Yeni Üyelik
12.
Bölüm

⭐B.D 11. Kim daha kötü 💫

@azamet_29_2

" Nesin sen? " Dedi.

" İn misin, cin misin?

Kızıl saçlar, yeşil gözler, büyük gözlükler, zayıf ve minyon bir vücut. Çizgi filmlerdeki küçük orman cücelerini hatırlatıyorsun bana.

Söylediği saçmalığı dinlerken burnumu çekerek baktım yüzüne.
O sırada dış kapının seni duydum.
Elinde bir poşetle Hamza girdi içeriye. Direk üzerime doğru gelirken Çağrı,

" Eşofmanını çıkarda koluna baksın."

Diyince sol elim fermuarda başımı hızla iki yana salladım.

" İnat etme ufaklık, yoksa zorla ben yaparım."

" Kızı korkutmayı bırak artık Çağrı."

Diyen Hamza bana döndü.

" Korkmana gerek yok ben doktorum.
Yani eskiden doktordum.
Bırak yarana bakayım. Ateşin varsa enfeksiyon kapmış olabilir. Çaresine bakmazsak kanına karışır iltihap. Sonrada hastane, adli vaka, polis uğraşırsın. "

Çağrı girdi araya.

" Görünmez olup adamın evine girdim. Sonra da kaçarken vurdular da diyemezsin. Dersende önce tedavi ederler sonra Bakırköy'e yollarlar. "

Görünmez olabilen biri olduğumu itiraf etmesemde dediklerinde haklıydı maalesef. Bacaklarımı aşağı indirip sol elimle fermuarı açtım. Neyse ki askılı badim vardı. Üzerimden çıkarmama Hamza yardım etti. Ortaya çıkan sargılı kolum kan içindeydi.

" Çok ta kötü değil. Şanslısın ki eczane yakınmış."

Ayakta beni izleyen Çağrı'ya baktım. Çattığı kaşlarıyla Hamza'yı izliyordu.
Hamza önce bir serum çıkardı.

" Seruma gerek yok istemiyorum. Aslında size bile gerek yok."

" Sana soran da yok.
Ateş düşürücü ve antibiyotik alman gerekiyor. "

Hamza duvardaki çiviye taktı serumu. Ardından sol koluma damar yolu açıp serumu bağladı. İçinede iki çeşit ilaç ekledi. Afiyet olsun. dedi kendince espiri yaparak. Çok komik! Dedim mırıltılı sesimle.

" Sabaha toparlarsın.
Şimdi de koluna bakalım. "

Koltuğun yanındaki sandalyeyi alıp yanıma ters şekilde koyarak oturan Çağrı kollarını arka kısıma yasladı.

" Eveeet! Hamza kolunu hallederken sende ötmeye başla." Dedi.

Şuan karşımda ilk gördüğüm Çağrı vardı. Ciddi bakışlarıyla sordu.

" Nasıl görünmez olabiliyorsun?! "

Bu soruyla Hamza'nın da göz ucuyla baktığını gördüm. Oda merak ediyor olmalıydı. Bense cevap vermeye korkuyordum. Zira yalan söylesem de dert, doğru söylesem dertti

" Neden öğrenmek istiyorsun? "

Diye sordum cevap vermek yerine.

" Öğrenip ne yapacaksın. Beni de mi vuracaksın. "

Düşünmeden kurduğum cümleyle itiraf etmiştim onun evinde olduğumu. Oda bunu farketmişti ki gülümsedi.

" Merak ediyorum. Düşünsene bir süper bir güce sahip bir kız. Sen olsan merak etmez misin? Ayrıca Sezerle çalışıyorsu. "

" Anlatırsam gidecek misin? "

Dedim yine burnumu çekerken.

" Bilmem hikayenin inandırıcı bukulursam belki."

" Bir şartla."

" Şart sürecek durumda değilsin ufaklık."

" Öncelikle şu ufaklık kelimesini kullanma! "

" Neden? Ufak değil misin?
Yirmi iki yaşında hukuk üçüncü sınıf olsanda ufacıksın."

" Bu yüzden kullanma.
Ben zaten biliyorum ne olduğumu."

Dedim. Başım önüme düşerken yüzüm asıldı. Anında toparlanıp kaşlarımı çattım.

