ödeyeyim diyetimi.
Defolda giyineyim. "

Bora çıkarken sürünerek kalktım yerimden.
Önce banyoya giderek işlerimi hallettim.
Sonra bir duş alıp kolumun pansumanını yaparak uzun kollu ve şirkete uygun olan beyaz gömlek siyah pantolon siyah yarım topuk ayakkabı giyerek saçlarımıda dağınık topuz yapıp odadan çıktım.
Çantamı ve telefonunuda almayı unutmadım.

Mutfağa indiğimde Gül servis yaparken Bora masada sigara içiyordu.

Geçip karşıdaki sandalyeye oturdum.
Esneyerek konuştum.

"Masada sigara içme.
Hatta aç karnına içme.
Hatta hiç içme. Sigara kokusunu sevmiyorum."

Bana aldırmadı bile.
Devam etti.

"Sen yemiyormusun. "

"Hayır."

Önüme baktım. Bir çok çeşit vardı. Bunlar benim içinmi.

"Evet." Dedi Gül.

" Çok mu zenginsiniz ?
Zeytin ve çay yeterdi."

Dediğim de Gül beni duymazdan gelerek işini yapmaya devam etti.
Kafamı Bora'ya doğru uzatarak.

"Çalışanlarında sana benziyor." Dedim.

Önümdeki zeytin ve ekmekten biraz yiyip çayımı içip kalktım.

" Gidebiliriz."

Bora sessiz yerinden kalktı.
O önde ben de arkada salona oradanda dışarıya doğru çıktık.

İlk defa bahçeye çıkınca far görmüş geyik gibi baktım. Bu eve geldiğimden beri ilk kez bu kadar uzun baktım etrafa.
Sonra her köşeyi incelemeye başladım.

"Bütün gün orada mı duracaksın Cadı.
Nereye bakıyorsun. "

"Kaçacak bir yer varmı,ona bakıyorum."

"Boşa hayal kurma. Yok!
Olsada diğer bacağını düşünüp kaçma bence."

Dedi Bora arabaya binerken.
Arkasından duyacağı şekilde söylenerek yanına gidip arabaya bindim.

"Bir gün seni benim yanımda vuracaklar o gün kılımı kıpırdatmayacam Bozkurt."

"O gün hiç gelmeyecek Cadı.
Emir, şirkete çek."

"Tamam abi."

Uyuklayarak geçen yol bittiğinde, birinin kolumu dürtmesiyle uyandım.

Emir kalası:

"Heyy.
Uyan Cadı.
Abi bekliyor."

Gözümü açmamla bitlikte hemen arabadan indim.
Başımı yukarı kaldırıp binaya baktım.
Bu adam baya baya iş adamı galiba.
Peşinden binaya girip arkasından takip ettim.
Asansöre yaklaştığımızda durdum.
Oda durdu. Gözlerim asansörde endişeyle bakarken oda bana bakıyordu.

"Kaçıncı kata çıkacağız. " Dedim.

Bana bakarak.
" 20. Kata." dediğinde.

"Ne!
20 mi?
Yaa burası bu kadar yüksekmi? "

Bana baktı anlamaz şekilde.

" Kusura bakma Maviş ,asansör korkum var benim.
Ben o kadar kat çıkamam.
Sana kolay gelsin ben burada bekliyecem."

"Yok artık.
Asansörden mi korkuyorsun?"

Dedi kaşları çatık.

"Aynen 2 kattan fazlasına dayanamam."

"Tam bir baş belasısın."

"Beğenmeyen küçük oğluna almasın." Dedim dişlerimin arasından.

"Ben burada kalarak girip çıkanlara bakarım."

"Olmaz sende geleceksin."

Yüzüne baktım.
"Ya korkuyorum diyorum!"
Dedim ve durdum.

Sonrada.

"Aslındaa... "
Dedim ve yine vazgeçtim.

"Ne!"

"Yok bişey.
Dediğim gibi burada bekleyeceğim."

"Yalanın gözlerinden belli Cadı.
Bir yolu var. Ne! "

"Of yah!
Bir keresinde Kırım'lı arkadaşımla onlara gitmiştim.
Evi 10. kattaydı.
Çıkana kadar ben gözlerimi kapatmıştım oda bana sarılmıştı."