" Avukat Sezer beyle ne derdin var. Neden uğraşıyorsun onunla? Bunu söyle."

" Ooo..
Daha biraz önce korkudan bayılacak hâle gelen kıza bakın. Bir anda aslan kesildi. "

Yutkundum. Karşımda ki adam hafife alınacak biri değildi farkındaydım. Yerinden kalkıp sandalyeyi düzelterek bana doğru döndü ve oturup bacak bacak üstüne attı. Bir kolunu bacağına dayadı.

" Gerçekten bilmiyor musun?"

" Neyi? "

Desemde evinde konuştuğu şeyleri kastettiğini biliyorfum.

" Tamam.
Bilmediğini farzedeceğim.
Sırayla gidelim. Basit bir eğlenceyle başladı bu durum.
Baktım ki benimle uğraşacak Sezer. Bende onunla uğraşmak istedim. Bu yüzden hakkında biraz araştırma yaptım. Lâkin ilginç şeyler öğrendim. Kendini masum sanane Nadir piçi için avukatlık yapan Sezer piçi gerçek bir avukat bile değilken bana posta koyması sinirimi bozmaya başlamıştı.

Dahası hem devletin kanunlarını hem yer altını kullanan bir sahtekar. Pis işler yapan, ve yaptıran biri aynı zamanda. Avukatlık diploması bile sahte. Amerika'da yediği bokları bu mesleği kullanarak kamufle ediyor.

Ve! Yanında çalışan sekreteri bir anda ortadan kayboldu. Elinde delillerle birlikte hemde. Sahte avukatlığını ve davalarında kullandığı sahte belgeleri, itiraflari ve kayıtlari da yanına alıp kayboldu kız. Şu anda korkudan saklanıyor. Sezer ve adamları ise her yerde o kızı arıyor. Onu öldürmek için."

O andan Sezer'in odasında Fuat isimli adama bu ve kaybetmediğini hatırladım.

" Şimdi diyeceksin ki bunları nereden biliyorsun? "

Gülümsedi.

" Sezer'in ve adamlarının telefonlarını dinliyorum. "

" Yalan!
Yalan söylüyorsun.! "

Dedim. Sesim yüksek çıkmıştı. İnanmak istemedim çünkü. Bu kadarıda olamazdı. Yalan olmalıydı.

" Şşşiitt.
O dilini tut ufaklık.
Bana bağırılmasından hiç hoşlanmam. "

" Sezer öyle biri değildir. "

" Demek Sezer." Dedi alaycı.

" Bey. Demedin.
Ne o ufaklık. Yoksa sende mi ona aşık olan salaklardan birisin.

O piçin nasıl biri olduğunu bilse, anası bile evlatlıktan reddeder. Niyetim en temizinden ondan kurtulmak.

Şimdiii. Hiçbir mecburiyetim olmadığı halde sorunun cevabını verdim. Şimdi sen anlat ufak hayalet."

Az önceki alaycı bakışların yerini yakıcı ve ciddi bakışlar aldı. Acaba anlatmalımıydım.

" Sen anlatana kadar buradayım.
O yüzden başla."

Dediğinde başka şansım olmadığını anlamıştım.

" Tamam."
Dedim istemesemde. Önce derin bir nefes alıp verdim.

On gün kadar önce gökyüzünde gördüğüm kayan bir yıldızla ölmek niyetiyle bir dilek tuttum. Bu dünyadan yok olmak, kaybolmak istedim. Ama ölmek yerine görünmez olabilen biri oldum."

Dediğimde iki adam saf saf bana bakıyordu. Az sonra,

" Ne." dedi alaylı bir bakış atan Çağrı.

" Uzaylıyım deseydin daha inandırıcı olurdu. Dilek tuttum nedir? "

Gözlerimi devirdim.

" Hem soruyor hem inanmıyor. "

Diye mırıldandım. Gerçi dediği gibi uzaylıyım desem daha çok inanırdı.

Bak! Diyerek devam ettim. En kısa ve öz tarafından ezik Ebru'yu anlattım önce. Ardından da son üç yıldır alay edilen Ebru'yu. Ve son olarakta son on günü.

Ege'nin Alper'in, Ece'nin okulda bana yaptıklarını. Aynı gün Sezer'i kafede görüşümü ve iş isteyişimi de anlattım.
Görüşmeye gidişimi, ardından arkadaşım Amir'i ve yanına gittigimide...

Amir'in ne iş yaptığını ve Yıldızım ile ilgili söyledikleri de anlattım. Yoksa inanmazlardı. Bana söylediklerinin üstüne Ece'yle aranızda geçenleri ve gübreli hediyesinden bahsettim. Ne yalan söyleyim ilgiyle dinliyordu.

" Tesadüf işte. Amir'in bahsettiği o yıldızı gübreli suylanyerde yatarken gördüm. O an canımdan o kadar bezmiştim ki yıldızımı görünce bir dilek dileyip kurtulmayı istedim. Aslında ölmeyi umuyordum. Lâkin ertesi gün aynalarda görünmeyen biriydim."

Diye bağladım cümlelerimi.
Sustuğumda hâlâ saf saf bana bakan iki adam vardı karşımda. Bir anda kahkaha atmaya başlayan Çağrı'ya çevirdim gözlerimi. Elini alnına bastırmış katıla katıla gülüyordu.

" Tebrikler ufaklık.
Hayal gücüne hayran kaldım. "

Yanındaki Hamza'nın da ondan kalır yanı yoktu. Zaten inanılması güç bir şeyi anlatmamı isteyip sonra da inanmaması gerçekten sinir bozucuydu.

Bir kaç saniye gözlerine baktım. Kaçmaya çalışırken yapamamış, görünmez olamamıştım. Nedenini bilmiyorum ama olmamıştı. Belkide zaman doluyor olduğu içindi.

Bir kaç güne kadar tamamen kaybolacaktı yıldızımın bana verdiği bu güç. Bir kaç gün sonra bende bir iz bırakarak geçip gidecekti yıldızım eski yerine. Bu yüzdendi sanırım yavaş yavaş kayboluyordu belkide. Yada yorgun ve ateşim olduğu içindi bilemiyordum. Ama şuan iyi hissediyordum yapabilirdim. Bir dersi hakettiniz dedim içimden. Yeniden ve bir anda gözlerinin önünden kaybolunca ikisininde afallayarak,

Hassiktir!

Diyerek oldukları yerden ayağa fırladıklarını görünce sessiz güldüm. Oh olsun.

Görünmez şekilde kalmaya devam ederek konuşmamı sürdürürken şaşkın bakışları hâlâ boş sandıkları koltukta geziniyordu.

" Sezer ile yemekteyken oradaydım. Yanınızda. Konuştuğunuz herşeyi duydum."

Dediğimde kala kaldı.

" Ne, nasıl?
Yoksa Sende mi Sezer'e çalışıyorsun?" dedi sinirle.

" Sahte delil koymak yada bulmak için mi geldin evime."

Sesi yükselmeye siniri artmaya başladı.

" Ha-hayır tabiki. "

Dedim yeniden görünür olurken. İkiside ikinci bir şaşkınlığa uğrarken,

" Ben sadece Sezer'in nasıl çalıştığını görmek ve bu gücü denemek istemiştim o kadar. Bu yüzden görünmez olup Sezer'in aracına binip onunla geldim."

" Yemek boyunca yanımızda mıydın?"

Derken bir yandan da kendine gelmeye çalışıyordu.

" Evet. Siz çıkmadan önce çıktım mekandan. Lakin görünmez olarak fazla kaldığım ve enerjim tükendiği için fenalaştım. Bu yüzden dikkatsizce bindim arabaya. Bayılmadan önce farkettim başka araçta olduğumu.

Gözümü garajında açtım. Evine girmem ise tamamen tesadüftü. O gizli kapılardan tesadüfen geçtim. Salonda ne yapacağımı düşünürken seni gördüm. Sonra da görünmez olup kaçmak için fırsat kolladım.

Dediklerin doğruydu. Pencere önündeki bendim. Aldığın koku benimdi, Hazar'ın kız arkadaşının değil. Duyduğun seste benimdi. Saksıya çarpan da bendim. Gördüğün kızıl saçlarda benimdi. Gerçi neden saniyelik göründüm anlamadım ama.