"Ama o 10. kattaydı burası 20. "

"Anladık yürü."

"Olmaz."

"Ne?"

"Seninle olmaz bana sarılmanı falan istemiyorum."

Bora yüzünü bana doğru yaklaştırarak.

"Bana bak Cadı.
Sana sarılmaya falan meraklı değilim.
Bu 20 katı ya benimle yada yürüyerek çıkacaksın o kadar.
Başka seçeneğin yok."

Dedi kaşları çatık şekilde.
O sırada kapı açıldı.
Beni kolumdan tuttuğu gibi içeriye soktuğu anda ellerimle gözlerimi kapattım.
Asansör hareket edince kendimi boşlukta hissetmemle gerçekten korkmaya başladım.
Vücudundaki titreme belli olmaya başlamıştı.
Kendimi asansöre yasladım. Kötü hisetmeye başlamıştım.

Tam o sırada Bora'nın parfüm kokusunu hissettim.
Başım göğsüne gelecek şekilde kollarını bana doladığında titrememde geçmeye başladı.
Bir iki dakika sonra kapı açılınca

"Geldik."
Demesiyle gözlerimi açıp kendimi dışarı attım.
Elim kalbimde derin ve hızlı nefesler almaya başladım.

Bora hiç umursamadan yanımdan geçerek odasına doğru yürümeye başladı.

"Pislik ne olacak."
Dedim ardından bakarken.

Sonrada peşine takılıp odasına doğru gittim.
İçeriye girdiğimde ağzım açık baktım.
Ofisi gerçekten çok güzeldi. Tam olarak kendini yansıtıyordu.

Bora koltuğuna geçerken bende diğer koltuklardan birine yürüyüp oturdum
Bora koltuğuna geçerken bende diğer koltuklardan birine yürüyüp oturdum.

"İkinci kata taşınsan olmaz mı."

Ses gelmediğinden dönüp yüzüne baktım. Şuan gerçekten sinirli bakıyordu.
Umursamadan önüme döndüm.

"Birazdan toplantım var sende orada olacaksın.
Bugün gelen grup kalabalık olacak. Nerdeyse tanıdığım herkes var.
Hepsinin yüzünü dikkatlice izle.
Bir yandanda not tutuyormuş numarası yaparsın."

"Emredersiniz patroncum. "

Biraz sonra sekreteri gelerek toplantı saatini hatırlattı
Biraz sonra sekreteri gelerek toplantı saatini hatırlattı.

"Hadi."
Dedi yerinden kalkarak.

Sonra odadan çıkarak yan tarafındaki diğer odaya doğru gittik.
İçeriye girince bir kez daha ağzım açık baktım.

Toplantı odası en az diğeri kadar güzeldi. Herkes gelmiş yerlerine oturmuştu.
Bora baştaki kendi koltuğuna kurulurken gözüyle kendine yakın koltugu işaret etti.
Bende üzerindeki dosyayı elime alıp o koltuğa oturdum.

Boranın konuşmasıyla toplantı başladı.
Ben sadece yüzlere odaklamıştım. Aradada elimdeki kâğıda birşeyler çiziyordum.
Çiçek böcek falan.

Toplantı 2 saat boyunca sürdü.
Bora arada bir göz ucuyla bana bakıyordu.

Ama nafile buradaki adamlardan hiç biri bana tanıdık gelmemişti.
2 saatin sonunda toplantı bitmiş bende bitmiştim.
Herkes odadan çıkınca.

"Aynı yerde 2 saat kıpırdamadan oturmaktan nerdeyse taşa dönüşecektim. " Dedim.

Bora bana bakarak, "Benzetebildigin oldumu." Diye sordu.

"Maaalesef Maviş. Yok."

Derin bir nefes alarak.

"Tamam. Sonraki toplantıda yine deneriz.
O zamana kadar da sana vereceğim resimlere bakacaksın."

Bu kez ben derin bir nefes aldım.
Camdan dışarıya gökyüzü çevirdim başımı.