Ama kötü bir niyetim yoktu. Valla! Sadece şansızlık. Doğru arabaya binseydim bunların hiç birini yaşamayacaktık. Sen de evimi basmayacaktın. "

Sessizce beni izlediler bir süre.

" Her şeyi anlattığıma göre artık gidin ve beni rahat bırakın."

Son dediklerimi duymazdan gelirken eli çenesinde gülümsedi.

" İstediği zaman görünmez olabilen bir kız. Bu inanılmaz birşey. Bir çok insanın kullanmak isteyeceği bir güç ve bir ufaklık."

Söylediği şey hiç hoşuma gitmemişti.

" Geçici birşey. " Dedim hemen.

" Ne? "Gözleri üzerindeydi.

" Birkaç gün içinde yok olacak bir güç bu."

" Anlamadım."

" Bir kaç gün içinde Yıldızım yerine dönecek ve bende normale döneceğim. Kimse ne beni ne de gücümü kullanamaz yani."

Koltuğa geçip bacak bacak üstüne atıp gözlerini üzerimde gezdirdi.

" O hâlde üç günüm var."

" Ne? "

" Üç gün bana çalışacaksın! "

" Ne ? Dedim yine."

" Anlaşma yapacağız.

Sen bana Sezer'i enselememde yardım edeceksin bende seni gördüğümü unutacağım. "

" Sezer hakkında söylediklerin doğruysa bir kötü adam için öbür kötü adama yardım etmem. "

O sırada Hamza'nın telefonuna bir mesaj geldi. Telefona bakıp Çağrı'ya çevirdi.
Kaşları çatıldı Çağrı'nın. Elindeki telefona daha yakından bakarken,

" Benim kötülüğüm benim gibi kötülere. Ama onun kötülüğü masumlara. "

Diyerek telefonu alıp ekranı bana çevirdiğinde ellerim ağzımda kala kaldım.

" Bak!
Bu kayıp olan sekreter kız. Sezer ve adamları işkence ederek öldürmüşler.
Şimdi söyle bakalım!
Hangimiz daha kötü.
Ben en azından şerefli bir mesleğin arkasına saklanmıyorum. Neysem oyum."

Uğradığım hayal kırıklığının tarifi yoktu. Hayranı olduğum adam yüzünden hukuk fakültesi okurken aynı adamın bir katil olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Olduğum yerde öylece bakarken zihnimin içi allak bullaktı. Hayallerime kocaman bir darbe yemiştim. Başım önüme düştü. Bende mi bir gariplik vardı, bu dünyada mı. Sanki elimi uzattığım her dal kuruyordu. Herkes, herşey gittiğim yönün tersinden kalıyordu.

" Ne diyorsun."

Düşüncelerimden Çağrı'nın sesiyle çıktım. Başımı kaldırıp ona bakarken biten serumu ve damar yolunu çıkardı Hamza.

" Daha iyi misin? "

Diye soraraken sinirle, "Gidin evimden." Dedim.

" Yani bana yardım etmeyeceksin."

" Hayır etmeyeceğim.
Madem bir katil olduğunu söylüyorsun onuda vur."

" Katil olduğunu ve gerçek bir avukat olmadığını sadece ben biliyorum. Başkaları değil. Çekip iki kaşının arasından vurmaktan çekinmem. Ama hem kolay bir ölüm olur hemde Çağrı Göksoy bir avukatı öldürmüş derler.

Beş para etmeyen piç Sezer'i gerçekten bir avukatmış gibi Avukat Sezer olarak gömerler, benide Avukat Sezer'in katili diye ararlar. Bu piç o kadar değerli biri değil. Sahtekarlığını ispat etmeliyim.
Kendi ilacını tatmalı."

" Benden ne yapmamı bekliyorsun. Ona gidip sen böyle böyle biriymişsin itiraf et mi diyeceğim? "

" Evet oda bir seçenek, ama itiraf etmediği gibi seni oracıkta öldürür.

Sen hukuk fakültesini masum insanların hakkını savunmak için okuyorsun değil mi? Al sana fırsat.
O ölen o sekreter kızın hakkını arayarak başla mesleğe. Kim vurduya gidip kimsesizler mezarlığına gömülmesin. "

Bu adamdan bu öğüdü almak garip gelmişti.

" Sen sadece onu göz takibine alacaksın. Ve takip edeceksin. O büroya bizde girip ararız ama büro yirmi dört saat kayıt yapan kameralarla gözleniyor. Eminim gizli kamerada vardır.

Madem görünmez olabilen birisin gücünü kullan ve odasını sen ara. Bir ipucu, belge kayıt yada herhangi birşey bulmaya bak."

" Odasında özel bir dolabı var. Ve arkasında bir kasa. " Diyiverdim.

" Tamam işte.
İlk iş o dalabı ara. "

Sesssizce başımı salladım. Şuan bu adamla konuşmam mı yoksa onun dediklerini yapmam mı daha garipti bilemiyorum. Yarın sabahtan gidip araştırmaya başla.

" Yapamam.
Sabahın körü gidemem. Okulum var benim."

" Doğru."

Dedi elini alnına bastırarak.

" Tamam.
Şimdi uyu dinlen sabah okuluna ben bırakırım."

" Hayır gerek yok.
Tek isteğim evimden gidin artık. "

Gözlerini üzerimde gezdirirken yavaşça ayağa kalktım. Daha iyi hissediyordum.

" Tamam dediğin gibi olsun.
Daha fazla sıkıştırmayacağım seni.
Gidiyoruz."

Elini cebine atıp bir kart çıkardı.

" Telefon numaramı kaydet."

Kartı alıp okuyarak numarayı ezberledim.

" Hamza sen in geliyorum."

" Tamam." diyen Hamza odadan çıkarken kullandığı malzemelerinin artıklarını toplayıp aldı. Delil bırakmıyordu. Sonrada kapının önündeyim dedi ve çıkıp gitti.

Ardındanda Çağrı kapıya yöneldi. Tam bir iki adım atmıştı ki aniden durup bana doğru döndü yeniden.

" Son olarak... "

Dedi gözlerime bakarak.

" Nasıl yaptığını bir kez daha görmek istiyorum."

" Neyi? " dedim anlamazlığa vurarak.

" Aptala yatma ufaklık. Nasıl görünmez olduğunu görmek istiyorum."

Saniyelik bir bakış attım. Gözlerimi kapatıp görünmez olmak üzere konsantre olmaya çalışırken ellerim yine bilekliklerimdeydi. Kısa süre sonra,

" Hassiktir bu inanılmaz bir şey! "

Diyen Çağrı'yı duyduğumda anladım. Görünmez olabilmiştim yine. Demek ki bedenim hasta ve yorgun görünmez olamıyordum. Ama ilaçlar iyi gelmişti. Yeniden

" Bu inanılmaz! "

Dediğinde gözlerimi açıp yüzüne bakarken o boşluğu izliyordu. Bir anda,

" Hâlâ burada mısın? " Diyerek elini uzatıp gerdanıma dokunduğunda aniden görünür oldum. Dikkatim dağılmıştı. Gözlerimi önümdeki eline sonra da yüzüne çevirdiğimde bakışları değişikti. Elini indirdi.

" Kaçıp ortadan kaybolmaya kalkmayacağına inanıyorum ufaklık."

Gözlerimi devirdim.

" Ufaklık deme demiştim."

Gözleri gözlerimde yaklaşıp gözlüğüme uzandı. Yavaşça tuttu iki yanından ve yukarıya doğru kaldırdı. Bense alık alık bakıyor ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.

" Ne yapıyorsun? "

" Çillerin yüzüne yakışıyor."

Kaşlarım havada şaşkın kalakaldım. İlk kez biri çillerimi yüzüme yakıştırıyordu. O da bu adamdı.

Biz ne ara bu hâle gelmiştik bilmiyorum ama hızla geriye adımladığımda gözlük elinden burnumun üzerine inerken havada kalan elini indirip diğer eliyle birlikte ceplerine sokarak arkasını döndü.

" Kapını iyi kilitle uyu ve dinlen."

Diyerek koridora çıktı.

Kapıdan girerken Azrail gibi görünen adamın son hali neden korkutucu gelmiyordu. Kapıya yöneldi. Son bir bakış attıktan sonra çekip çıktı.


 

Loading...
0%