(Bulutlar evimin manzarası olup bugün çekildi
(Bulutlar evimin manzarası olup bugün çekildi.😁😁)

"Bitmiyor Allah'ım bitmiyor.
Beni hiçmi sevmiyorsun. "Dedim

Bora arkamdan selendi.

"Gidiyoruz cadı."

"Nereye ."

Cevap yok.
Peşinden çıktım toplantı odasından.
Yeniden ofise girdik.
Masasının üzerindeki bilgisayarı açarak odanın ortasındaki yuvarlak sehpaya bıraktı.

"Galeriye girerek buradaki herkesin resmini incele." Dedi.

"Ya buradada yoksa."

"Olsa iyi olur."

"Olso oyo olor."
Dedikten sonra bilgisayardaki kişilerin resimlerini incelemeye başladım.
Bora da bu arada kendi dosyalarına bakıyordu.
Ekrana baktım... Baktım...
Tanıdık gelenlere şüpheli olanlara,tekrar tekrar baktım.

Ama bir tanesini bile hatırlamadım.
Sonunda kendimi koltuğa sırt üstü atarak sağ bacağımı koltuğun arkasına sol bacağımı da kolçak yerine koyarak kollarımı boyumca uzatarak esnedim.
Yorgun gözlerimi kapatarak.

"Kimse benzemiyor."
Dedim.
Ne kadar öyle durdum bilmiyorum.

*****

Gözlerimi açtığımda çalıştığım Cafedeydim.
Başımı iki yana çevirerek baktım.

Cem siparişleri hazırlıyor.
Yaşar servis yapıyordu.

Ben nasıl olupta buradayım.
Üzerimde çalışma kıyafetim vardı. Elimde sipariş defterim ve kalemim.

"Güneş. Siparişleri alsana ne bakıyorsun.
Şişko patronum arkamdan bağırıyordu."

"Tamam."
Dedim.
Aklım karışmıştı.
Hayalle gerçek arasında afallamış şekilde masaya doğru gittim.
Yanında durdum.

"Nasıl yardımcı olabilirim. Ne alırsınız." Dedim.

Adamlar bana bakmıyor kendi aralarında konuşuyorlardı.

"Beyler ne alırsınız dedim."
Diye seslendim bu kez.

En uzağımda oturan bana baktı.

Yüzüme yine sahte gülümseyen maskemi takıp.

"Nasıl yardımcı olabilirim ."
Dedim vurgulayarak.

Adam ayağa kalktı.
Yönünü tamamen bana döndüğünde
yüzüne baktım.
Yüzünün sağ tarafında kesik şeklinde bir iz vardı.
Kirli sakalı üzerini kapatsada derin bir yara olduğu için görünüyordu.

Elini belinin arkasına attı.
Anında bir adım geriledim.

"Öl!
Onu kurtardığın için sen öleceksin."
Dedi.

Korkuyla geriledim.
Arkamda bir şeye çarpınca arkama döndüm.
Yine aynı adamı gördüm.
Silahını yüzüme doğrulttu.

"Onun diyeti sensin."
Dedi ve tetiğe bastı.

Çığlık atarak elimi yüzüne kapattım.
Ellerimi biri tutuyordu. Kurtulamıyordum.
Bırak! Bırak!

"Güneş. Güneş! Kendine gel! Kâbus gördün."

Diyen Bora'nın sesini duyunca ellerimi bırakıp gözlerimi açtım. Yüzüm ter içinde ve nefes nefeseydim.

"İyimisin kabus görüyordun cadı."

"Evet kabus gördüm."

Dedim hâlâ nefes nefese.

"Cafedeydim. Onlarda vardı.
Yara.. Yara... vardı.
Adamın yüzünde yara vardı.
Sağ tarafında.
Kirli sakalı vardı.
Esmer,kara kaşlı kara gözlüydü.
Uzundu senin gibi. "

Dedim bir çırpıda.

"Onu kurtardığın için sen öleceksin.Onun diyeti sensin."

Dedi ve yüzüme tuttuğu silahını ateşledi. "
Gerçekten o adamdı.

Bora halinden memnun.

"Eminmisin?" Dedi.

"Oydu. Eminim."

"Ya diğerleri."

"Onların yüzünü görmedim."

"Şimdi elimizde bir ip ucu var."

Loading...
0%